hesabın var mı? giriş yap

  • yukarıdaki yazara ek olarak birkaç şey de ben söyleyeyim.
    henüz yeni bir keşif, hala diğer canlılarda yok salt insanlara özgü demek için erken ki araştırmayı işbirliği içinde yapan macaristan'daki szeged üniversitesinde ile allen enstitüsündeki bilim insanları da aynı şeyi söylüyor, evrimsel olarak yakın olduğumuz akrabalarda bu nöronun olabileceği üzerine tahminler var ama dediğim gibi henüz bunları konuşmak için erken, çalışmanın birçok farklı boyutu söz konusu. mesela ilk aşamada biliyoruz ki farelerde bu nöron yok ve bu yeni nöron türünün heyecan yaratması da nörolojik hastalıklardaki tedavi çalışmalarının, lab.larda fareler üzerinde yapıldığında başarı kaydetmesine rağmen neden insan üzerinde başarısız olduğuna dair ipucu olması, alzheimer'dan şizofreniye birçok araştırmada ufukta önemli bir buluş olduğu düşünülüyor. nörona dair yapılan genetik araştırmalarda, işlevsel olarak inhibitory neurons* türü olması yani inhibe edici bir özelliğe sahip oluşu, ve beyindeki bölgeler arası bilgi akışındaki önemi de çalışmayı ilginçleştiren bir durum, özellikle bu "inhibe" özelliği şizofreni gibi nöropsikiyatrik hastalıkları araştırma açısından önemli, çünkü bu inhibitory nöronların fonksiyonel bozukluklarının çeşitli nöropsikiyatrik hastalıklarla doğrudan ilişkili olması ve bu türün halihazırda farelerde olmayışından bu hastalıkların araştırılmasında farklı bir yöne gidilebileceği. bu nöronun, beyindeki bölgeler arası bilgi akışını hedeflenen yöne manipüle ve kontrol ettiği, yani belli bir noktaya özgü bilginin ulaşması, düşünülüyor ki bu da bilinç konusu üzerindeki tatlı sohbeti zenginleştirebilir, diğer canlılardan bizi ayıran kompleks beyin yapımızı anlamada da heyecan verici. çalışma 50lerin ortasındaki iki erkek beynin incelenmesine dayanıyormuş.
    şahsen beni fazlasıyla heyecanlandırdı.

    *:"if you think of all inhibitory neurons like brakes on a car, the rosehip neurons would let your car stop in very particular spots on your drive, they’d be like brakes that only work at the grocery store, for example, and not all cars (or animal brains) have them." “this particular cell type — or car type — can stop at places other cell types cannot stop"

    kaynak:
    https://www.npr.org/…t-makes-the-human-brain-unique
    https://smithsonianmag.com/…-human-brain-180970152/
    https://neurosciencenews.com/new-neuron-9748/

    esas çalışmanın yayınlandığı teknik kaynak: https://www.nature.com/articles/s41593-018-0205-2
    (bilmeyenlere: sci-hub ile açabilirsiniz)

  • 14 katli bir binanın 5. katinda oturuyorduk. uyku halindeyken sanki biri durtmus gibi uyandim ve kardesimin odaya girmesi bir oldu. normalde cok sakin olurum boyle seylerde. yakin zamanda bir suru deprem oldu ama uyandigim andan beri sakin olunmayacak birsey oldugunu anladim. kardesimle saga sola koşup çömelecek yer aradik ama girdigimiz odanin duvarlari düşüyor ya da dolaplar falan düşüyordu. en son cok yuksek bir gurultuyle hem bizim ic duvarlar düşmeye basladi. sesten dolayi apartmanin çöktüğünü düşünüp eğildik koridorda. acikcasi çokta cikabiliriz sanmiyordum ki bir anda durdu. durdugu gibi ince kiyafetlerle kendimizi disari attik.merdivenler moloz yigini icindeydi.
    sokaga ilk inenlerdendik ve muammer aksoy caddesine baktigimda durumun ciddiyetini anladim 3-4 yerde yangin vardi, ve yol boyu pek sağlam bina görünmüyordu. kardesim akillik edip hatlarin gideceğini anlayip annemleri aradi ne görürseniz gorun biz iyiyiz dedi. sonra zaten bir sure iletisim koptu.

    kosarak iskenderunu turladik. akrabalari gezdik. ve malesef dayimlar enkaz altinda.

    ne uyuyabiliyor, ne müdahale edebiliyoruz birşeye.

    istanbuldan gelen afad ekipleri yolunu kaybedip bizim enkaza geldiler. ancak enkazi begendiremedik. sanirim kameralara cok uzakti. biz teknik ekip degiliz size onlari yollayacaz diyip gittiler. tabiki yollamadilar.

    vex isimli köpeğe sahip istanbul ekibi. keske bunca boş zamaninizda en azindan köpeğe gel-git i tam anlamiyla ogretseydiniz.zaten ekibin köpeğe bile talimat yaptiramayisini görünce, bazi şeylerden ümidi kestik.

