ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
instagram'da kol saatini paylaşan tip
yanlış anlama diyalogları
-
(viskiden hiiç anlamayan ben ve zihni bulanık tekel şop adamı arasında geçer)
- viski alıcam, neler var?
- old mac satmıyoruz canım.
- old mac ne? viski mi?
- evet ama burda yok, aşada market var oraya sor.
- neler var peki başka?
- ucuz viski olarak old mac var..
- amca hani yoktu old mac?
- aşağıdaki markette var dedim ya evladım.
- off boşver yaa... cube var mı?
- bilmiyorum canım, aşağıdaki marketin sahibiyim ben, arkadaşın yerine bakıyorum.
- ooooldu...
şarkılarda sorulan en zor soru
-
(bkz: yoksa ben zurna mıyım?)
vücudunun %8'i patatesten oluşan insan
-
kalan %92'si de makarnadan oluşuyorsa öğrencidir
zabıtanın ıhlamurlarını elinden aldığı yaşlı amca
-
trafik ışıklarında bekleyen suriyeli dilenciler için kılını kıpırdatmayan zabıtadır. zira bilen bilir, türkiye'nin çoğu yerinde artık bu dilencilere komisyon karşılığı müsaade ediliyor. helal ekmek kazanmak yasak artık.
ne çukur olmuş bu ülke arkadaş. düş düş dibi görmüyorsun.
thanksgiving.epicm.org
-
aramızda ne kadar duyumcu, vurdumduymaz, komplo teorici, okumaktan aciz olduğunu da gözler önüne seriyor.
1) 2009 yılında, şunun veya bunun gibi servislerden sadece tc kimlik numarasıyla sorgulama yapılabiliyordu.
aynı zamanda aynı bilgilere o dönem ysk'nın kendi sitesinden, sadece tc kimlik numarası girerek ulaşmak mümkündü.
(ki yine tc kimlik numarası ve babasının adını bildiğiniz birinin mahallesini bulabilirsiniz).
2) buradan bir kişi, sıradan bütün kayıtları görüntüleyerek kaydediyor. burası hem sadece tc kimlikle arama yaptıran, hem de servislerinden 50 milyon+ kere veri çeken vatandaşa "hayırdır" demeyen ysk'nın aymazlığı.
3) daha sonra bu kişi, bu bilgileri internette şifreli olarak tutuyor. bu şifreli verileri okuyup arasında arama yapacak bir araç yazıyor. bu aracı da 2010 yılından itibaren el altından hukuk büroları vs. gibi, bir kişinin adresinin işe yarayabileceği sektörlere satmaya başlıyor.
4) daha sonra bu ekip yakalanıyor. bu servisin veritabanı, şifreli haliyle internetten çekilip yerel olarak çalışacak şekilde dvd'ler halinde tekrar satılıyor. yavaş yavaş internete de düşüyor, ama veriler halen şifreli halde olduğu için yine arama aracı kullanılmak zorunda.
5) bu verilere thecthulhu nickli, muhtemelen rusya kökenli bir kullanıcı ulaşıyor. bunu türkiye'nin emniyet birimi verileri adıyla duyuruyor. anonymous'a ait bir hesaptan 15 şubat 2016 anonymous türkiye tweet'i olarak duyurulunca popüler oluyor. hem halen veriler şifreli, hem de kendi aracıyla çalıştırmak zahmetli olduğundan çok popüler olamadan unutuluyor.
- daha sonra bu veritabanı üzerinde uğraşıp şifre kırma çalışmaları yürütülüyor. (bu arada artık cleartext olarak yayınlandığına göre not edeyim: farklı bir index ile pad'siz base64 kullanarak şifrelemişler).
6) şifrelemeyi kaldıran birisi turkish citizenship database adıyla dosyayı postgresql veritabanı yedeği olarak paylaşıyor. bu dosyanın içinde bütün veriler şifresiz, açık olarak yazmasına rağmen 6.5 gb'lık boyutu yüzünden, windows'taki popüler metin editörleri tarafından açılamadığı için çoğu kişi bunu açmayı da başaramıyor. hatta ulaştırma bakanı "öyle bir şey yok" diye açıklama yapıyor.
