hesabın var mı? giriş yap

  • otobüs değil ama iki gün önce dolmuş versiyonunu yaşadım.
    ayakta da yolcu var; balık istifi ilerliyoruz.
    önümüz açık, inecek yolcu da yok ama şoför zönk diye durdu. sonra kapıyı açıp geriye doğru koşmaya başladı. arka camdan izliyoruz adam baya baya gittiğimiz yönün aksine doğru depar atıyor.
    içerdeki teyzeler cıkcıklıyor. bi tanesi “ay terk etti bizi” deyip dizine vurunca kayış koptu. ergen bebeler “piston aşşaa” deyip gülüyorlar. her kafadan bi ses geliyor: bi haber vermeden gidilir miymiş, bari paraları alıp kaçsaymış üstümüze niye bırakmış, biri mi ölmüş, galiba karısı aldatmış duyunca delirmiş… neyse hemen arabayı sürecek vekil tayin ettiler, vekile güvenmeyip paralara göz kulak olacak yaşlı bi amcayı yan koltuğa oturttular. apaçinin biri koşan şoförü videoya çekmek için aşağı inmişti, başka bi velet onu çağırmak için indi “abi gel kalkıyoz biz seçim yaptık yeni şoför var” diye bağırıyor falan… bunların hepsi de maksimum 4 dk içinde oluyo bu arada he.
    neyse sonra baktık bu sefer şoför dönmüş dolmuşun arkasından koşuyor. gene zehir gibi bi türbanlı teyze farketti bunu tabii; neyse durduk aldık adamı. yeni şoför kalkmıyo da koktuktan çabuk adapte oldu helal olsun; yan koltuğu gösterip “abi sen buraya geç istersen bi soluklan ne oldu anlat hele” falan diyor.
    meğer camdan desteyle iki yüzlükler uçmuş. bu da nereye düşürdüğünü sonradan farkedip bi şey demeden inmiş işte…
    yaşadığım en komik ve dumur anlardan biriydi.
    o değil de millet nasıl sıyırdıysa artık en saçma sapalak vaziyetlere bile anında uyum sağlayabiliyor.
    işin aslını öğrenince “valla bizi bırakıp gaçsan da şaşmazdık yavrum” diyen amca +1

  • abi çok garip bi tesadüf değil mi ya. düşünsene birine aşıksın. sonra bi bakıyosun o da sana aşık.

    abi nasıl ya. o kadar insan varken nasıl denk gelir.

    hayır gelsin tabi de. nasıl ya.

  • obamaya rahatlıkla o kadar yaklaşıyorlar da mesele o değil. amerikada hiçkimse obamaya hırsız diyemez. hırsız değil de ondan diyemez.

  • acılı kebab, acılı lahmacun, acı biber, pul biber vs bilumum acılı şeyler yemenin gerçek ve temel sebebidir.

    acı severler aslında acı sever değil endorfin bağımlısıdırlar. uyuşturucu müptelası olduklarının farkında değildirler.

    acı denilen şeyler özünde acı değil "yakıcıdırlar". çünkü acı olan şeyi yiyemezseniz, tatları çok kötüdür. örneğin, acı çekirdek, acı hıyar gibi.

    yakıcı yiyecekleri (pul biber, acı yeşil biber vs) yediğiniz zaman bunlar ağız içi ve boğazdaki mukoza tabakasını tahriş ederler. vucut, doğal savunma mekanizması olarak bu tahrişin verdiği rahatsızlığı gidermek için süratle endorfin salgılar. endorfin bir çeşit morfindir ve doğal bir uyuşturucudur. diğer tüm uyuşturucular gibi bağımlılık yapar. endorfine alıştığınız zaman alınmaz ise yoksunluk belirtileri gösterirsiniz. şiddetle endorfin istersiniz ama ne istediğinizin farkında değilsinizdir, nasıl alacağınızı da bilmezsiniz. fakat vücut farkındadır! endorfin salgılanması için bir yerlerinizin kesilmesi, kanaması, ezilmesi, tahriş olması gibi bir şey lazımdır. bunun en kolay yolu da acılı (yakıcı) bir yiyecek yemektir. siz farkında olmadan canınız acılı yemek çeker. uyuşturucu bağımlısının elleri titreyerek şırıngaya sarıldığı gibi sarılırsınız acılı adana dürümüne, boca edersiniz pul biberi çorbanıza. ve yine her uyuşturucu alımından sonra olduğu gibi üzerinize bir rahatlama, bir keyif, bir gevşeme, bir yavşama gelir, neşelenirsiniz.

