hesabın var mı? giriş yap

  • pkd'nin sanırım son kitabıdır bu. yazarlık kariyerinin uç noktasıdır belki de. uzun bir dönemi kapsayan amerika-rusya arasındaki soğuk savaşın izlerini de taşıyan romanda paranoya denen şeyi tamamiyle özümsetiyor yazar kişisi. mekan olarak bir pkd klasiği olan san francisco yerine orange county ve berkeley diye iki amerikan şehri ev sahipliği yapmış romana. uyuşturucunun yazarın hayatına olan etkileri, müzikle geçen yılları, dine ve tanrı kavramına bakış açısı gibi konularda fikir edindiriyor insana. philip dick'in belki de hayatını anlatmak istediği romandır diyesim geliyor. tutup da otobiyografisini yazmak yerine bu şekilde bir roman yazarak belkide tam da kendine uyan bir şekilde kendini anlatmak istemiştir. belkide romanda da benzer şekilde yer aldığı gibi bu romanı philip dick yazmamıştır.
    kitabın bir bölümünde ilk yazarlık dönemlerinde yazılarından etkilendiği heinlein'le* inceden dalga geçmeyi de ihmal etmemiş pkd.

  • teşekkür editi: ilk giriyi yazdıktan bir hafta sonra annemin solunumu hiperkapni (kanda karbondioksit yükselmesi) nedeniyle durdu. acil serviste 1 gün boyunca non-invazif mekanik ventilasyona (maske ile solunum cihazı) bağlandı. sonrasında ankara üniversitesi göğüs hastalıkları bölümüne yatırılarak prof. dr. demet karnak tarafından takip edildi. bir hafta sonrasında taburcu oldu.

    şu an oldukça iyi. oksijeni sadece uyurken kullanıyor. bipap cihazını günde 2 saat kullanıyor. bilinci yerine geldi. ne diyebilirim ki? beklentimin o kadar ötesinde ki günlerdir sevinçten ağlıyorum.

    arayan, ilgilenen, mesaj atan, dua eden, konuyu üstte tutmak için uplayan ve aklıma gelmeyen birçok konuda destek olmaya çalışan herkese çok teşekkür ederim. mesajlarına yanıt veremediğim yazarlardan da özür diliyorum. allah hepinizden razı olsun.

    üst edit: arayan, mesaj atan, ilgilenen herkese çok teşekkür ederim. birkaç doktor ismi verdiler. yarın onlarla görüşeceğim.
    biraz rahatlatacak öneriler sunanlar oldu. onları da uygulamaya çalışacağım.
    maddi destek önerisinde bulunanlar da oldu. böyle bir ihtiyacımız olmadığını belirtmek isterim.

    merhaba;
    ankara'dan yazıyorum.
    annem 67 yaşında, 23 yıldır akciğer sarkoidoz hastası. 14 yıl önce de mitral kapak replasmanı ve triküspit t ring annüloplasti yapıldı. beş yıl önce geçirdiği pnömoni nedeniyle evde oksijen kullanmaya başladı.

    yaklaşık 3 ay önce kalp yetmezliğinin ilerlemesine bağlı ödem, solunum sıkıntısı gibi şikayetlerle yeniden kardiyolojiye başvurduk. yaklaşık 8 kilo ödemi attı. eski kilosuna geri döndü. pro-bnp düzeyin 330'den 400'e düştü. bnp düzeyi 120'ye düştü. oda havasında oksijen satürasyonu % 87'ye kadar çıktı ki çok rahatlamıştı.
    20 gün öncesi spo2 oda havasında % 60'a kadar düştü. akciğer enfeksiyonu olabileceği söylendi. iki hafta kadar çeşitli antibiyotikler aldı. sonrasında da antibiyotikleri kesildi.

    sorun şu ki annemin kliniğinde herhangi bir düzelme olmadı. iki yastıkla bile hala uyuyamıyor. sürekli boğulurcasına kalkıyor ve otruduğu yerde uyukluyor. en son yapılan ekoda pulmoner basıncı 65, ef: 56. bir önceki ekosunda ef: 40, pulmoner basınç 85'ti.

    annemi rahatlatacak bir önerisi veya farklı bir tedavisi olan bir doktor var mı içinizde veya böyle bir doktoru tanıyan?

    son akciğer röntgeni
    bir önceki akciğer röntgeni
    tomografi raporu
    tomografi.raporu
    tomografi raporu

    gerçekten çok çaresiz durumdayım. yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.

    edit: yardımcı olmaya çalışan herkesten allah razı olsun. gerçekten yaşlı gözlerle okuyorum yazdıklarınızı.

    kaç doktora gittiysek yapılabilecek bir şey kalmadığını, sadece palyatif desteklerle devam edebileceğimizi söylediler. ben hemşireyim. durumun ciddiyetinin de farkındayım ama bir gecede oksijen düzeyinde % 27'lik bir azalmanın sadece kalp yetmezliği ve sarkoidozdan kaynaklandığına inanamıyorum.

