hesabın var mı? giriş yap

  • antropomorfik aklın ürettiği bir masal. bunun olumlu tarafı empati yapabilmeyi sağlaması elbette de, malesef böyle zırvalamalara da yol açabiliyor.

    bir kuş tarafından yenmekte olan ağaç tohumunun hikayesini yazacağım ben de. yanyana iyi giderler.

    hayır, şu çakma vicdanınızı;
    - zor maddi koşullarda çocuğunu yaşatmaya çalışan aile,
    - istemediği bir çocuğu büyütmek zorunda kalan anne,
    - korunmaktan aciz bir yaşta çocuk sahibi olmak zorunda kalıp bütün hayalleri yıkılan genç insanlar,
    gibi,

    gerçekten karşılığı olan konularda da kullanmayı deneseniz diyorum. he gülüm?

    (bkz: körü körüne inanç)

    edit:
    (bkz: başlığın başa kalması)

  • hiç cool bir davranış değildir. dracula'nın şatosunun önünde 10 çift ayakkabı olduğunu düşünün mesela. adama saygı duyabilir misiniz artık? içerde vampirlik mi yapıyorlar, mevlüt mü okutuyolar belli değil.

  • - şu şatonun penceresindeki prenses bize mi baktı la?

    - abi biraz ilerden dönüp tekrar geçelim bence.

    - lan oğlum dayak yemiyelim.

    - abi iyi misin sen?

  • 9 tane de olsa zaten anca hep iki tanesiyle geçirir günlük yaşamını. erkeğin hayatı 1 bilemedin en fazla 2 kota endekslidir zira. diğerleri pişmanlıktır. dışlanmıştır.

  • koskoca ülkeyi sikindirik bir adam yönetiyor. ne isterse yapıyor. biri gırtlağını sıksa hırtın hepsi rahatlayacak ama yok işte. nasıl bir akıl tutulması, nasıl bir öğrenilmiş çaresizlik lan bu?

    edit: tanıdık geldi mi? *

  • muaviye'nin 1300 yıl önce halkın rızkından ve emeğinden çalarak yaptırdığı mekandır.

    muaviye şam’da romalıları taklit ederek osman’dan daha seçkin bir yaşam sürüyordu.
    ayrımcılık, kirlilik, zulüm, islam sisteminin yok edilmesi, burada daha net ve daha küstahçaydı.
    o dönemde muaviye romalı ve iranlı mimarların yardımıyla "qasru'l beyza" diye adlandırdığı görkemli bir saray yaptırıyordu.
    bu, saltanatın ilk sarayıydı.
    muaviye bu sarayın inşasını o kadar önemsiyordu ki, çoğunlukla işçilerin ve mimarların başında bekliyordu. ebuzer de her gün oraya gelip haykırıyordu:

    “ey muaviye, eğer bu sarayı kendi paranla yapıyorsan, israftır ve eğer halkın parasıyla yapıyorsan ihanettir, hırsızlıktır!”

    ve devamında tövbe suresini okur.
    'ey iman edenler! hahamların ve rahiplerin birçoğu, insanların mallarını hem haksızlıkla yer, hem de allah yolundan alıkoyarlar. altını ve gümüşü biriktirip de allah yolunda harcamayanları acı bir azabın beklediğini haber ver. o gün biriktirip yığdıkları ateşte kızartılacak ve alınları, böğürleri ve sırtları onlarla dağlanacak. 'işte bu bencilce biriktirip yığdıklarınız; haydi tadın bakalım' denecek.'(tövbe; 9/34).

    ak-it'ler için peşin edit: bu bahsettiğim muaviye, 1.muaviye'dir ve 680 yılında ölmüştür.