hesabın var mı? giriş yap

  • babası bu yöntemi uygulayan bir arkadaşım geçen hafta 35 yaşına girdi.

    bu yaştan sonra geri de çekemiyorlar.

  • uzun bir aradan sonra eve dönen bünyenin yeniden yüzleştiği gibi durumdur. an itibariyle trt 1 deki kovboy adlı filmi yattığı yerden heyecanlanıp doğrula doğrula seyreden peder bey hala bıraktığım yerdedir. hep de orada olsun zaten. aslan babam.

    edit: (bkz: #66186325)

  • edit: bugün itibariyle konu hakkında bimer'e gerekli şikayeti yapmış bulunmaktayım. bu konuda beni yönlendiren yazarlara teşekkür ederim.

    önemli edit: aşağıda bahsi geçen konuyu (özellikle polisin haklı olduğunu söyleyenler için) hizmet sektöründe çalıştığım yerde üyemiz olan bir emniyet müdürüne detaylıca anlattım ve tahmin ettiğimden de net bir ifade ile hemen savcılığa başvurmam gerektiğini söyledi. bimer üzerinden şikayet etsem dediğimde "o da olabilir" dedi. böyle bir şey yapmaya yetkisi ve hakkı olmadığını iletti. ve buraya yazamayacağım bir takım şeyler daha söyledi. emin olun ki beni haksız bulanlar mutlaka ikna olurlardı :)

    içim 2 gündür rahat etmediği için; iyi niyetli, görevini ve yetkilerini kötüye kullanmadan yerine getiren tüm emniyet mensuplarını konunun dışında tuttuğumu belirtmek istiyordum. kendi akrabalarım içinde de polis olanlar var. etrafımda tanıdığım ve çok düzgün insanlar olan polis tanıdıklarım da var. bu entry tamamen bu olayı yaşadığım polis üzerinden, görevini ve yetkisini kötüye kullanan polislere dikkati çekmek için yazılmıştır. toplumsal özelliğimiz olan "genelleme" yapma refleksimiz sebebiyle yine bir şeyleri düzeltmek için adım atalım derken, maalesef tam tersi etki yapıp daha çok ayrışmaya sebep olma ihtimalinden dolayı bir kez daha tekrar edeyim, işini layıkıyla yapan, vatandaşına saygı duyan tüm emniyet çalışanlarını bu konunun dışında tuttuğumun bilinmesini isterim.

    neresinden başlasam nasıl anlatsam bilemiyorum. bu ülkede nasıl yaşamaya devam edeceğiz inanın bunu da bilmiyorum. sinirim henüz geçmemişken saat 19:30 sıralarında yenikapı marmaray girişindeki polis arama noktasında başıma gelenleri anlatmaya çalışacağım.