7) sadece veritabanını kullanan ve basit bir arayüz yapan birisi, önce https://thanksgiving.epicm.org/, sonra https://thanksgiving.who.ec/ adresiyle basit bir web arayüzü yazıyor. bu aşamadan sonra herkesin girebilmesiyle (bu arada servisin sahibine göre herkes'ten kasıt online olan 2000-3000 kişi - bu açıdan halen insanların ne kadar haberdar olup olmadığını düşünebilirsiniz) popüler oluyor.
---
halen buradaki adresinde oturan çok kişi tanıyorum. özellikle bana göre sosyal medyada ve halkta infial yaratan sapıklar vs. risk altındalar. bundan sonra 19xx doğumlu x.y.yi bulmak çok da zor olmayabilir. buradaki tc kimlik numaralarıyla çok önemli olmasa da bazı işlemler yapılabiliyor. yine buradaki bir tc kimlik numarasıyla akraba bilgilerine de ulaşılabiliyor.
2010'da yaşanan kpss kopya skandalına, o dönem bas bas bağırıp adalet istememize rağmen, o dönem soruşturma açmayıp 6 sene sonra açanlar, yine 6 sene öncesinin adaletini vermeye çalışabilirler ancak. hatırlarsınız, yine tc kimlikle sorgulama yapılabiliyor olduğundan karı-koca cemaatçilerin kpss'den tam puan aldıklarını öğrenmiştik. bunun üzerine ösym'nin yaptığı ilk şey, bu iddiaları soruşturmak yerine sınav sonuçlarının sadece tc kimlik yerine şifreyle öğrenilmesini sağlamaktı.
yine bunun çalınmasının üstünden 7 sene geçmiş, çalınırken önlememişsiniz, satılırken önlememişsiniz, dağıtılırken önlememişsiniz, internete yüklenirken önlememişsiniz, halen de kör taklidi yapıyorsunuz diyorsunuz. pes demek lazım sadece.
yaran fıkralar
-
post-mortem isimli filmde geçiyordu:
bir adam günah çıkarmak ister.
-peder, bir günah işledim!
-ne günah işledin?
-dün plajda sevgilimin göğüslerini elledim.
-mayosunun üstünden mi yoksa altından mı elledin, evlat?
-üstünden, peder.
- çok salaksın, ikisinin de günahı aynı!
doğaçlama tiyatro
-
1500-1700'lü yıllarda, commedia dell arte sanatçılarının italya sokaklarında sergiledikleri doğaçlama performanslarla tohumları atılmış, avrupa'da improvisational theatre ya da kısaca improvisation, improv, impro denen tiyatro türü. 1890'larda oyunculuk teorisinde önemli akımlara öncülük eden constantin sergeyevich stanislavski ve jacques copeau tarafından tiyatro eğitimi ve prova çalışması olarak yoğunlukla kullanılmıştır. modern anlamda doğaçlama skeçlerin bir oyun olarak kullanılmasıysa 1940'larda viola spolin (nam-ı diğer doğaçlamanın amerikalı büyükannesi) ve 1950'lerde keith johnstone ile başlar.
viola spolin'den etkilenerek doğaçlama tiyatronun kurgusuz komedi tadı kazanmasını sağlayan ve impro kurallarının şekillenmesine öncü olan, 1950 ve 1960'larda şikago'da the compass players ve the second city topluluklarıdır. saturday night live'ın da orjinal ekibinin çoğu the second city topluluğundan gelir ve programın bazı ülkelerde gösterilen uyarlamaları mike myers, chris farley ve john belushi gibi komedyenlerin yıldızlaşmalarını sağlamıştır.
keith johnstone'ın londra kökenli grubu the theatre machine'in avrupa turnesi, sanatçının sadece atölye çalışmalarında kullandığı doğaçlama sporunun sahnede de kullanılmasını başlatmış ve kendisinin kanada'ya yerleşmesiyle bu performansların kalbi toronto olmuştur.
avrupa ve amerika'da hızla yaygınlaşan doğaçlama tiyatro, 1988'de ilk kez amerika ulusal komedi ligi turnuvasının yapılmasıyla popülerliğini arttırmıştır.
