ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
71'de stanford'da çekilen protein sentezi videosu
-
afedersiniz, kızlı erkekli ribozomlar, yuvarlanmak suretiyle sentez yapmaktadır.
türkçe şarkı ve türkülerde 13-14 yaş kız takıntısı
-
shakespeare denen zındık, capuletgillerin 13 yaşındaki daha bebe juliet'ine bilmem kaç saatlik tiyatro yazarken iyi; karacaoğlan yazınca kötü, neymiş karacaoğlan takıntılı, karacaoğlan obsesif...
http://en.wikipedia.org/wiki/juliet#juliet.27s_age
üniversite öğrenci kimliği fotoğrafı
-
üniversite giriş sınavına başvururken lisede hocaların el kadar webcam'e bakarak çektirdikleri fotoğraftır. o kimlik kartı istenmeyen ellere geçtikçe o hocaların da az kulağı çınlamadı zaten. hayır bir de üniversitedesin, ikili ilişkilerin en yoğun yaşandığı yer. birinden hoşlanıyorsun sonra bir şekilde adam senin kimlik kartını görüyor ve lal oluyor. nice ilişki bu şekilde başlamadan bitti.
bu sen misin gerçekten gibi soruların yanında, bak doğru söyle estetik operasyon mu geçirdin yoksa yüz nakli mi oldun gibi acımasız sorulara da zemin hazırlıyor.
hani nüfus cüzdanı aracılığı ile maymun olmak denilmiş ya, en azından dünya üzerinde bulunan bir canlıya benzetilmiş. bazen bu kartlarda öyle fotoğraflar oluyor ki; yaşayan herhangi bir canlıya benzetilemeyen.
tabii bir de bu fotoğrafla ilgili korkutucu hikayeler dolaşır ara sıra koridorlarda. bir keresinde diplomada fotoğraf olacağı ve o fotoğrafın da bu olacağı gibi ürkünç bir dedikodu duyuldu da bölümde; on dört arkadaş kalp krizi geçirdi, dokuzu felç oldu, beşi okulu bıraktı.
anadolu yakasında oturanların alt tabakadan olması
imamoğlu'nun tartıştığı gencin ağır linç edilmesi
-
"imamoğlu'nun tokatladığı genç"ten sonrasını okumadığım troll (bkz: furkan bölükbaşı) uydurması.
lan siz ne çeşit bi arsızsınız. utanmazlık, ahlaksızlık içinde yüzerken bir de adama iftira atıp insanlıktan bahsediyorsunuz. önce evriminizi tamamlayın sonra konuşun.
edit imamoğlu: bkz
edit imamoğlu 2: entrynin bu kadar fav almasına takılanlar olmuş. mesele entrynin bu kadar fav alması değil. mesele iftiracı, kişiliksiz, şeref ve haysiyet yoksunu insanların iftiraları ile sözlüğü bulandırması. o kadar görüntüye rağmen hala çıkıp bir insanı "bilmem kimi tokatladı" diye lanse ederseniz, göz göre göre yalan söylerseniz ve ne çeşit bir mal ve maşa olduğunuz zaten biliniyorsa, şereften uzak şahsınıza giydirilen basit bir entry bu kadar fav alır.
köy öğretmeninin öğrencisi ile yaptığı düet
-
aslında ne kadar güzel bir ülkede yaşadığımızın göstergesidir. bu masum, güzeller güzeli çocuklar hep böyle el değmemiş saflıklarıyla büyüyebilse keşke. keşke iğrenç ve kokuşmuş düzenimizin içinde bu güzelliklere de yer olsa, yitirmesek onları. işte o zaman cennet olur bu vatan.
yaran fıkralar
-
bir fransız, bir alman ve bir türk müzedeki "adem ile havva cennette" tablosuna bakıyorlarmış.
alman:
"vucutlarının kusursuzluğuna bakarsak bunlar mutlaka almandır" demiş.
fransız:
"hayır, havva'nın güzelliği ve adem'in yakışıklılığına bakın. bunlar olsa olsa fransızdır" deyince,
türk karşı çıkmiş:
"bunlar kesin türk. baksanıza, üstte yok, başta yok. yiyecek de elmadan başka birşeyleri yok ama hala kendilerini cennette sanıyorlar! "
z kuşağının ezip geçtiği çomar dayı
-
siz çocuksunuz, siz bilmezsiniz, geçmişi biliyonuz mu... ulan hiç mi değişmez cümleleriniz be, hiç mi başka bir bok bilmezsiniz amk zombileri.
