hesabın var mı? giriş yap

  • "balkonunuza fazla çıkmayın, karımız, kızımız, asılı çamaşırlarımız var" demek. yaşanmıştır.

    bir de tabii ki eminönü'deki baklava izdihamı var.

    gelen mesajlar üzerine edit: lokasyon tuzla.

  • acayip bir üçlü takasla milwaukee bucks yolunu tutan gard.

    milwaukee bucks: damian lillard

    portland trail blazers: deandre ayton, jrue holiday, toumani camara, 2029 bucks 1.tur hakkı, 1 adet bucks değişim hakkı

    phoenix suns: jusuf nurkic, nassir little, keon johnson, grayson allen

    takası kolaydan zora göre değerlendirelim.

    phoenix suns: bu takasın doğrudan kazananı. elinde hiçbir draft hakkı olmamasına rağmen ve geleceği ipotek altında olmasına rağmen ellerindeki dar rotasyonu kırmayı başardılar. takımda alenen mutsuz olan ve takas değeri yerlerde sürünen deandre ayton'ı doğrudan 4 rotasyon oyuncusu ekleyerek yollamak çok büyük bir iş. gelen oyuncuların hepsi bradley beal-devin booker-kevin durant üçlüsüne eklemlenebilir isimler. bir mobil pivota bu takım konferansı, hatta ligi, kapatabilir.

    portland trail blazers: yeniden yapılanmaya gitmeden yeniden yapılandılar. şayet kalacak olursa jrue holiday yapabilecekleri en ideal veteran gard takviyesiydi. hala all-star düzeyinde ve kazanmaya uğraşan, muhteşem savunmacı bir veteran jrue holiday, scoot henderson ve shaedon sharpe'ın gelişimi için en iyi isim olabilir. şayet kalmayacaksa kendisi gibi bir isim lillard'dan çok daha rahat şekilde draft hakkına dönüştürülebilir zira lillard'ın kontratı külfetli bir kontratken (4 yıl 215 milyon dolar) jrue holiday'in kontratı 1 yılı oyuncu opsiyonlu 2 yıllık bir kontrat (1+1 75 milyon dolar).

    jrue'ya ek olarak alınan deandre ayton da çok önemli bir isim. suns'ta küstürülmüş olması değerinden bir şey kaybettirmez, ayton kafasını verdiğinde çok ideal bir modern uzun, bunu 2021 finallerinde gösterdi. geçen sene de ayrılacakken suns indiana'nın yaptığı teklifi karşılayınca takımda kalmıştı. ayton sonunda parlayabileceği bir ortam bulmuş olabilir. bu takasta portland açısından en ciddi sorun sadece 2'si değişim olmak üzere 3 draft hakkı alınmış olması. ama jrue holiday de deandre ayton da draft hakkına dönüştürülebilecek oyuncular ki ayton sorumluluk alırsa çok daha ciddi katkı verebilir.

    milwaukee bucks: değerlendirmesi en zor takım. yaptıkları hamle yanlış değil ama kendilerini şampiyon yapacak hamle mi, belli değil.

    şöyle ki bucks geçen sezonu hücumda lig 12.si, savunmada ise lig 4.sü olarak bitirdi ve miami rezilliğinin ardından koç değişikliğine gitti. tüm kadro biraz daha yaşlandı ve takımın hücum sorunları çözülmedi.