    akciğer nakli çare olur belki diye başkent hastanesine danıştım. yaşı itibariyle annemin akciğer nakli sırasına alınmayacağını biliyorum. annemle kan grubum uyuyor. dokularımız da uyarsa kendi akciğerimden vermek istedim ama türkiye'de henüz canlı vericiden akciğer nakli yapılmıyormuş. artık ne yapabileceğimi bilmiyorum.

    kullandığı ilaçlar:
    diltizem 1x 120 mg
    digoksin 1x1 tablet haftada 5 gün
    coumadin 1x 2,5 mg
    lansor 1x 15 mg
    lasix tablet haftada 2 gün
    cozaar 1 x 50 mg

    edit: son kan tetkikleri
    kan tetkikleri 1
    kan tetkikleri 2
    kan tetkikleri 3
    kan tetkikleri 4

    bilinç bulanıklığı, nörolojik defisiti yok. inr ve hemogram tahlillerini üstte ekledim.

    iletişim bilgilerim şu şekilde:
    e-mail: y.eskigulek@gmail.com

  • "kendini pikaçu zannedip 7. kattan aşağıya atlayan gavat çocuk sen ve senin gibilerden nefret ediyorum senin yüzünden pokemonu yayından kaldırmışlardı , zaten pikaçu uçamayan pokemondu amk."

  • teorik olarak mümkündür. ancak başarı şansı oldukça düşüktür. özellikle birden fazlası ateşlendiğinde imkansız denebilir.

    nükleer başlık taşıyan kıtalararası balistik füzeyi (icbm) patlamadan imha etmek için üç ayrı evre bulunmaktadır:

    1) yükselme aşaması: katı ve sıvı iticili olmasına göre değişmekle beraber 3 ilâ 5 dakika sürer. bu aşamanın sonunda yollanılan açıya göre değişmekle füze 150 ilâ 400 km irtifaya ulaşır. genellikle yanma hızı 4 km/saniye olur.

    2) ilerleme aşaması: ortalama 25 dakika süren bu aşamada çoğunlukla dikey açıda oval bir yörünge çizerek yol alır. zirve yüksekliği 1200 km dir.

    3) tekrar giriş aşaması: füze 100 km irtifada iken başlar ve ortalama 2 dakika sürer. bu aşamada füze hedefine doğru tepeden iner ve 7 km/saniye hızlara ulaşıp çarparak patlar. wiki

    astrofizikçi, füze savunma ve uzay güvenliği uzmanı laura grego ve dot&e eski direktörü philip e. coyle iii açıklamış:

    "1980'lerde başkan ronald reagan, 'karşılıklı garantili yıkım'dan (yani, hem abd'nin hem de rusya'nın nükleer bir savaş durumunda birbirlerini yok edecek kadar nükleer silaha sahip olduğu fikrinden) rahatsız olduğunu söyledi. sscb'ye karşı, uzaya yerleştirilen lazerlerin, nükleer silahları imha edeceği 'stratejik savunma girişimi'nin veya 'yıldız savaşları programı'nın geliştirilmesi için diretti. program pahalı bir fiyaskoydu, çünkü tüm konsept çok fantastikti.

    bazı açılardan bu projelerin başarısızlığı şaşırtıcı değildir. kıtalararası bir balistik füzeyi durdurmak gerçekten zordur. bir icbm fırlatılır, uzay boşluğunda 15 dakika seyahat eder ve ardından hedefine ulaşmadan önce atmosfere yeniden girer. böylece bir icbm, yolculuğunun sadece birkaç noktasında önlenebilir: ilk fırlatıldığında, uzaya çıktığında ve atmosfere yeniden girdiğinde ve hedefine doğru yaklaşırken. bu aşamaların her birinin sınırlamaları vardır.

    1) fırlatma aşamasında önleme
    fırlatma aşaması birkaç dakika uzunluğundadır. bu, bir roketin bir nükleer füzeyi durdurması ve imha etmesi için fazla zaman bırakmaz. dahası, rusya ve çin gibi tarihi abd rakiplerinin büyük kara alanları mevcuttur. füzelerini büyük olasılıkla ülkelerin iç kısmında tutacaklar ve deniz tabanlı önleyicilerin fırlatma aşamasındaki bir füzeye ulaşma imkanını ortadan kaldıracaklardır.

    bu nedenle fırlatma sonrası, yükselme aşamasındaki bir füzeyi imha etmenin tek yolu fırlatma alanlarının üzerinde gezinmeyi gerektirmektedir.

