hesabın var mı? giriş yap

  • dünyanın en zor ve meşakkatli mesleklerinden biridir. tek bir projede mimar; harita mühendisi, jeoloji mühendisi, inşaat mühendisi, çevre mühendisi, makine mühendisi, elektrik mühendisi, peyzaj mimarı, iç mimar, meteoroloji mühendisliği gibi mesleklerle adapte çalışmalı. projede koordinatör genellikle mimar olur. yukarıdaki disiplinlerden biri bir hata yaşadı mı soluğu direkt mimarda alıyor. hata projelendirme aşamasında görüldü mü pek sıkıntı değil, lakin uygulamada çıktı mı, işte o zaman şenlik başlıyor. binlerce liralık zararlar çıkabiliyor.

    örneğin geçen gün nat geo'da cennet adası'nı yaratmak adlı programı izliyordum. orada bile dünya çapındaki milyonluk mimarlık firmaları büyük hatalar yapıyordu.

    mimar, meteoroloji mühendisinden gelen bilgileri iyi yorumlayamamış. yat limanını hakim rüzgarın geldiği yöne tasarlamış. proje ortalarında liman inşaa edilirken sert dalgaların günlerce bir türlü dinmediğinin farkına varıyorlar. meteoroloji mühendisinden gelen rapolar incelendiğinde yat limanı olmaması gereken en son yere tasarlanmış. mimar detayı gözden kaçırmış. limanın yeri değişecek ama zarar binlerce doları buluyor.

    benim de buna benzer askeriyede bir anım var.

    askeriyede yedek subayken bir şantiyede elektrik problemi çıktı. yeni yapılan binanın trafosu yanlış yere projelendirilmişti. inşaat bitimine doğru elektrik kabloları döşenecekken dışarıdan trafoya elektriği nasıl getireceklerini bilemediler.

    elektrik mühendisini çağırdılar, "neden tüm hattı burada topladın?" dediler. elektrik mühendisi de dedi ki; mimardan gelen arazinin vaziyet planında, 100 metre ötede ana trafo var. en mantıklı yer burası göründü." gel gör ki çevrede hiç ana trafo yok. en yakın ana trafo, karargahın 700 metre diğer tarafında var.

    mimarı çağırdılar. "birader çevrelerde hiç trafo yok. neden vaziyet planına bu trafoyu koydun?" o da dedi ki "bu vaziyet askeriyeden bize verildi. hiç eklenti çıkıntı yapmadık. tüm elektrik, kanalizasyon, su hattını vs.. bu vaziyete göre projelendirdik."

    mimara bu vaziyeti veren tsk memurunu buldular ve sordular; "bu vaziyeti nereden buldun?" o da dedi ki; "bu vaziyet planı uzun süredir bizde. buna eklenti ve çıkıntıları ancak karargahın tekniker çalışanları yapar."

    karargahın elektriğinden sorumlu teknikeri buldular. 20 yıldır tsk'da çalışıyor. ona da sordular. "gomutanım o trafo 70'lerden kalmaydı. bedaş 5 yıl önce geldi kaldırdı onu. yerine 700 metre ötede yenisini kurdular. haberiniz yok mu?"

    karargah komutanları düşündüler taşındılar, bir ihale uzmanına danıştılar. ihale uzmanı da dedi ki " tsk çalışanları bu değişikliği vaziyete işlememiş olabilir ama projelendirme ihalesini alan mimarlık firmasının projelendirme öncesi gelip vaziyet planını yerinde kontrol edip incelemesi gerekirdi."

    velhasıl kelam kabak yine mimarın başına patladı. yaklaşık 70 bin tl'lik zarar vardı. birbirilerini mahkemeye verdiler. 1 ay sonra terhis oldum. ne ettiler bilmiyorum.

  • 5 kişilik bir ailede o an için 4 dilimlik pasta varsa "ben zaten bu pastayı hiç sevmem" diyen kişidir.

