hesabın var mı? giriş yap

  • dünya bunların yüzü suyu hürmetine dönmüyor. dünya bunlar bu kadar mal oldukça biz bunları daha çok sömürürüz diye düşünen fırsatçılar tarafından yönetilmeye devam ediyor. hep de böyle olacak bu kafayla.

    sıçayım sizin aptal romantizminize.

  • daha önce yüzbinlerce defa denenmiş klişelerle dine adam döndürebileceğini zanneden bakar kör tespiti..

    lan olm "hiçbirşey yoktan var olamaz" ifadesini kullanmaması gereken adam sensin, biraz düşün amk. ateistlerin öldükten sonra cennete gidileceğine inanmayı istemediklerini mi sanıyorsun? o soruları hiç sormadan, çat diye ölünüp herşeyin bittiğine inanmak kolay mı sanıyorsun?

    biraz yapıcı/yaratıcı olmayı denesen belki faydan olacakken taşak konusu olmayı seçiyorsun..

    edit; bakan/bakar düzeltmesi vs..

  • asil adi halit keskiner. turkiye'nin en meshur dolandiricilarindan. hatta sulun osman'a atfedilen bircok uckagidin da aslen onun elinden ciktiigi iddia edilir. eminonu'ndeki saat kulesini satanin da yine eyuplu halit oldugu rivayettir. aslen giritli olup cok iyi rumca ve fransizca konusurmus. osmanli'da bile sabika kaydi bulunup cumhuriyetin ilk yillarinda da dolandiriciliga devam etmis. hakkinda cok eglenceli uckaat hikayeleri var. bu hikayelerden birine gore istanbul'un işgal altındaki son günlerinde, türk ordusunun şehre girmesine üç dört gün kala arkadaşı arap abdullah'la birlikte feridiye semtinde bir ev kiralayıp "karakol" açıyor!.. tam bir otorite boşluğu olduğu için kimse de bunu garipsemiyor. kendisi "komiser", abdullah da "bekçi" rolünde... eyüplü halit, arap abdullah'ı bölgede oturan paralı rumlar'a gönderip "karakola" çağırtıyor. ve kızgın komiser rolünde onları sıkıştırıyor:

    "masum insanları ihbar edersin ha?.. göstericem gününü!.."
    arka odayı da "nezarethane" dekorunda düzenlemişler...
    adamları "nezarete" attırıp "bekçi" arap abdullah'ı yanlarına gönderiyor.
    diyor ki orada abdullah:
    - aslında bakma, komiser göründügü kadar hiddetli biri değildir, hani diyorum şöyle birkaç kuruş sıkıştırsan...
    iki üç gün içinde zengin rumlar'ı bu numarayla soyup soğana çeviriyorlar. türk ordusu şehre girmeden bir gün önce bu "karakol" kendiliğinden kapanıyor!..

    yine baska bir hikayeye gore de hapiste kaldigi yillarda yazdigi bi mektupla mussolini'yi bile dolandiriyor. 1935'te sultanahmet cezaevi'nde yatarken koğuşta kasa hırsızı bir italyanla tansiyor. bu adamla rumca anlaşıyorlar... halit'in aklına mussolini'ye mektup yazmak geliyor. ve adamın yardımıyla oturup yazıyor:

    "sayın duçe" diyor, "ben sizi çok seven, fikirlerinizi çok takdir eden bir türküm. sizin savunduğunuz görüşleri türkiye'de savunduğum için istanbul'da hapis yatıyorum. yardıma muhtacım..." para istiyor duçe'den...
    el altından postaya verdiği mektup gidiyor, 15 gün sonra roma'da mussolini'yi buluyor.. bir 10 gün kadar sonra da italyan başkonsolos elinde valizle vali bey'e geliyor. diyor ki:
    "ben sultanahmat cezaevi'nde filan şahsı ziyaret edeceğim...
    şaşırıyor polisler. çünkü o tarihte mussolini bizden antalya'yı istiyor. adamlarla turkiye'nin arasi acik. vali, "kimdir bu halit keskiner? araştırın" diye savcıya intikal ettiriyor durumu. bir bakıyorlar ki, bu meşhur sahtekar eyüplü halit!
    "bu adam dolandırıcıdır, sayın duçe'yle ne ilgisi olabilir?" filan diyorlar ama konsolos dinlemiyor. "olsun" diyor, "ben göreceğim..."

    sultanahmet'e gidiyorlar. savcı adamın yanında soruyor halit'e:
    "oğlum senin mussolini'yle ne alakan var?"
    halit boynunu eğiyor:
    "efendim" diyor, "param yoktu, o yüzden bu yola başvurdum..."
    konsolos yanında yüklüce bir para getirmiş. durum anlaşılınca teslim etmeden geri dönüyor tabii

    eyuplu halit'in hapisten ciktiktan sonraki akibeti bilinmiyor. en azindan ben bilmiyorum

  • 2030'dan geldi ise şu anda da yaşıyor olması gereken kişi, şimdiki haliyle yan yana gelsin, inandırsın bizi, yalan detektörü manipüle edilebilen bir cihaz sonuçta.

  • ne renkli coğrafya lan bir giriyorsun her ideolojiden adamla çatışıyorsun.

    counter strike serverı gibi şerefsizim.

  • gören de sıkılıp bezmedi çalıştı çabaladı dişinden tırnağından artırıp başlattığı işini büyütüp sektörde lider hale gelip aldı zanneder.

    "dünya kadar malın olacağına fındık kadar .mın olsun" diye demeç verse daha şık ve samimi olurdu kendine göre bence.

    edit: fındır'ı fındık olarak düzelttim nickmiodanemis'e teşekkürler :)