hesabın var mı? giriş yap

  • o garsonlardan biri şu an 55 yaşında olan babamdır. küçüklüğünden beri yurtiçi-yurtdışı lokantalarda çalışmış yani bu sektörde ömür çürütmüş. her mevkide çalışmış ve en son bir kaç sene önce yaşanan olumsuz olaylar sonucu garsonluğa geri dönmek zorunda kaldı. babamın bunca yıldan sonra birilerine hizmet edecek olması fikri beni başlarda çok üzüyordu. daha sonra bunu neden yapmak zorunda olduğunu düşündüm; emekliydi ve evde oturabilirdi. ama bakması gereken ben ve 3 kardeşim vardı. en büyük amacı bizim hayatımızı kurtarmamızdı. bunu garson maaşıyla başardı. 2 ablam meslek sahibi oldu, ben üniversitedeyim ve kardeşim bu sene üniversiteye gidecek. belki de görseniz hüzünleneceğiniz adam dünyanın en gururlu en mutlu adamı. eve gece gelişinde asla çok yoruldum demiyor hep bizden bahsedecek bir konu açıldığında ne kadar gururlandığını anlatıyor. ona terbiyesizce, kabaca davranan birinden bahsederken ben ve kardeşlerimin asla böyle olmadığımızı düşündüğünü ve bizimle gurur duyduğunu söylüyor. hüzünlenmeyi bir kenara bırakıp insanların hangi yaşta olurlarsa olsunlar yaptıkları işleri takdir etmeyi öğrenelim. bir de garsonlara teşekkür etmeyi, elinize sağlık demeyi unutmayalım *

  • devletin yeni facebook projesi. mesai bitince kapanan, yapılan paylaşımların evrak kayıttan geçtikten sonra ertesi gün yayına girdiği bir deli oğlan.

    boğazda kahve keyfi için gereğini arz ederim.

  • şimdi efendim bizim bir kooperatif var yüz kadar üyesi olan buranın da son dönem bir başkanı var, benim de aram iyidir sohbetleşiriz arada. olay başkanın başından geçiyor;
    başkan orta boylu 60’lı yaşlara yakın kumral bir abi..
    kendisinin yüzünde aslında çok da göze batmayan lekeler var.
    bir gün başkan bey’in hanımı kendisine “arkadaşlarının laserle buna benzer lekeleri yok ettirdiklerini” başkan beyin de lekelerinden kurtulması için bir yol olduğunu kendisine aktarıyor ama bizim abi pek umursamıyor..bir gün, iki gün, beş gün derken “ e madem öyle gidelim yaptıralım diyor” ve özel muayenehanesi olan bir dermatologun yolunu tutuyorlar..
    işlemler yapılıyor, doktor “ güneş kremi, pomatlar filan reçete edip güneşten 6 ay kadar korunmasını istiyor”, ayrılıyorlar.. başkan son dönemlerde hep şapkalı bir şekilde maske de olunca sadece gözler açıkta .. laser işlemi öncesi başkanın yüzünde leke var mı anlamadığım adam da laser sonrası kabuk bağlamış şekilde siyahlaşmış yara izleri mevcutlaşmış, iyileşmeyi bekliyor.. soramıyorum da “ abi yüzüne ne yaptın” diye
    olay bundan sonra başlıyor;
    başkan bizim üyelerden birisine yazılı bir tebliğde bulunmak için kapısını çalıyor, neyse hoş beş muhabbet, üye kişi doktor başkanın yüzündeki lekeleri görünce başkana soruyor, “ne zaman yaptırdınız, kime yaptırdınız” gibi..başkan da yakın dönemde özel bir muayenehanede yaptırdım, hatırlamıyorum hocam diyor ama mutsuzluğunu da dile getirince doktor da diyor ki “sorun değil bunlar çözülür ama mevsimsel olarak çok yanlış bir zamanda uygulamış doktorunuz diyor”
    neyse eve geçiyor başkan bey, eşine durumu anlatıyor, üyelerden bir doktorun “mevsimsel olarak yanlış zamanda yapıldığını ama güneşten kendisini koruması gerektiğini” söylediğini ifade ediyor..
    başkan bey elde telefon google’ı açıyor, bizim üye doktor kimmiş diye ad soyad bakıyor. adı ali veli olsun.. hanıma sesleniyor bizim işlemi yapan doktorun adı ali veli miydi diyor,
    hanımı diyor evet ali veli, başkan sesleniyor “e bu adammış bana laser uygulayan”..
    tebliğ esnasında ne doktor hastayı tanıyor, ne bizim başkan doktoru.. abi diyorum nasıl tanımazsınız bir birinizi “yüzümüzde maske var, kafasında bandana var, ben doktoru çıkartamadım o da beni, eşin zorlamasıyla adını bile bilmeden işlem yaptırdım” diyor, doktora gelince hastayı yani başkanı o da tanımıyor üstüne bir de kendi yaptığı işte kendini gömüyor, diğer yandan başkan “ ulan ayak üstü sohbette işlem yapan doktora saydırmadık iyi ki diyor” ama ilk fırsatta karşılaştığımızda “hocam işlemi siz yapmışsınız ya bana” diyeceğim diye de gülümsüyor..