    arkadaşımla marmaray girişine yakın bir noktada buluşup, marmaray gişelerine gitmek için yürümeye başladık. 8-10 polis gişelere gelmeden hemen önce arama yapıyorlardı. sırt çantam ve kulağımda kulaklığımla beni arayacak polis hangisi diye bakınırken 2 polisin arasında geniş bir boşluk oluştu. herhalde beni aramayacaklar deyip (herkes yaşamıştır, kalabalık sebebiyle arada kaynadığınız olmuştur) boşluktan geçecekken, 26-27 yaşlarında, sakallı, polis yelekli olanlarından biri bir anda önümü kesti. sert ve aşağılayıcı bir ifadeyle "geç şuraya, aç çantanı" dedi. ben de yaklaşık 1 saniyelik bir süre içerisinde "neyse belaya bulaşmayayım şimdi" diye düşünüp arama noktasına hareketlenecekken aynı polis ne olduğunu anlamadan sert bir hareketle kulağımdaki kulaklığı kordonundan çekip, "şimdi daha iyi duyarsın" dedi. halbuki onu duyduğumun zaten farkındaydı, kulaklıkta bir müzik çalmıyordu. en küçük bir mimikle dahi tepki vermeden arama masasına doğru çantamı açmak için hareketlendiğimi görmüştü. hiçbir agresif hareketim olmamıştı. kulaklığı çekince bi an şok yaşadım. kan beynime sıçradı! hafif tepkili bir ifade ile "bi dakka niye kulaklığı çekiyorsun" dedim. "ne diyosun ulan sen" dedi. kolumdan sert bir şekilde tutup yine sert bir hareketle kafasıyla kafamı ittirdi. horozlanma diyelim buna, tahmin edersiniz. "bi dakka napıyosun, polis olunca bunu yapma hakkın mı doğuyor" gibi bir şeyler söyledim. o anki şok duygusuyla "aldık durup dururken başımıza belayı" diye düşündüm. ben bunları söyleyince aynı polis bir anda konuyu saptırıp "alın bunu, çantasını aratmıyor, şüpheli davranıyor. içeride aranacak" demeye başladı. bir anda bütün polisler üzerime gelip, çekiştirmeye başladılar, ciddi bir kargaşa vardı (görüntüleri mutlaka vardır) diğer polislerden biri, "çantanı aratmadığın için şüpheli konumundasın. içeride aranacaksın" dedi. bundan önce ilk olayı yaşadığım polis de "gel şimdi seni içeride arayalım da gör bakalım" gibi sözlerle tehdide başladı. o arada bir sürü şey söyledi ama aklımda kalanlar bunlar. olaylar bu noktaya gelince artık güzel bir dayak yiyeceğimi düşündüğüm için içeri girmek istemedim. "arayın üzerimi gideyim, durup dururken bu yaşadıklarıma inanamıyorum " gibi sözler söylemeye başladım. arkadaşım da araya girip engel olmaya çalışıyor ama onu da hırpalıyorlardı. ikimizi de arka tarafta bir odaya aldılar. ikimiz ve yaklaşık 8-10 polis bizi sindirmeye başladı. olayı ilk yaşadığım polis üzerimizi çekiştirip durmaya, itiştirip, hırpalamaya devam ediyordu. arkadaşım, "yapma böyle, yanlış yapıyorsun" dedikçe daha çok hırslanıyor, dilini dişlerine sıkıştırıp, kafa atma hareketi yapıyordu. "bir dakika dinler misiniz?, lütfen bir dinleyin, şu an yaşadıklarıma inanamıyorum, haksızlık yapıyorsunuz. ben hiçbir şey yapmadım." diye anlatmaya çalışırken olayı yaşadığım polis, konuyu detayıyla anlattığımda yaptığı haksızlık ortaya çıkacağı için bir anda "üzerimi aratmam dedi" diye iftira attı. halbuki bırakın aratmam demeyi, ağzımdan tek bir harf çıkmamıştı. tabii ki herkes onun dediğine inanıyor, beni dinlemiyorlardı. o an yaşadığım haksızlığa uğrama hissini hiç kimsenin yaşamamasını dilerim. büyük bir çaresizlik. sinirden ve tedirginlikten bütün vücudum titrerken söylemek istediklerimi tam olarak ifade edemiyordum. diğer polisler bu ilk polisi çekip dışarı çıkardılar, çünkü bir gram bile geri vites yapmıyordu. yaşı daha büyük olan polislerden biri yine aşağılar bir ifadeyle "he söyle söyle, ne diyeceksin söyle" dedi. anlatmaya çalıştım. umurlarında bile değildi. hala akıl verip, aşağılar ifadelerle konuşmaya devam ediyorlardı. bu arada, içindeki herşeyi dağıtıp sözde aratmak istemediğim çantamı arıyorlardı. sonra bir tanesi beni dışarı çıkarıp, yine akıl vererek, "hadi git şimdi" dedi. %100 alttan aldığım için başıma bu kadarı geldi, eğer %99 kadar alttan almış olsam, muhtemelen bunları yazacak durumda olmayabilirdim.

