ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sincan saldırısında polisin izlemesi
-
hakkını savunmaya çalışan üniversite öğrencisi, maden işçisi veya çevreci mi ki polis müdahale etsin? ne kadar da düşüncesizsiniz!?
reinheitsgebot
türklere sorulan salak sorular
-
online satranc ortaminda brezilya'dan bir ablamizla muhabbet sirasinda gum diye patlayan bir soru beni benden aldi.
"turkler e$$ek zikiyormus dogru mu?" seklindeki soruyu buyuk bir tepkiyle cevaplamis olsam da kendi kendime "oha yani butun dunya duymus anasini satayim" demekten kendimi alamadim (dedim desene kisaca suna hosaf!)...
6 mart 2016 bimeks'in beni fakir ilan etmesi
-
istanbul yenibosna'daki bimeks'te piskopat bir hanım kızımızın bana ima ettiği sinir bozucu olay.
26/02/2016 günü saat 13:13'de "71" tl ödeyerek bimeks'ten "addison" marka laptop çantası satın aldım.
26/02/2016- 05/03/2016 tarihleri arasında almış olduğum çantayı sadece 2 kere kullandım.
bu kullanımlarda askısının çıkmasında dolayı içerisinde laptopum varken 3 kere çantanın yerlerde sürünmesini izledim.
birde üstüne fermuarının bozulması eklenince soluğu yenibosna bimeks'te aldım.
ürünün sıkıntılarını, bana verdiği zararı anlattım ve değişim istediğimi söyledim.
şubedeki bayan arkadaş, değişim gibi bir hakkımın olmadığını, ürünü "teknik servise" göndericeklerini söyledi.
teknik servis ne alaka ürünü neden değiştirmiyormusunuz diye sorduğumda hanım kızımız, süper bir açıklama ile konuya açıklık getirdi.
-beyfendi ürünü değiştirememizin sebebi, getirdiğiniz ürünün sıkıntılı olmasıdır.
beynim henüz teknik servis olayını kabullenemezken hanım kızımızın verdiği bu cevap ile iyice dumur oldum. kendisine, ürün sıkıntılı olduğu için değişime geldiğimi tekrardan hatırlattım.
hanım kızımız ona verdiğim cevabı beğenmemiş olacak ki,
-siz ürünü buradan böylemi aldınız? neden denemeden aldınız? diyerek 2. aydınlatıcı cümleyi kurdu.
hanım kızımıza,
-tam olarak ürünü alırken ne yapmam gerekiyordu, laptop ile buraya gelip, laptopu çantanın içine koyup, acaba askısı kopacak mı diye firmanın içinde dolaşıp durmam mı gerekiyordu? diye sorduğumda bana 3. aydınlatıcı cümleyi kurdu.
-beyfendi bu ürünü alarak hata yapmışsınız, 71 tl lik ürün yerine daha pahalı bir ürün alsaydınız herhangi bir sıkıntı yaşamazdınız. pahalı ürünlerde sorunlar az yaşanır. dedi ve 4. aydınlatıcı cümleyi yapıştırıverdi.
-ben herzaman bir ürün alırken en kalitelisini alırım.
hanım kızımızı durdurabilene aşk olsun, her zaman kalitesi ürünler aldığını kanıtlamak için 5. aydınlatıcı hareketini yaparak bana ıphone s6 telefonu gösterdi. böyle altın renkli alacalı bulacalı bişey.
sonra başladı hayatının her anlamında kaliteye önem verdiğini ve benimde kaliteye önem vermem gerektiğini, 71 tl'lik bir ürün alırsam bu tarz şeylerin yaşanacağını durmadan belirtti.
ağzından çıkan her 3 cümleden 2'si benim ucuz ürün aldığım üzerine kuruluydu.
olayın şoku ve şaşkınlığı içerisinde hanım kızımıza, benimle dalga geçip geçmediğini sordum.
hanım kızımız bana, kendisinin de emir kulu olduğunu kendisine ne söylenirse onu yaptığı söyledi.
yani tüm bu saçmalığı bana kendi hür iradesi ile yaşatmadığını bizzat firmanın doğrultusunda beni aşağıladığını söylemiş oldu.ve ağzından 6. aydınlatıcı cümle çıktı.
biz dandik ürün satabiliriz, ama siz almak zorunda değilsiniz. dedi
sonra çantamı "teknik servise" göndermek için gerekli işlemleri yaptığı söyledi. ismini sorduğumda, beni şikayet edecekseniz adımı bir kağıda yazıp verebilirim dedi.
hanım kızımızın ciddi sorunları olduğunu düşünerek oradan ayrıldım. tam olarak nasıl bir şikayet polikası yürüteceğime karar verme aşamasındayım.
türk kızlarının güzellik anlayışı
-
maalesef 50 liralık saç düzleştiricisini alamadığı için saçlarını ütülemek zorunda kalan kızlarımız var, hem de sayıları tahmin edemeyeceğiniz kadar çok. ne yapsınlar, imkanları el verdiği ölçüde güzel görünmeye çalışıyorlar.
ama yok, en cool biziz ya. saç mı ütülenirmiş, büyük kezbanlık. durumu var mı yok mu merak etmeyin hiç.
