hesabın var mı? giriş yap

  • şöyle olmuş olabilir kız 17 yaşındayken evlat edinilmiştir ama kızı küçük zannetmişlerdir. sonra çocuğun büyümediğini fark etmişlerdir. yoksa devlet 18 yaşından büyük birini neden sahiplendirsin.

    edit; yabancı kaynaklardan olayı anladım. olay şöyle oluyor; amerikalı çift ukraynadan bir çocuk evlat ediniyor. evlat edinirken çocuğun 6 yaşında olduğu belirtiliyor. bir süre sonra aile çocuğun yaşı konusunda emin olamayınca doktora gidiyorlar ve 2010 yılında 8 yaşında olabileceği ve cücelik nedeniyle küçük gösterdiği tespit ediliyor. 2012 yılında yapılan testte ise 11 yaşında olabileceği tespit ediliyor. daha sonra psikolojik sıkıntılar, anneyi zehirlemeye çalışması ve diğer çocuklara tehditleri nedeniyle psikoloji kliniğine yatırılıyor. 2014 yılında buradan çıktıktan sonra aile çocuğa bir yıllık peşin kirasını vererek bir ev kiralıyor ve başka şehre taşınıyor. bir süre sonra yalnız yaşayan çocuk polisi arayarak ailesinin onu terk ettiğini bildiriyor. yetkililerde 5 yıllık araştırma sonucunda çocuğunu terk etmekten dolayı kadını suçlu bulup hapis cezası veriyor.kadında sosyal medyadan kızın çocuk olmadığını 22 yaşında olduğunu anlatıyor. ancak çocuk terk edildiği 2014 yılında yaklaşık 14 yaşında ve kemik hastalığı var. kendisine bakamayacak durumda. muhtemelen aile, kız 14 yaş civarında ve cüce olunca ilgilenmek istemediler ve terk edip gittiler. şimde abartarak gündem oluyorlar, cezadan kurtulma derdindeler.

  • gercekten cok sansli bir adamdir. zira inceledigi ozellikler*** hep ayri genler uzerinde yer almistir, yani genler arasinda baglanti yoktur, yani inceledigi ozelliklerin fenotipik olusumu birbirini etkilememektedir. eger bu ozellikleri secmeseydi ve bagli genler uzerine calissaydi, muhtemelen bulduklari yanlis olurdu. essek sansi varmis zira adamda.

  • ne kadar karakterli siyasetçilerimiz olduğunu bir kez daha gözler önüne seren örnekli bir anlatım olmuş.
    ama iyi olmuş...



    ab'ye paralel

    brüksel’e giden tayyip erdoğan, avrupa birliği’ne “paralel devleti” anlatmış, avrupa birliği de dinleyip, ikna olmuş.

    *

    ne anlatmıştır acaba derseniz?

    *

    almanya’da mesela” demiştir...
    hani, alt tarafı 700 euroluk tatil masrafını arkadaşına ödettiği ortaya çıkan almanya cumhurbaşkanı utanıp istifa etti ya... biz öyle yapmadık, ayakkabı kutuları ortaya çıktı, para sayma makineleri ortaya çıktı, dört bakanım hakkında rüşvetten fezleke var, beşinci bakanımın bacanağını yakaladılar, bu satırlar kaleme alınırken adalet bakanım hakkında da fezleke ortaya çıktı, hiç istifimi bozmadım, üstüme bile alınmadım, koçlar gibi oturuyorum koltuğumda demiştir.

    *

    fransa’da mesela” demiştir...
    hani, isviçre’de banka hesabı olduğu ortaya çıkan bütçe bakanı, yemin billah inkâr etmek varken, anında itiraf edip, içinde bulunduğum ahlaki çöküntü nedeniyle özür diliyorum deyip, milletvekilliğinden bile istifa etti ya... biz öyle yapmadık, fezlekelere göre 63 milyon dolar avanta almakla suçlanan bakanlarım bile hâlâ meclis’te oturuyor, allah sizi inandırsın, oğulları tutuklanan bakanlarım bile hâlâ milletvekili demiştir.

