hesabın var mı? giriş yap

  • biraz önce takriben yirmi dakika kadar babamınkini dinlediğim günlük.

    önce biraz önbilgi verelim. mahkemenin verdiği kararı yargıtay'da temyiz ediyoruz ya, işte yargıtay o kararı bozarsa eğer, "al bu dosyanın şuralarını tekrar incele" deyip aynı mahkemeye geri gönderiyor. mahkeme bu sefer, ya yargıtay'ın bu dediğini yapıp dosyayı tekrar inceliyor, ya da "hayır, yazılanları okudum ve ben haklıyım" deyip önceki kararında direniyor.

    fakat bu direnme kararını almak zordur. mahkemeler genelde yargıtay'a direnmez. şimdi konuya dönelim.

    babamın herhalde 17 senedir filan uğraştığı bir davası var. uzun hikaye. özetle, babam kazanıyor karşı taraf başka bir yoldan yenisini yapıyor. böyle böyle derken işte yıllar oldu. hatta bu yılların birinde, mahkeme babamın aleyhine bir karar aldığında bizimki duruşmada elli saat laf anlatmış, hakimle şöyle bir diyalog geçmiş aralarında:

    - avukat bey, siz bu davanın üzerine çok düştünüz herhalde?
    - hakime hanım, iki çocuk okutuyorum ben!

    nihai karar yine babamın lehineydi, karşı taraf yine temyiz etti, dosya yine mahkemeye döndü. bugün duruşması vardı, ya bozmaya uyma ya da direnme kararı verilecek.

    direnme kararı verilmiş.

    babam o kadar mutlu ki, telefonda yirmi dakika boyunca bu davadan ve mesleki tecrübenin öneminden bahsetti. ki ben istanbul'da olmama rağmen, kendi davam kadar biliyorum artık meseleyi. beş yüz kere filan dinledim çünkü herhalde.

    ve şöyle dedi:

    - kızım, o kadar heyecanlandım ki, duruşmadan sonra kimseyle konuşamadım, müvekkile bilgi bile veremedim. gittim bir bankta oturdum, nefes aldım, ayakkabım da rahat değildi ama te oradan ofise kadar yürüdüm. ancak açıldım. ben bu heyecanı, ancak işte annen evlenme teklifimi kabul ettiğinde filan yaşamıştım.

    42 yıllık avukat bu adam.

    allah bana da yaşatsın.

  • anilari okunursa akdenizde gemi birakmadigi anlasilacak turk denizci.
    anilarindan bir alinti yapmak gerekirse;
    "kisi tunusta gecirdik, baharda 10 parca tekneyle acildik, sicilya yonune gidip barut, kursun, zeytinyagi, bugday,s eker dolu 20 kafir teknesi ele gecirdik, sonra sardunya aciklarina 10 ispanyol kafiri teknesi gorduk, 5'i batti, kalan 5'ini ele gecirdik, mora aciklarinda bizi arayan ispanyol donanmasiyla karsilastik, 28 parca gemiden olusan donanma bize saldiri hazirligindayken biz saldirdik, kafirler sasirdi, o sirada cok sevdigim bir reisim yanimda yaralaninca cok sinirlendim, 15-20 kafirin ortasina girdim. cenk cok cetin gecti, 120 kafiri esir ettik, 538 kafiri kilictan gecirdik. bizim 130 levendden 30 sehit verdik. 28 parca gemiyi yanimiza alip midilliye gittik. elde ettigimiz ganimetle sılamıza kavuşunca taze can bulduk. bütün akraba ve dostlarımız geldiler. hal, hatır sordular. yedi gün, yedi gece kazanlar kaynatıp, adanın bütün fakirlerini doyurduk. sünnetsiz çocukları sünnet ettirdik. ersiz kızları evlendirdik. gönüllerini şad etmek için, büyük düğünler yaptık."
    10 tekneyle acilip 60 tekneyle donuyorlar. ayrica nasil savastiklarini hayal bile edemiyorum, nasil bir deliliktik nasil bir gozukaraliktir ki 130 kisiyle 700 kisilik orduya daliyorsun.
    kendi tabirleriyle; "biz korsan değil, elhamdülillah mücahit gazileriz. din yolunda cenk ederiz."
    saygı duyuyorum.