    bu takasla beraber milwaukee bu tavanı yukarı çekti. lillard ciddi manada çok iyi bir hücumcu. ama savunmayı da düşürdü çünkü jrue holiday elit bir savunmacı. üzerine jrue holiday bu takımın koç mike budenholzer döneminde sıklıkla yaşadığı mental duvarı aşmasını sağlayan isimdi. holiday'in geldiği sezon bu takım şampiyon olmuştu ve sonraki sezonda khris middleton yokken o sezonun konferans finalisti boston kendilerini ancak 7.maçta inanılmaz bir dış atış performansıyla (22/55, grant williams-payton pritchard 11/24 üçlük) geçebilmişti. holiday'in gitmesi demek bu olgunluğu ve dirayeti gösteren tek ismin gitmesi demek. damian lillard'a çok ciddi bir sorumluluk düşecek burada, portland'da yer yer bu liderliği gösteremediği eşleşmeler yaşadı. 2019 oklahoma herkesin ilk aklına gelen pozitif örnek olsa da benim aklıma 2018 new orleans, 2019 denver ve 2020 lakers eşleşmeleri geliyor. ama şu da bir gerçek ki lillard ilk defa uyum sağlayabileceği bir isimle oynayacak. khris middleton 2 numarada lillard'ın yıllardır aradığı isim. savunmada sorumluluk alan, hücumda topu elinde istemeyen ama gerektiğinde idare edebilecek ideal isim middleton. jae crowder'ın da varlığıyla 2 numaraya geçecektir middleton, bu da lillard'ın oyununu bir kademe yukarı çıkarır. geçen sene josh hart'la yan yanayken de verimi artmıştı, bu sefer iyice artacaktır.

    ama bu denklemin ikinci ve en önemli ismi giannis antetokounmpo. giannis ne yazık ki muhteşem fiziğine rağmen nba'in en fazla sorumluluktan kaçan süperyıldızı. yılın savunmacısı seçilmişliği olmasına rağmen rakip yıldızlarla eşleşmez, kendisine duvar getirildiğini bilmesine rağmen pivot oynamaz, hala üçlük çizgisinden adımlamaya devam eder vs vs, oyununda dünya kadar kusur olan ve bunların hiçbirisini çözmeyen (çözemeyen demiyorum) bir süperyıldız giannis. jrue holiday'in en büyük katkısı giannis'in istemediği pis işleri üstleniyor olmasıydı. rakip forvetlerle bile eşleşiyordu, jimmy butler ve kevin durant'in karşısına giannis'ten önce jrue çıkıyordu, öylesi ulvi bir görevi vardı kendisinin. lillard'ın gelmesiyle beraber bu lüksü kalmadı giannis'in. zira lillard topsuz oyunda jrue gibi fayda vermeyecek, jrue'nun savunma görevlerini almayacak bir oyuncu. giannis antetokounmpo artık saçma sapan adımlama yaparak hücum edemeyecek çünkü top lillard'ın elinde olacak. rakibin en iyi forvetine giannis gidecek çünkü lillard ne cüsse olarak ne savunma olarak bu isimlerle eşleşemez. dolayısıyla sorumluluğu artacak ve giannis şu ana kadar o sorumluluğun altından kalkabilecek bir oyuncu izlenimi vermedi. budenholzer'ın 5 yılı boyunca bu takımın ana problem çözücüsü khris middleton'dı en basitinden, middleton bunu ancak ekstra durumlarda yapması gereken bir oyuncu ama. lillard'ın bu sorumluluğu alacak olması ve lillard'ın oyununa yapacağı katkılarla middleton'ın oyunu da ilerleyecektir. ama giannis eksiklerinin üzerine daha fazla sorumluluk alacak. o sorumlulukları yerine getirebilmesi bence pek mümkün değil. yunan milli takımı'yla bile su koyveren bir oyuncudan bahsediyoruz, playoffta gene jimmy butler gelirse bu sefer jae crowder'ın arkasına saklanma ihtimali var.

    ve son kısım. milwaukee yaşlı bir takım. an itibariyle ilk 5'i oluşturan lillard ve crowder 33, middleton 32, brook lopez 35 ve giannis 29 yaşında. giannis'i bir kenara koyacak olursak bu takımın kalanı ligin temposunu bu kadar dar rotasyonda kaldırabilir mi, şüpheli. eski koç budenholzer'ın esas alamet-i farikası buradaydı, rotasyonu kim olursa olsun 10 kişiye çıkarabiliyordu, marjon beauchamp ve jordan nwora gibi arkalardan seçtikleri isimleri bile dahil etmişti kadroya. yeni koç adrian griffin bunu normal sezonda başarabilecek mi, özellikle middleton, lillard ve lopez'i dinç tutabilecek mi, bu takım için çok önemli olacak bu. özellikle nba'in yeni dinlendirme politikasıyla beraber kilit bir unsur olacak bu, zira ödül alabilmeleri için lillard ve giannis'in en az 65 maç oynaması gerekmekte ve aynı maçta dinlenemezler, birisinden birisi oynamak zorunda olacak. griffin'in ilk koçluk deneyimindeki işi resmen ateşten gömlek haline gelmiş durumda.