    şimdi bunları neden yazdım? belki birileri bu yazdıklarımı görür, bana bunları yaşatan o sakallı yeni yetme polise haddini bildirir. sen vatandaşa nasıl böyle davranırsın diye sorar. tabii ki hiçbir şey olmayacak biliyorum, biliyoruz. peki güzel ülkemizdeki bu vicdansızlık problemi ne olacak? bunları yapan adam akşam yatağına kafasını huzurlu bir şekilde koyma rahatlığına aldığı hangi aile, okul eğitimiyle kavuştu.

    kamera görüntüleri %100 vardır. keşke birilerinin kulağına gitse de, şu görüntüler ortaya bir çıksa, polis vatandaşına sıfır suçu varken nasıl davranıyormuş oturup izlesek.

    selam olsun sana sakallı, vicdansız, yalancı polis kardeş...

    zorunlu edit: o kadar detaylı anlattığım halde hala objektif olmadığımı söyleyenler var. objektif olmasam "aradan geçecektim" diye açık açık yazar mıydım? malzeme yapılacağını yüzde yüz bildiğim halde bu detayı bile girmişken objektif değilsin demek bence dingilliktir. kusura bakmayın. buraya yazacağına, git şikayet et diyenler var. e burası etkili bir haber yayma ortamı değil miydi? buradan yayılıp, gazetelere, haberlere konu olunmuyor muydu? ben mi yanlış biliyorum. buradan konu bir yayılsın, gidip şikayetimi de yaparım ama o vakitten sonra da başıma geleceklere çok güvenmiyorum ki. son olarak, herkes bir şeyler söylemiş ama sonuna kadar okumaktan sıkılıp gözden kaçırıldığını düşündüğüm, polisin gözümün içine baka baka yalan söylemesine kimse değinmemiş. adam resmen haksız olduğunu bildiği için "çantamı aratmam dedi" diyor. ağzımdan tek kelime çıkmamışken üzerime suç atıyor. sahtekarlık yapıyor. hala "objektif değilsin", bilmem ne, ulan sanki herkesin bildiğinin aksi bir şey iddia ediyorum da, objektif değilim. vay arkadaş ya.

    edit: vicdansız bir yazarımız şöyle demiş. "1. o çantayla aranmadan geçemeyeceğini bilmen gerek." demiş ve bir sürü saydırmış aklınca. yenikapı'ya taksim'den bindiğim metro ile geldim. taksimde kontrol, turnikeleri geçince yapılıyor. turnikeden geçtim, burada polis değil de güvenlik görevlileri vardı. duraksadım ve soktuğumun çantasını sırtımdan çıkarmadım. biri çantama bakmak istese uzatacaktım hemen. yüzüme bile bakan olmadı. geçtim gittim. ulan ülkede hizmet standardı mı var da, bu müthiş standarda bir kez boş bulunma sebebi ile uymadığım için kendimi suçlu göreyim. adama tek kelime bir şey demedim diyorum! hemen dediğini yapmaya gidiyordum. o an çekti kulaklığı, arkasından neden çekiyorsun dedim. isteğine karşı gelmemiştim ki. niyeti kötü olan, elindeki yetkiyi kötüye kullanan, kötü bir devlet memuru profilinden bahsediyoruz. ve tarzı böyle olanların sayısı hiç az değil. hiç mi geleceğimiz için endişe etmiyorsunuz. böyle düşünenlerin kafası mı çalışmıyor, yoksa başka bir problemleri mi var?

