ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
başkanlık sistemi tartışmaya açılabilir
-
(bkz: şer ittifakı)
bu nasıl ayrıştırıcı bir dil ya rabbi
haç işareti gördüğünüz eczaneye girmeyin
-
evet girmeyin ki biz girip rahatça aradığımızı bulalım. destekliyorum.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
koç grubuna bağlı şirketlerden birisinin görüşmelerinde baya baya yazılı sınav yapmışlardı.
sorulardan birisi şuydu: kendinizi hangi hayvana benzetiyorsunuz?
ulan zaten insan kaynakları denen oluşuma gıcığım bi de böyle abuk subuk sorularla insanı çığırdan çıkarıyosunuz tövbe tövbee.
ördek yazdım ben de. çıkarsın bakalım ne anlam çıkarıyosa diyerek.
1.5 ay sonra aradılar işe kabul edildiniz diye.
yaran fıkralar
-
öğretmen derste sormuş:
- "çocuklar dil balığı neden yassıdır?"
önden biri parmak kaldırmış:
- "hocam bana amcam anlatmıştı balinanın teki buna bi kaymış, yassılmış."
ögretmen kızmış ve
"bir daha böyle terbiyesizlik yaparsan seni sınıfta bırakırım" demiş.
ertesi gün öğretmen tekrar sormuş:
-"peki ıstakozun gözleri niye dışardadır?"
aynı çocuk yine parmak kaldırmış:
- "hocam onu da amcam anlatmıştı, o sırada ıstakoz da ordaymış"
zeki müren vs bülent ersoy
-
biri erkek olarak kalmayı tercih etmiş olsa da istanbul hanımefendisi kibarlığında iken, diğeri kadın olmayı tercih etmiş olmasına rağmen kasımpaşa külhanbeyi kabalığındadır.
düğün istemeyen ve parayı umursamayan güzel kız
-
benim bu.
sadece güzel değilim işte amk. bir de erkeğim. düşündüm de para da önemli. tamam beyler ben değilmişim, dağılabilirim.
ebru gündeş
-
cumhuriyet tarihinin en büyük vurgununu yapan adamın karısı.
ebru gündeş, az önce programda "dilerim bu kara günler çabuk geçer çünkü çocuğumun incinmesini istemiyorum" dedi. her birinin cebinden 3221 tl para çalınan seyirciler, alkışlarıyla destek oldular.
bu ülkenin başka bir noktasında ise maviş eşme'nin 40'ı çıkmamış oğlu ayaz, camı olmadığı için çerçevesi naylonla örtülen odada zatürreden öldü. eşi askerde olan maviş hanım'ın arkasında maddi destekçi kimse yoktu, her yoksula yetişemeyen devlet onlara da yetişememişti çünkü beslemesi gereken çok yandaşı ve kaçırması gereken milyon dolarları vardı.
eminim maviş hanım da oğlu ayaz incinmesin isterdi.
http://www.radikal.com.tr/…_zaturreden_oldu-1167883
ısparta'da parmak izinden yere çöp atanlara ceza
-
başlık karakter sınırından dolayı başlığı böyle açtım.
haberi okuyunca kendimi geleceği anlatan bir romanı okuyor gibi hissettim.
"ısparta emniyet müdürlüğü, umuma açık alanları kirleten kişileri atıklardaki parmak izlerinden tespit ederek haklarında adli işlem başlatma kararı aldı."
https://mobile.twitter.com/…tus/1591701612904566784
https://mobile.twitter.com/…tus/1591710108538511360
edit: türk halkı her girişim ile dalga geçerek insanların azmini yok ediyor, her güzel uygulama hep başka ülkelerden mi bize gelecek? işe yarar ya da yaramaz, çevre için böyle bir şey denemeleri çok güzel. şu uygulama japonya'da olsa " vay, adamlardaki vizyona bak." dersiniz.
coder atasözleri
-
bug'in gelisi warning'den bellidir
starbucks'ta oturup tek kelime konuşmayan çiftler
-
kızılmaması gereken çiftler.
genciz, otobüsün en arka sırasına oturan kişilerin karizmatik olduğunu düşündüğümüz ve her fırsatta bu sırayı arkadaşlarımızla beraber işgal ettiğimiz yıllar...daha ses tonumuzu da ayarlayamıyoruz. yaptığımız her espri yüksek ton ve pitch'ten çıkıyor. bazen grupta bir kaç kız oluyor, yüzyüze konuşacak kadar samimi olmadığımız için diğer bir sap arkadaşımıza esprilerimizi baya bi yüksek sesle yapıyoruz ki kız da duysun gülümsesin. hafif bi gülümsesin hemen yavşamaya başlayacağız.
tabi bu yüksek sesle yaptığımız ve çok komik olduğunu düşündüğümüz esprilerin olgun kişiler tarafından beğenilme olasılığı çok düşük. hadi diyelim beğenilme ihtimali var, yine de adamın tek derdi o olmayabilir. kim bilir kafasında ne fırtınalar kopuyor, nasıl baş ağrısı çekiyor o sıralar. arkasına dönüp hafif bir kızgınlıkla uyarıyor bizi.
eğer insanlara biraz saygılı bir grupsak sus pus devam ediyoruz yolculuğa, ya da sesimizi kısıyoruz. ama gücünü ergenliğinden alan bir arkadaşımız varsa yanımızda "sanane be, babanın otobüsü mü" diye çemkiriyor belki babası yaşındaki adama. ortam geriliyor.
işte bazen gücümü ergenliğimden aldığım yıllar aklıma geliyor, bu çemkirmeyi de yaptığımı hatırlıyorum. şimdi utanıyorum. insanların tek derdinin gruptaki kızların dikkatini çekmek olmadığını, çok daha kritik meselelerin insanın kafasını meşgul ettiğini, yolculuğun bunları düşünmek için önemli bir fırsat olduğunu, o yaşlarda yaptığım esprilerin gerçekten de komik olmadığını anlıyorum.
demem o ki, konuşmadan oturan bu çiftler de yaşayacaklarını yaşamışlar, eleklerini asmışlardır. nezih bi ortamda bir saat oturup beraber kafa dinlemek en önemli ihtiyaçlarından biri olabilir. zamanla onları anlayacak duruma da geliriz belki. yani belki diyorum bak, kesin bir şey demedim.
şehirlerarası otobüs seyahatinin fark ettirdikleri
-
yol üstündeki evlerde sönük aydınlık, biçimsiz çirkin binalar ve o binalarda yaşanan tutsak hayatlar, halkın çoğunun burnunda kemik ya da et probleminin olması, ilk dört koltuğa uykusuzların oturması.