hesabın var mı? giriş yap

  • üzerine yoğun stres binen malzemenin moleküllerinin kohezyonunu (bir arada tutucu kuvvet) kaybetmesi düşünüldüğünde geçerli olmayan olasılık.

    dolayısıyla deprem atlatan binada sağlamlık bağlamı, atlatılan depremle ilişkili değil kullanılan malzeme ve teknik ile alakalıdır. bu sonlu bir ilişki ve zaman bu konuda pozitif bir destek sağlamamaktadır.

  • prens charles olmak da zor. bakkala gidip bir şeyler alınca para diye ananın resmini veriyorsun. yazık lan.

  • üniversite bölüm tercihi yaparken kendinize sormanız gereken 6 soru:

    1. insanlarla olan ilişkim mi daha iyi yoksa verilerle olan mı?

    - eğer insan ilişkileriniz güçlüyse mesela doktorluk, avukatlık, öğretmenlik gibi bölümler sizin için daha iyi bir tercih olabilirken verilerle olan ilişkilerde istatistik, mühendislik vs. gibi tercihler daha akıllıca olabilir.

    2. bu bölümü sadece okumakla kalmayıp hayatımın sonuna kadar yapacak kadar çok seviyor muyum?

    - eğer gerçekten emin olmadığınız bir bölümü seçerseniz bu demek oluyor ki en ufak sıkıntıda, zorlukta pes etmek, daha iyisi için savaşamamak demek. yani iyi bir kariyer ve mutlu bir pazartesi sabahından bir adım uzaktasınız. bir daha düşünün.

    3. tercih etmek istediğim bölümü okumaya yetecek yeteneğe sahiden de sahip miyim?

    - evet, bölümü seviyor olabilirsiniz ama belki de yeteneğiniz buna izin vermiyor. mesela endüstri ürünleri tasarımı, mimarlık gibi meslekler geniş bir hayal gücü ve üretme yeteneği gerektiren bölümler. bu konuda kendinize olan inancınız tam mı?

    4. tercih edeceğim bölümün getireceği zorlukları şimdiki hevesimle göğüsleyebilecek inancım var mı?

    - evet, bölümü şimdi çok seviyorsunuz ama getireceği zorlukları düşünerek bir kere daha gözden geçirmekte fayda var. belki uzun mesailer harcamayı ve hatta sabahlara kadar çalışmayı gerektiren bölümlerdense daha programlı çalışma hayatı vaat eden bölümler size daha uygun olabilir.

    5. gelecek vaat eden bir tercih mi?

    - bölümünüzü gerçekten seviyorsunuz belki ama bunun gelecekte payı olan bir meslek olup olmadığını da düşünmelisiniz. mesela yazılım gibi tercihler sizi gelecekte daha da yıldızlaştırabilir.

    6. tercih etmek istediğiniz bölüm sadece ülke sınırlarıyla mı sınırlı yoksa yurt dışında da önü açık bir meslek mi?

    - globalleşen dünyada bu çok önemli bir soru. gelişen teknolojiyle sınırların bir önemi kalmadığı için her yerde geçerliliği olan bir bölüm, kariyerinizin geleceği açısından değerlendirilince oldukça faydalı olabilir.

  • sevgili dostlar,

    bundan önceki yazımda size kandırmak yani insanları manipüle etmek için kullanılan 5 psikolojik numaradan bahsetmiş ve sonraki yazımda 5 tane daha anlatacağımı söylemiştim.

    işte şimdi şimdi sözümü tutuyorum. sahtekarları ifşa etmeye devam edelim.

    1) kişiye özel kelimeleri taklit etme.

    şimdi her birimiz konuşurken veya yazarken kendimize has kelimeler kullanırız. kullandığımız bu kelimeler de bizim iç dünyamız ve inanç sistemimiz hakkında ip uçları verir. kullandığımız bu özel kelimeler karşımızdaki tarafından kullanıldığı zaman da durup dururken ona sempati beslemeye başlarız.

