hesabın var mı? giriş yap

  • plüton'u çoğu insan en büyük cüce gezegen olarak biliyor veya keşfettiğimiz ilk cüce gezegen olarak. ama plüton ne en büyük cüce gezegen ne de keşfettiğimiz ilk cüce gezegen.

    keşfettiğimiz ilk cüce gezegen ceres. ceres, italyan astronom giuseppe piazzi tarafından 1801 yılında keşfedilmiş ve 2007'de gönderilen dawn isimli uzay orbiti 8 yıllık yolculuk sonunda 2015 yılının mart ayında ceres'in yörüngesine girmişti. peki plüton için gönderilen new horizons'ı günlerce takip ettiğimiz, plüton için kampanyalar başlattığımız hâlde ceres'i neden yok sayıyoruz? plüton önce gezegen kabul edilip, sonra gezegenlikten çıkarıldığı için mi? plüton bu ününü neye borçlu?

    ceres 1801 yılında keşfedildi demiştim. keşfedildikten 1850 yılının ortasına kadar geçen sürede gezegen olarak kabul edilmiş. şaşırdık mı? üstelik o yıllarda henüz neptün keşfedilmediği için güneş sistemi'mizin 8. gezegeni olarak bağrımıza bastığımız ceres, plüton'dan 150 yıl önce aynı şeyleri yaşamış. neptün'ün keşfiyle gezegenlikten çıkarılmış.

    ceres'i astronomiyle birazcık ilgili arkadaşlar bilir, peki ya orcus?

    orcus, bilimsel adıyla 90482 orcus, neptün ötesi bir cüce gezegen. orcus plüton'a kayıp ikiz kardeşi kadar benziyor. benzerliklerine kısaca değinelim;

    *orcus, dünya'ya plüton'la hemen hemen aynı uzaklıkta. (güneş'e 6 milyar kilometre)

    *orcus'un da aynı plüton'un uydusu charon gibi irice bir uydusu vardır. (vanth)

    *orcus güneş etrafındaki dönüşünü 243 yılda tamamlarken, plüton 247 yılda tamamlıyor.

    tüm bu benzerliklere rağmen orcus'un gezegen olması söz konusu dahi olmamış. buraya bi' bilgi notu düşelim, orcus roma mitolojisi'nin ölüm tanrısının adıdır ve bu isim kendisine uluslararası astronomi birliği'nin plüton'a benzer büyüklükteki ve yakın yörüngelere sahip gökcisimleri yeraltı dünyası tanrılarının isimleriyle adlandırılır kuralına göre verilmiştir.

    ceres
    orcus

    neyse çok dağıttım, plüton diyorduk. plüton güneş sistemi'nin 9. gezegeni arayışları sonucunda keşfedilmiş. 9 demişken 8. gezegen neptün, uranüs'ün yörüngesindeki gariplikler sonucunda, "bu garipliklere sebep olan başka bir gezegen olmalı" savı üzerine aranıp bulunmuş. neptün'ün yeterince tatmin edemediği astronomlarsa gezegen arayışlarını sürdürmüş. percival lowell o astronomlardan biri ve ömrünü plüton'u bulmaya adamasına rağmen plüton'u bulamamış. lowell'in ölümüyle 9. gezegen arayışı duraklama dönemine girmiş. daha sonrasında ise clyde tombaugh isimli genç astronom plüton arayışlarını sürdürmüş.

    clyde tombaugh

    tombaugh, tam 4 yıl boyunca her gece gökyüzünün fotoğrafını çekti ve gezegen olabilecek cisimleri aradı. 1930 yılında aranan gezegeni buldu. ya da bulduğunu sandı. çektiği fotoğraflarda sabit duran yıldızlar arasında hareket eden bir cisim arıyordu: plüton'un keşfi

    plüton dünya'mızın uydusu ay'ın yarısından biraz büyük ve kütlesi yarısından çok çok daha az. yerçekimi 0,658 m/s², yani dünya'da 80 kilo olan biri plüton'da 5 kilo 365 gram gelecek. aslında hiçbirimizin fazla kilosu yok, dünya'nın yerçekimi ivmesi fazla.*

    plüton eliptik yörüngesinde dolanırken güneş'e en fazla 4,4 milyar kilometre yaklaşıyor. en uzak olduğu ansa güneş'e uzaklığı 7,4 milyar kilometre civarında. sıcaklıksa -215 santigrat dereceyle -234 santigrat derece arasında değişiyor. yani plüton'da yazlar çok soğuk ve serinken, kışlar buz gibi ve daha da serin.

