ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ikizler burcu erkeği
-
15 dakika burger king kuyruğunda bekleyip kfc'de tavuk yer.
path of exile
-
bunu 2013 yılında oynamaya başladığımda adamlar geliştirmeye çalışıyorlar hiçbir zaman da para istemeyeceklermiş, benim beğendiğim tarzda oyunlar sektördeki yerini koruyabilsin düşünceleriyle omuz vereyim dedim. halen de sözlerinde duruyorlar, tebrik.
fakat nasıl bir omuz verdiysem. diablo 3 ü 120 tl' ye almıştım. dışarıdan aldığım itemlarden hiç bahsetmiyorum. bu oyuna 250 tl' den fazla para yatırdım. baya baya diablo' ya verdiğim paranın 2 katına geldi bizim omuz.
ama adamlar çok güzel oyun yapmış lan. intro müziği, karakter seçimi kısmındaki atmosfer, oyunun içindeki atmosfer, hepsi muazzam güzellikte.
tavsiye etmek mi? delisin.
sokak basketbolu
-
faule itiraz olmaz, bir kere başlarsa itirazlar sonu gelmez çünkü. bir yerden sonra olay inada biner, oyunun boku çıkar. o yüzden faul yapmadığınıza yüzde yüz emin de olsanız faule itiraz etmeyin, zayii farzedin bu topu da, oyunun zevkini çıkarın. haftada bir gün sadece pazar akşamları istanbulda yıldız üniversitesi veya conradın önü veya abbasağa parkında, izmirde alsancak atatürk kapalı spor salonu önünde, karşıyaka sahilde, güzelyalı sahilde* 2-3 saat oynayarak hem yeni dostluklar kurabilir, hem de tüm haftanın stresini, sözlükte çaylağa düşmenin acısını, patronun ulu orta yerde hem de haksız yere sesini yükseltemesini, hocanın 49 ile dersten bırakmasını, bütün tatil her yerde sadece serdar ortaç çalmasını, hepsinin acısını 3 saatte çıkartabilirsiniz.
sanılanın aksine sokakta iyi oynayan takımda veya profesyonel oyuncu sokakta da iyi oynar diye bir kural yoktur**.. sokak basketbolu ve profesyonel oyun oldukça farklıdır. bir kere en basitinden sokak basketbolu genellikle tek pota da oynanır. kurallar bile değişiklik gösterebilir. tek bir amaç vardır, eğlenmek.** gösteriye dayalıdır sokak basketbolu. hele ki saha kenarına parka köpeklerini gezdirmeye gelmiş 2-3 güzel bağyan da varsa görün bakın ne hareketler döner sahada.
aklıma gelmişkten bir zamanlar reebok blacktop, adidas streetball idi, sırf verdikleri formalar için bile katılınırdı, hey gidi günler.
bence sokakta en zevkli mevki oyun kurucudur*, ya atar, ya da attırır. en sevmediğim mevki ise pivot sanırım. boyunuz 1.80 üstü olan kişileri genelde pivota koyarlar, zira sokaklarda boy ortalaması sahayla kıyaslandığında pek düşük kaçar. sonra bu pivottan sadece top beklemesini ve rebound almasının beklerler. ama pivot olmak için uzun olmanın yetmediğini bilmezler mi, sonuç olarak sevmiyorum kardeşim pivot olmayı. forvet dediğimiz kesim ise sahada belki de en rahattır, sokakta istediği pozisyona geçebilir kısa süreli olarak, ister posta geçer, bazen oyun kurar, , bazen içeri dalar.
genellikle tanımadığınız adamlarla oynarsınız, hatta bazen kızlarla bile oynarsınız, bu kızların genelde şutları çok iyi olur, bazen amerikalılar siyahlar falan denk gelir, bunların fizik gücü uzaktan gözüktüğü gibi gerçek oldukça yülsektir ve genelde sert oynarlar, o yüzden çok yakın savunmayın. kimin iyi kimin kötü oynadığını asla anlayamazsınız, fizik kıyafet ayakkabı vs hiçbir şey ifade etmez. 1.90lık yapılı, formalar içindeki adam sürekli top kaybederken; mühendis tipli* kısa boylu saç sakal darmadağan, altında kotu olan adam üçlükten yüzde yüz ile oynayabilir.
sokak basketbolu ile ilgili başucu eseri white man cant jump isimli wesley snipesin başrolünü üstendiği filmdir. baskete çıkmadan önce şiddetle bunu izlememenizi tavsiye ediyorum. zira o hareketlerini yapamadğınız yetmiyor gibi bir de elaleme rezil oluyorsunuz.
son olarak, salonda parkede spotların altında tek pota 6 kişi oynamak ile ağaçların arasında veya sahile karşı beton veya asfalt zeminde 6 kişi oynamak kıyaslanmaması gerek şeylerdir. sokak basketbolu sokakta oynandığı sürece zevklidir. izlemesi bile zevklidir. salonda neden bilmem pek bi zevki olmuyor. rüzgarı yaşamalı, temiz havayı içine çekmen lazım.
önemli dip not :
su içmeye en yakın cami, market, benzinciye gidilir.
türkiye'nin haline dayanamayıp video çeken turist
-
mick'in diğer videolarını da izlemenizi öneririm. kendisi türkiye aşığı bir ingilizdir.
hayattaki en büyük motivasyon kaynağı
-
üreme dürtüsünün getirdiği karşı cins tarafından beğenilme isteğidir.
diğer davranışlar sadece bu isteğe hizmet eder.
