hesabın var mı? giriş yap

  • eskiden, osmanlı zamanından günümüze ulaşan bir uygulama, bir çeşit gelenek.
    osmanlı'da eve gelen misafire "aç mısın?" diye sormak ayıp sayıldığından hemen bir kahve pişirilir, yannda su ile ikram edilirmiş. misafir açsa suya uzanır, sudan içermiş. o zaman derhal sofra kurulur, yemek çıkarılırmış. toksa zaten mesele yok, keyifle kahvesini içermiş.
    güzel bir gelenek ha!

    ekleme; aldığım "kaynak nedir?" mesajları üzerine yaptığım eklemedir. bu bilgi kulaktan bilgidir. islam eserleri müzesi restoranı'nda katıldığım bir iftar programında, müzenin kahve köşesinde biz misafirlere kahve yapımı ve tarihçesi anlatılmıştı. kaynak budur.

    debe editi: debeye girmiş ilk ve tek entrymi gecikmeli olsa da şöyle bir seveyim ben.

  • polisin sizden kimlik isteme yetkisi vardır. sizden kimlik isteyen polise kimliğinizi göstermezseniz bunun sonuçları vardır. bir kadın gidip de polise zorla kimlik veriyorsa başka tabii. yani polis sizden kimlik isteyip kimliğinizdeki bilgileri kullanarak size sosyal medyadan arkadaşlık isteği göndermişse, ileti yollamışsa en basit ifadeyle devletin kendisine verdiği yetkiyi kişisel amaçları için kullanmıştır. bu da kanunlara aykırıdır. meslek etiği açısından da asla doğru değildir zaten. kısacası bir kadın polise kimlik göstermediğinde nasıl ki bir sonuçla karşılaşacaksa benzer bir sonuçla da o kimlik bilgilerini kullanarak sosyal medyadan arkadaşlık isteği vs. gönderen polis de karşılaşmalıdır.

  • boğaziçi elektrik&elektronik mühendisliği bölümünü kazandığımı bana haykırmıştır az önce.

    şaka lan şaka. 7 yıl oldu ben üniversiteden mezun olalı. burası benim hayalimdi. her yıl bu başlığa girerim bunu. deliyim ben.

  • ç: çocuk, 3 yaşında, dişi
    b: bob, yani ben
    a: çocuğun annesi, benim ablam
    mekan: seyir halindeki arabanın arka koltuğu

    b: (çocuğun elindeki tüylü ve biçimsiz oyuncağı göstererek) ay oyuncağın çok tatlıymış adı var mı?
    ç: (önde oturan annesine yönelerek) anne biz dışarıda mıyız yoksa içeride mi?
    a: dışarıdayız ama biz bize olduğumuz için de içeride sayılırız.
    b: bunun oyuncağın adıyla bir alakası var mı?
    ç: bunun adı aslında tüylü bok. ama biz dışarıda ona tüycük diyoruz.
    b: anladım.

  • gsm operatörlerinin rekabeti kızıştırmadığı yıllardı. babalar çocuklarına aylık 100 kontör alır, gerisini düşünmezdi. oğlum aşık mı olmuş, ergen miymiş bakmazdı. aynı operatörde olanlara mesaj atmak 1-2 kontörken farklı operatördekilere mesaj atmak imkansıza yakındı.

    şimdilerde ise rekabet çetin. her yöne 9767000 bin mesaj hakkını 10 liranın altına almanın mümkün olduğu gibi, whatsapp gibi bedava mesajlaşma imkanı sunan uygulamalar da var. msn'i, facebook'u hiç saymıyorum bile. bu sebeple şimdiki ergenler çok şanslı. bi kızdan hoşlanınca "inşallah telefonu telsim'dir" gibi zavallı dileklere ihtiyaçları yok.

    ben şu anki imkanlarla ergen olsaydım, orta 2'deki platonik aşkım duygu'nun elini mutlaka tutardım. eminim.

  • bir önceki aşaması: yanlış kişiyle evlenileceğinin anlaşıldığı an.

    kim anlatmıştı hatırlayamadım. gerçek bir olay. nikah salonunda merdivenleri inerken kadın kravatını düzeltiyor adamın. hani, sanki beğenmiyormuş gibi. adam bi duruyor şöyle, suratına bakıyor kadının. artık n'oluyosa o anda, dönüyor sırtını, çıkıp gidiyor. sonra ikisi de başkalarıyla çok mutlu evlilikler yapıyor.

    haaaaa şimdi hatırladım; eski kaynanamdı anlatan.

    ulan acayip gülme geldi.