    örneğin siz "maşallah" kelimesini çok seviyorsunuz diyelim. bir araba almaya gittiniz ve size gösterilen arabayı beğendiğiniz zaman "maşallah çok güzel arabaymış" dediniz. işte burada boyanmış hurdayı size satmak isteyen satıcı "maşallah sizde arabadan gerçekten anlıyorsunuz" dediği anda sırf sizinle aynı kelimeyi kullandığı için hokkabaz satıcı size samimi ve inandırıcı gelmeye başlar.

    günlük yaşamda kendinize özgü olarak kullandığınız her kelime hele hele bu kelime belli bir yöreye aitse sizi etkiler.

    pazarda hormonlu ve çürük domatesin görüntüsü hoşuna giden karadenizli teyze "uşağum bu domatesler kaç para ?" diye sorduğu zaman karşıdan "teyzem çok güzel domates bizim uşaklar sana hemen üç kilo tartsın kaçırma" diye bir cevap aldığı anda o hiç tanımadığı pazarcı bir anda dikkatini çeker.

    kullandığınız kelimeleri size karşı kullananlara dikkat edin çünkü bilinçli yapıyor olabilirler.

    2) büyük isteyip küçük koparma.

    bu çok bilinen bir numaradır. amerikalılar buna "kapının arasına ayakkabı sokmak" falan da derler.

    buna göre birinden çok büyük bir şey isteyip hayır cevabı aldıktan sonra daha küçük bir şey isterseniz karşınızdaki psikolojik olarak ikinci hayır cevabını vermekte zorlanır çünkü size borçlu olduğunu düşünür. mantıksız ama gerçek bir psikolojik açıktır.

    örneğin sahte bir yardım derneği için yardım toplama görüntüsü altında dolandıran bir serseriyi düşünelim. sen yolda yürürken yanına yaklaşır ve "depremde yaralanan aileler için yardım topluyoruz, 100 tl'lik bağış çeki almak ister misiniz ?" der. tabi şimdi çoğu insan durup dururken 100 lirayı uçlanmaz hatta belki istese bile üstünde o kadar para olmayabilir. cevabın normal olarak hayır olur.

    zaten dolandırıcının istediği de o "hayır" cevabını vermendir. hemen ardından seni ayıplıyormuş gibi bir yüz ifadesi takınır ve "peki o zaman en azından 5 lira karşılığında şu yardım posta kartlarımızdan alsanız, en azından bunu yapabilseniz" der.

    işte bu aşamada biraz önce 100 lirayı veremediğin için yaşadığın pişmanlık karşısında o 5 lira sana bu vicdan azabından kurtulmak için çok ufak bir bedel gibi gelir. düşünmeden 5 lirayı hokkabaza verirsin. üstelik kendini "depremzedelere" yardımda bulunduğun için iyi de hissedersin. bu taktikle günde yüz kişiden 5 lira topladıklarını bir düşün. tabi ortada dernek falan yoktur tüm verilen paralar hokkabazların cebine girer.

    böyle bir durumda karşındaki iyice sorgula. kimlik ve dernekle alakalı ek bilgiler iste. kısacası pişmanlık duygusuyla iş yapma.

    3) hızlı konuşarak kafa karıştırma.

    karşındaki kişi çok hızlı konuştuğu zaman beynin söylediklerini işlemden geçirmekte zorlanır. çoğu insan da anlayamadığını itiraf etmek istemez ve "evet,evet" diyerek anlıyormuş rolü yapar.

    kandırıcı senin tam anlamanı istemediği durumlarda konuşma vitesini bilinçli olarak yükseltir. bunu en çok da çağrı merkezleri yapar. örneğin bir firmanın çağrı merkezi seni aradı ve dışarıdan çok güzel gözüken bir teklif getirdi. sana ek bilgi vermesi gerektiği zaman bilinçli olarak çok hızlı konuşmaya başlarlar. sen de sürekli anlamadım falan demekten çekindiğin için anlıyormuş numarası yaparsın. en sonunda karşıdan dinlediğin konuşma şöyle bir şey olur "kampanya kapsamında ******* size tanımlanacak ve ödemeniz gereken ********* bedelleri ******** yansıtılacaktır. onaylıyormusunuz ?" bir çok insan burada "anlamadım yavaşça tekrar eder misiniz ?" demek yerine "onaylıyorum" diyerek kurtulmak ister çünkü zihni aşırı yüklemeden rahatsız olmuştur.

    kısacası sevgili dostum birisi seni ışık hızında konuşarak laf kalabalığına getirmek isterse hemen onu durdur,yavaş ve tane tane konuşmasını iste. anlamadım demekten de çekinme.

    4) fiil yerine sıfat kullanarak soru sorma.

