hesabın var mı? giriş yap

  • pazarda bir şeyler satan ilk kadınmış gibi davranılarak yazılmış kıytırık bir hikaye. kızın tam yanında soğan satan teyze var aynı hikayeyi ona neden yazmadınız? cihangirli olmadığı için o teyzeyi kadından saymıyor musunuz ?

  • bilim kurgu yazarı harlan ellison 1957 yılında soldier from tomorrow adında bir kısa hikaye yayımladı. bu hikaye the outer limits dizisinin soldier adlı bölümüne uyarlandı. hikayede uzak gelecekten o zamanın amerikasına gelen bir savaşçı vardır.

    hikaye, terminator'ün hikayesine çok benziyor. gelecekten gelen iki düşman hikayenin sonunda ölüyor. ölenlerden biri, kendisine yardım eden aileyi kurtarmak için kendini feda ediyor.

    terminator gösterime girince yazar ellison hemen filmin yapımcılarına intihal davası açar. james cameron bahsi geçen intihali inkar etse de yapımcılar ellison'a ödeme yapar. ve hatta terminator filminin sonunda jeneriklere kendisine bir teşekkür notu bile eklerler. james cameron işlerin bu kadar ileri gitmesinden hiç bir zaman memnun olmuyor tabi.

    filmin ev sineması sürümlerinde harlan ellison'a teşekkür edilen yazı görsel

    james cameron, kariyeri boyunca intihal nedeniyle aleyhine çok sayıda dava/iddia aldı. ancak harlan ellison, mahkeme dışında bir uzlaşma ile kazanan insanlardan yalnızca biriydi. bu uzlaşı bir tür suçluluğun kabulü gibi görünüyor. resmi açıklama olmasa da anlaşmanın yaklaşık 65.000 dolar olduğu ve jeneriklerde adının görünmesi işine bir onay içeriyor. harlan ellison'a edilen teşekkür, james cameron kusura bakmasın yemek işini sağlayan şirketin kartvizitini koyup edilen teşekküre benzemiyor.

    1964 yapımı soldier dizisinin açılış sahnesi
    https://youtu.be/2i2jt0m5-0c

    bu da aynı dizi bölümünün sonunda geçen diyalog:

    "tüm kuyuların en karanlığından, insanın ruhu, en karanlık sorulardan gelir: asker korumak için mi geldi? yoksa öldürme içgüdüsü müydü? karanlık çukurdan sorular. ama cevap yok. cevaplar gelecekte yatıyor. insanların makine olduğu, öldürmek için doğduğu bir gelecek mi yoksa bizim için zaman var mı? zaman. dünyada her zaman… ama bu yeterli mi?”

    * harlan ellison'un dediği gibi: hakkınızı yedirmeyin arkadaşlar.

  • yedi sülalem fenerbahçeli, babam kongre üyesi ben de hasta fenerbahçeliyim. çevrem de gerek galatasaraylı gerek fenerbahçeli fanatik taraftarlarla dolu. bate borisov maçında stada paraşütlü meşale atan fenerliyi de tanırım, seyrantepe rüzgarında pankart boyarken neredeyse parmağını kaybeden galatasaraylıyı da...

    ben bugüne kadar bu derbinin böylesine siklenmediğini ilk defa görüyorum. normal zamanda git bir mahalleye, altışar tane çocuğa formaları giydir top oynat; en az yirmi kişi izler o maçı.

    takımların ligdeki durumlarından, kadrolarından, form grafiklerinden bağımsız olarak üç hafta önceden başlardı bu derbinin tantanası. maçtan sonra bi' üç hafta daha devam ederdi.

    bu durumun ne fener'le ne de galatasaray'la bir alakası var. insanlar yaşama sevincini kaybetmiş artık bu ülkede. geçim derdi, kutuplaşma, haksızlık, hukuksuzluk derken bitmişiz biz. insanların burada birbirine laf sokmaya bile mecali kalmamış.

    yazık...

