hesabın var mı? giriş yap

  • akira toriyama, 5 nisan 1955'te japonya'nın nagoya kentinde doğdu. çocukluğundan beri çizime ilgisi vardı ve genç yaştan itibaren çoğunlukla sevdiği hayvanların ve araçların resimlerini çizdi. hatta çocukken yüz bir dalmaçyalı'yı izlediğinde ve ilkokuldayken bir sınıf arkadaşının ağabeyinin manga koleksiyonunu gördüğünde bunlardan çok etkilenmişti. bu etkinin ardından bu kadar güzel resimler çizmeyi umarak illüstrasyon dünyasının içerisine girdi. liseden sonra bir reklam ajansında grafik tasarımcı olarak çalışmaya başladı.

    yıl 1978'e geldiğinde toriyama, shonen jump dergisinin düzenlediği bir manga yarışmasına katıldı ve burada wonder ısland adlı hikayesiyle birinci oldu. bu başarının ardından toriyama, dr. slump adında bir manga serisi çizmeye başladı.

    dr. slump, bir bilim adamının yarattığı robot kız arale norimaki'nin komik maceralarını anlatan bir hikayeydi. manga büyük bir başarı kazandı ve animeye de uyarlandı. dr. slump sayesinde arkasına rüzgarı alan toriyama japonya'da tanınan bir mangaka oldu.

    toriyama, 1980'lere geldiğinde bruce lee ve kung fu filmlerinden hoşlandığı için bir kung fu shonen mangası yarat fikri aklına düştü. bunun için çalışmalara başladı ve dövüş sanatlarında usta bir çocuğun, bir prensese memleketine dönüş yolculuğunda eşlik etmesini konu alan dragon boy adlı mangayı yarattı. bu hikaye çok sevildi ve dragon ball adında yeni bir manga serisi yaratmaya başladı. hikaye, goku adında bir saiyan savaşçısının dragon ball'ları toplama arayışını anlatıyordu. dragon ball, dr. slump'tan daha da büyük bir başarı kazandı ve animeye de uyarlandı. dragon ball, toriyama'yı dünya çapında tanınan bir mangaka yaptı.

    toriyama, dragon ball'ın ardından chrono trigger, cowa!, sand land ve jaco the galactic patrolman gibi başka manga serileri de çizdi. ayrıca dragon quest video oyunu serisinin karakter tasarımlarını da yaptı.

    toriyama, 2014 yılında ise dragon ball'ın devamı niteliğindeki dragon ball super serisini yazmaya başladı.kendisini en tepeye çıkaran dragon ball ilk başta macera ve şaka mangası olarak başladı fakat hikaye ilerledikçe bir dövüş sanatları temaşasına döndü ve en etkili shonen mangasına dönüştü.

    akira toriyama, hayal gücü, çizim stili ve titiz çalışmasıyla her yaştan okuyucuyu ve izleyiciyi büyüleyen eserler yaratan bir mangaka ustasidir. eserleri, manga ve anime dünyasında unutulmaz izler bırakmıştır.

    ....son.....

  • bi iki haftadır pazar günleri kahvaltıdan sonra izlemeyi alışkanlık haline getirdik ve bitti malesef eldeki tüm bölümler.
    harika keyifli bi iş yapıyorlar, izlerken eriyorum resmen. evler i n a n ı l m a z. her tür içinde çoktan aza sevme sıralı listemi oluşturup gördüğüm ekstrem evlerin hangisinde yaşayabilirim’i sorguluyorum. bi nevi kendimi tanımanın sağlaması.ahaha. favorim kesinlikle görüntü yönetmeni bey’in ormanda ve kıyıdaki harika evi ve yeni zelanda’daki orman evi. yeraltı evlerini de seveceğimi düşünmeden izleyip hepsine ayrı ayrı bayıldim, amsterdam’daki evin delidoluluğu çok tatlıydı. tüm evler arasında en az sevdiklerim çok yoğun metal, deri, plaza tipi cam kullanımlı ve aşırı minimalist olanlar. yürürken iz bırakmaya korktuğun ev, ev değildir. normalde de rezidansta oturmaktansa geniş balkonlu üç katlı bi binada oturmayı yeğlerim.

    normalde de canım sıkıldıkça özellikle central park çevresinde, daha düşük moddaysam da istanbuldaki güzel evlere bakıyorum kiralık/satılık ilanlarından. umarım yeni bölümler de olur.