    *

    italya’da mesela” demiştir...
    hani, benim canım arkadaşım silvio’nun hırsızlıkları ayyuka çıkmıştı, buna rağmen istifa etmiyordu da, milyonlarca italyan sokaklara dökülüp, benim canım arkadaşımı istifa ettirene kadar protesto eylemi yaptılar ya... biz öyle yapmadık, çünkü benim milletim, soyuyorsa beni soyuyor, sana ne diye bizi savunuyor, hırsız varrr diye protesto gösterisi yapanlarla kavga ediyor demiştir.

    *

    yunanistan’da mesela” demiştir...
    hani, atina’da bir öğrenci polis kurşunuyla öldürüldü de, ülke ayağa kalktı, önce içişleri bakanı, sonra hükümet istifa etti ya... biz öyle yapmadık, kurşunla öldürdük, sopalarla döve döve öldürdük, gözlerini çıkardık, içişleri bakanımız destan yazan polislerimize ikramiye verdi, bizde böyle, biz işimize gelen polise ikramiye veririz, işimize gelmeyen polisin kellesini alırız demiştir.

    *

    ingiltere’de mesela” demiştir...
    hani, özel otomobilini kullanırken hız yaptığı için radara yakalanan enerji bakanı, ehliyetine el konmasın diye, direksiyonda ben yoktum, eşim kullanıyordu dedi de, bu yalan beyanı ortaya çıkınca bakanlıktan istifa etti ya... biz öyle yapmayız, çünkü bu örneği benim milletime izah edebilmem bile mümkün değil, nasıl yani falan derler, istifaya akıl erdiremezler, benim memleketimde benim bakanlarım kırmızı ışıkta geçip adam bile ezse, ehliyetine el konmaz, aksine, ezilen ayıplanır, böyle incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler yüzünden istifa edilir mi birader, salak mısınız siz demiştir.

    *

    lüksemburg’ta mesela” demiştir...
    hani, telekulak skandalı ortaya çıkıp, siyasilerin telefonlarının dinlendiği anlaşılınca, lüksemburg başbakanı ahaliden özür diledi ve bostan korkuluğu olmadığıma göre, bu hukuksuzluğun bir numaralı sorumlusu benim diyerek istifa etti ya... biz öyle yapmadık, benim telefonum bile dinleniyor, odama böcek yerleştirmişler dedim, çıktım işin içinden, bırak sorumlusu olmayı, mağdur bile oldum demiştir.

    *

    ispanya’da mesela” demiştir...
    hani, ispanya kralı’nın damadını yolsuzluktan sanık yapıp, malvarlığına el koydular, kralın kızını, prenses’i ifadeye çağırdılar, tıpış tıpış gidip ifade verecek ya... yok öyle! bizde monarşi yok, ileri demokrasi var. o yüzden, oğlumu ifadeye çağıranların alayını görevden aldım, savcıları vatana ihanetle suçladım, ne savcı bıraktım ne polis, darmadağın ettim, muhalefet milletvekili oğlumun mevzusunu meclis’te dile getirmeye kalktı, benimkiler saldırdı, bana dil uzatanın ağzını yüzünü patlattılar, kızımın telefon konuşmaları internete düştü, gazetede-televizyonda yayınlayan medya patronunu oyarım, burda krallık yok, milli irade var, hsyk’yı değiştirdim, gene değiştiriyorum, yarın canım isterse gene değiştiririm, ister asarım ister keserim demiştir.

    *

    e bu kadar izahattan sonra... avrupa birliği anlamıştır mutlaka “paralel devlet”in ne olduğunu, ikna olmuşlardır!

  • mısır devletinin oluşumu ve eski krallık

    mısır devletinin doğuşuyla sonuçlanan sürecin günümüzde yeniden kurgulanması, birbiriyle bağlantılı fakat mahiyetleri ve amaçları bakımından farklı iki unsuru temel alır: bize tarihe olaylar konusunda karmaşık ve çok ayrıntılı bir tablo sunan arkeolojik bulgular ile kültürel ve siyasi bir gerçek olarak oluşum anının o dönemki algısı. toprağa dayalı üniter bir devletin teşekkülü ve onunla özdeşleşen lider figürünün (bkz: firavun) doğuşuyla sonuçlanan aşamalar bu şekilde belirlenebilir. aynı zamanda mısır kültürü tarafından devletin ve iktidarın anlamı açısından ele alınabilecek olan kuruluş öğeleri de tespit edilebilir.

