hesabın var mı? giriş yap

  • silah dağıtımı (g3 ve kasatura) yapılmıştır. biraz saf bir çocuk olan kemal' in kasaturası çaktırmadan alınıp saklanmıştır. kasaturanın yokluğunu farkeden kemal, etrafındakilere sormuş ama cevap alamamıştır.
    kemal: (haykırarak) gomtanım! kılıncımı çalmışlar!
    biz: puahaha.
    uzman çavuş: gülmeyin lan ibneler, kim aldı senin kılıncını?
    kemal: bilmiyom gomtanım.
    uzman çavuş: verin lan adamın kılıncını!

  • başlık troll ama doğru çıktı. şimdi kızacaksınız ama en iyi aday bence kulübü ve ligi tanımasıyla yine fatih terim. hazır hoca boştayken sözleşme imzalanmalı.

  • en basit anlatimiyla kitap cercevesinde kurulmus bir sosyal paylasim sitesi. uye sayisi 60-70 milyon civarindaydi en son, turk kullanici sayisi hayli az olmasina ragmen, turk ''kitap kurtlari''nin bircoguna ulasabiliyorsunuz. cok guzel insanlarla tanistigim, sohbet ettigim, gorustugum oldu. benden birkac yas buyuk olmasina ragmen yuzlerce kitap fark atmis insanlarla bir seyler paylasmak guzel bir his. cok guzel dinliyorlar seni, bildigin bir konuyu bile oyle guzel anlatiyorlar ki yeni seyler ogreniyorsun, vizyon katiyorlar her anlamda. agirlikli olarak nedense ankara insani ile karsilasiyorum, algida secicilik midir bilmiyorum ama aktif okurlar ankara'da daha fazla gibi.

    sitenin en sevdigim kismi ''compare books'' yani kitap karsilastirma. okudugunuz/degerlendirdiginiz kitaplari goodreads arkadasiniz ile kiyaslayip asagi yukari bir bilgi sahibi olabiliyorsunuz arkadasiniz hakkinda, bu da sohbet etmek icin guzel bir firsat sunuyor. zaten gonderdigim/gelen mesajlarin buyuk bir bolumu bununla alakali oluyor, atiyorum karamazov kardeslere uc yildiz vermis birisi -bizim neyimize dostoyevski'yi degerlendirmek, orasi apayri bir konu- neden verdigini soruyorum, ufak bir sohbet edip noktaliyoruz konusmayi. degerlendirme bes uzerinden oluyor, tum degerlendirmelerin ortamalasi ile bir puan ortaya cikiyor ve basarali da bir sonuca ulasiyor diyebilirim cogu kitapta.

    biricigimiz eksi sozlugun meritokrasi adinda bir grubu, goodreads arsivini gelistirmek icin emek sarf eden insanlarin oldugu gruplar, yogun bir trafigin oldugu tartisma gruplari, bir sehirdeki goodreads kullanicilarina ulasmak icin acilmis gruplar var.

    site tasarim olarak bana nedense cok soguk geliyor, iyilestirmelere ihtiyaclari var, dusunce ve uygulamasi tatmin edici olsa da masaustu sitesi, mobil aplikasyonlari biraz eksik kalmis hissi veriyor. o an online olan insanlari -kendi ulkende/dunya genelinde- gorebiliyorken, yani, o derece bir esneklik sagliyorken, tasarim olarak boylesi soguk bir arayuz biraz garip geldi bana. osym sitesi gibi bir sey. ehehe

    bana kattigi en guzel seylerden biri de kitap okuma istegimi en az iki kat artiriyor olmasi. giriyorum anasayfa yenilemeye -iyice aliskanlik oldu- iki gun once bir kitaba baslayan arkadasim bitirmis, yorum/degerlendirme yapmis. lan? ben hala elimde tutuyorum bir haftadir 300 sayfalik kitabi, yaziklar olsun bana. benzeri bir dongu de yazarlarda oluyor. bakiyorum ihsan oktay anar'in tum kitaplarini okumus, vermis yildizlarini, ince bir kiskanclik ve buna bagli olarak da hirs kapliyor bedenimi. biraz tuhaf bir durum, en azindan boyle seylere takarak daha saglikli bir sey yapiyormusum gibi gibi...

    referans olarak ise hic kullanmadim. bir kitabim var caretta yayinlarindan, "olmeden once okumaniz gereken 1001 kitap" isminde, oradan listeledigim kitaplar uzun bir kuyruk oldugu icin pek kurcalama firsatim olmadi.

    gecenlerde de olgunlar'da kitaplara bakiyordum, bir kitabin arkasinda goodreads'te aldigi yildizi yazmislar, gulumsedim, imdb gibi bir sey olmus, umarim turk yazarlar da yapar boyle bir uygulamayi. ama yapabilmeleri icin sitenin turkce filan olmasi gerekiyor en azindan, onu da pek istemiyorum. gerci dusununce turkce olsa da siteyi aktif olarak kullanan insanlarin hicbir zaman facebook'ta, twitter'da oldugu gibi bir kirlilige neden olacagini zannetmiyorum. umarim dusundugum gibi olur.

    kindle'a gomulu halde gelmesi ve senkronize calismasi da basarili bir adim site icin. kindle paperwhite 3 basliginda uzun uzun yazmistim (bkz: #54469738)

  • çelik'i ölümle tehdit eden örgütmüş.

    allahaşkına soruyorum, ölümle tehdit ettiği kişi çelik olan bir yasadışı örgüt olabilir mi ya?

