hesabın var mı? giriş yap

  • suyu sıcak içmek, çin'de hayli yaygın olarak tercih edilen bir olay. nedenleri ise şöyle:

    - geleneksel çin tıbbında soğuk veya buzlu içeceklerin tüketilmesinin vücudun iç ısı dengesini bozabileceğine ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğine inanılır. sıcak suyun sindirime yardımcı olduğu, dolaşımı desteklediği ve toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olduğu düşünülmektedir.

    - tarihsel olarak, temiz ve güvenli içme suyuna erişim her zaman garanti edilememiştir. tüketmeden önce suyu kaynatmak, suyla bulaşan hastalıklara neden olabilecek zararlı mikroorganizmaları ve parazitleri öldürmenin bir yoluydu. modern sanitasyon uygulamaları su kalitesini iyileştirirken, sıcak su içme alışkanlığı devam etti.

    - çin'in bazı bölgelerinde, özellikle kış aylarında iklim oldukça soğuk olabilir. sıcak su içmek, vücudun sıcak kalmasına yardımcı olabilir ve soğuk havalarda rahatlık sağlar.

    - kültürel uygulamalar genellikle zamanla derinlemesine kökleşir ve nesiller boyunca aktarılır. sıcak su içmek, çin de dahil olmak üzere birçok asya ülkesinde kültürel bir norm haline geldi ve genellikle sağlık ve esenliğin sembolü olarak kabul ediliyor.

    - bazı insanlar, soğuk suya kıyasla vücut tarafından daha hızlı emildiği için sıcak su içmenin sulu kalmanın daha etkili bir yolu olduğuna inanır, bu da çok soğuk sıvıları tüketmenin şokundan kaçınmaya yardımcı olabilir.

    çin'deki herkesin sıcak su içmediğini ve tercihlerin kişisel inançlara, bölgesel geleneklere ve kuşaksal farklılıklara göre değişebileceğini unutmamak gerekir.

    theculturetrip

  • farkındalık yaratır. "aa süleyman kızmış lan" dersiniz. sen 4 yıl boyunca gün aşırı converse'le kampüs yollarını arşınla, saçın sakalın birbirine girmiş olsun... sonra mezun olurken topuklu ayakkabıyla çık karşımıza. sakalları da kesmiş tabii, kaşları inceltmiş, saçlar fönlenmiş... hayat çok enteresan gerçekten.

  • oldukça yetenekli bir çocuk.
    ormanda nasıl barınılır temalı harika işler çıkartıyor.

    şurada yaptığı eserin kiremitleri için tek tek uğraştı, hepsini ateşte tavında pişirdi, sertleştirdi. yetmedi buna bir de alttan ısıtma sistemi koydu, sauna yaptı.

    tropikal orman için biraz gereksiz oldu ama öğretici işte.

    tek bir modern hayat aleti dahi kullanmıyor.
    etraftaki küçük ağaçları, dalları kendi yaptığı ilkel taş baltalarla kesiyor.
    kabını kacağını da yapıyor.

    keşke daha fazla video koysa da seyredilse.
    abuk sabuk survivor organizasyonlarına taş çıkartacak öğreticilikte ve samimiyette videolar.

    yanlız, evladım sağını solunu çok eşeliyor, ama ne yapsın, onca balçığı elde etmenin başka yolu yok. bir ara lan en azından bir kazma kürek alsaydın yanına demedim de değil.

  • yediği haltı önce salih bozok'un farkettiği sakar kişi. şimdi diktatör denilen ve özellikle giyim konusunda son derece titiz bu adama yapılanı kışladaki başçavuşa yap bakalım yarma şeftalinin çekirdeğini sonra nerenden çıkıyor?
    not: bilerek adam dedim çünkü bu aralar o kadar zor ki adam gibi adam görmek...

  • manyak counter haritası olur buradan. gece halinden ama. böyle sarı ışıklar, karanlık biten yollar. uzaklardan gelen bağırma ağlama sesleri. bilemedim. yaksak mı acaba burayı.

  • tekstil dünyası ve markalar konulu gündelik yaşam sohbetlerinin ayrılmaz bir parçası olan haykırış. "gucci, versace, roberto cavalli bunlar hep bursa'dan alıyorlar ipliği" gibi sohbetlere ek olarak "misal tommy hilfiger... burda pahalı ama abd'de zencilerin üstündeymiş. çöp toplayan adam bile giyiyormuş abi" şeklindeki uyarıları duymadım diyen insan ebedi mutluluğu ve huzuru şu yalan dünyada bulmuş demektir. inşallah bir gün bizim de moda sektörümüz gelişir de lc waikiki'yi bir barak obama ve karısının üstünde, terlikilerini de çocuklarının ayaklarında görürüz. oscar töreni öncesinde brad pitt'le ancelina coli'ye "çok şıksınız. tasarımcınız kim?" dendiğinde nur yerlitaş cevabını duyarız. grammy ödül töreninde "çok şıksın keti" diyen muhabire keti peri'nin "şıkım çünkü bir türk markası olan seçil'den giyiyorum, ayakkabıları da kızılay'daki kimlik mağazasından aldım" dediğini işitiriz. inşallah göreceğiz bu günleri de. inanmak istiyorum.

  • kendine odakli egilim. kendine odakli isletmeler, kendi ulkelerini digerlerinden daha ustun, daha basarili gorme egilimindedir. kendine odakli egilimde oncelik her zaman anavatandaki faaliyetlerin basarisidir. bu nedenle, pazarlama ogeleri ic pazar yapisina gore yapilandirilir. ic pazarda denenmis ve basarili olmus faaliyetlerin diger dis pazarlarda da basarili olacagi varsayilir. dis pazarlarda da benzer veya yakin stratejiler kullanilir. dis pazar, uretim fazlasindan kurtulmak icin kullanilir. yeni pazarda sistematik pazarlama arastirmalari ve tuketici ihtiyaclari irdelenmez.

  • kanımca bu büyük otel zincirinin hakkı olan potansiyel demecidir.

    şimdi birileri marmaray yaptı, metro yaptı, biz bunları parasını çatır çatır ödeye ödeye kullanıyoruz. ama yapanlardan bir şikayetimiz olduğu zaman ne deniyor?

    ''gözünüze dizinize dursun; metro yaptık, duble yol yaptık. azıcık şükredin.''

    e, şimdi hilton da benim için otel yapmış, parasını ödeyip kullanıyorum. bir şikayetim olduğunda dinlemek gibi bir hataya düşüyorlar.

    halbuki adamlar bana hizmet sunuyor. neden bana ''utanın, utanın! daha ne istiyorsun, sizin için koca otel yaptık, görmüyor musunuz!'' demiyorlar?

    üstelik hilton adamın parasıyla yapılmış. marmaray benim vergimle yapılmış, bunlar yapılırken yandaşlara ne rantlar sağlanmış; kullanmak için üzerine para ödüyorum bir de her şikayetimde ''daha ne istiyorsunuz kafirler?'' diye azar işitiyorum.

    bildiğin benim paramla iş açmışsın, standart bir özel sektör hizmeti ödetiyorsun. bir de yatırımın için benim sana şükretmemi bekliyorsun.

    hilton'un şunu demeye daha çok hakkı var. ben olur da bir gün gidersem ellerini öpüp geri dönerim.