ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
athena gökhan'dan kara cuma tepkisi
kişinin 15 yaşındaki haline vereceği öğüt
-
- sayisali secme! hem ögretmen lisesi okuyup hem sayisal secince matematik ögretmeninden daha büyük ne olabilirsin öküz! bi de salak salak hayaller kuruyorsun, al simdi o matematigi g*tüne sok!
teselli: neyse... herseyin hayirlisi.
dünyanın en kısa ve masum aşk hikayesi
-
bundan yıllaar önce ilkokula giden iki velet arasında geçmiştir. şimdi koca eşek olduklarından isimleri gizlenmektedir.
edi (8) büdü (8)
edi erkektir. ders zili çalar ve sırasına oturur. büdü hanıkızımız öğretmen geldiğinde edi beye bir kağıt uzatır. üzerinde
"beni sever misin" yazmaktadır
ke duygulu edi bey daha o zamanlardan zerafetini ve centilmenliğini belli ederek kızcağızı geri çevirmez ve "evet" yazarak kağıdı geri verir.
yazışma ders boyunca sürer. zilin çalmasına az kalmıştır. büdü kağıdı edi'ye uzatır.
"ya şimdi öğretmen kızar bize, ayrılalım en iyisi"
edi kağıda "olur" yazar ve geri verir.
işte bir aşk daha böyle bitmiştir.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
+ bak babacım bi sumuklubocek bide salyangoz cizdim.
- aferin kızıma, cok guzel olmus.. sumuklubocekle salyangoz arasında ne fark var peki kızım?
+ sumukleri akana sumuklubocek, salyaları akana salyangoz denir.
bolu belediyesi'nin yabancılara vergi zammı
-
bolu belediye başkanının mültecilere karşı hayata geçirmeye çalıştığı hoş girişim.
--- spoiler ---
bolu belediye başkanı tanju özcan, kentte yaşayan yabancı uyruklu kişilerin su faturası ve katı atık vergisi ücretlerine 10 kat zam yapılacağını açıkladı. özcan, "arkadaş, yardımı kesiyorsun gitmiyorlar. 'iş yeri ruhsatı vermiyorum' diyorsun gitmiyorlar. biz yeni önlemler almaya karar verdik" dedi.
--- spoiler ---
artık yerel yönetimler kendi çapında çözüm getirmeye çalışıyor.
umut veren haber
konuşma videosu
(bkz: suriyeliyi de afgani da istemiyorum)
korku
-
bir deney yapılmış: aynı yaşlarda, aynı kiloda aynı şartlarda iki kuzu kafese konmuş. yan kafese ise bir kurt. kurdu kuzulardan yalnızca biri görebilmekteymiş. aylar sonra kurdu gören kuzunun zayıfladığı gözlenmiş. kurt kuzuya bir şey yapmıyor olmasına rağmen kuzu yaşadığı korku ve beslenme yetersizliği nedeni ile ölmüş. kurdu görmeyen diğer kuzu ise sağlıkla yaşamaya devam etmiş. bu deneyi yapan ibn-i sina’nın amacı zihinsel durumumuzun, duygular ve tutumlar üzerinde etkilerini araştırmakmış. aslında güvende olmasına rağmen kuzuyu öldüren korkuyu büyütmesi imiş. belli ki varsayımlar ve olma ihtimali ile büyüttüğümüz korkularımız ölümcül olabiliyor.
barbaros şansal izmir depremi tweet'i
-
aynı sofradan yedik, doyan düşman oldu.
yer yarılsa da içine girsem denilen anlar
-
bir 3-5 yıl olmuştur sanırım. gerçi gönül üzerinden yüzyıllar geçsin istiyor ya, neyse. böyle aile meclisi toplanmışız, masalar uç uca eklenmiş, uzun bir masada yemek yenilmekte. amcalar, halalar, teyzeler ve bu saydıklarımın alt soyları ile üst soyları, epey kalabalığız anlayacağınız. tam bir hiyerarşi olmasa da ailede kendinden en çok korkulanlar başta olmak üzere büyükten küçüğe doğru da bir dizilim söz konusu. biz kuzenlerse masanın sonlarında gırgır şamata konuşlanmışız. hangi sivri akıl bilmiyorum ama içlerinden biri böyle bir kalabalığı en son aztec stadında görmüş olacak ki "hadi meksika dalgası yapalım lan." diyor. olur mu? olur. o coşkuyla dünyanın en sıradan gösterisi gibi geliyor bünyeye, gençlik işte. neyse efenim, en uçta oturmam hasebiyle 3! deyince verilen "başlat!" komutuyla 'oleeyy' nidalarıyla ayağa kalkıyorum geri oturuyorum. masada ölüm sessizliği. herkes manasızca bana bakıyor. kuzenler dahil. çok pis tufaya geliyorum. dayımın "hayırdır inşallah" bakışları eşliğinde tek derdim buymuş gibi tabakların desenlerini incelemeye başlıyorum. o günden sonradır ki, aile ortamlarında "alemin kralı geliyooorr" tezahüratıyla karşılanır; "eski açık sarı desene" diyeni vururum.
garipoğlu ailesi'nin yaptığı ilginç nişan
-
şu ülkede yaşanan her pisliğe tek tek tepki vermeye kalkmak için baya mesai harcamak lazım.
bu ney laaan.
insanda biraz vicdan olur, empati olur, adalet duygusu olur.
bu söylediğimden daha önemsiz olmakla beraber,
ben zenginlik düşmanıyım arkadaş açıkça söylüyorum.
hiç bana gelip sermaye karşıtı pis fakirler geyiği yapmayın.
bu düzende zenginlik dolaylı hırsızlıktır.
hele ki böylesi vicdansız, izan yoksunu insanların planlı yahut plansız dangalaklığı tartışma konusu bile edilemez.
genç bir kızın vahşice canını al, sonra aynı tarihte nişan töreni yap.
utanır lan biraz insan.
ben sizin yerinizde olsam yaşanan vahşetin yıldönümünde utancımdan sokağa çıkamam.
siz unutmuş olabilirsiniz
umursamıyor da olabilirsiniz
ancak cem garipoğlunun yaptıkları sizin umursamazlığınızla birleşince garipoğlu soyadının her bir harfine zift gibi yapışmıştır.
allah bin türlü belanızı versin.
münevverin hayatından çalınan her gün iki cihanda size azap olsun.
starbucks'ta bardakların üstüne isim yazılması
-
yaşanmış bir olay:
yaşlıca bir amca starbucks görevlisi delikanlıya bir adet sütlü kahve almak istediğini söyler.delikanlı 'latte' mi der,adamcağız sütlü kahve evladım der,bir şekilde anlaşılır,delikanlı:
beyefendi isminizi alabilir miyim?diye sorar,
yaşlı amca:
emekli korgeneral hede hödöoğlu diye cevap verir bünyede alışkanlık yaptığından dolayı.
az sonra delikanlı imanının gücüne sığınarak yeri göğü inletir:
emekli korgeneral hede hödöoğluuuuuu,emekli korgeneral hede hödöoğluuuuu kahveniz hazır paşam.