    önemli edit: şu tip yorumlar geliyor. "sen çantanı önceden hazırlayacaksın", "o kadar bomba patlarken rahatça geçeceğini mi sanıyorsun" vs. ben zaten sırtımda çantam çaktırmadan geçecektim demiyorum ki. 1000 defa yaptığın birşeyi 1 defa hatalı yapabilirsin. dalgın olabilirsin. bir sürü şey olabilir. her dikkatsiz vatandaşa polis ortada hiçbir şey yokken (sadece neden kulaklığımı çekiyorsun dedim!) kafa atıp, üstünü başını çekip, tepki verecekse vay bu milletin haline. %100 alttan aldım diyorum, bakın %99 değil. rica ediyorum.

    edit: sinir harbi sebebiyle 15 ekim 2016 yazacağına 10 ekim yazmışım. başlığı yeniden açtım. desteğinizi bekliyorum arkadaşlar.

    edit 2: abarttığımı, süslediğimi düşünen arkadaşlar var. sözlüğün yapısını bildiğim için kızmamaya çalışıyorum. bu olayları tam olarak bu şekilde yaşamasam oturup "rezalet" başlığı açmazdım. unuttuğum bir sürü detay var, fazlası var. emin olun lütfen.

  • sim city'de (hem simcity 1.0 hem simcity 2000, hem de simcity 3000 için) sadece şehri planlamak değil, planı hayata geçirebilmek için kamu maliyesini de iyi idare edebilmek gerekir. kamu maliyesini idare edebilmek için iyi vergi toplayabilmek gerekir. vergi toplamak için nüfus gerekir ve nüfusun gelir düzeyinin yükseltilmesini mümkün kılmak gerekir. yani öyle bir kamu finansmanı politikası uygulanmalı ki, hem ticaret ve sanayi alanları canlı olmalı, hem de bolca vergi toplanabilmeli. bunlar bu oyunun altın kurallarıdır.

    sim city üç farklı şekilde oynanabilir:
    1. sıfırdan başlamak
    2. mevcut olan ve sorunları bulunan bir şehri idame etmek
    3. deprem, yangın ya da sel gibi daha ağır sorunları olan bir şehrin başına geçip bu sorunlarla ve sonrasıyla başa çıkmak

    ilk olarak sıfırdan başlanılan bir oyunu ele alalım. örneğin sim city 2000'de, ilk ihtiyacınız olan şey şehri nereye nasıl kuracağınızı belirlemek. eğer rahat bir şekilde hayallerinizdeki şehri sıfırdan başlayarak kurmak ve geliştirmek istiyorsanız, deniz kenarında liman çıkışı olabilecek, ayrıca nehri de olan ve büyük bir haritayı tercih edin. daha sonra şehrin en az ilgi çekici olan, doğal güzellikleri en az olan, en düz ve en kıyıda köşede ve uzakta kalan yerine elektrik santralini kurun, daha sonra deniz kıyısına gelecekte liman kuracağınız yeri belirleyerek buraya kolayca ulaşabilecek bir sanayi (industrial zone) bölgesi belirleyin. sanayi bölgenizi çekirdekten küçük bir bölge olarak oluşturun ve aynı ölçüde ama buraya çok yakın olmayan ama buraya çok uzak da olmayan ve alan değeri yüksek olabilecek (dağ kenarı, orman kenarı, deniz kenarı) bir yere residential (konut) alanı oluşturun. sanayi ve konut alanı olarak belirlediğiniz ve yan yana olmayan ama birbirine çok uzak da olmayan bu iki alanın arasında ticaret bölgesi (commercial zone) oluşturun. konut sanayi ve ticaret bölgesinin toplam alanı konut bölgesinin alanına eşit veya yakın olsun, ticari alanın büyüklüğü başlangıçta sanayi bölgesine oranla daha az olsun, çünkü başlangıçta sanayi kesimi düşük alan değerinden ötürü daha kolay gelişir, ancak ticaret bölgesi de olmazsa, konut alanının arazi değeri yükselmez. bu yüzden bunları yaparken light industry, light commercial ve light residential olarak çekirdek niteliğinde bir bölgelendirme yapın. elektrik santralinden elektrik hattını ve bölgelerin arasında da yol hattını çekin, yol hattını birer bağlantı yoluyla komşu haritalara kadar uzatın, ki insanlar dışarıdan şehrinize gelebilsinler. bu başlangıçta vergi gelirlerinizi toplayıp, bütçeniz için gerekli parayı biriktirebilmek adında geçici bir durumdur. sebebi ise light seçeneğinin daha az maliyetle alan parsellenebilmesini sağlamasıdır. ancak çok büyük alanları bunlardan oluşturmak yerine bu light zone şeklinde yapılan başlangıcı bir çekirdek bölge gibi düşünmek daha yerinde olur. bu arada tatlı su kaynaklarının yanına water pump, onların yanına da bir ya da iki tane su kulesi koyun ve mahallelerin içinden geçireceğiniz yolların altına, paranız arttıkça kanalizasyon hattını döşeyin, su hattı yol ile aynı kare içinde ve üst üste olsun, elektrik hatları ise bu hatları kesecek şekilde olsun. bölyece her mahalleye yolla birlikte su ve onları çaprazlayacak şekilde elektrik verilmiş olur. bir arıza ya da yeniden yapılandırma durumu olduğunda da neyin nerede olduğunu bilirsiniz. ancak bunu şehrinizin geliri artana kadar yapmayın, önce bir süre için mümkün olduğunca az boruyla bu işi geçiştirin. yani yol kenarında oluşan evlere kadar suyu verin ancak bunların diğer bloklarla bağlantısını (şimdilik) yolların altından tek kare bağlantılarla yapın, zaman geçtikçe ve mali durumunuz iyileşip şehriniz büyüdükçe bütün yol altlarını bir boru ağıyla tamamlarsınız.

