hesabın var mı? giriş yap

  • hayatımda bu kadar kezbanca ve ezik bir şeyi ilk kez okudum. ınşallah trollsundur. ınşallah.

    bi de utanmadan profesyonelim yazmış. hahahahahaha. ben kizin yerinde olsam ve böyle bir kezban beni kovsa işe duygusal ilişkilerini karıştıran müdürüm var diye hayvan gibi mobbing davası açardım. üstüne twitter ekşi vb her yerde de şirketin bu politikasını anlatırdım. şirket de kendisini rezil eden bu yeni kezoş müdürü atardı. zaten hikaye feyk bence. hahahah. çünkü değilse, o ne dandik firmadir ki işe yeni giren müdürün pat diye adam atmasına izin veriyorlar. zaten bu kadar kezbanini kurumsal firmada yönetici yapmazlar.

    edit: bir de kadını tehdit etmiş ya. allahım hikaye gerçek galiba. kimler kimler yönetici oluyor yarabbim. tez elden atılırsın umarım işten "sayın yönetici ". özel hayati ise karıştıran kendisi, bir de utanmadan kiza "özel hayati ise karistirma" yazmış. hahahahha. şimdi anlıyorum çoğu yöneticide niye ego olduğunu. kendilerine güvenmiyorlar ve bunu böyle bastırıyorlar demek ki.

    ımza: yönetici

  • dersane ortamı. deneme sınavı yapılacaktır, hoca soru kitaplarını vs. dağıtır:

    - arkadaşlar bu kitaplara da adınızı yazın.

    sınıftakilerden biri olanca yavşaklığıyla sorar:

    - hocam babamızın adını da yazalım mı? ehi ehi.

    hoca biraz durakladıktan sonra:

    - biliyosan yaz!

  • multitasking konusu uzun süredir kadınların uzman olduğu bir şeymiş gibi konuşulup durdu. lakin konuyla ilgili kesin veriler ortaya koyan bir araştırma yok. çoğu iddia söylentiden veya kanıtlanamamış verilerden ibaret. burada konu ile ilgili cinsiyet farklılığı bölümüne bakabilirsiniz: https://en.wikipedia.org/wiki/human_multitasking . ayrıca kadınların multitaskingde daha iyi olduğunu iddia eden az sayıda araştırmadan biri olan bu araştırma bile sadece sosyal ilişkileri ve grup çalışmasını işaret ediyor ki bu çalışma bile yeterli kanıt sunamadığı gerekçesi ile kadınların multitaskingde daha iyi olması yönünden kanıt olarak kabul edilmiyor.

    multi tasking ile örnek olayın bağlantısı sanırım şöyle yapılmış: ortamdaki sesin algılanması ile yön tayininin aynı anda gerçekleşmesi gereken eylemler. erkek task sayısını azaltma yoluna gittiğine göre multitaskingde kötü olması bu durumun sebebi olabilir.

    ortada bilimsel olarak yapılan araştırmalarda bile yeterli kanıt yokken, duyma gibi(duyduğunu anlamak eyleminden farklı) ekstra çaba istemeyen bir eylem ile yön tayini gibi odaklanmayı gerektiren eylemlerin aynı anda gerçekleşmesinin ne kadar multitasking olduğu da ayrıca muamma.

    tespitin kaynağı büyük olasılıkla bireysel deneyimler olunca elbette ortaya ancak böyle bir tespit çıkıyor. tespiti değerlendirenler de böyle bir durumla(muhtemelen) karşılaşmış olmalarına istinaden doğruluğuna inanıyor olabilir. ancak bilim böyle işlemiyor. senin şahit olduğun toplam araç içi deneyimlerin kaçında sürücü erkekti, kaçında kadındı? erkeklerin içinde kaçı bahsedilen eylemi gerçekleştirdi, kadınların içinde kaçı? gerçekten arada anlamlı bir fark var diyecek kadar örneklem genişliğine ulaştın mı? karşılaştırılan koşulların kaçında ortamlar birbiri ile aynıydı veya yakındı(ses seviyesi, yorgunluk düzeyi, dikkat seviyesi gibi kişisel faktörler)?

    muhabbet dönsün, geyik olsun diye yapılınca güzel, ufuk açan tespitmişcesine yaklaşılınca malca.

  • çevirisini yaptığım muhteşem thomas vinterberg filmi. film gerçekten, değil bu senenin, son zamanların en iyi filmlerinden biri. yönetmen her iki tarafa da empati yapmamızı sağlıyor. kasaba halkını düşünürsen onlar haklı, bizim elemanı düşünürsen o haklı. iki ucu boklu değnek. sanırım bu film oskara yetişememiş. bence amour'dan çok daha iyi bir filmdi. mads adamım, zaten süper bir oyuncu ama bu filmde resmen şov yapmış. ne zaman böyle avrupa'dan süper oyuncular çıksa, neden bizden de uluslararası bir oyuncu çıkmaz diye üzülürüm. helalinden bir 10 puan veriyorum.

  • bir paylaşımında "kadınlarımız" ifadesi geçiyor diye zülfü livaneli'yi linç eden, çoğunluğu feministlerden oluşan kesimdir.

    gerekçe şu:

    "neden 'kadınlarımız' deyip sahiplik ifadesi belirtiyorsun?"

    "biz, kimsenin bir şeyi değiliz."

    "sadece 'kadınlar' diyeceksin."

    hiç beklemediği bu tepki karşısında adamcağız şu açıklamayı yapmak zorunda kalmış:

    -----
    beyinlerdeki hastalık korkunç düzeyde. bazı kadınlar korkunç cinayetleri unutmuş, “kadınlarımız” dememi eleştiriyor. peki , çocuklarımız, yurttaşlarımız, yoldaşlarımız , işçilerimiz de demeyelim. kadınlarımız diyen nazım hikmet’i de sansürleyelim. oldu mu?

    peki bu kadar soğukkanlı biçimde davrandığınız öldürülen, yakılan kadınlar için öneriniz ne? kadınlarımız’ı kadınlar’a çevirmek mi?

    sahiplenmek ile sahip çıkmak iki ayrı kavram.
    -----

    "kadınlarımız"lı paylaşım
    açıklama

    neden bu ülkenin hiçbir şeyi normal değil?

  • bulgarlara neden kızıldığını anlayamıyorum. ucuz bulmuş alıyor. biz de zamanında hopa'da aynısını yapardık. kızılması gerekenler bulgarlar değil..

  • danimarka'da bahşiş alışkanlığı olmadığından mantıklı, muhtemelen değnekçiler olmadığından otopark sorunsuzdur. tr de ki gibi küçük 1 kron büyük 2 kron mantığında tuvalet kullanımı da yoktur. işporta desen bulamazsın varsa da kalkması için iyi yöntem. geriye dilenciler kalıyor. onların da danimarka vatandaşı olmadığını düşünüyorum. arkadaş bu ülke bu kadar mı mantıklı iş yapar.