  • efsanevi bir adam.

    7 yaşında programlama öğrenmeye başlar, daha lisedeyken bir çok uluslararası siteyi hobi olarak kırıp adminlerini bilgilendirir ki babası ile bir tartışması sonucunda babası bilgisayarı elinden alıp kilitler. bu esnada parker yalnızca "baba log out olmam lazım" diye ağlanır nitekim fbi kendisine ulaşmakta geç kalmaz, zarar vermediği için yalnızca kamu hizmeti yapmakla cezalandırılır. lisede bir sene full a alıp bir sene kalmaktan son anda kurtulur ki bunu da sadece kimsenin kuklası olmadığını göstermek için yapar.

    ailesinin kolej ısrarına rağmen lise bitince internet yoluyla tanıştığı ekürisi, bir diğer yetenekli hacker shawn fanning'in napster projesine destek vermek için san francisco'ya taşınır ki bu evden ilk ayrılışıdır. partiler içinde boğulurken napster'ı yaparlar, ilk senede milyonlarca kullanıcıya ulaşmalarına rağmen telifli müzik dosyalarını illegal paylaştıklarına karar verilir ve napster doğduktan 14 ay sonra hakim kararı ile kapatılır. daha sonra yeniden açılmasına rağmen hem piyasada rakipler oluşması, hem de fanning'in diğer ortaklarının dahi çocuk parker'ı uzaklaştırması nedeniyle napster asla eski seviyesine dönemez.

    2001-2004 yılları arasında plaxo'yu kurar ki kurana kadar ve kovulduktan sonra yine işsizdir. yatırımcılarının onu kovması uyuşturucu yüzündendir.

    2004'de bir gün oda arkadaşının stanford'da okuyan kız arkadaşının bilgisayarında thefacebook yazısını görür. o andan itibaren ne parker, ne zuckerberg, ne de dünya artık eskisi gibi olmayacaktır. new york'da tanışırlar ve kısa sürede kaynaşırlar. parker işsiz olmasına karşın hala bir bmw kullanıyordur, 20 yaşındaki zuckerberg'i kafalar ve mentörlüğünü yapmaya başlar. nitekim facebook'a zuckerberg'den fazla inanan ve bugün geleceği noktayı o zamandan tasarlayan parker'dır. facebook'un başkanı olarak yatırımcılarla pazarlık eden, yönetim kurulunun 5 koltuğundan 3 tanesi daimi olarak koparan ve bu sayede yahoo'nun 2007'de yaptığı 15 milyar dolarlık teklifin reddedilebilmesine imkan sağlayan da...

    ancak yine rahat durmaz ve 2005'de kiraladığı bir evde parti esnasında uyuşturucu kullanımı ile suçlanır. ceza almamasına karşın yatırımcı baskısı ile facebook başkanlığını bırakmak zorunda kalır. hali hazırda 7% facebook hissesine sahiptir zaten...

    2010 yılında davos'ta bölgenin gece hayatından şikayet eden bir açıklama yaptı, seneye büyük bir yer bulabilirse bir kaç rock star arkadaşı ile tüm zamanların en büyük forum partisini organize edecekmiş.

    ara sıra eski arkadaşı shawn "napster" fanning ve chatroulette'in 18 yaşındaki kurucusu andrey ternovskiy ile bir araya gelip fikir üreten parker, tüm aşırılıklarına rağmen kanser araştırmaları için en fazla bağış yapan kişilerden biri.

    linkedin kurucusu ve parker'ın eski arkadaşı reid hoffman onunla ilgili "ona neden katlanıyoruz? iki sebepten; birincisi olduğu yere değer katar, ikincisi çok sadıktır", paypal kurucusu peter thiel parti canavarı dedikleri ve muhtemelen uyuşturucu bağımlısı olan (proposition 19 için 100.000$ bağışlamış) parker'ın howard hughes'un torunu olduğunu düşünüyor. wikipedia kurucusu jimmy wales ise onun bir sanatçı olduğunda ısrarlı. kendisi ise "benim için her zaman bir peri masalı değildi. tüm başarım hatalarımdan doğdu. çocukluk hayalleriniz her zaman başarı hikayesidir, gerçek ise çok daha ağır ve dramatiktir" diyor.

    not: türkçe güzel kaynak yoktu, sağdan soldan bulup toparlayıp çevirdim. sonra bana gelip abi o öyle değil diye çemkirmeyin.