    bu çekirdek bölgenin tam ortasına bir polis, bir itfaiye ve bir hastane kurun ve itfaiyenin bütçeden aldığı payı en alt seviyeye idirip ve üstteki menü çubuğunda yer alan disasters sekmesini "no disasters" olarak işaretleyin.

    diğer bir husus, ek düzenlemelerle ilgili menüde "parking fines" sekmesini işaretleyin. bu size ek gelir getirecektir. paranız artana kadar gereksiz masrafları kısın ve bütçeniz fazla verip bir süre paranız birikene kadar macera niteliğindeki her türlü maliyetli inşaat, yapı vs. işten kaçının. toplumdan tepki gelmedikçe ekstra park, stadium vs. yapmayın. paranız biriktikçe light zone olarak oluşturduğunuz çekirdek bölgenin etrafına bu defa "medium" olarak ve oranları bozmadan commercial, industrial ve residential parsellemelerinizi yapın. bu ikinci ve medium seçenekli parselleme adımını atarken öyle bir yapın ki, şehrinizin gerçek merkezinizin yer alacağı yer bir sonraki "heavy" parselleme adımınızın tam ortasında yer alsın. bu arada su kaynağı olarak belirlediğiniz yerdeki water pump ve su kulelerinin sayısını da nüfusunuz ve geliriniz arttıkça inceden arttırın. eğer bu başlangıç aşamasında yeterince gelir elde edemezseniz ve şehriniz cansız kalırsa, ek düzenlemeler menüsünden "legalized gambling" seçeneğini işaretleyin. böylece şehrinizde suç oranının artması pahasına ticari hayat canlanacaktır. ancak yine ek düzenlemeler menüsünden "neighborhood watch" gibi sekmeleri de işaretleyerek güvenlik düzeyini yükseltebilirsiniz.

    zamanla paranız iyice biriktiğinde ve "heavy" parselleme adımına geçtiğinizde, heavy residence ve heavy commercial bölgelerinin yanında park, bahçe alanları yapın ve bu alanları doğal güzelliği olduğunu düşündüğünüz, ya da alan değeri yüksek görünen yerlere kurmaya özen gösterin.