    sonuç itibariyle 2 contender takım güçlenme yönünde adım atmış oldular, portland ise lillard düğümünü çözerek tanking yapmadan yeni bir devre yelken açmış oldu. yeni sezonu böyle bir haberle açmak da bence güzel oldu.

    edit: 2 değişim hakkı alınmış, gene de az.

  • 100 üzerinden 130 ile dede korkut anadolu lisesi 1. sınıfta aldığım fizik notumdur.

    olay şöyle gelişti efendim:

    efsane bir hocamız vardı. süzmenin tekiydi. ajdar tipli bir vakaydı. sınavlarında a.b.c.d.e.f.g.h.ı.j.k.l.m diye gruplar olurdu ve hepsinin de soruları tamamen farklı olurdu. bazen bir sınıfta aynı gruptan olan 3 kişi falan olurdu.

    neyse bu eleman yan sınıfta sınav yapmaya girmeden önce kapıda bizim mikail "hocam napıyorsunuz" dedi, hoca da "sınava giriyorum" dedi. neyse mikail hocaya "hocam elinizdekilerden bir tane versenize" dedi ve hoca da sınav kağıtlarından birini verdi. o derece süzme idi. koptuk o an. mikail d grubu bir kağıt almıştı. sorulara baktık, çözmek mümkün değil. herkes çözmeye çalışıyor d grubunun sorularını ama imkansız gibi. mikail 3 tanesini çözdü, başka soruları çözebilenler oldu kendilerince, herkes o grubun sorularını yazdı ve hoca süzme olduğundan hocayı kandırıp herkes d grubu alır yırtarzı eşiğine odaklandı.

    yan sınıfın sınavı bittikten sonra hoca bize girdi. girdi derken öyle değil. sınıfa girdi yani. neyse. hoca kağıtları dağıttı. önce kız hocam ben d grubu alabilir miyim diye kağıdını verdi hocaya. hoca verdi. sonra herkes d istedi. yaklaşık 20 kişi falan d grubu oldu. daha fazla d grubu kalmadığından d grubu olamadı diğerleri. ben de d grubu alamayanlardandım. benim grubumdan 4 kişi vardı sınıfta. önümdeki ezgi, yanımdaki sıra arkadaşım yiğit, arkamdaki sena ve ben. öyle denk getirdik kağıtları değiş tokuşla.

    velhasıl 4'ümüz de zeki çocuklardık. ama sorular harbiden kazıktı. sınıf birbirine girmişti. millet alenen kopya çekiyordu ama hoca süzme olduğundan hiçbir şey demiyordu. curcuna içinde herkes mikail ve çevresinde d grubunu yapmaya çalışıyordu. biz de baktık her soruyu çözemeyeceğiz. ben 3 soru çözebildim o kağıttan. ve fizikte en iyi öğrencilerden biri olmama rağmen. diğer arkadaşların da çözebildiği sorular ile toplamda 7 ya da 8 farklı soru çözebildik. aralarda yanlış da çıkar, hoca da süzme diye ben fikir öne sürdüm. dedim ki aynı soruları arka sayfaya da cevaplayalım. hoca süzme, anlamaz. yuttururuz. kızlar cesaret edemedi. yiğit 4 tane mi ne soruyu arka sayfaya tekrar cevapladı. ben de ondan daha fazlasını.

    ama sorular kazık olduğundan hiç emin olamıyorduk. ne alacağımız tam sürpriz olacaktı. öyle de oldu.

