ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tayt giyen kızın kıçına bakmamayı başarmak
-
bir kadın olarak benim başaramadığımdır
babanın parasız kalması
-
babam parasız kalmazdı, babamın hep parası yoktu. çoğu gün eve ekmek parası bırakmadan giderdi. evde bir damla yağ yokken bakkaldan veresiye rakı almıştı bir gün. annem babamdan allah gibi korkmasına rağmen "ya allah" deyip balkondan aşağı fırlatmıştı rakıyı. bütün sokak iki gün anason kokmuştu. karşı komşumuz hacı amcalar çok rahatsız olmuşlardı, söylenmişlerdi tövbe tövbe diye:)
yani bazı babalarda default gelen özellik o. genelde paraları olmaz.
"baba yarın arife, bayramlık alacak mıyız?" "paramız yok kızım."
"baba eşofmanım yok beden dersine giremiyorum." "paramız yok kızım."
"baba harç zamanı geldi." (şair burda zaten katkı kredisiyle büyük kısmı ödenmiş olan meblağdan bahsediyor.) "paramız yok kızım."
edit: parasız da öldü kendisi, cenazesini kaldırıp borçlarını ödedik üstüne.
moxie
-
mars'ta oksijen üretmek üzere perseverance * uzay aracı ile marsa gönderilmiş olan deneysel cihaz.
ismi mars oxygen in-situ resource utilization experiment'ın baş harflerinden türetilmiştir.
türkçe: "mars yerinde oksijen kaynağı kullanma deneyi" de diyebiliriz.
cihazın perseverance uzay aracındaki konumu: görsel
cihaz normalde kullanılması planlanan orijinal cihazın 1/100 ölçeklendirilmiş, bir araba aküsü boyutlarında olan prototipidir. deneylerin başarılı sonuçlanması durumunda 2030'lu yıllarda cihazın orijinal boyutlarda üretilip mars'a gönderilmesi planlanmaktadır.
deneylerin başarılı olması mars'taki insan yaşamı için önemli olduğu gibi mars'tan dünya'ya dönüşü mümkün kılması açısından da büyük önem taşıyor. orijinal boyuttaki cihaz beraberinde roket ve insan kullanımı için sıvı oksijenin depolanacağı tankların da gönderilmesi planlanıyor.
moxie, mars atmosferinin %96'sını oluşturan karbondioksiti elektrokimyasal yolla oksijen ve karbonmonoksit moleküllerine ayrıştıracak. prototip, yüzde 99,6 saflıkta elde edilmesi planlanan oksijenin saflığını ölçtükten sonra iki gazı da geri atmosfere geri salacak.
deneyinin baş araştırmacısı michael hecht atmosfere salınacak ve solunması çok tehlikeli olan karbonmonoksit'in sorun olmayacağını, salınan karbonmonoksit'in atmosferdeki artık oksijen ile birleşip tekrar karbondioksite dönüşeceğini belirtmiştir.
moxie'nin anatomisi
her şey yolunda gider ise moxie 1 saatlik deneyleri sırasında 10 gram oksijen üretecek. bu yaklaşık olarak 0.03 metreküp (1.2 fit küp) hava içerisinde bulunan oksijen miktarına denk gelmektedir. bir insan ise günde yaklaşık 0.54 metreküp (19 fit küp) hava solumaktadır.
kaynak: business insider - wikipedia - nasa
coşmuş bir ekonomimiz var
-
kendi ev ekonomisinden bahsediyorsa demek.
engelli rampasına izin vermeyen bina sakinleri
-
apartmanın görüntüsü bozulacakmış. ulan o mordorun ortasından fırlamış gibi duran ucubenin neresi bozulacak be onun bunun çocukları. o rampaya mahkum olasınız inşallah diye beddua edeceksin bunlara.
2 milyar dolarlık pistlerin üstüne hastane yapmak
-
düşman işgalinde bile herifler o hastaneyi 300 metre sağ tarafa yapar pistlere dokunmazdı. hem havaalanımız hem de hastanemiz olurdu.
sınıfa termosla kahve getiren üniversite öğrencisi
-
starbucks'tan yeni aldigi kahveyle gelse tiki, zengin pici, vb; pet siseye kahve koyup getirse fakir, ezik, kahve senin neyine aq comari denilecek insandir. napsin aq dolmalik biberle mi icsin kahveyi? avucuyla mi getirsin? napsin amk?
tom hardy
-
aksanlı konuşmalar konusunda inanılmaz iyi olan ingiliz oyuncu. son dönem oyuncuları arasında kendisinden daha geniş aksan yelpazesi olup da bunlarda daha başarılı bir oyuncu yok galiba.
tezimin savunmasını da bunlarla yapıyorum.
burada günlük ingiliz konuşması
"bane"vari vahşi ingiliz aksanı
tom hardy as a new yorker
inception'daki kuzay afrikalı aksanı
amerika'nın taşrasından tom hardy
ve tabii ki ünlü bane performanı
yıllarca konuşmamış mad max
ve benim favorim redneck aksanı
görüldüğü gibi adam saf yetenek.
telefon kılıfı yerine telefon gelmesi
-
hak yemek istiyorsan sende kalsın. ancak doğrusu ilgili firmaya ulaşıp ürünü iade etmektir. bir pazaryeri sitesinden fazla ürün gelmişti. ilgili telefon numarasından firmaya ulaşıp gerekli ödemeyi kendisine yapmıştım. hakkımızı da yedirmeyelim, başkasının da hakkını yemeyelim lütfen.