    https://data3.origin.com/…16904261a1f3be30ae43b.jpg

    buraya kadar anlatılanlar bir şehri baştan kurmak için gerekli bilgiyi içeriyordu. ama sorunlarla dolu ve halihazırda gelişmiş olan bir şehri idare etmek de oldukça zordur. çünkü sizin göreve gelmenizden önce baştan yapılmış planlama hataları vardır ve olaya el atmanız gerekir. bu sorunlar, su kıtlığı, işsizlik, ekonomik durgunluk, trafik sorunu, suç sorunu, hava kirliliği sorunu gibi geniş bir spektrum oluşturur. bunları tek tek ele alıp çözümlerini basitçe açıklayalım:

    1- su sorunu: sezonluk olarak ortaya çıkar ve şehrin su kaynaklarının artan nüfus karşısında yetersiz kalması şeklinde kendisini gösterir. bunun için ilk olarak yapılması gereken mevcut su kaynaklarının yanındaki su pompalarının sayısının arttırılması ve bunların yanına su kulelerinin eklenmesidir. bunlar yine yeterli gelmiyorsa mevcut olan ve atıl durumdaki tüm tatlı su kaynaklarının tespit edilmesi için bir araştırma yapılır. eğer bu sağlanamıyorsa, belli bir su merkezi oluşturma yoluna gidilmelidir. su merkezi water treatment üniteleri, su pompaları ve su kuleleri inşa edilerek oluşturulmalı ve su kirlenmesinin önlenmesi için hem sanayi ve çevre kirliliği oluşturmayacak, hem yüksek değerli alanların uzağında yer alan, hem de su kaynağı içeren bir yere kurulmalıdır.

    eğer su sorunu şehrin bütününü değil de şehrin belli bir bölümünü etkiliyorsa, su merkezindeki ünitelerin sayısı arttırılmalı ve su şebekesi yolların altından aynı doğrultuda döşenerek her yere dengeli su pompalanabilmesi sağlanmalıdır. eğer su merkezi bu alanlara uzak ise arada ek pompa istasyonlarıyla su akışı desteklenmelidir ve su kulelerinin bu istasyonlarda da yer alması oldukça faydalı olacaktır.

    2. ekonomik durgunluk ve işsizlik: bunun sebebi faizlerin (interest rates) yüksekliğidir. faizlerin yüksekliği şehirdeki iş hacmini de olumsuz etkiler, yatırımlar azalır, iş yerleri kapanır. bunun önüne geçmek için vergi oranlarının düşürülmesi ve sanayi ile ticari kesimdeki ek maliyet unsurlarını azaltmak gerekir. residential'dan alınan vergiler aynı bırakılırken, commercial ve industrial zone'dan alınan vergi oranları biraz düşürülebilir. ancak bu durum belediye gelirlerinin düşmesine yol açacağından, ek vergi gelirleri elde etmeye yönelik olarak legalized gambling ve parking fines uygulamasına gidilir. itfaiyenin geliri bir süre için biraz kısılabilir. ancak asla polisin geliri kısılmamalıdır. polisin mümkün mertebe güçlü ve çok olduğu güvenli bir şehir, hayatın gelişmesi için zorunluluktur. aksi takdirde insanlar şehrinizden gitmeye başlarlar. ayrıca şehri çekim merkezi haline getirmeye yönelik olarak annual carnival gibi, turizmi arttırmaya yönelik uygulamalar da ek düzenlemer menüsünden işaretlenebilir.

    bütün bunlardan sonra, ticari ve endüstriyel hayat biraz hareketlenmeye başladıktan sonra yapılması gereken bir diğer önemli hamle ise iş gücü niteliğinin arttırılmasıdır. bu yüzden, bir sonraki aşamada gelirler biraz arttıkça okul, üniversite, kütüphane ve müze gibi yerlerin sayısı nüfusun ihtiyacını yeterince karşılayabilecek şekilde arttırılmalıdır.

    üçüncü olarak ise, ek düzenlemeler menüsünden, yüksek teknolojiye yönelik sanayilerin teşviki gibi uygulamalar hayata geçirilmelidir.