    plüton, yıllarca bizden çok uzaklarda ve yalnız bir gezegen olarak bilindi. 1978 yılında james christy, charon'u fark etti. fakat charon, plüton'un uydusu olamayacak kadar ağırdı. ve ikilinin gezegen-uydu değil de ikili sistem oldukları çok geçmeden anlaşıldı. plüton ve charon birbirlerine sürekli olarak aynı yüzlerini göstererek aynı merkez etrafında birlikte dönüyor (charon, plüton'u bizden iyi tanımıyor yani) ve bu dönüşü 6 günde tamamlıyorlar.

    plüton'un charon dışında hydra, nix, styx ve kerberos adında kaya parçasından bozma (özellikle hydra tam bir patates) dört uydusu daha var. şimdilik. zira new horizons plüton'a ait yeni uydular keşfetmiş olabilir. kendisi aylar boyunca plüton ve uydularının fotoğraflarını göndermeye devam edecek. şimdilik bildiklerimiz;

    *plüton'un etrafında puslu bir katman olduğu kaydedildi.

    *plüton sandığımız gibi eris'ten küçük olmayabilir. bu da gezegen olması için önündeki engellerden bazılarını ortadan kaldırır.

    *kalp biçimindeki parlak alanın güneyinde 3500 metre yüksekliğinde dağlar var. çok genç olan bu yapılar bize plüton'un yüzeyinin jeolojik olarak hâlâ aktif olduğunu gösteriyor.

    *-230 derecelerde seyreden yüzey sıcaklığı nedeniyle buzulların su değil nitrojen olabileceği düşünülüyor.

    *plüton'un bize gönderdiği kalbe artık clyde tombaugh anısına tombaugh regio deniyor.

    *plüton da aynı mars gibi atmosferini günbegün kaybediyor.

    *plüton'un mars ve venüs gibi devasa kraterlere sahip olmamasının sebebiyse azot döngüsü.

    *2006 yılında 411 astronomun oylamasıyla gezegenlikten çıkarılan plüton'un bizlere gönderdiği kalp "plüton tekrar gezegen olsun" seslerinin yükselmesine sebep oldu. ama unuttuğumuz bi'şey var ki, eğer plüton gezegen olarak kabul edilirse şuradaki neptün ötesi diğer cüce gezegen ve cisimleri de gezegen olarak kabul etmeliyiz.

    *new horizons elde ettiği bilgileri 1 kilobayt/saniye hızla dünya'ya gönderdiğinden veri aktarımının 16 ay boyunca devam edeceği öngörülüyor.

    *tüm dünya'da pluto olarak bilinen plüton türkçe'ye türk dil kurumu'nun ufak bi' hatası yüzünden plüton olarak geçmiş.

    *pluto ismiyse cüce gezegenin keşfinden sonra önerilen 3 isimden (minerva, cronus ve pluto) biri. pluto önerisi, 11 yaşındaki oxford öğrencisi venetia burney'den gelmiş.

    *plüton 18 şubat 1930'da keşfedildiğinden beri aynı konuma bir kez daha gelmemiş. tam turunu 23 mart 2178'de tamamlayacak. eğer neptün'le çarpışmazsa...

  • saçma sapan iş.

    rezalet puanım 9/10. 1 puanı da tayyipsever gurbetçi olabilme ihtimalinden dolayı kırdım.