  • ölümün gizeminden bahseden, tüyleri diken diken eden bir bölüme sahip destan:

    " yudhisthira ve kardeşleri, ashwathama tarafından öldürülen oğullarına ağlayarak yeniden savaş alanına geldiler. vyasa onları buluşturdu. kimse kıyım nedeniyle vyasa'ya sitem etmeyi düşünmedi. savaşı bırakabileceklerini, bu konuda önlenemeyecek hiçbir alın yazısı olmadığını -vyasa'nın da söylemiş olduğu gibi- iyi biliyorlardı

    onları acılı gören vyasa, onlara şunu söyledi:

    yüzen iki ağaç parçası okyanusta karşılaşırlar ve bir süre sonra ayrılırlar,
    annenle sen, kardeşinle sen, karınla sen, oğlunla sen aynı durumdasınız,
    karını, babanı, dostunu çağırıyorsun, ama yalnızca yolda bir karşılaşma bu,
    bu dünya dönen bir tekerlek,
    iki köpekbalığının, ihtiyarlıkla ölümün yüzdüğü,
    zamanın büyük okyanusunda bir geçit.
    hiçbir şey sürekli değil, senin bedenin bile.
    hiçbir bağ zamana dayanamıyor.
    şu anda atalarını, dedelerini görmüyorsun,
    ataların da seni görmüyorlar.
    ne cenneti görüyorsun, ne cehennemi.
    rüzgarı, ateşi, ayı, güneşi, gündüzü, geceyi,
    ırmakları, yıldızları kim yarattı?
    nedeni bilinmeyen bu değişik yaradılışta,
    her şey kararlı, saptanmış.
    kimse kalıcı değil, kimse geri dönmüyor,
    zevk, acı, her şey alın yazısıyla belirlenmiş,
    istediğine sahipsin,
    istemediğine sahipsin,
    nedenini kimse anlamıyor,
    insanın mutluluğuna kimse güvence vermiyor,
    nerdeyim? nereye gideceğim? kimim? niçin?
    ve niçin ağlamalıyım? "

  • fifa espor olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. bu bağlamda her yıl oyundan nasıl bir "büyük" değişiklik bekleniyor ki, tıpkısının aynısı gibi saçma eleştiriler alıyor anlamıyorum.

    demoyu oynayan biri bu oyuna 18'inin aynısını diyorsa ya kördür ya da kötü niyetlidir. bu yılın önceki yıllardan en büyük farklarından biri geçen yıl topluluktan gelen feedbacklerin teker teker dikkate alınarak oyuna eklenmesi oldu.

    - haftasonu ligi tüm platformlarda 40 maçtan 30 maça indirildi.
    - haftasonu ligine katılım puanları geldi. böylece istediğiniz zaman katılabileceksiniz, bu puanları ne zaman kullanacağınız size kalmış.
    - aylık ödüller kalktı, haftalık ödüllere eklendi. 1 haftasonu kaçırıp kötü aylık ödül alma dönemi bitti.
    - haftasonu ligi ile işlevini yitiren divisions olayı tamamen değişerek, bol ödüllü, division rivals olayı geldi.

    50 euro şuan bizim kurumuzda çok para, ama kur böyle olmasa her yıl verilen bir para için hiç bir şey. silkelediklerini düşünüyorsanız oynamayın, almayın. oynayanları da kendi değerlerinize göre yargılamayı bırakın.

  • tarlayı yeni satmış hacı dayı adisyonu. sabah ayıldığında iş işten geçmiştir.

    edit: tarlayı satan dayıların 90'lınyıllarda kaldığını iddia edenler var, o iş öyle değil. bugün en çok pavyon olan şehirler adana, mersin, manisa, aksaray, bursa, muğla, ordu, giresun. hatta ilçe olarak karacabey, mut, salihli, erdemli, tarsus, espiye sayılabilir. buraları özel kılan nokta çiftçilerin olması. üretici ürünü satar ve soluğu pavyonda alır. ankara pavyonlarında durum farklı değil, orada bürokrat, müteahhit fazla ama çiftçi de çok. zaten pavyon sahibinin hedefi kadın görmemiş dayılar genelde.

    bir pavyonda meze ve içki söylerseniz, dışardaki herhangi bir mekan kadar para ödersiniz ammma ne zaman masaya kadın çağırırsanız içilen ve yenilen her şey en az dörtle çarpılır.

    (bkz: pavyon/@sonbahar yolcusu)

  • gördüğüm kadarıyla çok kişinin içinde bulunduğu durum.

    edit: bir sigara yakıp içenler +1

    edit 2: iyi seneler beyler

    edit 3: yılbaşında çay içmeyen ezikler diye başlık açarız bu gidişle, herkes eşe dosta mesaj atsın çay demliyoruz.