hesabın var mı? giriş yap

  • şu haberde görüldüğü gibi, istanbul metro inşaatı için onay üç günde çıkarılırken, kendisine yedi aydır onay çıkmayan metro inşaatıdır.

    http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22840838.asp

    yüklenici firma parasını alamadığı için inşaatı durdurmuş. bakanlığın önünde iki yol var. ya sözleşme feshedilecek 2014'e uzayacak ya da onay verecek, inşaat sürecek. tahmin edin bakalım hangisi olacak. yıllardır izmir'e, izmir belediyesine bok atanlara tokat gibi haberdir kendisi. düşün artık izmir'in yakasından.

  • fullersen ve yaklaşık 5 - 10 km gidersen baya baya bi komponenti eline alırsın.

    10 litre kadar koyarsan , uzun vadede belki sıkıntı olabılır ama mazotla karışan benzini diesel motor yakar atar. tabı dedıgım gıbı uzun vadede sıkıntı olabılır. cunku benzinin yanıcılıgı ve yapısı mazottan farklı. mazotun ıcıne yanan kıbrıt atsan yanıp alev almazken benzin kııvılcımla bıle alev alır.

    bu gibi durumlarda farkederseniz eger hıc kontaga basmadan cekıcı cagırın. servıste buyuk ıhtımal deponuz ve motora giden yakıt borusu sokulecektir. bu da tabı en hafıf olan tarıfe.

    ayrıca dizel arabalar onune gelenı yakar. ayırt etmez. en leş mazotu koysan bile bir sekılde yakar atar. hea ortalıgın anasını aglatır ama yakar. cok alakasız olarak ornek vereyım su an arabamın mazot deposunda eger suzgec yoksa yaklasık 15 cm lık bır agac dalı bulunuyor nasıl soktum hıc sormayın *

  • bazen isterdim ki, oğlumla konuşurken, amerikan filmlerindeki gibi; "bak evlat ben küçükken babam bana şunu demişti" ya da " dedem derdi ki" diye başlayan cümleler kurmak, ona bilge bir akrabamdan, ya da sadece sıradan bir söz söyleyerek beni ta çocukluğumda bile etkileyebilen annemin bir lafını örnek verebilmek isterdim gerçekten. ama bakıyorum bakıyorum, arıyorum tarıyorum, yok ulan, bir tane ilaç olsun diye beni ciddiye alıp bir şey diyen olmamış mk.... ya "atkını sıkı sar üşütürsün" demişler, ya da "oğlum şu bakkaldan bi ekmek al eve gelirken" demişler. insan iki özlü söz eder, o yıllarda aklını alır evladının değil mi be hey ebeveynlerim.

    amerikan filmlerinde en çok buna özeniyorum aq... işe bak

  • bunun adı victim blaming, yani tecavüzcüden ziyade tecavüze uğrayanı -mağduru- suçlama.

    ülkemizde ve dünyada sandığımızdan çok daha yaygın, bu videodakiler de bence en vahşi örneklerinden biri.

    çok daha yaygın dememin altında şöyle bir açıklama var ki aslında bir suça uğrayanın o suçtan korunmak için neleri farklı yapabileceğini düşündüğümüz her vakit aslında bilinçli ya da çoğunlukla bilinçsiz olarak biz de kurbanı suçlama olayını meşrulaştırmış ve parçası olmuş oluyoruz. ha dediğim gibi bu biraz daha ılımlı bir form olabilir, ya da dediğim gibi yukarıda yer alan örnekler gibi vahşi bir form kazanabilir.

    bu insanlar neyin kafasını yaşıyor, victim blaming neden oluyor diye biraz araştırdığınızda karşınıza şunlar çıkıyor:

    *adil-dünya hipotezi: böyle durumlarda savunma mekanizmalarımız aslında bu dünyanın adil bir yer olduğunu ve iyi insanlara kötü şeylerin olmayacağını bize söylemeye devam ediyor.

    ve kurbanı suçlamak da bir gün aynı şeyin bize olmayacağı konusunda çok içimizi rahatlatıyor. neden? o makyaj yaptı, gece dışarı çıktı ve tecavüzü hak etti. ama ben öyle miyim? hayır. ben iyi bir insanım, bunu hak etmiyorum ve kötü şeyler iyi insanlara olmaz.

    evet buraya kadar savunma mekanizmaları iyi güzel hoş da burada kadınların bilmesi gereken şey, bütün kadınlar özgür olmadan hiçbir kadın özgür değildir. yani eğer olur da buraları okursa o videodaki hanımefendi ve onun gibi düşününler şunu bilsinler isterim ki makyaj yapan gece dışarı çıkan kadınlar da en az sizin kadar iyilerdi ve onlar da yaşadıklarını hak etmediler. ve onlar için tecavüze uğrama riski ne kadarsa aslında sizin için de aynı riskler mevcut. kız çocuklarının ve erkek çocuklarının tecavüze uğradığı bir ülkede, dünyada bu risk oranlarının tartışmaya açık olduğunu düşünmüyorum.

    *ahlaki değerler: (birleştirici ya da bireyselleştirici değerlere sahip olma) birleştirici değerlere sahip olan kişilerde grubun birlikteliğini ve çıkarlarını koruma eğilimi varken bireyselleştirici değerlere sahip kişilerde bireyi ve bireye gelebilecek zararlardan bireyi korumayı grup birlikteliğinin üzerinde eğilimi vardır. harvard üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada, bunun linkini de en alta bırakacağım, bulunan şey de birleştirici değerlere sahip kişilerin bu tür olaylarda kurbanı suçlama eğilimini daha fazla gösterdikleri.