17 eylül 2014 russell crowe'un cem yılmaz tweet'i
-
volkan demirel : " ya russel crowe turkce mi biliyor ki, nasil atmis o tiviti"
ekşi itiraf
-
öğretmenlik mesleğimin ilk yılında tecrübesizlik mi yoksa öğrencilikten kalan bir refleks mi bilinmez öğretmenler odasına girerken kapıyı vurup öyle içeri giriyordum. sağolsun öğretmen arkadaşlar da 1 yıl boyunca ne zaman gelsem 'kapıyı vurmadan nasıl giriyorsun terbiyesiz çık dışarı' tarzı geyikler çevirmekten geri kalmadılar. o değil de öğrenci psikolojisini atlatmak zormuş onu fark ettim ben. sigara odasında tüttürürken aniden kapı açılıp müdür geldiğinde de o an bir heyecanla fırlattım attım sigarayı. müdür dedi hocam sen manyakmısın niye attın caanım sigarayı, dedim örtmenim nnolursunuz babama söylemeyin bir daha olmayacak söz..
kaygısızlar'dan akılda kalanlar
-
bir bölümünde memnun ıssızda kadınları taciz eden bir sapık sanılmaktadır. tacize uğrayan bir kadın polise eşkal verir:
- hani bizimkiler dizisindeki kapıcı cafer yok mu, aynı o.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''dedeme -sana mahalleden suriye uyruklu bayan bakalım dedim, - acele etme hele ukrayna'da karışık dedi.''
not: aynı dedenin torunları değiliz.
uzun kollu üzerine t-shirt giyilen karanlık dönem
dolandırıcılara 200 bin lira kaptıran savcı
-
savcının bile dolandırılmasını değil savcı olamayacak tiplerin savcı yapıldığını gösteren önemli bir detaya sahip haber.
28 ocak 2020 arda turan açıklaması
-
adam hala normal birşeymiş gibi evet yanlışlarım oldu diyor.
yanlış dediği de silahla hastane basmak.
hangimizin yanlışı olmadı ki ardacığım? ben daha dün roketatarla kreş vurdum.
hipergami
-
güvendiğim ve çok sevdiğim ve kendine sözde feministim diyen birinden bile "ben bir çocuğum, öyle kalmak istiyorum ama erkekte bunu istemem/aramam, şunu bunu isterim" gibi bir cümle duyduktan sonra kafamda perçinleşmiş tanımdır. kadınlar kendini kandırmasın diyeceğim fakat solipsist zihinleri yüzünden kandırmaya devam edecekler. özet olarak, bayanlar(en azından çoğunuz) güce tapıyorsunuz. sizi kişiler değil, tavırlar ve durum etkiliyor. tavır ve durum değiştiğinde siz de değişiyorsunuz. kesin ve net.
yıllar boyu red pill öğretilerini çürütmeye çalıştım. fark etmeden yararlandım da ve sonunda hep aynı batağa saplandım. ve genelde bu davranışı test ederken o kişiden üzülerek, acı içinde vazgeçtim. inanılmaz bir şey, dark triad'ı bıraktığım anda hep aynı şey oldu. yani o kadın, geçmiş toplumların ona öğrettiği kolay vazgeçme, çarpık tümevarım yönetimi ile geride bırakma tavrını seçti. güçlü erkek duruşunu yeniden sağladığımda ise bana tekrar bağlandılar.
inatla da bu tavrı bırakmayı seçtim, yahu ben bunu istemiyorum ki. böyle onlarca kadın var zaten. karşımdaki neden düşerken, zayıf anımda yanımda olmuyor? sanki onca yaşanan şeyi komşu yaşıyormuş gibi, bir anda yok oluyorlar. ne yaşadığınızın hiç bir önemi olmuyor.
üstte bahsettiğim birinde daha yakalar gibi oldum ama olmadı. o pek farkında bile değil, kendince sebepleri var. oysa bilmiyor ki bir çoğuna inanmasını sağlatan bile bendim. söylemeyi çok istedim, "öyle olma, fark et" ima ettim ama malesef... olamayacağını anladığım anda da beta konuma soktum kendimi. yani açıklama yaptım, özür diledim, onu validasyonuna yanıt verdim. kendi fark etmese de gerçek yüzüyle tanışarak bitsin istedim. yoksa eminim, net olarak terk etsem, sert konuşsam, hiçbirini kabullenmeyecek, o ilişki sünecek ve sürdürülebilir olacak. yalan bir sevginin içinde sürüklenip duracağız.
her defasında manipülasyonu değil, gerçek sevgiye inanmayı çok istiyorum ve hep hayal kırıklığına uğruyorum. yine de vazgeçemeyeceğim. malesef bir kadının gerçek yüzünü görmek, onunla tanışmak çok zor, ya bunu göze alacaksınız ya da hipergamiye inanarak, herşeyi kabulleneceksiniz.
haklı olmayı sevmiyorum... evet belki de istisnayı arıyorum.