    şimdi bu biraz karışık gelebilir ama değil. insanlar kendilerine belli sıfatların verilmesinden hoşlanırlar. hele bu sıfat olumluysa duygusal duruma geçerler. peki nasıl kullanılır ?

    diyelim ki sana elektrikli bir süpürge satacaklar. aslında bırak halıdaki tozları çekmeyi doğru dürüst çalışması bile problemli kolpa bir süpürge markası. ama böyle süpürgeye uzay gemisi gibi dizayn yapmışlar ismi de "toz yok edici ultra temizlik robotu 2050" falan gibi kolpalık kokan bir isim.

    şimdi bunu sana satmak isteyen uyanık lafa şöyle başlarsa kaybeder. "evinizde kolayca temizlik yapmak sizin için önemli mi ? ". bu soruda dikkat ederseniz temizlik yapmak fiilini kullanmış ve bu sebeple çok etkili bir soru değil.

    ama bunun yerine soru şöyle gelirse "evi pırıl pırıl, temiz bir insan olmak sizin için önemli mi ?" bak şimdi işler değişti. sana "temiz bir insan olmak" şeklinde bir sıfat taktı. her insan temiz olarak bilinmek ister ve kendisine pis denmesinden hoşlanmaz. şimdi bu soruya vereceğin cevap artık bellidir. tabii ki ben pis bir insanım demeyeceğin için "evet temiz bir insan olmak benim için önemlidir" diyeceksin.

    hemen ardından ikinci bir soru gelir " o zaman evinizin daha temiz olması için en son teknolojiyi kullanmayı tercih edecek bir insansınız diyebilir miyiz ? " hadi bakalım şimdi buna hayır de. buna da evet cevabı verdikten sonra artık sana kolpa süpürgeyi satmak çok da zor olmayacaktır.

    bu sebeple birisi çok hoşuna gitse bile sana bir sıfat takarsa hemen dikkatini ver. organize bir üç kağıt hedefi olabilirsin.

    5) gülümseme

    gülümseme bulaşıcıdır. gülümseyen bir insan sende kısa zamanda samimiyet ve dostluk hisleri uyandırabilir. bu sebeple gülümseyerek yapılan tekliflere ve sorulara karşı kalkanların iner. örneğin bir kafeye gittin ve o kafede satılan aslında beş para etmemesine rağmen çok pahalı bir kahve cinsi var. ismi de diyelim ki "afrika kahvesi". fiyatı da 30 lira.

    sen normalde böyle bir kahve içme niyetinde değilsin. güzel bir türk kahvesi içmek istiyorsun. masana gelen bir garson sana "bugünkü özel kahvemiz "afrika kahvesi" ve bence siz yeni deneyimlere açık bir insana benziyorsunuz" dese.

    normalde "yok kalsın bana bir türk kahvesi" dersin. ama sana bu cümleyi söyleyen garson suratına koca ve içten bir gülümseme kondurur, gözlerinin içine bakarak bunu söylerse hele hele güzel bir kız veya yakışıklı bir erkek garsonsa hayır demen o kadar kolay olmaz.

    bazen sırf birisi kendine güzel güzel güldü diye denilen her şeyi kabul edecek kadar sevgi açı insanlar da vardır. tavsiyem birisi sana gülümserse sen de ters davranma ona gülümse ama gülerken mantığını da çöpe atma.

    evet. bugün paylaşacağım 5 psikolojik numara bunlar. umarım sizlere faydalı olur.

    aklınızı ve mantığınızı sürekli açık tuttuğunuz güzel bir gün dileklerimle.

  • başlık:fakirliğin resmini çizdim beyler gelin

    1.ama telefonum olmadığı için fotoğrafını çekemedim beyler kusura bakmayın.

    2.@1 güldüm piç şuku

  • irlanda
    benzin fiyatı : 5,24 tl
    asgari ücret : 7.100 tl

    yani 1 asgari ücrete 1.354 litre benzin alabilirsin.

    türkiye
    benzin lt fiyatı : 5,85 tl
    asgari ücret : 1.603 tl

    yani 1 asgari ücrete 274 litre benzin alabilirsin. sadece irlandadan bile neredeyse 5 kat fakiriz. haram zıkkım olsun vergilerim.

  • digitürk'ün ferit şahenk'i satın alması diye okuduğum haber. el değiştirmiş sandım.

  • ahiretin resmi dilinin arapça olduğunu öğrendiğimiz başlık. ortamlarda dinim evrensel dersin kim bilecek.