    çalışmada birleştirici değerler, siyasal muhafazakarlık ve dindarlıkla ilişkilendirilirken, bireyselleştirici değerler de liberal politika ve toplumsal cinsiyet boyutuda tartışılıyor ve birleştirici değerlere sahip kişilerin algısında tecavüze uğramış kişilerin bozuk, kirlenmiş, lekeli, bireyselleştirici değerlere sahip kişilerin algısında ise aynı kişilerin yaralı, yaralanmış olarak yer aldıkları dikkat çekiyor.

    ülkemiz adına birleştirici değerler, bireyselleştirici değerler, kurbanı suçlama hepsi bir araya geldiğinde bağlantıları kurmak çok kolay aslında. bizde her şey devlet ve toplum önceliğinde konuşulur ve eğer gerekliyse birey toplum için feda edilebilir. kimse de bunda bir sıkıntı görmez.

    *gelelim kullandığımız dile: yine aynı araştırmada "satış elemanı olarak çalışan lisa'ya dan tarafından yanaşıldı" demekle "dan satış elemanı olarak çalışan lisa'ya yanaştı" demek arasında insanların olayı nasıl algıladıkları konusunda büyük bir fark olduğu bulunuyor.

    burada kullandığımız dili değiştirmede hem bizlere, toplumun her bir bireyine hem de medyaya çok görev düşüyor. kurbandan ziyade suçu işleyene odaklanan cümlelerin kurbanı suçlamayı azalttığı görülüyor.

    sonuca gelelim. hayatımızı yöneten değerlerin, ideolojilerin, yönetilen algılarımızın farkındalığını kazandığımız bir dünya olsa güzel olabilir. çok dindar bir arkadaşım bir gün bir cümle kurdu, dedim ki "ama bu hiç adil değil." dedi ki bana "ama zaten allah'ın bu dünyada bir adalet sözü yok ki." hımm. peki.

    kötü şeyler iyi insanların başına gelebilir, bu dünya adil bir yer değil. ondan adil dünya hipotezinin kimseyi kurtaracağını düşünmüyorum. o bir savunma mekanizması sadece.

    eğitim bizi kurtarır, o da şu dönemde biraz sıkıntıda. formal ve informal eğitim araçlarıyla toplumsal barışı inşa edecek, bireye hakkını hukukunu öğretecek bir eğitim hoş olabilirdi aslında.

    güneşli günler görecek miyiz, çocuklar?

    benim böyle videoları izledikten sonra çok midem bulanıyor da.

    yazıda bahsettiğim makale şu, isteyip de ulaşamayan olursa elimde pdf'i var gönderirim.

    http://journals.sagepub.com/….1177/0146167216653933

    adil dünya hipotezini de şu yazıdan öğrenmiştim, yine ilgisini çekene:

    https://www.theatlantic.com/…victim-blaming/502661/

    edit: imla

  • şaka maka karşıdaki üç keko bu saatten sonra ince'ye oy atar akp'ye attım der :)

    üçü de içinden "adam haklı amk" demiyorsa ben hiçbir şey bilmiyorum.

  • gecen gun rastladim da bayagi iyiymis :)

    - ne ictiniz usta?
    - abzolut
    - ne yediniz?
    - kerevit.. abzolut kerevit.
    - pompalamaya devam..

    ...

    - erken bosalma sorunum var.
    - kacta bosaldin abi?
    - saat 7 falandi.
    - harbiden erkenmis..

  • bir mehmet şimşek açıklamasıdır.

    "maliye bakanı mehmet şimşek, devlet kurumlarındaki araçlara harcanan paranın türkiye'nin milli gelirinde ve bütçesinde çerez parası bile olmadığını söyledi.

    maliye bakanı mehmet şimşek, gaziantep'te, şehitkamil belediyesi tarafından yaptırılan aydınlar oto sanayi sitesi'nin açılışına katıldı. açılışta konuşan bakan mehmet şimşek, muhalefetin, devlet kurumlarındaki araçlara harcanan parayı eleştirdiğini anımsatarak harcanan paranın türkiye'nin milli gelirinde ve bütçesinde çerez parası bile olmadığını kaydetti. devlet kurumlarındaki araçlara yönelik konuşan şimşek, şunları söyledi: "araç saltanatı diye ortalıkta bu işin istismarını yapanlar, topu topuna genel müdür ve üstünden bahsediyor. taş çatlasa 2 bin genel müdür var. hadi 40 müsteşar ve 100 müsteşar yardımcısı olsa abartıyorum, 26 bakan bunların hepsini toplasanız türkiye'nin milli gelirinde, bütçesinde çerez parası değil, çerez. bakın 2014 yılında türkiye'deki bütün araçların satın alınması, kiralanması, bakımı, onarımı ve yakıtı 3 milyar 300 milyon liradır. türkiye'nin bütçesi 473 milyar liradır. binde 7'de bahsediyoruz. bakın, şu anda bütün siyaset indirgenmiş, binde 7'ye indirgenmiş. niye? çünkü vizyon yok, program yok, proje yok. kusura bakmayın bunları söylemem lazım, çünkü programları olsa, vizyonları olsa bunları konuşurlardı. gelip burada yapılmış bir cumhurbaşkanlığı yerleşkesinden, efendim araç konusuna bütün sermayeleri bu olmazdı."

    konuşmaların ardından bakan şimşek, beraberindekilerle birlikte açılışını yaptığı siteyi gezdi."

    kaynak: http://www.cumhuriyet.com.tr/…rasi_bile_degil_.html

    edit: video geldi.

  • yorumcu kalan 5dk’da artık 3 gol atması lazım, çok zor diyor.
    olm fener 5 dakikayı bırak, 5 haftada 3 gol atamadı aq. deli galiba.