  • geçen gün, yine benim gibi feci çirkin olan bir arkadaşımla oturduk kadınlardan bahsediyoruz. zaten biz çirkin erkekler kadınlardan bahsederiz, kadınlar da yakışıklı erkeklerden bahsederler. yakışıklı erkekler de arabalardan bahsederler. arabaların genelde beş vitesi olur, vitesler arasındaki oran aracın son hızını etkiler. oran-orantı üniversite sınavında çok sorulan ve annemin de anladığı ve en çok sevdiği matematik konularından biridir. zaten annem sadece anladığı matematik konularını sever, anlamadıklarını reddeder. zamanında teyzemle birlikte okula giderlerken, teyzem modern matematik okutulan deneme lisesi'ne gitmiş. deneme lisesi, ankara'nın emek semtinde yer alan bir okuldur. işte o çirkin arkadaşımla emek gibi değil de emek'e yakın bir semtte oturduk kadınlardan konuştuk.

    dedik ki aga bizim kadınları ilk görüşte etkileme şansımız, evrenin bir köşesindeki paralel evren'de bir serdar ortaç daha olma olasılığı kadar. dolayısıyla bizim yapacağımız tek şey, mütemadiyen ve biteviye konuşmak. dedi ki sonra benim çirkin arkadaşım, yüzüne bile bakamıyorum, yere bak konuşurken, dedim, abi biz kadınları ilk görüşte etkileyemediğimiz için karşılaşabileceğimiz yerlerde zaman geçirmekten de hoşlanmıyoruz. yani bara, diskoya falan gitmiyoruz. dolayısıyla evde oturup, bir kadının bizi görmeden de bizi sevebileceğini düşündüğümüz bir şekil yaratıyoruz. ama, dedi sonra büyük bir sinirle, sinirlenince daha da çirkin oluyordu, nedense kadınlar burada da bize şans vermiyorlar. peki ne yapacağız? bizi görünce çirkin diye bakmıyorlar, konuşunca dinlemiyorlar, o zaman hiç şansımız yok. bir süre sessiz kalıp topraktan yansıyan çirkinliklerimize baktık.

    modern matematik eskiden sadece belli başlı okullarda okutulurdu. şimdi her yerde. ama eskiden belli başlı da olsa hiç okutulmasaydı, şimdi modern matematiği bilmiyor olacaktık. erkekler de modern matematik gibidir. sınavda çıkmaz diyip çalışmamazlık edilmez. erkeğin de bir emeği, bir özsaygısı vardır. evet görülmez bakılınca, ama anlamak istediğinde tüm matematik emrine amadedir, dedi bu çirkin arkadaşım, nasıl da duygulu. susturmadım. sanki sadece onların vücudunun bir değeri var, sanki sadece onların ruhu temiz, sanki sadece onların duyguları önemli. ben de ruhumu korumak istiyorum aga, benim de kirlenmesini istemediğim bir özsaygım var. ben de bir çöp çuvalı değilim ki. onların ruhu, onların duyguları ne kadar değerliyse, benim ruhum da o kadar değerli. sonra biraz dinlenip yere çöktü. en azından kendimi anlatabilecek kadar güzel doğabilseydim, dedi, böyle olunca iki kat yoruluyor insan. çirkin olmak büyük bir meslek.

    geçen gün, yine benim gibi feci çirkin olan bir arkadaşımla birkaç kıza âşık olup unuttuk. biz o yola bu sefer hiç girmedik. sonra oturup bizi tanımayan, bizi tanımaktan erinen ne kadar kadın varsa, hepsine bir şarkı söyledik. içimizden geldi, içimizde tuttuk.