    - coğrafi uzam

    firavun kültürü, nil nehrinin aşağı çığırının geçtiği ve yıllık taşkınlarıyla peyzajın fiziksel özelliklerini belirlediği bölgede gelişir. genişliği değişken ve sulak olan nahiye, bereketli bir kuşakta yer alır. mezkur nehrin düzeni, aynı zamanda ülkenin tarımsal karakterini de belirler ve ekonomi biteviye topraktan faydalanabilmeye bağlıdır.
    bölgenin nüfusu ise irili ufaklı ve daima sulak bir alan yakınlarında bulunan yerleşimler halinde düzenlenmiş; vahalar ve çöl bölgeleri de yine, muhtelif yarı göçebe gruplara ev sahipliği yapmıştır.
    kara ülke ismiyle de anılagelmekte olan mısır, coğrafi olarak akdeniz'den elephantine'ye (nil nehrinin ilk çağlayanı) kadar uzanan bölgeye tekabül etmektedir ve doğal sınır olarak kabul edebileceğimiz noktalar, libya dağları ile batı arabistan'ın çöl nitelikli uzantılarıdır. 3000 yıldan fazla bir zaman zarfı boyunca "devletin kalbi" hüviyetinde olan yukarı ve aşağı mısır'ın merkezi ise günümüzde kahire yakınlarında bulunan memphis bölgesidir.

    - başlangıç

    mısır'daki ilk yerleşimlere dair buluntular bize belli bölgelere özgü kültürel modellerden oluşan grupların teşkil ettiği heterojen bir tablo sunar. mevzubahis topluluklar mö 4. binyıl boyunca, genelde aralarında ihtilaf olan bölgesel siyasi birimler şeklinde bir araya gelmişler ve bu birimlerden bazılarının kültürleri, diğerleri üzerinde hakimiyet kurarak kendi modellerini sınırlarının ötesine taşımışlardır. bilhassa nakada kültürü (adını yukarı mısır'daki merkezinden alır) zaman içerisinde ilk hudutlarını aşmış ve devletin oluşun sürecini kayda değer bir biçimde hızlandırmıştır.
    nakada kültürünün biçimsel özellikleri bazen ilkel düzeyde de olsa, tarihsel çağların firavun kültürünün anlamsal unsurlarının varlığına açıkça işaret eder; bunların arasında serekh (kraliyet yapılarına özgü, nişli ve alçak kabartma şeklinde sütunlu mimari / dekoratif motif) ve akrep kralın topuz başı gibi maruf semboller bilhassa dikkat çekmektedir. firavun ile özdeşleştirilmiş olan şahin tanrısı horus'un sözlü adı olan serekh ikonunun önemi, kralın uhrevi niteliğinde kendini gösterir.

    ihtilafların görece ortadan kalkmasıyla birlikte aşağı ve yukarı mısır'ın fiili olarak birleşmesi, geleneksel anlatıda 1. hanedanın başlangıcına ve iktidarın merkezi hüviyetindeki memphis'in kuruluşuna tekabül etmektedir. yine, mısır geleneğine göre hanedanın kurucusu olan meni (yunanca menes), aynı zamanda kraliyetler ailelerinin ilk şehri tjenu'yu kuran thinis klanının ilk firavunu aha ile aynı kişidir.
    yukarıda da bahsini geçirdiğimiz üzere nakada modelini temel alan kültürel birleşmeye, toplumun giderek daha da belirginleşen hiyerarşileşme süreci eşlik eder. bu vetirenin sonucunda ise seçkin olarak tabir ettiğimiz sınıf ortaya çıkacaktır. dönemin ikonografisindeki en anlamlı sahneler, kutsal niteliğe sahip güçlü bir lider figürü etrafında toplanan hakim grupların ayırt edici unsurlarını yansıtır. mısır toplumunun lideri, insanlar ile tanrılar arasındaki arayüzün ve kendisi de bir tanrı olan tarihsel çağın firavun imgesinin öncülüdür. yazının devlet yönetiminde oynadığı önemli rol de bu sürecin başarısına belirleyici bir katkıda bulunur. yazının ilkel modeli olarak kabul edilebilecek (ve hiyerogliflerde var olmaya devam edecek) ikon temelli bir işaretleme sistemi bu alandaki ilk girişimlerin nüvesini oluşturur.

