hesabın var mı? giriş yap

  • hatırlayanlar iyi bilir. bu dönem okuyanların bu sömestr tatilini asla unutmadıklarına eminim. o sene sömestr tatiline giren okullar 2 haftalık tatilin sonunda yoğun kar yağışı nedeniyle yanlış hatırlamıyorsam 1 hafta veya 2 hafta daha uzatılmıştı.

    bu o dönem okuyanların altın çağı gibi bir şeydi. bu kadar keyif veren ve o yoğun karın keyfini çıkarıp sömestr tatilinin kar tatiliyle birleşmesi muhteşemdi.

    zaten o günden sonra burnumuz boktan çıkmadı arkadaşlar. ne bir daha öyle kar yağdı ne de o hissi bir daha alabildim. bilseydim son olduğunu dönüp bir kez daha sarılırdım.

  • bir yerde okumuştum. sanırım aylin balboa'nın hikayesi idi. "yaşlanmak mütemadi bir kaybediş"tir. diye . kendimden biliyorum (80 yaşına geldim artık) hacmen azalıyor insan. ruhen de azalıyor. tanıdıklar azalıyor...tükeniyor en sonunda. hayat bitmiş oluyor.

  • bill gates veya mark zuckerberg'e bak, bir de bizim zenginimize bak. pişmiş kelle gibi sırıtıyor bir de görgüsüz.

    edit: açıkçası videoyu twitter'da görmüştüm. sözlüğe girince başlığında yalnızca üç entry olduğunu gördüm ve sırf test için, yaratıcılık bakımından hiçbir değeri bulunmayan klasik debe entrysi girmek istedim. sonuç ortada. umarım sözlüğün halinin vahametini anlıyorsunuzdur.

    en azından bu durum hayırlı bir işe vesile olsun diyor ve sizi şu başlığa yönlendiriyorum: (bkz: hamza'nın protezi için 25bin tl gerekiyor)

  • dün bindiğim otobüsün çok dolu gelmesinden dolayı orta kapıdan bindim, yanımda iki japon turist duruyordu akbilimi öne uzatmaları için onlara verdim ancak akbilimi ellerine aldıklarında donup kaldılar. ben de elimle akbili öne uzatın gibi bir işaret yaptım. bizimki akbili biraz uzattı ve hooop bizim vatandaşlardan biri kaptı akbili, akbil elden ele gitmeye başladı. bu uygulamayı gören japonlar önce birbirlerine sonra da bana doğru bakıp mutlu mutlu sırıtmaya başladılar. ve yolculuk boyunca uzatılan bütün akbilleri elden ele gönderdiler.

    aynı otobüste bir teyzenin kendisine yer vermek isteyen gençlere "siz oturun ben birazdan vapura bincem orda uzun uzun otururum" demesi. aynı teyzenin kapı her açıldığında "düşme yavrum" diye kolumdan tutması.

  • çok saygı duyduğum bir kişiydi. çok üzüldüm. müslüm gürses'i dinleyip tüylerim diken diken olduğunda, içimden ali tekintüre ve burhan bayar'a da saygı duyardım. yeteneğini ve müzik piyasasının son dönemdeki halini son röportajında şu sözlerle dile getirilmişti;

    "insanlar birtakım şeyleri zor elde ederse onun kıymeti olur. şimdi her şey elinizin altında. insanlar işin kolayına kaçıyorlar; arayış yok, ruh zenginliği yok… yani ‘sevgiyi’ anlatırken artık o derinliği yaşamıyor insanlar. şimdi şarkı sözü yazanlarda işin kolayına kaçıyor. kendileri ruhlarından bir şeyler katacaklarına, bizlerin yaptığı şarkıların sağından solundan alıyorlar. bu kolaycılıkla iyi şarkı çıkar mı? ancak günlük dinlersin, oynarsın. şimdikiler hep oyun havası, ritim ya da dans müziği… bu durumun etkilerini 20 sene sonra göreceğiz; kültür boşluğu olacak. yaklaşık 10 senedir geleceğe taşınacak bir tane şarkı bulamazsınız.

    artık duygu dünyası da değişti. bazı şeyler çok kolay elde edilir hale geldi. kolay elde edilen şeylerin kıymeti olmaz. bundan sonra kolay kolay ne bizim gibi yazanlar gelir ne de öyle okuyanlar… çünkü o zamanın, o ortamın içinde yoğrulmuş insanlardık biz. bugün bilgisayarla, internetle yoğrulan insanın duygusundan fazla bir şey bekleyemezsin."
    toprağı bol olsun, geride kalanlarına sabır dilerim.