ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
binali yıldırım'ın aydınlandığı an
-
bugün fox tv'deki canlı yayında yaşandı. davutoğlu'nun kim tarafından görevden alındığını, "benim tercihim değildi" dediğini bilmeyen yıldırım, ismail küçükkaya'nın kısa bilgilendirmesi sonucunda büyük bir aydınlanma yaşadı.
izliyoruz: https://twitter.com/…vots/status/851356717854199808
derin futbol
reaksiyon
-
iki üç kez farklı bölümlerine denk geldim, beş dakikalığına izledim, bana mı hep denk geldi bilmiyorum ama, diyaloglar şunlardan ibaretti:
-devlet söz konusuysa, abisini bile tanımaz.
-o zaman bizi de tanımaz?
-devlet söz konusuysa, tanımasın zaten.
-devletin menfaatleri uyarınca...
-devlet.
-devlet?
-devlet tabi ya.
-devletimisss.
-devlet demiş miydim?
ankara emniyeti k010 no'lu polis
-
ilgili videoda görüldüğü gibi ellerini havaya kaldırmış halde dağılan vatandaşlara copla vuran polis. unutulmasın, kayda geçsin.
not: hedef gösteriyormuşuz. lan oğlum olsa olsa içişleri bakanlığı'na hedef gösteriyoruz, açığa alsın diye. adamın sicil numarası belli, başka bir şeyi değil. evet, hakikaten savcılar göreve!
yaran facebook durum güncellemeleri
-
9.sınıftayım peder "takdir getir bilgisayarını yenilicem" dedi. ben de getirdim, geldi f5'e basıp gitti.
istanbul'da kahve kültürü
-
ortaya çıkışından bu yana hala süren dünyanın en köklülerindendir.
hikayemiz 15. yüzyıl bitimine dayanıyor. kahvenin bilinen ilk kullanımı bu dönemde yemen'deki sufiler tarafından. gerekçesi zihne bir "açıklık" getirmesi ve gece tartışmalarında uyanık kalmak için kullanabilmeleri. zamanla yemen'den yukarıya, kahire ve şam'a doğru yayılan kahve 16. yüzyıl ortasında istanbul'da yer buluyor.
istanbul'da kahvenin bilinen ilk izi 1539'da barbaros hayrettin paşa'nın ölümü sonrası bir belgeye ait. belgede aile vakfına bağışlanacak olan mülklerinden birinin bir "kahve odası" içerdiği yazılıyor. bilinen ilk kahvehaneyi halep ve şam'dan gelen tüccarlar istanbul'da açıyorlar.
başta yabancı bir gelenek olan kahve kısa süre içerisinde yayılmaya başlıyor ve istanbul'un her köşesinde, özellikle galata semtinde patır patır kahvehaneler açılmaya başlıyor. daha önceleri vaktini ya evinde ya cami veya medreselerde geçiren ve şehir içindeki tek sosyal alanı pazar yerlerindeki alışverişlerde birkaç dakikalık görüşmeler olan istanbul halkı günlük vaktinin bir bölümünü geçirip sosyalleşebileceği, uzun sohbetler edebileceği alanlara kavuşmuş oluyor. burada vakitlerini geçiren şairler şiirlerini halka okuyor, tellaklar hikayelerini anlatıyor, istanbul'un kabadayıları buralarda kozlarını paylaşıyor.
meyhanelerin aksine bu mekanlarda müslüman nüfus oldukça fazla bulunuyor ve konu eninde sonunda "memleketi kurtarmaya" gelince kahvehaneler dönemin yönetimi hakkında dedikoduların yayıldığı, şikayetlerin edildiği yerler oluyor ve zaman zaman sosyal hareketliliklerin odak noktaları haline geliyor. bu yüzden kahvehanelerinin onları birer bela yuvası olarak gören osmanlı yönetimi ile ilişkileri her zaman çalkantılı oluyor. belli dönemlerde, özellikle ayaklanmalar sonrası türlü bahanelerle kahvehanelerin kapısına zincir vuruluyor, bunu 4. murat'ın bütün kahvehaneleri yasaklatması gibi sert yöntemler de izleyebiliyor. yine de istanbul'da kahvehaneler hep var olmaya devam ediyor.
imparatorluğun son döneminde kahvehaneler aydınlanmacı fikirlerin de paylaşıldığı yerler oluyor. fevziye kıraathanesi jön türkler için bir toplanma yeri olurken aynı zamanda istanbul'daki ikinci film gösterimi de burada yapılıyor.
yıllar içinde, özellikle 1930'lardaki çay atılımıyla beraber yaygınlaşan çay kahvenin yerini alıyor ve böylece kahvehaneler daha çok köylerde ve ara mahallelerde varlığını sürdürüyor. istanbul'da kahve kültürünün yeniden canlanışınaysa geçtiğimiz bu yıllarda tanık oluyoruz. bugün her tarafımızı saran, özellikle galata ve çevresinde bulunan 3. nesil kahveciler popülerliklerini şüphesiz istanbul'un kahve severliğine borçlu. tarih bazı şeyleri çok değiştiriyor ama bazı şeyler hep aynı kalmaya devam ediyor.
o halde afiyet olsun!
kaynaklar:
how dark is the history of the night, how black the story of coffee, how bitter the tale of love: the changing measure of leisure and pleasure in early modern istanbul - cemal kafadar
osmanlı'dan günümüze kahve kültürü - cemal gürlek
bu kahvehanelerin müdavimleri aydınlardı - fatma betül demirel
edit: ilk paragraftaki "15. yüzyıl" hatamı düzelttiği için tatli çocuk'a teşekkürler.
internette hastalık arama sendromu
-
yaz günü öksürmem nedeniyle bakıp aids çıkmış olduğum da vardır. çok garip iki gün geçirmiştim çünkü tam da zamanlama olarak şüpheli ilişkimden sonraki uygun döneme denk geliyordu.
sonuç : soğuk algınlığı.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
benzin olmuş 5.03 tl kızlar artık marka model ayırt etmeyin, marş basıyorsa binin gitsin.
yetiş ya picasso yetiş ya dali
-
20. yüzyıl sanatının güçlüklerine dikkat çeken bir şarkıdır.
kübisti fauvistten ayırıyorlar
bu sizden bu bizden kayırıyorlar
guernica ne diyor anlamıyorlar
ortalık karıştı modern bozuldu
yetiş ya picasso yetiş ya dali
yolumuz düştü piet mondrian'a
tuvalde olan gelirmiş başa
can düşman olmuş ressam ressama
yetiş ya picasso yetiş ya dali
magritte'e duchamp'a saygı kalmamış
insanlık matisseden nasip almamış
galerisi var ama gözü doymamış
biçare kandinsky abstrakta uymuş
yetiş ya picasso yetiş ya dali
öyle bir dünya ki, pop-art avant-gardea
sürrealistin sırtından vuran vurana
aşkolsun gerçekten pollock bulana
insanlık yaralı postmodern sanatta
yetiş ya picasso, yetiş ya dali
bmw 330 cabrio kullanmanın zorlukları
-
şöför koltuğu tek kişiliktir.
halbuki 2 kişilik olsa hem siz hem egonuz sıkışmadan oturabilirsiniz.
gece gece yemek yemek çok çok sağlıksızdır
-
[2* (gece + yemek + cok)] + sagliksizdir