  • eski türklerde kadınlar toplumda, devlet işlerinde hatta savaşlarda belki de günümüzdekinden bile daha etkin roller oynamışlardır.

    bazı topraklarda kız çocukları diri diri gömülürken, bazı topraklarda kız çocukları firavunlara, krallara kurban edilip kanları içilirken ve çoğu toplumda kız çocuğu sahibi olmak utanç kaynağı iken türkler kız çocuklarını erkek çocuklarından ayırmamış; at binmeyi, ok atmayı, avcılığı vs. öğretmişlerdir.

    tabii kızlar büyüdükçe evlilik durumu söz konusu olur.
    bazen çeşitli şenliklerle toplu düğünler yapılır, gelin adayı hediyelere boğulurdu.
    işte, bu düğünlerde gelin kızımıza, kaynanası tarafından en değerli hediye yani beşibiryerde takılırdı.
    burada aklımıza sadece altın gelmesin!
    şamanizm inancına göre en değerli taşlardan gümüşe kadar değişiklik gösterebiliyordu bu takılar. lâkin değişmeyen şey sayısı idi. ne dört ne altı, sadece beş.
    bu sayının neleri temsil ettiğini belirmek gerekirse;

    1) inanç: ilk sıradaki takı. en büyük boydaki altın, taş vs.
    zaten büyükten küçüğe gider ya da birincisi en büyük diğerleri aynı boyda olurdu.
    birincisi gök tanrı mânâsına gelirdi ve gelin hanımın her vakit bu inançla yaşaması temenni edilirdi.

    2) devlet: gelin hanımın her vakit devletine, türk milletine sâdık kalması temenni edilirdi.

    3) aile: daha önce de dediğim gibi aile çok önemliydi türklerde ve gelin hanımın her daim ailesine bağlı kalması temenni edilirdi.

    4) töre: cesaret ve sadakati temsil ederdi. ayrıca geline bozkurt simgeli bir de taç benzeri bir takı hediye edilirdi.

    5) ölüm ve sonrası: bu evliliğin ve aile birlikteliliğinin öbür dünyada da devam etmesi temenni edilirdi.

    ve en güzel detay da bu taşların, altınların vs. dizildiği ip de artık adı her neyse ip, zincir vs. gelini temsil ederdi. yani bu temennilerin hepsini bir arada tutan gelin hanım idi.

    işte beşi bir yerde geleneği böyle başlamış ve günümüze kadar ulaşmıştır.

    tabii artık bu anlamlar unutuldu gitti.

  • kokeni orta asya ya dayanan turk irkinin, yuzyillar boyunca basindan gecen her turlu dini, fiziki ve cografi degisiklige ragmen farkindan bile olmadan halen gerceklestirdikleri, turklerin ilk kabul ettigi din olan samanizm den gelen adetler butunu.

    orn:
    - uzun ugraslar sonucu sahip olunan cocuklara "sati" ya da "satilmis" ismini vermek samanizm den gelmektedir.

    soyle ki: samanizm e gore her iyinin bir kotusu olma durumu* yuzunden her yeni bebek dogan eve ayni zamanlarda olum de ziyarete gelirmis, ve zayif gordugu cocuklari beraberinde gotururmus. bu inanca gore yeni dogan cocuklari olumun pencesinden korumanin en guvenilir yolu cocugu gecici bir sure icin komsulara ya da tanidiklara vermektir. bebek baskalarina verildikten birkac hafta sonra olumun ziyaret edip gittigi farzedilir ve cocuk komsu ya da tanidiklardan sembolik bir hediye karsiligi geri satin alinir. olay itibariyle belli bir sure de olsa satilip geri alinan bu bebeklere "sati" ya da "satilmis" ismi konur.

    gunumuzde her ne kadar aktivitenin kendisi yapilmasa da konulan isim samanizm gelenekleriyle aynidir.

  • müş. benim sayfalarım gelmiyo
    ben. şu an yurt dışı çıkışımızı sağlayan uydudan kaynaklanan bir sorun var efendim
    müş bi ilgileniverseydiniz siz
    ben. şey uydu uzayda efendim
    müş haa tamam o zaman

  • ezelden beri müteahhitlerin parası bitince ya inşaat durur ya da kaçar giderler milletin parasını toplayıp. buna eylem demeyi hangisi akıl ettiyse tebrik ediyorum çok havalı olmuş.

  • nasa mars'a adam gönderecekmis. sadece bir kisi gidebilecek, giden de geri dönemeyecek.

    ilk aday olan mühendise bu is icin ne kadar isteyecegini sormuslar:
    - 1 milyon dolar demis ve eklemis - kızılhaca bagislayacagim.

    ikinci aday olan doktora da aynı soruyu sormuslar. doktor:
    - 2 milyon dolar demis. - bir milyonunu aileme bir milyonunu da tibbi arastirmalara bagislayacagim.

    ücüncü aday olan temel ayni soruya
    - 3 milyon dolar diye cevap verince yetkililer digerleri bu kadar az isterken kendisinin neden 3 milyon dolar istedigini sormuslar.
    temel yetkililere dogru egilmis, kisik bir sesle:
    - 1 milyonunu ben alirim, 1 milyonunu size veririm, mühendisi de mars'a göndeririz.