  • şu uzaylı, ya da mahmut abi, ya da tanrı, üstün zeka değil de eğitilemez gerizekalı olsa, lakin zihinsel yeteneklerindeki bu ani düşüşe rağmen biz insanların davranışlarını sınamak amacından vazgeçmeseydi, öyle ki; yine eğer sadece a kutusu alacağımızı öngörüyorsa oraya bir milyon dolar koysa, yok eğer açgözlülük edip hem a kutusunu hem de b kutusunu alacağımızı tahmin ediyorsa a'yı boş bırakasa - ve fakat bu sefer öngörülerindeki başarı oranı %0.01 olsa sadece, sorulduğunda siz ne yapardınız?

    eğer a yı seçecek olsaydınız bu denyo yaratık büyük ihtimalle ikisini de alacağınızı düşünüp a kutusunu boş bırakmış olacak ve siz de a'yı seçip avucunuzu yalayacaktınız. yok eğer ikisini de alacak tipte biriyseniz, bu sefer yaratık "a'yı alacak sadece" diyip oraya bir milyon dolar koymuş olacak, siz de iki kutu ve bir milyon bin dolar sahibi olacaktınız.

    durum böyle olsaydı ortada bir paradoks olur muydu? yani eğer tercihiniz anlamsız olsaydı diyorum. eğer sadece a'yı seçecek biriyseniz her halukarda beş parasız kalacaktınız ama eğer ikisini de alacak gibiyseniz bir küsür milyon dolarınız olacaktı. tercihiniz hangi aşama(lar)da anlam kazanıyor? siz tercihinizi şimdi mi yapıyorsunuz yoksa nasıl biri oldugunuza göre kaç para kazanacağınızın tercihi çok önceden yapıldı mı? böyle bir teste tabi tutulacağınız 50 yıl önceden haber verilmiş olsa, siz de bu 50 yıl boyunca düşünüp kendinizi eğitseniz dolar milyoneri olmayı %99.99 ihtimalle garantileyebilir miydiniz? kutuların başında herhangi bir tercih sözkonusu mu gerçekten yoksa tercih çoktan yapıldı mı?

    başka bir soru; bir zar atıyorsunuz ama teknik o kadar ilerlemiş ki zarın ne geleceğini hesaplayan makineler var, üstelik bu makineler zarı kimin atacağı söylendiğinde ne geleceğini hemen hesaplayabiliyor; zarı atacak olan bensem, onu hangi yükseklikten, hangi hız ve hangi açıyla atacağımı bilebiliyorlar. zarı elime aldım, makineler altı gelecek dediler, altı atmama ihtimalim var mı? zarı attıktan sonra çamura yatıp masayı sallasam beş gelir mi? makineler masayı sallayacağımı da hesaba kattılar mı acaba? kattılarsa sallamazsam ne olur? sallamayı düşünüp sallamayacağımı da hesaplayabilirler mi?
    hesaplanamayacak bir şey yapabilir miyim?

    bana kalırsa bariz determinizm ve özgür irade paradoksudur bu ve hayatın bu paradoks çerçevesinden nasıl algılandığını irdeleyen bir karakter testidir de aynı zamanda.

    soru çok basit aslında: hesaplanabilirliğin dışına çıkabilir misiniz.
    çıkabilir misiniz?

    (edit notu: başarısı %0.01 olan mahmut aptal mıdır tartışma konusu olabilir. ortada iki seçenek varken %0.01 gibi bir başarı yakalamakla %99.9 başarı yakalamak aynı derecede yetkinlik gerektirir. kendimi eleştirilerim sürecek)

  • - yemek esnasında daha yemeğin tadına bakmadan, yemeğe tuz katıyorsun, bu önyargılı olduğunu gösterir.

    - hayır, bu tarz ortak yemek mekanlarında az tuzlu yiyebilecek insanlar düşünülüp, yemekler genelde çok az tuzlu veya tuzsuz yapılır, bense kendime göre daha tuzlu yediğimden içine hemen tuz atarım, bu da benim geçmiş tecrübelerimden iyi ders çıkardığımı gösterir.