mutlaka izlenmesi gereken filmler
-
wall-e - distopik ve aşk. güzel ikilem mükemmel sunum. pek severim ben vooliii ve iiiivaaa'yı
spirited away - sırf soundtrackları için bile izlenmeli. ıyi niyet ne güzel şey dedirtir insana ve açgözlülük bence en büyük günah
wuthering heights - zaten klasik bir film, rüyalarınıza girebilecek mükemmel manzaralara sahip, içeriğine hiç girmiyorum
jagten - çamuru at izi kalsın cinsinden, bakış açımızı değiştirebilecek bir film
up - aşk, sen nelere kadirsin dedirtir. ele ayağa düşmesine bakmayın izleyin mutlaka
amelie - gülümsetir, hayata bakışını güzelleştirir. bu kulvardaki en başarılı filmdir bence
life is beautiful - bu anlatılmaz, pek duyguludur. filmin sonuna kadar adamın gülüşü aklınızda yer eder, filmden sonra, o kadar ıstıraba rağmen en çok o gülüşü hatırlarsınız
the green mile - klasik stephen king tarzı film. ben bu adamı çok seviyorum ama tanımlayamıyorum her seferinde ama izleyin mutlaka
the pursuit of happiness - bir babanın oğluyla beraber yaşam savaşı
ı am sam - izleyemeyebilirsiniz, biraz durgun bir film, ama herkesin öğrenecek ve öğretecek bir şeyleri mutlaka vardır
intouchables - nedense bana 'tanrı daima tebdili kıyafet gezer' romanını hatırlatıyor. gözleriniz doluyken kahkaha attıracak bir film
guzaarish - ötenazi ile alakalı bir hint film
life in a day - gerçek basit yaşamlardan alınan minicik görüntülerle oluşturulan bir film. o kadar güzel ki; hatta bence bu listenin başı olabilir.
tangled - bir gün moraliniz bozuksa ve sihirli bir değnek olsa da mutlu olsam derseniz bu animasyonu izleyebilirsiniz, emin olun işe yarayacak
man from earth tek bir falsosu olan süper film. izleyince fark edersiniz zaten spoiler vermeyeyim şimdi
edward scissorhands sevgi pıtırcığı film
requiem for a dream
equilibrium- bana göre en iyi distopik filmdir
my sister's keeperduygusal biri olmamama rağmen beni zırıl zırıl ağlatmıştır. hastalık konusunda zaafım olması da beni bu konuda daha hassas bir konuma getirdi muhtemelen. empati konusunda başarılı bir film olduğunu düşünüyorum yada dediğim gibi ben bu konuda fazla hassas olduğumdan empatiyi fazla kullnamış da olabilirim; velhasıl kelam güzel işte izleyin
dead poets society - çok önceleri izlemiştim, 12 seneden fazla olmuş olabilir ben bu filmi izleyeli hatta ama hala aklımda kırıntıları var. bu aralar yeniden izlemeye ben de niyetliyim
the book thief - nazi almanyası dönemini anlatan son dönemin etkili filmlerinden
big miracle - istenirse ne de güzel şeyler yapılabilir; inat her zaman kötü değildir.
ve tabii ki lotr
bazı filmler izlenir, keyiflidir; sonrasında unutur gidersiniz. sadece ~100 dakika aldığınız keyifle kalırsınız, kritik yapmaya bile ihtiyaç duymazsınız
ama bazı filmler beyninizde yer eder, hatırladıkça düşünürsünüz yada gülümsersiniz yada hüzünlenirsiniz, bazen anlamlandırmaya çalışırsınız. bu filmler benim için ikinci kategoride.
koronavirüs'ün sebebi zinadır
-
umreden dönenleri zan altında bırakan açıklamadır.
mehmet görmez'in kaldığı lojmana jakuzi koydurması
-
batı'nın iyi yönlerini mi alıyorduk hepsini mi ?
yer yarılsa da içine girsem denilen anlar
-
cok sevdigim bi erkek akadasim ve cok cok sevdigim ailesiyle ayni arabada yolculuk yapmaktayiz. köy yolunda hos olmayan bir koku arabayi dolduruyor. bendeniz de girgir amacli "oh ne guzel tezek kokuyor buralar mis" diyorum. muzipce siritmayi da unutmuyorum aslinda ama nedense bir saskinlik hakim herkese, kimse gulmuyor. yani tamam komik olmasa da tepkisizligi de haketmiyorum!
allalla ne dedim simdi lan diye dusunurken "oh ne guzel tasak kokuyor buralar mis" dedigimi fark edip yerin dibine dibine geciyorum. yolculugun kalaninda ve evlerinde kaldigim 3-4 gun boyunca konusurken muthis tedirgin oluyorum tabi.
akin amca ben oyle bi kiz degilim yaaaa! valla ben soylemedim dilim dolandi bi seyler oldu!