    - thinis dönemi (1. ve 2. hanedanlar: mö 3000 - 2650)

    bazı kral adlarının tanıklığı ettiği gibi (aha: savaşçı, djer: kaçıran, den: öfkeli) zaman zaman oldukça saldırgan bir özellik sergileyen bu dönem mısır'ın toprağa dayalı devletinin gelişimi açısından temel bir geçiş niteliğindedir. aynı şekilde, dönemin yıllıklarından elde edilen verilerin ışığında düzenli bir devletin söz konusu olduğunu ve liderin, tanrıların onayı ile meşruluk kazanan bir "birleşme" sürecini temsil ettiğini görürüz. mezkur vetire, tarihsel çağlarda güneyin kralı nesu ve kuzeyin kralı bit terimlerinin birleşmesinden oluşan yukarı ve aşağı mısır'ın kralı şeklindeki geleneksel unvanın benimsenmesiyle birlikte doyum noktasına ulaşmış olacaktır. aslına bakılırsa dönemin kraliyet unvanı, güneyin (bkz: nekhbet) ve kuzeyin (bkz: udjo) hanedan tanrıçalarını çağrıştıran iki hanımınki şeklindeki versiyonuyla da toprakların birliği temasını teyit etmektedir.

    thinis döneminin sonuna doğru (2. hanedan) iktidar yapısında, devletin kuruluş mitinin başrol oyuncuları olan horus ile seth arasında yaşanan ihtilafın bir sonucu olarak bazı değişikliklerin hasıl olduğu görülür ve bu tahavvül kralların adlarına da yansır (hetepsekhemui: "iki güçlü kral barıştı" veya khasekhemui: "iki güçlü kral tahta çıktı"). unvanlar ile açıkça gözlemleyebildiğimiz tanrılar ile kıyaslama teması, devlet modelinin ve ideolojik mekanizmaların oluşum sürecinin akılcılığını bir kez daha tespit etmek açısından faydalıdır.

    - 3. hanedan (mö 2650 - 2575)

    3. hanedana geçiş ile birlikte mısır, thinis hanedanı deneyiminin olgunluğa eriştiği yeni bir döneme girer. djeser (mö 2630 - 2610) ile adı kral papirüsünde kırmızı mürekkeple yazılmış olan netjerikhet'in iktidarları ise bu sürecin en önemli aşamalarını teşkil etmektedir. kraliyet nekropollerinin sakkara'ya (memphis bölgesi) taşınması, yapıl malzemesi olarak taşın kullanılmaya başlanması ya da kral mezarlarının mimari odağı olarak yüksek basamaklı piramitlere geçilmesi; bu kralların devrinde yaşanan kültürel gelişimin kilometre taşlarıdır.
    bilhassa djeser yapı bütünü, ölüm sonrası kraliyete bağlantılı törenselliğe önem veren arkaik modele çok şey borçludur: yapı içerisinde, merhum kralın tanrısal niteliğini teyit edecek alanlar yer alır ve mahremiyet esas unsurlardan birini teşkil ettiği için mezkur bölümler, erişilemeyecek yükseklikte duvarlar ile çevrilidir. nitekim taştan olması hasebiyle bir anlamda ebedi olan bu yapılar bir tür tiyatro sahnesini andırmaktadır ve kralın ruhu burada taç giyme ile statüsünü teyit etme ritüellerini "sonsuza kadar" tekrarlar. (mevzubahis ritüeller bütünü, kraliyet jübilesi olarak da bilinir ve mısır dilindeki karşılığı heb-sed'dir) binaenaleyh amacı, hükümdarın kral ve tanrı boyutunu ebedi kılmak olan bir dizi törensel yapı üniter bir sistemde bir araya gelmiş olur.