    amerikan ordusu başlarda, üzerinde füze imha kapasitesine sahip lazerlerle donatılmış boing 747'leri rusya ve çin üzerinde dolaştırmayı önermiştir. ancak bunun operasyonel zorluğu barizdir. sonsuza kadar havada durup, füze fırlatılmasını bekleyecek 747 fikri mantıklı değildir.

    ayrıca yükselme aşamasında müdahalenin başka sorunları da vardır. önleyici, balistik füzeyi tam olarak doğru noktadan vuramazsa füzenin hedefi değişebilir ve bambaşka topraklar üzerine düşebilir. füzeyi imha ederken mutlak bir kesinlikle nükleer başlıktan vurmanız gerekmektedir.

    insansız hava araçlarının kullanılması da önerilse de, bunlar, şuan için bir balistik füzeyi imha edebilecek güce sahip değillerdir.

    2) uzayda önleme

    ikinci be en uygun olan seçenek, füzeyi en uzun uçuş rotası sırasında, uzayda durdurmaktır. bu yaklaşımın (abd açısından) bir avantajı abd'nin düşmanlarının pasifik okyanusunun batısında bulunmasıdır. bu da, balistik füzelerin büyük olasılıkla kutupların üzerinden seyredecek bir rota ile fırlatılacak olmasını sağlayacaktır. alaska üzerine yerleştirilecek kara tabanlı önleyiciler tüm abd'nin korunmasını sağlayabilir.

    ancak uzayda seyir halindeyken bir füzeyi engellemenin de sorunlu yanları mevcuttur. gelen füze saatte 24.000 ila 27.000 km hızla ilerlemektedir. 1 santimlik bir kayma uzayda 1.5-2 km'lik bir sapmaya neden olabilir.

    başka bir sorun ise uzayda hava direncinin olmamasıyla alakalıdır. nükleer savaş başlığına benzer hareketler sergileyen, balon gibi basit, tuzak bir düzenek, gerçek füzenin ayırt edilmesini zorlaştıracaktır. gerçek füzeyi gizlemek için bu tip tuzaklardan 20-30 tanesi kolayca fırlatılabilir.

    3) atmosfere yeniden giriş aşamasında önleme:

    son seçenek, füze hedefe çarpmadan önce, atmosfere tekrar girdiğinde müdahale etmektedir. bunun avantajı atmosfer direncinin, tuzak olarak fırlatılan cihazların önleyici sistemin dikkatini dağıtmasını önlemesidir.

    ancak bu aşamada savunma için fazla zamanınız bulunmaz. füze hızla size doğru gelmektedir ve uygulanabilir bir strateji değildir. yüksek ihtimalle nükleer savaş başlıklarındaki elektronik aksamın elektromanyetik darbe (emp) ile vurmaya çalışmakta anlamsız olacaktır. bu tip silahlar diğer elektromanyetik darbeye dayanacak şekilde üretilmektedir.

    amerikan ordusu son yıllarda icbm'lerin imhasına odaklanmıştır. clinton döneminde kara tabanlı orta menzilli füze savunması olarak bilinen ve ilk testleri başarılı olan bir prototip geliştirmeyi de başarmıştır. bush döneminde ise bu prototip operasyonel hale getirildi. orduya göre o günden bugüne yapılan 17 testin 9'unda hedefini ıskaladı ve başarısız oldu.

    2010-2017 yılları arasında yapılan 4 testin 3'ünde de hedefini tutturamadı. mayıs 2017'de ise orta menzilli füze savunma sisteminin başarılı bir test gerçekleştirdiği duyuruldu.

    testler sırasında yaşanan başarısızlıklar gerçek uygulamalardaki başarısızlıktan daha şaşırtıcıdır çünkü bu testler yüksek oranda başarıya ulaşacak şekilde planlanmaktadır. bu, gerçek bir nükleer savaş sırasında daha da başarısız olacakları anlamına gelmektedir.

    projeler baştan aşağı yeniden tasarlansa dahi bazı problemlerin aşılması mümkün olmayacaktır. örneğin uzaydaki nükleer tuzaklarla alakalı bir çözüm önerisi getirememiştir.

    stratejik savunmaya odaklanmak, bu kaynakları diplomasi gibi daha etkili savaş caydırıcı stratejiler için kullanmaya kıyasla çok daha pahalı ve nihayetinde dünya için daha tehlikeli olacaktır."

    kaynak: live science

    princeton university nükleer savaş simülasyonu: video

    1945 yılından buyana gerçekleşen tüm nükleer patlamalar: ekşi şeyler

  • bugun gittik akademi sinemasina, biraz gecikmeyle, biletleri falan aldik, yergöstericiye verdik, herif yirtti, geçin istediiniz yere oturun bombos dedi, bizde girdik içeri, zifiri karanlık içersi, oturduk bi yere, arkadan bi ses:
    -çok isabetli seçim. dedi
    sinemadaki öbür iki kişinin önüne oturmuşuz...