  • kesinlikle açıklayamadığım olaydır. akşamın ilerleyen saatlerinde özellikle hol bölgesinde sıklıkla duyulan sestir. arkadaş içinden çıkamıyorum! üst katta oturanların çocuğu yok. koca adamla kadın oturup kuyu ya da üçgen oynayamayacağına göre en sonunda "noluyo lan?" dedim. araştırmacı gazeteci kimliğimle etrafıma sorup soruşturdum, bundan muzdarip başkaları da var mı diye. bir kaç arkadaş benzer sesler duymuş ama hiç kimse bunun üzerine kafa yormamış. düşündüm düşündüm ben de bir şey bulamadım. anca rizeli müteahhitlerin eksik koydukları demir yerine betona misket karıştırıyor olmalarıyla açıklayabiliyorum.

  • valla kızları bilemem de teyzem için hastalıktan çok iyileşmek için yapılan bir eylemdir tayt giymek. bacağındaki ağrılara ve huzursuz bacak sendromuna iyi geldiğini söylüyor, her gece etrafta arı maya gibi dolaşıyor.

  • ayakta değil havada yolcu alınıyor havada. saat 17.30'da metrobüse binerseniz ayakları yere basmayan kısa boylu dayıları fark edersiniz. bence havada yolcu alınması yasaklanmalı.

  • japonya'da bulunan yonaguni adası (asıl adı yonagumi-jima) açıklarında bulunmuş ve gizemi hala çözülememiş yapıdır. denizin 23 metre altında bulunan yapı 182 metre uzunluğa ve 27 metre yüksekliğe sahip.

    1987 yılında köpek balıklarını daha iyi gözlemleyebilmek adına yer araştırması yaparken tesadüfi bir şekilde kihachiro aratake tarafından bulunmuş. 1987 yılında bulunsa da bilimsel olarak keşfi 1997 yılında yapılmış. yapılan testlerde yapının m.ö 10000 yılına ait olduğu söyleniyor.

    yapının gizemi insan tarafından şekillendirildiği/yapıldığı iddiasına yönelik. sebebi ise taş olan yapının çok keskin kenarları, basamak benzeri şekilleri olması ve hatta piramidi andırması. su tarafından bu kadar keskin bir şekilde aşınmış veya şekillendirilmiş olması neredeyse imkansız görünüyor. bu en genel kanı şu anda.

    fakat bazı bilim adamları ise böyle bir şeyin mümkün olmayacağını, o dönemde bunu gerçekleştirebilecek imkanların olmadığı görüşünde. bilinen tarih perspektifinden baktığımızda haklı olabilir bu bilim adamları. ama şöyle de bir gerçek var: (bkz: göbeklitepe).

    göbeklitepe de bilinen tarih kuramlarıyla tamamen çelişen bir yapı. nedense bazı batılı bilim adamlarının olaya yaklaşımı sorgulamaya yönelik değil gibi duruyor bu açıdan. öğretilen ve bilinen şeylerin temelde/başlangıçta yanlış olması demek, dindar kesime din yok demekle aynı etkiye sahip sanırım bazı bilim çevrelerinde.

    not: yabancı kaynaklarda genel olarak yonaguni monument olarak geçse de dilimize çevrilebilecek en mantıklı isim bu gibi geldi bana. yonaguni underwater ruins olarak da geçiyor bazı kaynaklarda.

    freediving yonaguni

  • günün en sevmediğim saati.. halbuki 3 sayısını çok severim.. ama iş sabahın 3'ü ise, işler değişir o zaman, devrelerim yanar.. yalnızsam şayet ve de farkına varmışsam ki saat 03 00, işte o anda sanki dünyanın en gergin insanı ben olurum.. sebeplerim var elbet..

    * 17 ağustos 1999 - 03.02
    bir deprem.. babamla el eleydik o anda.. "ölüyoruz herhalde" dedik, ölmedik..

    * 11 ağustos 2004 - 03.05
    bir kalp krizi.. yine el eleydik.. "ölmüyorsun baba" dedim, öldük..

    babamın köstekli saatleri vardı, kimisi 3 kuşak öteden kalma.. tik tak seslerini çok sevmişimdir hep.. bugün aklıma geldiler, "bir bakayım durumlarına" dedim, bir bir kapaklarını açtım.. "nasıl yani?" dedim.. 3 saatin 3'ü de mi 3'te durur kardeşim? durmuşlar işte.. biri tam 3'te, ikisi 5 geçmiş..

    "üç vakte kadar korkularının üzerine gideceksin" demek istediler bana, aldım mesajı..