hesabın var mı? giriş yap

  • biricik, tatlıcık fulya,

    sana istanbul'dan sımmmsıcak selamlar yolluyorum:)))

    bir simitin paylaşıldığı, herkesin herkesle dertleştiği, 40 yıllık dostlukların kurulduğu o eski nostaljik günlerin peşindeysen...

    bir annenin oğluna babanın kızına gösterdiği şefkati, sevgilinin sımsıcak nefesinde hissetmeyi merak ediyorsan...

    siyam ikizlerinin ameliyatla ayrıldıktan sonra "acaba telepati yoluyla anlaşıyorlar mıdır?" diye merak eden tatlı mı tatlı bir jeoloji mühensidiyle münasebetim olur mu acaba diye heyecan duyuyorsan...

    dev ekranda maç keyfini kaçırmak istemiyorsan (samsung marka, media markt'tan 1,999 tl'ye aldım)...

    sana bir mesaj kadar yakınım fulya.

    inan, facebooktan tanışma, yazışma gibi aktiviteler, huyum değildir, ama o güzellğe vuruldum fulya...

    benzin al diyorsun, ama benim depom fullya :)))))))

    (espriler havada uçuşacak, alışacaksın buna fulya:)))

    haberini beklerim...
    mustafa...

  • gerçekten anlamıyorum. coğrafi olarak mükemmel seviyede turistik ve bereketli toprakları olmasına rağmen ;
    - ekonomide başarısızız.
    - turizmde başarısızız.
    - futbolda başarısızız.
    - eğitimde başarısızız.
    - sanatta başarısızız.

    söyleyeceklerim bu kadar.

  • kişinin bedenini yanlış algılamasına neden olan bir rahatsızlıktır. aynı yüz dismorfik bozukluğunda olduğu gibi çoğunlukla sosyal fobi ve depresyon ile birlikte görülür. hastalar sosyal fobi ve depresyonlarının nedenini vücutlarındaki anormalliklere bağlı kaybettikleri özgüvenleri olarak düşünürler, hal bu ki sosyal fobilerinin, depresyonlarının, ve bedenlerini olduğundan farklı ve çirkin görmelerinin nedeni çocuklu ve ergenlik çağlarında aşağılanarak, utandırılarak özgüvenlerini kaybetmeleridir. ilginçtir; insan zihni ve beyni öyle bir yapılardır ki; psikolojik etmenler yüzünden ortaya çıkan birtakım rahatsızlıkların nörolojik komponentleri de arkadan gelmektedir. yani olay şöyle olmaktadır; aşağılanan ve utandırılan bireyin bazı beyin kimyasalları düzensizleşmekte, buna bağlı kendi vücutlarıyla ilgili algıları bozulmaktadır. dismorfik bozukluk tanısı konmuş şahıslar psikosomatik rahatsızlıklarda da kullanılan dopaminerjik stimulan özellikli nöroleptiklerle tedavi edilebilir. zaten psikosomatik rahatsızlıklarla dismorfik bozukluklar fena halde akrabadırlar. ayrıca dismorfik bozukluk tanılı kişilerde sosyal fobi ve depresyon da çoğunlukla bulunduğu için, bu kişilerde alkol veya madde kötüye kullanımı da çok yaygındır. kişi alkol veya herhangi bir madde kötüye kullanmıyor ise bile, bağımlılık potansiyeli çok yüksektir. bu nedenden ötürü dismorfik bozukluk hem kişiyi, hem kişinin çevresini, hem de toplumu olumsuz etkileyen bir sorundur, çözümü kişi için olduğu kadar toplum için de büyük önem taşımaktadır. psikiyatristlerden korkmayalım, korkanları uyaralım diyor ve bitiriyorum entry'mi.

  • bazıları güldürürken düşündürür:

    "ateistlerin dindarlara, doğanın, ağacın önemini kuran ayetleriyle anlatmaya çalıştığı paranormal bir ülke burası"

  • şamp. ligine kalırken manchester united'ı elemiş galatasaray ama yetmemiş kimseye.

    bu eleme öyle alalade bir eleme değil, statü değiştiren bir elemeydi. o sezon son sekiz takım arasına kaldıktan sonra ön elemelerde, seribaşı olayı getirildi.

    bunu takiben, lüksemburg'un avennir beggen takımını eledik.

    1997-98 sezonunda isviçre şampiyonu sion'u eledik. hani sen young boys'a elenmiştin hatırlar mısın?

    1998-99 sezonunda yine grashoppers zurih'i eledik. o sezon rosenborg ve at. bilbao'yu yendik, juventus ile iki maçta da berabere kaldık 2. olduk ama statü gereği çeyrek finale kalamadık.

    1999-00'de avusturya'dan rapid wien'i eledik! gruplarda da hertha berlin'den 4 puan , milan'dan 3 puan aldık ve 3.olup uefa'ya kaldık. sen hiç milan'ı yendin mi?

    2000-01 sezonunda yine isviçre'den st gallen'i eledik. gruplarda rangers, strum graz ve monaco'lu gruptan 2. olarak 2.tura kaldık. 2.turda paris sg, milan ve deportivo'lu gruptan çıkıp çeyrek finale kaldık, real madrid'i 3-2 yendik, orada 0-3 yenildik. sen him, milan'ı ikinci kez, real madrid'i monaco'yu, paris sg, o sezonun la liga şampiyonu deport,vo'yu yendin mi?