    - memphis dönemi (4. , 5. ve 6. hanedanlar: mö 2575 - 2150)

    4. hanedan (mö 2575 - 2465) ile birlikte mısır, eski krallık olarak da tanımlayabileceğimiz tarihsel safhaya tam anlamıyla girmiş olur. biçimsel açıdan "düzgün piramidin" kabul görmesi ve devletin siyasi yapısı ile kültürel gelişiminin giderek memphis modeline uyarlanmasıyla beraber süreç tamamlanır. nitekim 4. hanedanın ilk kralı olan snofru'nun başlattığı kapsamlı mimari program (medium'da 1, dahşur'da 2 olmak üzere 3 piramit inşa ettirmiştir), mısır'ın tamamını liderinin tanrısal doğasıyla bağlantılı hale getirir.

    bu eğilimin daha sağlam temelleri oturması ve kök salması adına hiçbir masraftan kaçınmayan snofru'nun halefleri de memphis'in büyük nekropolünün kuzey kısmında yani gize'de, daha evvel eşi benzeri görülmemiş nitelikte anıtsal yapılar inşa ettirerek niyetlerini fiiliyata dökmüş olurlar. mezkur alanın tamamına hakim olan kheops (mö 2550 - 2530), khefren (mö 2520 - 2495) ve mykerinos (mö 2490 - 2479) piramitleri hem anıtsallığın, hem de kralının çevresinde toplanan bir toplumun kendini tasvir becerisinin en olağanüstü örneklerini oluşturmuşlardır.

    giderek gelişen devlet modeli, piramitlerin inşası için kurulan şantiyelerin başarıya ulaşması adına ideal şartları oluşturur. kısa bir zaman zarfı içerisinde mükemmelleştirilen teknik ustalık düzeyi katı bir uygulama sürecini temel alır ve uzman ustalara, ülkenin sakinlerinden oluşan daha kapsamlı bir iş gücü eşlik eder. velhasıl halk, nil nehrinin yükselmesiyle yani tarımsal faaliyetlerin sona erdiği zaman aralığı ile çakışacak şekilde "zorunlu" olarak piramitlerin inşaatında çalışmak durumunda bırakılır.

    5. ve 6. hanedanlar (mö 2460 - 2150), 4. hanedan döneminde uygulanmaya başlanan "memphis devlet modeli"nin olgunluk evresini teşkil ederler. bu devirde bölgesel kontrol dengelerinin giderek yer değiştirdiği ve eyaletlerin servetin yönetimi ile idaresine daha kararlı bir şekilde iştirak ettiği görülür. bu geçiş dönemine eyalet nekropollerinin gelişimi eşlik eder; yerel beylerin yaptırdığı mezarlar, bölge ile ilişkilerinin ölümden sonra da devam ettiğinin en önemli kanıtı hüviyetindedir. ancak bu durum merkezi iktidarın zayıflamasından ziyade yeniden yorumlanması anlamına gelir. bu olgunun çeşitli belirtileri arasında; 5. hanedan döneminde kraliyetin heliopolis'in güneş doktriniyle ilişkilerinin güçlenmesi, kraliyet unvanının firavunun güneş tanrısının oğlu olduğunu gösteren adını temel alması ve işlevleri kraliyetin güneş kozmogonisi modeliyle bağlantılı kült biçimleri bağlamında tanımlanan, güneş tapınağı olarak adlandırılan kutsal yapılar vardır. firavun makamının tanrısal boyutunun en olağanüstü ilan ediliş biçimi ise 5. hanedanın sonlarından itibaren sakkara'daki unis piramidi gibi kraliyet mezar yapılarında ortaya çıkan ve konumlarından mütevellit piramit metinleri olarak adlandırılan mezar formülleridir; kadim zamanlara tarihlenen ve heterojen bir nitelik gösteren (genellikle ritüel ağırlıklı) bu malzemenin amacı, kralın tamamıyla tanrılaşmaya kadar geçirdiği yeniden doğuş safhalarını belirtmektir.
    binaenaleyh eski krallığın olgunluk döneminde mısır'ın kültürel ve siyasi modelinin oluşum sürecinin çok ilerlediği açık bir şekilde ifade edilebilir. yukarıda da bahsini geçirdiğimiz gibi, eyaletlerin kendi statülerinin bilincine varmasına karşın, üniter devlet artık pekişmiş bir veridir.