  • çomarların hav havlamasına sebep olmuştur.

    ayrıca; devlet ticarethane mi lan, bana kimlik vermesi gerekirken satıyor?

  • devrimlerin sürekli kesintilerle 20. yüzyılı ziyaret ettiği ama nietzsche'ci kısırdöngünün tarihin akışına hükmettiği yaşlı dünyamızda ışığın, aydınlanmanın, gelişmenin, sözüm ona esas devrimin zihinde başlayıp bittiği tezi romanın ana tezlerinden biridir ki le guin kahramanların bilincine sızarak ve didaktizmin de ara ara kapısını çalarak aforizmik saptamalarla politikayı, ideolojik kamplaşmaları, kültürel disiplinleri, dinsel sarhoşlukları tarayıp geçer ve başlarken işaret ettiğim devrimci aydınlanmayı 20'li yaş dönemine sıkıştırır:

    "yirmi yaş dolaylarında öyle bir an vardır ki; yaşamın geri kalan kısmı boyunca ya herkes gibi olmayı ya da farklılıklarını erdeme dönüştürmeyi seçmen gerekir."

    birden bir ışık yanmıştı beynimde bu satırları okurken. sanırım hemen herkes bu yoldan geçmiştir ya da geçecektir çünkü ortası yoktur diye düşünüyorum. ya herkes gibi olacaksın, yani evleneceksin, çocuk büyütecek, akşamları televizyon izleyecek, komşularını ziyaret edecek, apartman toplantılarına katılacak, işten eve ve evden işe döneceksin, akrabalarını bayramda göreceksin, oy kullanacaksın, umut edeceksin veya hayal kuracaksın. bir de bakmışsın yaşam gelip gitmiş kıyından, soracaksın kendi kendine: ne yaşadım ben bu yaşıma kadar? zaman ne çabuk geçti? hiç mutlu oldum mu? gençtim ve düşlerim vardı, hangisi gerçekleşti? herkes gibi olarak ve herkese benzeyerek iyi mi yaptım? hayatım boyunca hiç kendim oldum mu?

    le guin ise kuşkusuz farklılıkları erdeme dönüştürmekten yanadır. ve iyi bir okurun seçmesi gereken tarafın da bu olduğunu sezdirmekten beis duymaz. aynılık, anonimlik, özdeşlik tehlikelidir demeye getirir. herkesin bir ve tüm dünyanın birbirinin kopyası olduğu bir düzeni reddeder. bunu başaran kişi ise bireysel devrimini ve kişisel aydınlanmasını gerçekleştirmiş olacaktır.

    özcesi; herkes gibi olmaktan koruyalım kendimizi. mutluluğu, aydınlanmayı, özgürlüğü dışarıda değil, kendi içimizde arayalım.

    meraklısı için öteki distopik roman çiziktirmeleri:

    (bkz: a clockwork orange /@hanging rock)
    (bkz: as intermitencias da morte /@hanging rock)
    (bkz: brave new world /@hanging rock)
    (bkz: ensaio sobre a cegueira /@hanging rock)
    (bkz: ensaio sobre a lucidez /@hanging rock)
    (bkz: fahrenheit 451 /@hanging rock)
    (bkz: lord of the flies /@hanging rock)
    (bkz: man in the dark /@hanging rock)
    (bkz: memoirs of a survivor /@hanging rock)
    (bkz: mıy /@hanging rock)
    (bkz: never let me go /@hanging rock)
    (bkz: sonnenfinsternis /@hanging rock)
    (bkz: the handmaid's tale /@hanging rock)

  • abi bu ne?!

    adamlar son 20 senede, küresel ısınmanın 1 asırdır verdiği zarardan daha fazla zarar verdiler ülkeye. resmen doğaya tepki olarak gelmişler dünyaya. bıyıklarına benzin döküp yaktıklarım ya!