    2001-02'de vlaznia ve levski sofia'yı eledik, lazio, nantes, psv'li gruptan çıkıp, 2.turda roma, liverpool, barcelonalı gruba kaldık ve bir tek barceolana'ya yenildik, butun maçlarda öne geçtik.

    2002-03'te takım direkt katıldı, l.moskova'yı yendi brugge ile berabere kaldı.

    2003-04'te cska sofia'yı eledik, juve, olimpakos ve sociedad grubunda 3. oldu. juve ve olimpiakos'u yendik, sociedad ile beraberee kaldık. sen hiç juventus'u yendin mi?

    2006-07'de mleda bolesav denen takımı eledik, sadece liverpool'u yenebildik ve bordeaux ile berabere kaldık. sen hiç liverpool'u yendin mi?

    2012-13'te manu, braga, cluj'lu grupta ilk üç maçta 1 puan alıp, son 3 maçı ust uste kazanıp gruptan çıktık, schalke'yi de eleyip, real'i 3-2 yenip elendik. sen real'i, schalke'yi yenebildin mi?

    2013-14'te real, juve ve kophenag'lı gruptan son maçta juventus'u yenerek, eleyerek çıktık, chelse'ya 1-1 ve 0-2 ile elendik. sen juventus'u eleyebildin mi hiç?

    tarihte ise ingiltere'den manu, arsenal, leeds, liverpool, almanya'dan dortmund, schalke, hertha, ispanya'dan barcelona, real madrid, deportivo, bilbao, fransa'dan monaco, paris sg vs gibi ülkesinin kalbur üstü takımlarını yenmiş bir takım galatasaray.

    ama birisi çıkmış, galatasaray'da s.kindirik takımları ön elemede elemiş diyebiliyor. steau ise biraz güçlüymüş de elenmişiz. hayır biraz güçlü değildi. grashoppers, sion, st gallen, rapid hatta levski gibi takımlar bile daha güçlüydü ama sen nasıl young boys'a bakıyorsan o da galatasaray tarihinde bir iş kazasıdır.

    3 senede 2 kez gruplardan çıkınca, çeyrek final oynayınca, juventus, real madrid, kophenag, schalke, cluj, manu, braga takımlarını yenince, ondan önceki elemeler zamanında da uefa kupasını, uefa super kupasını aldığından, şamp. liginde çeyrek final oynadığından, gruplardan çıktığından, avrupa devlerini yendiğinden bir zahmet seribaşı oluyorsun ve basit takımlarla oynuyorsun..

    sen de sigma'dan 7 tane yemeseydin, cannes'dan iki maçta 9 tane yemeseydin, steau'ya, mtk budapeste'ye elenmeseydin, şampiyonlar liginde sıfır çekmeseydin de puan alıp, basit takımalrla oynasaydın.

    ne yapayım yani?

  • türkiye cumhuriyeti'nde yaşayan biri olarak hiçbir türk siyasetçinin veremediği güveni bu adam veriyor.

    yapmacık değil gerçek bir acı var bakışlarında. kınayacak gibi değil; buradan çıkıp bunu yapanların 7 ceddini yok edecek gibi bir bakış var. büyükelçiye söz veriyor gözleriyle. "şehit oldun daha ne istiyosun" demiyor, "moskova'da bir sokağa ismini veririz" demiyor, "bunu yapanlara lanet olsun" demiyor. bunu yapanlara cehennemi, bu dünyada yaşatacağına söz veriyor. gerçek bir dünya liderine yakışır şekilde.

    debe editi : fethi şahin ve sefter taş'ı unutmayacağız. sizi kurtaramadık, mahcubuz çocuklar. bizi affetmeyin.

  • insanoğlu bununla ciddi ciddi sınanıyor demek ki. derler ya hani, ya arkadaşını kaybedersin ya paranı. bazen ikisini de kaybediyorsun da hangisine üzüleceğini bilemiyorsun. ben borç isteyenlere: "valla bozuk yok abi üstümde." diyorum da, babam bu konuda hayır diyemiyor. kendisi kefalet konusunda da bir numara olup hali hazırda bir arkadaşının kredi borcunu da üstlenmiş aşmış bir şahsiyettir. efendim, benim bu babam yine bi gün bir arkadaşına borç verdi. yıllar geçti, adam ödemedi. geçen gün "yea bi mustafa amca vardı, ne oldu ona?" diye sorunca ben, babam sitem etti, arayıp sormuyor, telefonlara çıkmıyor, düğünümüze bile gelmedi, artık sevmeyeceğim, dedi. üzüldüm. çok iyilerdi.

    neden sonra bikaç gün önce, bi telefon gelmiş, mustafa amca babamı aramış. ankara'daymış. kalbinden ameliyat olacakmış. acaba helallik mi istiyor, dedim, şomağızlı dediler, her ameliyat olan ölüyor mu? bilmem. ölmüyor mu? babama sen nasılsın demiş, benden bir isteğin var mı demiş. babam da, canının sağlığı demiş. konseptten ayrılmamış. dur demiş hatta, hastaneye geleyim, göreyim seni bir. ayy canım ya son kez bi görmek istedi demek arkadaşını dedim, şomağızlı dediler, niye son olsun? bilmem. neden olmasın? annem, hastaneye gitmek üzere hazırlanan babamı, işte sen böylesin, çok iyisin, herkesin her şeyine koşuyorsun, saf mısın nesin diye inceden inceye doldururken; benim yüce gönüllü babam, hasta yatağındaki bunca yıllık arkadaşını müdafaa için şunları söylemiş: "gideyim ya, belki parayı verir."