hesabın var mı? giriş yap

  • zorunlu edit: ustayı ayağına çağırdın diyenler olmuş. yok efendim eve gelmedi, vatsaptan foto ve video yolladık. eve gelemezmiş önce işi görmeliymiş. ayrıca işin uzunluğundan ve emeğinden bahsedilmiş. parçayı eve getirip takmamız 30 sn sürdü. (sıcak-soğuk ayarı yapılan kolun içinde bir parça idi) indirim yapabilir miyiz diye konuştuğumuzda akşam saatinde - ki saat 6 civarıydı- bu fiyatın normal olduğu, yarın ölü bir saatte çağırırsak ücreti 170 liraya düşüreceğini söyledi. 30 liralık farkı saate göre belirledi.

    az önce tecrübe ettiğim durum. duşa kabin su akıtınca tesisatçıyı aradım. baktı, 200 liraya olur anca dedi. biz de hırdavatçıdan 10 liraya parçayı aldık. kendimiz uğraşıp yaptık.

    el işçiliğine 190 lira alınır mı?!

    evinizde bozulan bir şey olduğunda siz yapın, uğraşın en azından. bu hırsızlara para kaptırmayın.

  • okul yapılabilir, hastane yapılabilir, bilimsel araştırmalar teşvik edilebilir...

    ama biz onun yerine 8 tane cami olan mahalleye 9. camiyi yapıyoruz...

    o yüzden siz en iyisi alkole harcayın harcayacağınız parayı, sktiredin...

  • bilim adamlari, birgün bir magarada yaşı 1.582.903 olan bir insan fosili bulur, bu fosili istihbarat teskilatlarini sinamak ve onlara deneyim kazandirmak amaciyla kullanma karari alirlar.

    once japon istihbarati magaraya girer ve 15 dk sonra disari cikip derler ki;

    - bufosilin yasi 1.400.000 ila 1.600.000 arasinda...

    daha sonra cia girer ve 12saat sonra baya bi havali sekilde cikarlar.

    -bu fosilin yasi 1.500.000 ila1.600.000 arasinda derler...

    hemen ardindan kgb girer ve sirf amerikalilara inat içerde 2 gun kalirlar.49. saatte cikar derler ki;

    -bu fosilin yasi yaklasik olarak 1.550.000 ila 1.600.000 arasinda...

    en son olarak bizim mit girer.aradan bir hafta gecer magaradan ses yok, 1 ay olur ses yok, 1.5 ay olur ses yok.magaranin disinda beklesen gazeteciler daha fazla bekleyemeyip iceri girerken bizimkilerden biri cikar disariya.yaka paca dagilmis, gomlegin yarisidisarida... sigarasi icin bir ates ister, sigarasini yakar, o sirada gazeteciler heyecanla sorar;

    -iceride calismalar nasil efendim? fosilin yasini bulabildiniz mi?

    bizimki sigaradan bir firt ceker ve;

    -fosilin yasi tam olarak 1.582.903 der.

    bunu duyan gazeteciler saskinlikla sorarlar

    -nasil basardiniz bunu, fosilin yasini tam olarak nasil tahmin ettiniz?

    bizimki sigaradan derin bir nefes çeker ve;

    -zor oldu ama "konusturduk pezevengi"

  • "kimse oturmak zorunda değil, parası olmayan yallah köyüne" demiş bir kişi. bu algıda olan ciddi bir yoğunluk var ve anlamakta ciddi zorluk çekiyorum bu kitleyi.

    benim köyüm burasıysa ne olacak kardeşim?

    burada doğup büyümüşüm, yerim yurdum burası. maddi koşullardan ev alamamışım, yıllardır aksatmadan ödüyorum kiramı. nereye gideyim ben? daha doğrusu niye gideyim?

    düzgün yönetilemeyen ülke ekonomisi dururken, mülteci sorunu, çarpık kentleşme ve enflasyon dururken, koskoca işsizlik sorunu dururken vatandaşa bok atmak, parası yoksa s*ktiri çekmek midir çözüm?

    bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığındasınız, anlıyorum. gel gelelim çember giderek daralıyor.

    ailenizden kalan mal mülk para, gün gelir de yetmez ise size, ya da o torpillerle girdiğiniz işiniz çalkalanırsa bu ekonomide, o vakit siz yallah köyünüze gidebilirsiniz. ama sesini duyurmaya çalışan, derdini dillendiren insanlara bok atmak haddinize değil, bunu da böyle bilin.

  • afganistan ve pakistan'dan sonra sınır kapılarının sonuna kadar açılacağı bir milleti daha keşfetmiş olduk. ey nijeryalılar siz de gelin bir siz eksiksiniz bu ortadoğu bok çukurunda.