(bkz: sigmund freud)
motorcunun kafasına kaskla vuran polis
-
link
konya'da yaşanan olayda motosiklet sürücüsünü durdurmak için kafasına kaskla vuran polisi, karşı şeritte duran bir vatandaş videoya alıyor ve olaylar gelişiyor.
karşı şeritteki adama helal olsun, garibanın kafasına vuran polislere anladığı dilden konuşuyor, vatandaşa devlet gibi sahip çıkıyor.
ekleme:kafasına miğferle vurulan askerimiz şehit olmuş bu durum benzerinde
volkswagen scirocco
-
ankara doğuş oto'dan 0 diye alınan bir tanesinin bagajından beyaz çizgili yeşil adidas eşofman altı çıkmıştır. araba kullanılmış mı, bayii mi koymuş yoksa alamanyalardan öyle mi gelmiş anlamadık.
giydi hemen arkadaşım, elinde cüzdan ve marlboro light beliriverdi. gül gibi çocuk selinleri almaya gitti ya.
kızımız olacaktı sözlük...
10 yaşındaki kızlar evlenebilir
-
suudi arabistan’ın büyük müftüsü şeyh abdülaziz el eş-şeyh: "10 yaşındaki kız evlenebilir."
kelimeler kifayetsiz. ama yani bu araplar da hep yanlış anlıyorlar dinimizi.
saçmalık yani. ne denir ki.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25343471/
zöge: bunu zamanın ötesine gönderen hangi zihniyet amk. everin la kızınızı 10 yaşında.
türk şehircilik anlayışı
-
önce evleri yapalım sonra boş kalan yerlere de yolları yaparız.
overrated yiyecek ve içecekler
-
(bkz: makaron) kezolar sağolsun bu boktan şey populer oldu.
doktor hasta diyalogları
-
gece nöbetinde acil servise çağırılan ve durumu gerçekten acil bir hastayla ilgilenen doktorun başına, alkollü şekilde araç kullanırken kaza yapıp durumu hiç de acil olmayan bir gencin iyi giyimli babası dikilir:
iyi giyim: ne hakla bekletirsiniz bizi! hemen oğlumla ilgilenmenizi istiyorum!
doktor: sıranızı bekleyin beyefendi. hem siz nasıl girdiniz içeri?!!!
iyi giyim: sen benim kim olduğumu biliyor musun! milletvekiliyim ben.
doktor: biliyorum beyefendi, sizi biz seçtik!!!
askerde sivildeki mesleğe göre sorumluluk almak
-
- icinizde bilgisayar muhendisi var mi?
(elemanin biri el kaldirir, baska biri secilir. eleman elini indirir)
-icinizde berber var mi?
(aynı eleman yine el kaldirir.. bu sefer secilir. mutlu mutlu koşar)
bizzat yaşanmıştır. (alaşehir, 2000)
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: sevgilimi elden çıkarmak istiyorum yardım
1- panpalar,1988 model kız arkadaşımı takasa vermek istiyorum.
kız şu an yatak sarmış vaziyettedir,3000 tl kadar masrafı var.
bunun dışında kasası muayyerdir. sadece arkadaşım yan yatırmıştır.bir de önceki sahibinde arkadan darbe almıştır.
saçları keyfe keder boyanmıştır.
en son bir çift converse yeni aldım, ancak 200 km yol yapılmıştır.
alana rujunu, ojesini, rimelini ve şu an sayamadığım 400 tl değerinde makyaj malzemelerini de vereceğim.
lütfen arsa, daire vb. takas teklif etmeyiniz. sadece üst model kızlarla ilgileniyorum.
ticari kullanım ruhsatı yoktur.
mantıklı teklif çıkmazsa yaptırır, kendim binerim.
http://inci.sozlukspot.com/…armak-istiyorum-yardım/
insanlar büyüdükçe hayallerinin küçülmesi
-
düşündüm benimkiler de büyüdükçe çekti mi diye. çocukken en büyük hayalim neydi, şimdi ne diye... motorlu kanatlardı, yelek gibi giyiyorsun düğmesine basıyorsun çalışıyo. burada yok ama almanyada falan kesin yapmışlardır bunu. bizim de almanyada benim tanımadığım bi akrabamız oluyo, istanbul'a gelirken bana bunlardan getiriyo bi tane. her gün kanatlarımı takıp bizim sokağın üzerinde uçuyorum . bütün çocuklar bi tur istiyo, hiçbirine vermiyorum. yalnız oğuz isteyince onu da yanıma alıp uçuyorum. karşı apartmanın çatısına tünüyoruz beraber, orada çekirdek yiyoruz. çok spesifik olarak çekirdek ama. romantik buluyormuş olmalıyım.
yaklaşık 25 yıl geçti, şimdiki hayalim daha az mekanik. basit bir hamak. limon ağacının altında bir hamak, o kadar. yıldızları gören bir yerde olsun. bir de güzel bir ses sistemi olsun, müzik olsun hep. içimden geçen o anda çalınsın. karşımda bir dağ olsun. mümkünse hep gece olsun, ve hep dolunay yükselsin o dağın tepesinden. limon ağacının dalında bana arkadaşlık edecek bi cırcır böceği olsun yeter. hiç konuşmasın, sadece bi ayağıyla müziğe ritm tutsun sakin sakin, ki bileyim o da seviyor çalanı. karnım hiç acıkmasın ama limitsiz içecek olsun ve ne kadar içsem de hiç çişim gelmesin. bak düşündükçe hayal komplikeleşiyor. oysa haftalardır "sadece bi hamak" deyip duruyordum. belki de insan büyüdükçe hayalleri küçülmüyordur da, hayal kurmaya zaman ayırmadığı için detayları modellememiş, ilk aklına gelen dilekte yorulup bırakmış oluyordur?