  • eğer bir toplum yozlaşmışsa, ahlakını ve aklını kaybetmişse, tel tel dökülmeye mahkûmdur. doktorunu da kaybeder, ekonomisi de kötüye gider, eğitimi de.

    bu haber bir dram içeriyor. ama bazıları bunu görmeyip “madem doktorsun, eşek gibi çalışacaksın, bize bakacaksın!” der. kimisi çıkıp “bu ülke seni okuttu, borçlusun!” der. kimisi de elinde sopayla doktora saldırır. insanların can ve mal güvenliği yoksa, bu insanlar devlete borçlu değil, devlet onlara borçludur.

    doktorlar bu sağlık sistemi içerisinde hastalarına 5 dk ayırmak zorundalar. 5 d a k i k a! inanabiliyor musunuz? ama cahil cahil insanlar, bunun farkında bile değiller.

    ekonomiden eğitime, sağlıktan hukuka, tel tel dökülüyoruz. kimisi görmüyor, kimisinin de umrunda değil. ama kabul edin ya da etmeyin, gerçekte olan bu.

    edit:imla

  • az yaşadığım repliklerdir.

    yer: otobüs, arka koltuk
    olay:

    tatlı kız - ( gülümser)
    skatheist - (gülümser)
    kız - (birşey der, skatheist duyamaz)
    skatheist - "pardon duyamadım?" der ve arada bırakılan boş yere kaymak için hamle yapar

    -ama oda ne-

    skatheist'in annesi - (şans'a durulan duraktan o otobüse binmiştir, gelir çat diye kız ile skatheist'in arasına oturur)
    skatheist'in annesi - a benim pis oğlum yine giymişin 5 yıllık gömleği...

    son.

  • beş dakika önce;

    -abi bana biraz avans ateşlesene.
    +geç kaldın birader, dağıttım bütün parayı.
    (sesini değiştirerek)
    -kısa kuyruk bu avdan da evine aç dönüyor.

    belgesel tadında şirket amk.

  • türkiye'deki tüm starbucks'lar shaya'ya aittir ancak havalimanlarında bulunan starbucks'lar franchise olarak verilmiştir. yüksek kira giderleri ve diğer giderlerin fazlalığı nedeniyle fiyatlar diğer mağazalardan yüksektir. yine aynı şekilde bu mağazalar starbucks card/starbucks uygulaması ile ödeme kabul etmemektedir. kasalar farklıdır.

    diğer giderler içerisinde shaya'ya ödemek zorunda oldukları franchase bedeli ve komisyonunu da es geçmemek gerekir

    shaya bir mağazanın kâr etmemesini umursamayabilecek bir firmadır. rakiplerinin bulunduğu bir lokasyonda sırf bölgeyi rakiplere kaptırmamak ya da sadece reklam amaçlı mağazayı açık tutar ve yıl sonunda bu mağaza zarar etmiş olsa bile tüm şubelerin genelinin kârlılığı ile mutlu mesut geçinirler.

    havalimanı mağazalarının böyle bir lüksü yoktur. tek şubedir ve kâr etmediği sürece açık kalamaz. bu nedenle de fiyatlandırma oldukça normaldir. özetle havalimanı starbucks'da başınıza gelen kazıklanmak değildir.

    starbucks'ın olayı faaliyette bulunduğu 80 ülke ve 32.000'den fazla mağazada birebir aynı ürünleri, birebir aynı dekor ve hizmet anlayışı ile vermesidir. eğer böyle bir talebiniz, güvenlik hissi ihtiyacınız ya da marka bağlılığınız varsa starbucks'a gideceksiniz. fiyat size fazla da gelse bu talebi karşılamak için gidecek kişi eksik olmayacaktır.

    bölgesel olarak ufak tat farklılıkları olabilir. örneğin türkiye'de içtiğim white chocolate mocha ile cancun, beirut, ve londra'da içtiklerimin tatları birbirinden farklıydı. bunun sebebi kullanılan süt ve kremanın farklı özelliklerde olabilmesidir. ancak bu ülkelerin tamamında içeceğiniz americano, filtre kahve ve süt ürünü içermeyen tüm içecekler aynı tatta olur.

    not: havalimanı starbucks işletmeleri "hmshost yiyecek ve içecek hizmetleri anonim şirketi"ndedir.