    sınav sonuçları açıklanıyordu 2-3 hafta sonra. ben ve yiğit arka arkaya geliyorduk sınıf listesinde. hoca başladı okumaya. d grubu tam sıçışta idi. en güvendikleri isim mikail, ilk açıklananlardandı. 45 almıştı. ondan yüksek alan da yoktu d grubunda. herkes 15-20 gibi notlar alıyordu. daha düşükler de vardı.

    hoca okuyor

    ali 10
    veli 05
    deli 25
    sena 80 (bizim gruptan) oooovvv çekiyor millet
    ...
    ..
    ezgi 80 (bizim gruptan) oovvvv çekiyor millet ben sıçıştayım. onlar zaten 8 soru yapmıştı. o zaman bizim hile anlaşılacaktı.
    ..
    ..
    yiğit 120 (sınıf yarıldı) biz koptuk
    uğur 130 (sınıf krize girdi) gülmekten ölüyoruz.

    neyse herkes bitince bizim süzme bize döndü:

    - çocuklar sizin kağıtları 3'er defa topladım her seferinde 120 ve 130 çıktınız. (biz anladı sanacakken) biliyorsunuz bir sınavda 100 puandan fazla alamazsınız, sizin 20 ve 30 puanlarınızı 2 sınavlarınıza ekleyeceğim. aferin çocuklar!

    yemin ediyorum sene bitene kadar güldük. hala da gülüyorum yıllar geçti amk. bir insan nasıl bu kadar süzme olabilir:)

    efsane hocaydı yeminle. her ders uçuk başka vukuat olurdu:)

  • bu sene şansımız yaver giderse 10. sıraya yükselmemiz mümkün.

    10. sıra önemli çünkü şampiyonlar ligine direkt katılım anlamına geliyor.

    güncel durum
    görsel

    şuan 12. sıradayız. 10. sıradaki isviçre 27.885 puanı var.

    türkiye 26.975

    aradaki puan farkı 0.910

    puanlar 5 senelik performansa göre belirlendiği için bu sene biz isviçre den

    0.910 x5 = 4.55 puan fazla almamız lazım.

    isviçre puanı 27.885 bu son beş sendeki puan toplamı,

    yıllık ortalama topladıkları puan 6.971

    bizim bu sene toplamamız gereken puan isviçre kendi ortalaması kadar başarılı olursa

    6.971 +4.55 = 11.521

    geçen sene biz 11.800 puan toplamıştık.

    eğer biz geçen sene kadar puan toplarsak isviçre ise kendi ortalamasında kalırsa 10. sıraya yükselebiliriz.

    bu sene 4 takımımız avrupa kupalarında yer alıyor. (gelecek sene yine 5 olacak)

    üstelik dört takımımız şuan ligdeki en iyi 4 takım galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş ve adana demirspor

    beş takım olduğunda bir galibetin puanı 5 e bölünüyor. 4 olduğunda ise 4 e bölünüyor.

    zaten 5 takım olduğunda avrupaya giden takımlardan biri sivaspor, kayserispor gibi puan katkısı fazla veremeden elenen takımlar oluyor.

    (5. takımın hiç puan toplamadığı bir hayali senaryoda 8000 puan almışsak 4 takımlı yılda bu 10.000 puan olur. 4 takım bu yönden çok büyük fırsat)

    galatasaray dışındaki takımlarımız konferans liginde yer alacak. rakiplerimiz güçlü takımlar olmayacak.

    eğer takımlarımızdan birisi yol kazasına uğramaz ve saçma sapan biçimde elenmezse tarihimizdeki en yüksek puanı topladığımız yıl olabilir.