    3. trafik sorunu: trafik sorunu şehrin çeşitli çekim merkezlerinde yer alan bağlantı yolları ve hatları üzerindeki yığılmadır. bunu aşmak için iki şey yapılabilir. birincisi toplu taşıma alt yapısının geliştirilmesi, ikincisi şehrin etrafını çevreleyip merkeze doğru ilerleyen ve viyadükler üzerinde yer alan alternatif yol hatlarının yapılması, üçüncüsü ise demiryolu hattının geliştirilmesidir. demiryolu hattı mutlaka liman tesisine ve hava alanına ulaştırılmalıdır ve şehrin altından tüm çekim merkezlerine gitmeli ve istasyonlar aracılığıyla halkın kullanımına açılmalıdır. kent merkezi, ticari bölgeler ve konut bölgelerinde metro istasyonu ve tüneller daha şık bir görünüm arz edecektir. sanayi bölgesine ise daha ucuz olduğundan doğrudan demir yolu inşa edilebilir. ayrıca ek düzenlemeler menüsünden servis uygulaması, belli günlerde belli plakalı araçların trafiğe çıkarılmasına ilişkin uygulamalar vb. trafik sorununu azaltmaya yardımcı olur.

    https://cdn.mos.cms.futurecdn.net/…0c12604ecaa9.jpg

    4. suç sorunu: bunu azaltmak için yapılabilecek en iyi şey karakol sayısını arttırmaktır. ayrıca ek düzenlemeler menüsünden suç oranını azaltacak nitelikteki uygulamalar seçili olmalıdır.

    5. hava kirliliği sorunu: bunu azaltmak için ilk önce elektrik enerjisi sağlayan tesislerin termik santrallerden, hidroelektrik, rüzgar, nükleer, microwave ve fizyon santralleri gibi tesislerle değiştirilmesi gerekir. bu yeni enerji türleri için gerekli teknoloji ve bütçe oluşana kadar ise, termik santrallerin mümkün olduğunca yerleşim alanından uzak tutulması gerekir. ayrıca ağır sanayi de bu bölgede toplanabilir.

    ikinci olarak, ek düzenlemeler menüsünden endüstri tesislerini havayı daha az kirletmeye yönelik uygulamalar ve cezalar hayata geçirilmelidir. ayrıca daha önce belirtilen yüksek teknolojiye yönelik endüstrilerin teşviki de yine hava kirliliğini düşürecektir. bunu yapmak için ise vergi oranlarını belirleyen sekme ekranında, sanayi sekmesinin alt kırılımlarını gösteren tabloda belli sanayi dallarına yönelik vergi oranlarını arttırıp, belli dallara yönelik olanları düşürebilirsiniz. örneğin demir çelik ve petrol sektöründen alınan vergiyi artırıp, elektronik ve uçak sanayisi gibi dallardan alınan vergileri düşürmek buna ilişkin bir örnektir. ancak bunun işsizliğe neden olabileceği ve ekonomik durgunluğa yol açabileceği unutulmamalıdır. bu yüzden şehrin gelişme aşamasında değil de, ticaretin geliştiği ileri aşamalarda uygulamak daha iyi olacaktır.

    gelelim doğal afetlerin yaşandığı durumlara. deprem, yangın ya da sel gibi daha ağır sorunları olan bir şehrin başına geçtiğinizde ilk yapmanız gereken dispatch police ve itfaiye birimlerini (varsa askeri birimleri) afetten etkilenen yerlere göndermektir. bunu yaparken eğer mümkünse oyun hızı modunu pause olarak değiştirmek büyük bir kolaylık sağlar. genellikle bunlarla yangın ve sel gibi unsurlara karşı mücadele edip, afetin etkilerinin geçmesini beklemek gerekir. ardından ise yıkıntı haline gelen şehrin yeniden imarı ve inşası için yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda çalışma yürütülür.

