ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yemeksepeti.com
-
dün akşam kaldığım otele yemek söylemek istedim.
otel restorantlari şirket bütçesini aşıyor. dışarıya çıkıp tanımadığın şehirde iyi bir restorant bulmak günün yorgunluğunu ile çok makul gelmiyor. bu yüzden yemeksepeti'nden yemek söylüyorum seyahatlerde.
işimi şansa bırakmamak için en yüksek puanlı restorantlardan birini seçtim.
kurumsal olmayan lokantalar genelde yazar kasa fişi kesmiyorlar. şirket harcaması olduğu için fiş ibraz etmem gerekiyor. yemeksepeti siparişinin not kısmına sürekli yazarım. "lütfen yazarkasa fişini unutmayın" diye.
çoğu zaman buna rağmen koymuyorlar. bu harcamalar da cebimden gidiyor.
artık bu iş can sıkmaya başlayınca not açıklamasını değiştirdim.
"yazar kasa fişi yoksa ödeme yapılmayacaktır"
bu notu da ciddiye aldiklari söylenemez.
siparişlerim geldi yine fiş yok. kurye, sen ödemeyi yap ben geçerken fiş bırakırım dedi. çok başıma geldi bırakmıyorlar. cepten gidiyor yine.
siparişimi bırak, fişi getirdiğinde ödeme yaparım dedim. para almadan paketi bırakmayacağını söyledi.
siparişi almayacagimi söyledim. dur bı arama yapayım dedi. aradı birini karşı tarafa izah etti. not kısmına da yazmış dedi.
konuştuğu kişi beni istedi.
siparişi iade ediyormussunuz, size özel hazırlanmış paket neden almıyorsunuz, dedi.
durumu anlattigimda, muhasebecileri bu ay fiş kesmeyin çok vergi çıkar demiş, o yüzden fiş kesemezlermis.
komediye bakar mısın.
adamı yasalara ikna etmeye calisiyorum. fiş kesmesinin zaten talep olmadan zorunlu bir durum olduğunu söylüyorum. adam hiç fiş kesmedigi için bunu zorunluluk değil müşteri talebi olarak algılıyor. 100 tl'lik yemekte 8 tl vergi ödeyeceksiniz, ben bunu iade edince 100 tl zararıniz olacak, dedim.
sonuç, talimat böyle fiş kesemem, iade edebilirsiniz, dedi.
çoğu şirket çalışanıyla da bu durumu paylaştığımda, otele yemek söyleyecekleri zaman bu tür sorunlarla sıklıkla karşılaştıkları için zincir firmalardan yemek söylemek zorunda kaldıklarını öğreniyorum.
vergi daireleri bir dönem tüm internet satış sitelerinden satış yapan kullanıcıların hesaplarına gittigidiyor ve n11 gibi sitelerden yatan paraları baz alarak kestikleri faturaları kontrol ettiler.
kesmedikleri her müşteri için yüklü cezalar kesildi.
aynı uygulamanin yemeksepeti üyelerine de uygulanmasını ve aynı cezalari çekmelerini temenni ediyorum. yemeksepeti'nden alacakları bilgilerle ceza kesip bu işi düzene sokabilirler.
düzeltme 1 :gelen yoğun mesajlar üzerine anladım ki çoğunluk banka pos cihazından çıkan mali değeri olmayan slibi fiş sanıyor. o fiş değil resmiyette hiçbir anlamı yok. yazarkasali pos cihazı olmadıktan sonra bankaların verdiği pos cihazından çıkan belge sadece bilgilendirme belgesidir. her kurye yazarkasali pos ile gezmiyor. banka poslariyla geziyorlar.
bana iyi geliyorsun diyen kız
-
tedavisi bittikten sonra taburcu olacak kızdır.
flypgs'de ücretlendirilebilecek küçük detaylar
-
eyy sabancı bırak bakkal gibi tuvaleti küçük elli büyük yüz yapsam mı diye düşünmeyi de her uçağa binişte bayan yanına düşsem diye iç geçiren türk genci için hem seni hem bizi güldürecek bi kampanyaya imza at. bayan yanına oturmak için verilsin 5 tl ve bu iş huzur içinde çözülsün.
trendyol'un 18+ reklamı
-
"aman bizim ekşiciler yine abartmıştır" diye girdim. "oha" diyerek geri çıktım.
avrupa'da ulaşımı bisikletle sağlayan fakirler
-
üçüncü dünya ülkeleri için araba üretirler.
sümer tilmaç
-
sokakta gördüğünde "selam abi naber" diyerek yanına gidilebilen ve sanki kırk yıldır tanışıyormuş gibi muhabbete başlanan ve hatta "ya olmadı böyle ayaküstü" diyerek en yakın çay ocağının taburesine çökmenizi sağlayan büyük insan...
üniversiteye hazırlanıyordum, izmir pasaportta karşılaşmıştım, bayaa uzun muhabbet etmiştik, ben birkaç soru sormak istediğimde onunla ilgili "boşver beni, bir şekilde öğrenirsin" diyerek lafı hep bana, benim hayallerime getirmişti... ilgiyle dinleyip yol göstermek için fikirlerini söylemişti...
güzel adamdı, babaydı, abiydi...
edit: ah be abicim, sen yaşasaydın da ben debe listesine girmeseydim...
serdar ortaç'ın another brick in the wall cover'ı
-
altındaki "abi bizden ne istiyorsun halk olarak?" yorumuna yarıldığım katliamdır.
1930'lar amed fotoğrafları
-
o zaman da adı amed değil, şimdi de. yarın da olmayacak.
türk sinema tarihindeki en efsanevi replik
-
(bkz: canım kardeşim) hastalığını öğrenen kahraman ile arkadaşı arasındaki konuşmadır benim için.
-bana bak, sana bir şey söyliyim mi?
-söyle
-kimseye söylemek yok ama!
-iyi ya söylemem.
-yemin et bakiyim.
-valla billa söylemem.
-ben ölücekmişim.
-ne var oğlum bunda yemin ettiricek?
- hiiiiç..ama abimle halit abim “duydun mu?”
diye bağırdılar akşam bana. ben de korkudan “duymadım” dedim.
-sen sahiden ölürsen bilyeler nolucak?
-ne biliyim ben.
-bana versene?
- iyi ya, ölünce abimden alırsın.
-yaşşa ulan.
edit: son cümle eklendi. @hamsikola ve @gunebakandolmakalem'e uyarıları için teşekkürler.
ruhsar'dan akılda kalanlar
-
ruhospu
11 temmuz 2022 şahan gökbakar tweet'i
-
hz. ekrem eleştriye kapali lütfen!
adam orman yangınlarında demediğini bırakmadi hükümete o zaman şak şak şak şak çekenler
ekrem imamoğluna laf edince aktroll ilan ediliyor.
siz takım tutar gibi parti tutmuyorsunuz yeni gelin s*k tutar gibi parti tutuyorsunuz.
bu ülkede hukumetinde muhalefetinde fanatikleri beyinsiz.