    4 tane iyi takımla bu sene 13 500 puan civarında bir puan toplarsak önümüzdeki 5 sene çok rahat ederiz

    2019 2020 sezonu 5000 puan
    2020 2021 sezonu 3100 puan toplayabilmişiz.

    gelecek yıllarda bu düşük puanlı yılların etkisinden kurtulacağız.

    geçen sene ki 11.800 bu sene alabilirsek 13500 ve.6700 puanlık 2021-2022 " senesinin puanlı artık hesaba dahil olacak.

    zaten bu üç senenin toplamı 30 bin puanı aşıyor.

    gelecek iki sene hiç puan toplayamazsak bile ilk 10 daki yerimizi koruruz.

    bu sene bu yüzden çok önemli

    11. 000 - 13.000 arasında bir puan toparsak üç dört yıl şampiyonlar ligine direkt katılım konusunda sorun yaşamayacak bir konuma evrilmiş olabileceğiz.

    konferans ligi puanları ülke sıralamasına etkisinin bu kadar yüksek olması saçma, uefa yakında bu duruma bir düzenleme getirecektir. hazır böyle bir bug bulmuşken bunu kullanıp önümüzdeki 4-5 seneyi rahat geçirmeliyiz.

  • lisans son sınıfta bir sene önce uyuduğu için final sınavını kaçırıp ders tekrarı yapan arkadaşın teletubbies'in sonunu seyredeyim derken tekrar ettiği dersin finalini kaçırması... ` :inanılmaz ama gerçek`

    6 yıl sonra gelen edit : malum arkadaşla bunca sene sonra görüştüm. durumu hatırlattım. sezon finaliydi o yüzden kaçırmak istemedim dedi. *

  • (bkz: veranda)

    çok kullanışlı bir şeydir.

    en büyük hayalimdir verandada elimde tüfeğimle uyuklarken bahçeye giren serseriye: "burası özel mülk, o lanet kıçını evimden uzak tut seni kahrolası" diyebilmek.

  • reklam afişlerini ilk gördüğümde şaşırdığım, sonra birisine anlatırken "3 yaş olmasın" dediklerinde "ya belki de 3 yaştı hakkaten yanlış mı okudum acaba dediğim, gidip tekrar bakıp 3 ay yazdığından emin olduğum kurs.

    yabancı bir firma. afişte "3 ay - 12 yaş arası çocuklarınız için ingilizce" yazıyor.
    internet sayfalarına girdim şimdi, evet 3-22 ay arası için bir sınıfları var.

    3 aylık bebeği bıraksam kurs süresince anca kıçını temizleyebileceklerini düşünüyorum.
    onu da ingilizce yaparlarsa çocuğun ilk kelimeleri çok hoş olmayacaktır.
    (bkz: oh shit)

  • adana'da arı sinemasında, eskiler bilir, en arkadaki 2 sıra boydan boya 2li koltuk olurdu, yani koltukların arasında kol koyacak yer olmazdı ve bu da en çok mekansız sevgililerin işine gelirdi. yalnız bu koltukların biletleri çok çabuk bittiği için kalabalık günlerde erkenden gidip kuyruğa girmek sureti ile alınırdı...
    mekansız bir genç olarak ben de o dönemdeki kız arkadaşımla bu güzide sinemaya gitmeye kalktım, ama kader ağlarını örüyordu :
    tam sinemanın kapısında annesine yakalandık ve kız kulaklarından kavranmak sureti ile ellerimin arasından çekilip alındı...
    eh, kendimi bari film seyrederek avutiim dedim ve gidip iki kişilik koltuğuma yayıldım. hemen yanımda bir çift vardı ve adam 25 - 30 yaşlarında oldukça kalıplı iri bir adamdı. biraz sonra nedendir bilinmez bu çift film esnasında tartışmaya başladılar. sanırım adam kıza yaklaşmaya kalktıkça kız olmaz yapma diyordu. derken kız çok kızdı, herifi itip kalktı sinirle sinemadan çıktı, adam peşinden ayağa kalktı, ayıptır söylemesi, o karanlıkta bile çok net algılanabilecek bir çadır durumu vardı ortada... kız çıkıp gitti...
    adam kalakaldı...
    sonra bana dönüp, "eeeee, kaldık mı senle başbaşa şimdi..! " dedi...

    arkama bile bakmadan kaçtım.......