    http://agentpalmer.com/…4/02/manhattan-new-york.jpg

    bunların yanında, sim city 2000'de zaman ilerledikçe çıkan, yoğun nüfusun toplandığı, kendi biosferi olan ve çok pahalı arcologies adlı binalar vardır. bunların yakınında da polis gücünün kuvvetli olması gerekir, çünkü nüfus yoğunluğu arttıkça suç eğilimi de artmaktadır. ancak bu binaların yapılması, söz konusu güvenlik vb. uygun koşullar sağlandığında şehrin nüfusunu katlayarak vergi gelirlerinizin inanılmaz ölçüde artmasını da beraberinde gertirecektir.

    https://66.media.tumblr.com/…2tnzk1qzu6nxo1_500.png

    nasıl ki her yiğidin yoğurt yiyişi farklıysa, her belediyecinin de yöntemleri farklı olabilir, ancak bu oyunu oynarken asla yapılmaması gereken iki şey vardır: birincisi yollara harcanan ödeneği kısmak, ikincisi ise güvenliğe yapılan ödeneği arttırmamaktır. asla yolları ve güvenliği ihmal etmemek gerekir. yol ve güvenliği olmayan bir şehre kimse yerleşmek istemez. ne kadar çok insan şehrinizde yaşarsa, o kadar vergi geliri elde etme potansiyeli ortaya çıkar.

    buraya kadar sayılanların tamamı sim city 2000 ve sim city 3000 için geçerliydi. ancak simcity 3000'de önceki oyunlardan farklı olarak daha fazla gelir elde etme olanakları mevcuttur. bu da özellikle sim city 3000'de komşu belediyelerle ticaret yapabilme olanağının bulunması şeklinde kendisini gösterir. söz gelimi, sim city 3000'de, çöp yakarak çalışan elektrik santralleri kurup, hem kendi çöp sorununuzu azaltıp, hem elektrik üretiminizi arttırabilir, hem de komşu şehirlerin belediyelerinden para karşılığında çöplerini alabilir (onlar size çöplerini almanız için para ödüyorlar) ve yine o çöplerle ürettiğiniz elektriği onlara satıp, çokça para kazanabilirsiniz.

    bütün bunlara ek olarak, sim city 2000'de munge adında bir uygulama vardır. buradan, para harcamaksızın, hazır bir şehir yapıp onu oynayabilirsiniz. elbette bu masum bir hiledir, ancak sanatınızı daha özgürce icra etmenize yardımcı olur.

    sim city 3000'de ise, mesaj çubuğuna "call cousin vinniennie" yazınca kuzen vinnie ekranda belirmekte ve size 500 bin dolar civarında kaynağı belirsiz bir parayı aklamanız için hibe etmektedir. bu da yine sanatınızı konuşturmanız için bir olanaktır.

    https://lparchive.org/…ty-3000/update 13/9-1105.gif

  • yeni bi ali atıf bir saçmalaması, kendisi diyor ki,

    --- spoiler ---

    "...ekşi sözlük reklam alan bir mecra. site trafiğini arttıran unsurlar da tanınan kişiler. ekşi sözlük yazarları yorum girdikçe, başkaları da girip okuyor, trafik artıyor. ekşi sözlük'ün sahibi de sayfaları reklam verene pazarlayıp gelir elde ediyor

    bu durumda ekşi sözlük'ün tanınan kişilere bir tür pay ödemesi gerekmez mi? çünkü ekşi sözlük bir iş modeli ve ünlüler de bu modelin malzemesi...

    alın size hukuki bir konu daha?..."

    --- spoiler ---

    hayatımda duyduğum en düz mantıkla söylenmiş söz bu olsa gerek, onu geçtim daha yazarlar olarak biz bile pay alamazken ünlülere verilsin yakarım bu sözlüğü.

  • an itibariyle yaşanmıştır.

    - canım üstünde ne renk gömlek var? (telefonda)
    - hu huuuuu fantaziye gel...
    - ahahahayyyyy ne fantezisi be beyazları yıkıcam, beyaz giydiysen akşamı bekliyim..
    - mavi. mavi giydim ben.