  • mısır 19. yüzyılda osmanlı imparatorluğu toprağıyken yüzyılın ilk yıllarından itibaren kavalalı mehmed ali paşa'nın soyundan gelen hıdiv' unvanlı valiler tarafından idare ediliyordu.içişlerinde bağımsız hale gelen mısır'da sadece yabancı ülkelerle imzalanan anlaşmalar padişah tarafından tasdik edilmeliydi ve istanbul mısır valiliğinin taleplerini genellikle yerine getiriyordu.
    1854 yılında mısır valisi said paşa fransız mühendis ferdinand de lesseps'e süveyş kanalı projesini hazırlatmıştı. kızıldenizi akdenize bağlayacak olan kanalın projesi fransızlar için büyük önem taşıyordu çünkü bu proje ingiltere'nin denizlerdeki üstünlüğüne son verebilecek bir tehlike taşıyordu. bu yüzden ingiliz hükümeti bu anlaşmayı imzalamamsı için osmanlı imparatorluğunu sürekli olarak baskı altında tutuyordu.said paşa istanbul'u dinlemedi;ancak , fransız taraftarı paşanın 1863 yılında ölmesiyle birlikte başa geçen vali ismail paşa ingiliz taraftarıydı ve proje bir türlü gereken ilgiyi görmedi.ismail paşa'nın ,yapılacak böyle bir kanalın mısır için önemini anlaması ve projeyi desteklemesi sonucunda bu kez fransız hükümeti daha büyük bir baskıyla osmanlı imparatorluğunun karşısına çıktı.sultan abdülaziz projeye onay verdi ve kanal hisselerine yatırım yaptı.
    kanalın öyküsünü anlatma sebebim yapılan anlaşmada ilginç bir madde bulunmasıydı;kanalın akdeniz'e açıldığı noktaya bir heykel dikilecekti.bu heykelin masraflarının büyük bir bölümü de sultan abdülaziz tarafından ödendi ve fransız heykeltıraş fredric auguste bartholdi tarafından yapılmaya başlandı.3 yılda heykel tamamlandı ve parçalar halinde mısıra taşınacak şekilde depolandı.ancak mısır valisi ismail paşa müslüman bir toplumda böyle bir heykelin yanlış anlaşılabileceğine kanaat getirdi ve heykel depoda tozlanmaya bırakıldı.
    o sıralarda iki farklı ülkenin arası iyileşiyordu; amerika ve fransa. fransızlar amerikaya dostluklarını simgeleyecek bir hediye verme kararı aldılar.bu bir heykel olacaktı.sipariş yine bartholdi'ye verildi.
    bartholdi elinde bulunan ve parasının büyük kısmı osmanlı imparatorluğu tarafından ödenen heykelin yüzünde değişiklikler yaptı ve bu heykel 1886 yılında new york sularındaki küçük bir adaya dikildi ve açılışı süveyş kanalının mühendisis lesseps ve heykeltıraş bartholdi tarafından yapıldı.

  • oyun devam ettikçe hanım kızımızın aslında başka bir çocuğa meylettiğini fark etmekle daha da bir dramatikleşen olay.

    şöyle ki kızımız parmak uçlarıyla narin pasları hep o dingile atmaya, saçını bir sağa bir sola atıp gülümsemeye, dingilin de ona karşılık olarak gönderdiği topa düşmesin diye son anda yetişirken cilveli ve minik "ay!" sesleri çıkarmaya başladığında dünya başınıza geçebilir.

    bu gibi durumlarda önce surat asılır, kıza "vay be, bana ha..." diye imalı imalı bakılır (kız bakmaz ama), son çare olarak dönüşüm geçirip payidar demir olunur, herifin kafaya kafaya smaçlar çakılır. ortam elektriklenir gibi olduğu anda ise son smacı da kızın kafasına çakıp "siz oynayın!" diyip basıp gidilir.

    "kız hemen koşarak arkadan gelip "dur, nereye gidiyorsun... neden böyle davrandın ki?" diye sorar. kıskandığını anlamıştır ve sana karşı boş olmadığını göstermek için gülümseyerek gözlerinin içine bakar" diye bitirmeyi çok isterdim ama genelde arkandan "gerizekalı" demekle yetinir sondaki "a" harfini inceltmeyi beceremeden...

  • maraş gitti mi geri gelmez ama yaptırımlar 1 yıl sonra kolaylıkla geri gelebilir.

    dolayısıyla hiç düşünmeden reddedilmesi gereken teklif.

    ancak iki devletli çözümü kabul etmeleri durumunda, böyle bir teklif değerlendirilebilir.

    edit: ırkçı türk düşmanları hemen heyecan yapmış başlık altında. türkler tarafından zamanında ne kadar küçük düşürülmüşlerse, aşağılık komplekslerini kusa kusa bitiremediler.

    siz gidin stk işleriyle ilgilenin, batılı finansörlerinizin gözüne girin, belki 3 kuruş daha fazla fon alırsınız. devlet kurmak, yönetmek sizin idrak edebileceğiniz işler değil.

    edit2: kıbrıs halkı öyle diyor, kıbrıs halkı böyle diyor diye hikaye uyduran arkadaşlara hatırlatalım, kıbrıs halkı sizin sevgili mustafa akıncı'nıza son seçimde hak ettiği dersi verdi. dolayısıyla ağlaklığın lüzumu yok. türk düşmanlığınıza kıbrıs halkını alet etmeyin.