    - dönemin kültürü

    firavun devleti modelinin oluşumuyla sonuçlanan sürecin karmaşıklığı, daima eski krallığın başlıca özelliklerinden birini teşkil edecektir. mısırlıların kendilerini bu dönemi, zaman içinde kalıcı olacak bir anlambilim açısından belirleyici bir safha olarak görmüşlerdir. aradan yüzyıllar geçtikten sonra dahi seçkin firavun sınıflarının kadim temsilcileriyle doğrudan temasa izin veren yazının doğuşu da bu prestije katkıda bulunur. nitekim djeser veyahut snofru gibi hükümdarlar uzun bir müddet boyunca şan ve şöhret sahibi olacaktır: ilki tamamıyla taştan yapılmış ve kendisine "kesme taş kullanımını başlatan" unvanını kazandıran anıt mezarıyla, ikincisi ise dahşur ve sina'daki piramitlerinin bölgesinde tanrılaştırılmış, adil ve tarafsız bir kral hüviyetiyle anılagelecektir.

    yazının kullanımı ve sonraki dönemlerde klasik olarak somutluk kazanacak olan dilsel bir idealin tanımlanması, eski krallık kültürünün görece en önemli ifadeleridir. eski krallık yazı yoluyla memphis kraliyet modelinin temsil ettiği ve bilgelik edebiyatı türünde kuramlaştırılan hiyerarşik toplumdan geriye izler bırakır. (bkz: kagemni'nin öğretileri) (bkz: herderef'in öğretileri) (bkz: ptahhotep'in öğretileri)
    konu aldıkları dönemden sonra yazıldıkları iddia edilse de, bu pseudo-epigrafik metinlerde memphis dönemine özgü ideal devlet modeli tasvir edilir.

    kralın öte dünyadaki varlığının mirası olan piramit metinleri'nde ise yeniden doğduğunda güneş ile bağlantıları giderek güçlenen hükümdarın tanrısal doğası yüceltilir. ancak aynı zamanda, kökleri devletin oluşum aşamalarına kadar ulaşan ritüel temelli unsurların da yankısı kendini hissettirmektedir. böylelikle kralın kaderi, daha kadim dönemlere özgü törensel mekanizmanın dışına çıkar ve tanrısal olanın karmaşık statüsüne giderek daha da yaklaşır.

    piramit metinleri / formül: 273

    "gökyüzü kararıyor, yıldızlar soluyor; kemerler (gök kubbe) titriyor, akeru'nun (yeryüzü tanrısı) kemikleri ürperiyor. babalarından ve annelerinden beslenen, bir tanrı gibi güçlü görünen kral unis'i görünce hareketleri duruyor [...] unis tanrıdır, yaşlıların en yaşlısıdır, kalabalıklar ona hizmet eder, kalabalıklar ona adak sunar; tanrıların babası orion tarafından ona güçlü kral belgesi verildi ! unis ufkun efendisi olarak taçlandırıldı ve gökyüzünde yeniden belirdi; tanrıların omurgalarını saydı, kalplerini aldı, kırmızı tacı yedi, yeşil tacı yuttu (aşağı mısır'ın iki tacı) [...] kalplerle ve büyüleriyle beslenmekten memnun."

    konuya dair daha fazla bilgi edinmek isteyenlere erik hornung'dan mısır tarihi, jean vercoutter'dan eski mısır, herodot'tan tarih ve umberto eco'dan antik yakın doğu adlı eserleri tavsiye ediyorum.

  • cogu turkun vazgecilmezidir, yurtdisinda bir nebze olsun islak mendille giderilse de, siz, siz olun islak mendil alirken uzerinde ne yazdigina bakin, yoksa benim gibi aksam eve varana kadar kicinizda mentol ferahligini hissedersiniz.

  • bunun aciklamasi yilin ilk alti ayinda 78.6 milyar lira acik veren butcenin ve 5 milyar lirayi bulan saray harcamalarinin bedelini halka yeni vergiler yoluyla yikmaktir, baska da bir sey degildir. hadi vatandas pamuk eller cebe.

  • altında "acting audition (oyuncu seçmeleri)" yazan video. hem bir insan ilk kez muz yedi diye neden ağlasın? ben de geçen sene ilk kez mango yedim, herhangi bir duygulanma olmadı.