  • gençliğimin bir döneminde arkadaşlarla birlikte otostop yapmakla bozmuştuk kafayı, utanmasak sıçmaya giderken bile kamyon çevircez yoldan. her neyse, işte o zamanlar muhabbet ediyoruz kamyonuna atladıklarımızla falan, ilgimi çekiyor, bizi kamyonuna alan adamların çoğu alevi. bir gün sordum içlerinden birine, "abi" dedim, "kim dursa bizi almak için, hep alevi çıkıyor" dedim, adam bana "bizim töremizde adamı yolda bırakmak yoktur yeğen" demişti, üstelik o yıllarda ezel'le dayısı hala hapisteydi, dizinin senaryosu bile yazılmamıştı ama bu abi replikleri biliyordu. neyse de işte, ben o günden beri pek severim kendilerini.

  • bir bıkmadınız avrupalının tuvalet temizliğini tartışmaktan. avrupalının bilimini sanatını tartışsana birader. rönesansı nasıl kaçırdım diye merak etmiyor ispanyol kıçını nasıl siliyor diye merak ediyor.

  • prof. dr. övgün ahmet ercan'ın canlı yayında söylediği sözdür.
    tam olarak dediklerini aktaracak olursak, "yoksulluk ne kadar fazlaysa, deprem size o kadar yakındır. depremde zaten yoksullar ölür, zenginler ölmez. hiçbir ünlünün, hiçbir zengin kişinin enkazdan çıkarıldığını duymadınız, duymayacaksınız. dolayısıyla ana sorun yoksulluktur. "

  • gun itibari ile, sozlukte yasanan kisa sureli kaotik anlarin kisa aciklamasi. normalde yapmam bu tur seyler ama, olayi anlamayanlara kiyagim olsun.

    - sabahin ilk isiklari ile birlikte, sozlukte onay bekleyen tum caylaklar bir anda yazar oldu.
    - henuz hadise tam kavranamamisken, sozluge oluk oluk entry akmaya basladi.
    - yazar olan caylaklar o kadar seri entry giriyordu ki, girilen entry'ler henuz sol frame'in tepesine gelmeden 3. sayfaya dusuyordu.
    - gunun cok erken saatleri olmasina karsin tum basliklarda akil almaz bir patlama yasanmaya baslandi. ortam, zombi istilasina ugramis kent merkezinden halliceydi.
    - olaydan cok kisa bir sure sonra, sozlukte eskiler-yeniler tartismasi basladi.
    - yeni yazarlar "eskiler ucurulsun" gibi basliklar acarak goz yasartti.
    - yeni yazarlarin buyuk cogunlugu cumle dahi kurmaktan acizken, "sozluk radikal bir karar aldi. siz zaten bir bok yapmiyordunuz. biz kaliteyi yukseltecegiz" cikislari yaparak aklimizi basimizdan aldi.
    - tam sozluk manisa mesir macunu senliklerine donmusken, sozluk yonetiminden "pardon kuzenim yapmis" aciklamasi geldi.
    - bu aciklamadan sonra, yeni yazarlarda gergin bir bekleyis basladi. tekrar caylak olmamak adina, onlara destek veren bazi eski yazarlar ile direnis baslattilar. arada, mantikli entryler girerek tekrar caylak olmaktan yirtmaya calisanlar gozden kacmadi.
    - aciklamadan yaklasik bir saat sonra, ssg "yeniden caylak yap" butonuna basti ve 2 saatligine yazar olan caylaklar, yeniden caylak oldu.

    onay bekleyen caylaklarin buyuk kisminin yazar olmaya hazir olmadigini gozlemlemek mumkundu. arada, sozluge bir seyler katabilecek olanlar da goze carpiyordu elbette ancak buyuk cogunluk epey bir sure daha caylak kalacak gorunuyordu.