    küçüklükten itibaren acılı yemek kültürüne sahip yöre ve ailelerde büyüyen çocuklar endorfin bağımlısı olurlar. "şaane yemek yaptık lan, ziyafet çekeceğiz" diye masalarını acılı lahmacun, kebablarla donatan, yemeklerine pul biber boca eden aileler kendi elleriyle çocuklarını uyuşturucu bağımlısı yaptıklarının farkında değillerdir.

  • sıfır fiyatı 380 tl.
    sattığım fiyat 120 tl.
    ilk mesaj: s.a 30 tl olur mu?

    olmaz amın evladı, olmaz.

  • millet beynini yemiş arkadaş. bir tanesi de yazmış sabahattin ali'yi markete düşürmeseydiniz iyiydi diye. ulan asıl milyonlara ulaşan markete girmesi güzel değil mi? sadece sen ve senin gibiler okusun diye mi yazdı adam bunları elin oğlu gelir lan 3.95 bir şey değilmiş deyip alacak kendisi okumasa bile en azından evde gören birisi okuyacak.

    bu insanlardaki bende olan kimsede olmasınları, benim okuduğumu sadece parası olan okusun durumu olmayanla aynı şeyi okuyamam ya da ucuzlayan şeyin kalitesinin düştüğünü düşünmeleri beni öldürüyor.

    bu kampanyayı a101 değil de migros ya da amazon yapsa her yerde paylaşılıyordu.

    edit : conturupontuk'tan mesaj geldi migros'ta da 6.99’a platon, dostoyevski kitapları satılıyormuş.

  • bayramda büyük anneannenin evi... 9 çocuk ve sayılamayacak kadar çok büyük bulunmaktadır. çocuklar 1.5 -12 yaş grubu arasındadır... misafirlerden birinin çocuğu olan 3 yaşındaki yusuf geri kalan bütün çocuklara kan kusturmaktadır.

    ilay(5): anne, yusuf(3) bana vurdu!
    romica: aaa çok ayıp yusuf, arkadaşlara vurulmaz!

    5 dakika sonra...

    ege(7): anne, yusuf ilay'a vuruyordu, onu korumak isterken kumandayla kafama vurdu, küçük diye dövmüyorum!
    romica: tamam oğlum, sen koru kardeşini ama vurma...

    5 dakika sonra...

    elif(1.5): ingaaaaaa!!!!
    emrecan(11): ya romica abla, yusuf kardeşime tokat attı, sonra da itti!
    romica: ege, ilay, mert(4) ve elif'i öbür odaya al, yusuf'u da oodaya sokmayın!

    5 dakika sonra...

    utku(11): halacığım, yusuf ufaklıkları eziyor yine!
    mert(4): halacı, eziyo bizi üstümüze çıkıp çıkıp!
    romica: eytera be, lan it, ne istiyorsun benim çocuklarımdan, yeğenlerimden! ben adamı ne yaparım biliyor musun sen? höt!
    yusuf(3): çotaa!!!
    romica: argh, kafam!
    yusuf'un annesi: hihi, ay çok yaramaz, kusura bakmayın!
    romica: hıı, evet... biraz yanınızada dursun, bütün çocuklar ağlıyor içeride...

    5 dakika sonra...

    mert: ege, askercik oynayalım mı?
    ege: tamam, ben başkomutan oluyorum!
    mert: ben de askercik oluyorum!
    ege: yusuf da terörist olsun!!!

  • ulan, adam istese sil baştan bugün bir üniversite açar, yarın tek mezunu olur, ertesi gün kapatır. öyle bir konumda. hala önlisans, falan filan.

    (bkz: ahahaha deli)