  • sözlükte, moderasyon açısından ters tepti bence kondüktör uygulaması. ilk başta şöyle bir şey düşünülüyordu: kondüktörleri alalım hem insanlar beklemekten kurtulsun, hem de çaylak inceleme/onaylama gibi ekstra bir yükten kurtulalım. ama kondüktörler o kadar hızlı çalıştı ki artık yeni yazar alımları ile günde binlerce yazar sözlüğe giriş yapmaya başladı. haliyle günlük yazılan entry ve açılan başlık sayıları da çok büyük oranda artış gösterdi. bunların içinde de hatalı entry oranı o kadar yüksek ki.

    bu uygulama başladığı günden beri o kadar çok gözüme çarptı ki ispiyonlanan, silinen entryler. artık moderatörlere çok daha fazla iş düştüğünü tahmin ediyorum. bir önceki entryde aynı şey yazılmış olmasına rağmen tekrar aynı bilgiyi ısrarla gireni mi dersin, atıyorum, güzel bir manken hakkında yüzlerce entry girilmişken 355. entrye "güzel kadın" diye tanım yazanı mı dersin, insanlara gg kapsamında olduğunu bilmeden hakaret edeni mi dersin, imla hatalarıyla açılan başlıkları mı dersin, aramaya zerre inanmadan yeni başlık açanı mı dersin, hepsi fazla fazla var artık. modlara kolaylıklar diliyorum bu hususta.

    bir de bu uygulama sonunda artık şöyle bi olay da var, kondüktörler bu gazla gitmeye devam ederse birkaç güne kadar artık bekleyen çaylak kalmayacak. bu da şu demek oluyor; artık herkes burada yazabilecek. yani, kullanıcı buraya üye olup yazmaya başladıktan sonra hesabını kötü amaçla kullansa dahi kafası rahat olacak, çünkü bir süre sonra uçurulsa bile tekrar 10 entry girdikten sonra kısa bir içinde tekrar yazmaya başlayabilecek. troller, fakeler ve türevleri ortamda bir bir boy göstermeye artarak devam edecek. owencem diye yazar gördüm ya! geçen haftalarda boş ve anlamsız entryler girdiği gerekçesiyle bol bol eleştiri alan noryth aquanum, reenkarnasyonla zombi olan nekrofil vs. arkadaşlar gibi onlarcası var artık. yazarlığı onaylandığı andan itibaren bir hızla entry yazmaya başlayıp bir günde 200 entrye ulaşan inasanlar var ve sayıları hiç az değil. bunun yan etkisi olarak sol framein tıpkı inci'deki gibi aktığına tanık oluyoruz. sözlük okunurluktan biraz uzaklaşıyor diyebiliriz. herkes yazıyor ama yazılan her şey okunuyor mu acaba? bir süre sonra ekşi sözlük bir entry çöplüğüne döner mi?

    yeni yazmaya başlayan arkadaşlar iyidir kötüdür diye, alınsın/alınmasın diye bir yorum yapmıyorum, zaten böyle bir yorumu yapmak bana düşmez. ben ortaya çıkan ve çıkabilecek sorunlar karşısında moderasyonun nasıl önlemler alacağını gerçekten merak ediyorum. eyorlamam bu kadar.

  • facebook'un, twitter'ın falan türkiye'deki kullanıcı verilerini türkiye'de tutmak gibi bir çaba içine gireceğini zannetmiyorum. bant genişlikleri %95 azaltılırsa zaten bizim de artık onlara girebileceğimizi sanmıyorum. sosyal medyanın sonuna geliyoruz galiba ülkecek.

    gelen mesajlara göre biraz daha açıklama:

    - verileri türkiye'de tutmak demek, türkiye'de bir veri merkezi kurulması demek. bunun güvenliği, standartları, geliştirmeleri vs. zaten aylar sürecek bir süreç. üstelik herhangi bir sosyal ağ şirketi bunu kabul ederse; hemen her ülke bunu istemeye başlar. dayanak olarak da "türkiye istedi, yaptınız" derler. kimse böyle bir topa girmez. hele hele tek kanunla, sunucularına ve verilerine el konubilecek bir ülkeye değil veri merkezi, internet kafe açmaz bu adamlar.

    - türkiye temsilcisi maddesi başta masum görünüyor ama değil. yasal bir temsilci olacak. yani 72 saatte "bu hesabı sil" dediğinde silmeli, yoksa para cezası almayı kabul edecekler. reklam gelirlerini düşününce buna yanaşabilirler de, yanaşmayabilirler de.

    - %95 konusu da resmen: engelleyemiyorum, kullanılamayacak hale getireyim maddesi.

    sonuç olarak; bu kanunun geçmesi demek sosyal medyayı yok etmek demek. çünkü onların kabul etmeyeceğine emin olunan maddeler konmuş ve kullanılmayacak hale getirecek yaptırımlar var.