hesabın var mı? giriş yap

  • doğru karardır, adamlar yeterince ülkemizde bedavadan her yeri gezip görüyorlar zaten. yurt dışında gördüğümüz fiyatlandırma uygulamasını yabancılara da yapmamız gerekiyor.

  • normal ailenin pkk kampının yanında işi ne? çok hoş bi yerimle güldüğüm haber.

    kuzenim 2008 yılında kurmay yarbay iken şehit oldu, söylediği bir laf vardı. gündüz kahvede yanyana oturup çay içtiğimiz adamlar akşam ellerinde tüfeklerle ateş açıyor derdi.

  • üniversite öğrencisi mantık sınavında.

    profesör: uçakta 500 tuğla var. biri düştü, kaç tane kaldı?
    öğrenci: 499.
    p- doğru! peki, bir fili kaç adımda buzdolabına sokarsın?
    ö- üç adımda. buzdolabını aç, fili sok, buzdolabını kapat.
    p- doğru! peki, zürafayı kaç adımda sokarsın buzdolabına?
    ö- dört adımda. buzdolabını aç, fili çıkart, zürafayı sok, buzdolabını kapat.
    p- doğru! aslanın doğum gününe tüm hayvanlar gitmiş, biri hariç. hangisi?
    ö- zürafa. o hâlâ buzdolabında.
    p- doğru! bir nine timsahlarla dolu bir bataklıktan geçmek istiyor. bataklıkta kaç timsah var?
    ö- sıfır. onların hepsi aslanın doğum gününde.
    p- doğru! nine bataklığı geçmeye başlamış, fakat ölmüş. neden?
    ö- kafatasının çatlaması sonucu.

    profesör: nasıl yani?
    öğrenci: ilk sorudaki tuğla!
    profesör: !!??!

  • yer, şanlıurfa akçakale
    savaşa dair bir inceleme için bir haftalığına bölgedeyiz. öğrencilerin etkilenme düzeylerini incelerken sınıf uygulamaları yapıyoruz. biz ona mehmet diyelim. 6. sınıf öğrencisi. uygulama esnasında fırsat bulup yanıma geliyor:

    - öğretmenim burada hayat çok tuhaftır.
    + hayrola mehmet?
    - mesela ben. bu sınıfta hem halam hem de yeğenimle okuyorum. benim için neyse de yeğenim büyük halasıyla sıra arkadaşı. nerden baksan nenesi sayılır.

  • öncelikle belirtmek zorundayım ki bahse konu olan mesaj kuvvetle muhtemel sadece benim için komik, pek yarmayacak sizi yani.

    ben 11 ve 9 yaşlarında 2 çocuğu olan, 34 yaşında bir kadınım. çocuklarımın arkadaşları arasında pek sevilirim. elimden geldiğince kendi çocuklarıma nasıl davranıyorsam, arkadaşlarına da öyle davranırım. karşımdakilere bebe muamelesi yapmam, adam yerine koyarım yani. bazen onlarla parka çıktığımda muhabbet ederiz, aramızda mesafeli bir samimiyet vardır...

    bu yıl çocuklar anneannelerinin yanında okula gidiyor. işsizim ben şu sıralar, bütün gün evde depresif depresif tek başıma oturuyorum. sadece kitap okuyup, sözlük kurcalıyorum. böyle zamanlarda içimden kimseyle konuşmak gelmez, ne telefona bakarım ne de kapıya... hoş banka, turkcell ve sigara bıraktırma merkezi dışında arayan da yok ya, neyse...

    çocuklarımın arkadaşlarından biri (onur diyelim adına) 10 yaşında, beni ekstra sever. böyle hafiften bir hayranlık besler. çocuklar evde olmasa da ara sıra kapıya gelip sohbet etmek ister. öyle havadan, sudan, derslerden, okuldan, can sıkıntısından falan bahseder kapıda, ben de dinlerim. ama şu son birkaç haftadır kapı çalındığında servise gelen apartman görevlisine bile kapıyı açasım yok. dolayısıyla gelen çalıp çalıp geri dönüyor. tabii onur da kapıyı çalıp çalıp geri dönüyor.

    bugün evde oturup yine dakikaları sayıyordum ki telefonuma bir mesaj geldi:

    gönderen: onur

    mesaj: naber:)

    len bu ne? fahriye abla gibi hissettim kendimi birden!

  • hala patlican yaz sebzesi diyenler var.
    biz de biliyoruz yaz sebzesi. ama bu sebze gecen kış 4-5 tl/kg olup bu kış 18 tl/kg bandinda ise bu enflasyondur, alim gucunun dusmesidir, bize sokuyor olmalaridir.