hesabın var mı? giriş yap

  • build-up'ı çok iyi olduğu için hayvan gibi komik replikler barındıran dizi. bu yönüyle sadece catch-phraselerle, ya da sadece durum komedisiyle güldüren dizilerden ayrışıyor.

    misal en çok güldüğüm repliklerden birinin gelişimi şöyleydi; holt'a şaka yapmak üzere toplantı odasına gelen jake'in kürsüye mürekkep sürmekle başlayıp tepkiler neticesinde şakayı hafiflete hafiflete sonunda holt'un briefingi vereceği kürsüyü sadece yarım inç (yaklaşık 1 cm) yana kaydırabilmesi ve küsmüş bir çocuk edasıyla holt fark etmeyecek bile diye gidip yerine oturması. ancak içeri giren holt'un kürsüsünün 1 santim kadar oynadığını fark edip kahkahalara boğulması ve ağzından dökülen how did you pull this off sözleri.

    yetmezmiş gibi cold open sonrası kevin ile telefonda olması ve yes kevin they moved it a full half inch demesi ve izleyici olarak tekrar yarılman.

    bu örnek gibi 10'larca zekice espriyi, kaliteyi hiç düşürmeden her bölüm ortalığa saçarcasına yapmayı başardıkları için aktif olarak devam eden tüm diziler içerisinde en komiğinin brooklyn nine-nine olduğunu düşünüyorum.

  • tek soruluk muhteşem test.

    faşist misiniz?
    a-) hayır
    b-) evet

    b'ler çoğunluktaysa faşistsiniz.

  • karadeniz bölgesinde bir iş yemeği. masada genel müdürler, proje koordinatörleri, yöneticiler vs 20 kişilik bir ekip. sofrada da malesef çükündür var.
    malesef diyorum çünkü bir gün öncesinde çok daha mütevazi başka bir sofrada yine vardı ve adının ne olduğunu o zaman öğrendim. belli ki iyi öğrenememişim.
    karşı şirketin proje yöneticisi kadınla yan yanayız. ağzına bir parça çükündür attı. bana dönerek;

    - hmm bu ne ki acaba?
    + sikindir.

    bazen gürültülü bir ortamda yüksek sesle konuşurken herkes bir anda susar ya, işte öyle yankılandı bu söz. ama ben gerizekalı kendimden o kadar eminim ki sözlerime devam ettim;

    + evet bana da garip geldi, ama sikindir deniyor işte, insan yedikçe alışıyor, ehehe!

    kadın hiçbir şey diyemedi, ortalık iyice gerildi. tam o anda diğer tarafımdam yediğim dirsek darbelerini fark ettim. baktığımda dün çükündürü kendisinden öğrendiğim arkadaş gülmekten kıpkırmızı olmuştu, kulağıma eğilerek;

    - oğlum sikindir değil lan naptın, çükündür o!

    işte o anda sikindir/çükündür her ne boksa onunla aynı renk olduğumu hissettim.

  • ortam ve şartların negatif yönde olması bile kendisinde şirin olma merakını gidermemiştir. azimli kız. aferin ona. beş, pekiyi.

  • bu sabah, bahçeköy bilice börekteydi tek başına kahvaltıya geldi 200 kişi foto için sıraya girdi 10 dakika içinde, en son " - bari benim çayı da biri içsin" dedi tebessümle, üzüldüm adamın o durumuna vallahi, sevilmek, ünlü olmak iyi güzel de (ben de çok severim ayrıca) bi rahat bırakın adamı yahu bi pazarı var insanın....

  • adam tam sözlük formatına uygun şu başlığı (bkz: nike katar 2022 dünya kupası reklamı) açıyor tutmuyor.

    sonra dangalağın biri sözlük kurallarına uygun başlıkların yerine saçma sapan bir başlık açıyor ve tutuyor. sözlükte herkes böyle aşırı yorumlu paylaşsın artık başlıkları madem.

    iyice sosyal medya çöplüğüne benzetin burayı da. neyin ne olduğu karışsın hiç bulmayalım. nike'ın reklamını aramak istersek, böyle dangalakların açtığı alakasız başlıklar yüzünden hiç bulamayalım mesela.

    edit: başlık düzeltilmiş.

  • emlak balonu nedir biliyor musunuz?

    geçen gün bir tane ilan gördüm, yerini de söyleyeyim hatta istanbul şirinevlerde metroya yürüyerek yirmi dakika mesafede. kötü bir semt yani bilen bilir. ev de çok yeni durmuyor. piyasa araştırması yapıyorum sadece nerede ne görürsem bakıyorum bilgi ediniyorum.

    neyse aradım adamın eşi oradaymış gel eve bakalım dedi. girdim eve, banyoda duşakabin yok, mutfakta mutfak dolabı yok. yerler zaten fayans parke değil. bir de kat kaloriferi. salonda soba duruyor. ev en az yirmi yıllık. 2+1 leş bir ev. gözünüzde canlandırın yani. kadına dedim ki ablacım bu evin bayağı bakıma ihtiyacı var, dolap yok bilmem ne yok. tabi dedi, herkes kendi zevkine göre yaptırır evi dedi. işte tabi herkes kendi zevkine göre yaptırır evi cümlesini söylerkenki özgüven var ya hani, ben ev sahibiyim özgüveni, ev bu kardeşim işine gelirse özgüveni, ben aslında şark kurnazının cahilin önde gideniyim ama benim evim var özgüveni, işte o özgüvenin sebebi bu emlak balonu. ve o özgüven emlak balonu.

    kiralık veya satılık ne kadar ev sahibi gördüysem istisnasız hiç biri mi adam çıkmaz. hep bana mı denk geliyor arkadaş hepsi mi eşşek olur. bıktım yeminle, bu insanlarla anlaşmaya çalışmaktan aynı dili konuşmak zorunda olmaktan bıktım.

    şuan oturduğum evin sahibi beyfendi de iki yıldır evi yaptırcam diye oyalıyor bakalım. çıkamıyorum da evler ebesininki kadar pahalı. nolacak böyle bilmiyorum. köyde kentte üç beş tarlası olan sattı istanbulda müteahhit oldu, kendi işinin terimlerini öğrenemeyip iki kira debosot dedi ama biz yıllarımızı eğitime verdik istediğimiz semti bırak istemediğimiz semtlerde bile istediğimiz evlerde oturamadık. ev ulan ev. içimize sinen eve bile oturamıyoruz. ben böyle ülkenin de emlağının da balonunun da amasını avradını.

    düzenleme: bir takım imla hataları.

    yıllar sonra gelen edit: sırf istanbuldan kaçmak için doğuya yerleştim. hatta bayağı doğu. ilk defa geldiğim yerler, ilk defa gördüğüm kültürler.

    size şöyle kısa ve öz cevap vereyim; bir yıl oldu, terörden dolayı ölümle burun buruna da geldim, yanıbaşımda bombalar da patladı, çatışmalar yaşanırken teröristlerin sesini duyacak kadar yakında da bulundum ama yine bir kere bile pişman olmadım. istanbul öyle bir yer.