doğaçlama tiyatronun, komedinin yanı sıra politik bir yolu da kullanması 1950'lerin sonlarında polonya'da jerzy grotowski, 1960'ların başlarında ingiltere'de peter brook ve 1960'ların sonlarında amerika'da augusto boal ile görülmüştür. bunlardan bazıları saf doğaçlama performansları, bazıları da öncü deneyleri geliştirmişlerdir. (bkz: forum tiyatrosu) (bkz: görünmez tiyatro)
günümüzde türkiye'de futbol maçı neyse, şu anda amerika, ingiltere, fransa, belçika, kanada vb'de doğaçlama tiyatro biraz öyledir. bir çok profesyonel (bkz: süper lig) ve amatör (bkz: halı saha) tarafından sevilir, yapılılır, takip edilir.
he, bi de ülkemizde örneklerini gördüğümüz kadarıyla zihin açar, canlandırır, insanın kendini ve çevresini algılamasını geliştirir, yapanlar iyi ki vardır, artsındır.
daha detaylı bilgi için:
(bkz: oyuncular ve oyuncu olmayanlar için oyunlar), (bkz: augusto boal)
(bkz: stanilavski sistemi), (bkz: sonia moore)
http://improvencyclopedia.org/…eferences/index.html
http://en.wikipedia.org/…ki/improvisational_theatre
san francisco sound
-
1960'ların ortalarında ortaya çıkmış ve ağırlıklı olarak san francisco kökenli gruplar tarafından icra edildiği için san francisco sound ismiyle anılmış müzik formu. bazı kaynaklar tarafından müzik türü olarak kabul edilmesine rağmen kanımca bir janr değildir, olamamıştır; zira icracıları dönemin giderek belirginleşen psychedelic rock, blues rock ve folk rock gibi türlerine doğru yönelmiştir zaman içerisinde.
bununla birlikte, san francisco sound ''pop müzik'' üzerinde müthiş derecede etkili olmuş bir ''sada''dır; köken olarak hippilikle iç içe geçmiştir, bu sebeple de dinleyici kitlesini çok büyük çoğunlukla çiçek çocuklar oluşturmuştur. (psychedelic rock, folk ve pop da elbette ki bu kültürün de müziği idi, fakat san francisco sound ve onun etkilediği psychedelic rock ve folk rock örneklerinin dinleyici kitlesi ezici çoğunlukla hippilerdi.)
bu özgün sada; çok belirgin şekilde folk, folk rock(the byrds ve özellikle the youngbloods), electric blues, soul ve pop (özellikle the beatles, bir başka californialı the beach boys ve the rolling stones) etkilenerek ortaya çıkmıştır. en kristalize şekilde tamamı san francisco çıkışlı olan jefferson airplane, grateful dead, santana, country joe and the fish, blue cheer, steve miller band ve big brother and the holding company gibi grupların ilk dönemlerinde çok belirgin şekilde görülebilir.
san francisco sound, özellikle 1970'lere kadar etkilerini sürdürmüştür; heartland rock, acid rock, hard rock, country rock, blues rock, southern rock, roots rock ve swamp rock'ı özellikle etkilemiştir. bununla beraber, ortaya çıktığı dönemde özellikle doğaçlamaya meyleden eşsiz sanatçıları ve hippi kültürünün de etkisiyle psychedelic tonlarla muazzam uyum göstermesi sebebiyle psychedelic rock ile müthiş bir ''ten uyumu'' yaşamıştır bu ''sada''.
hippi kültürüyle iç içe geçmiş bir giriftliğe sahip olmasından mütevellit; icracılarının summer of love ile olan ilişiği, monterey pop festival veya woodstock'a doğal olarak ''yön veren'' isimler olması da apayrı bir giriftlikte ve incelikle ele alınması gereken bir mevzu.
özetle denebilir ki; san francisco sound, abd ''pop'' müziğinin temel kaynağı olmuş california sahnesinin (los angeles ve san francisco bu sahnenin parçalarıdır elbette.) pop müziğe kalıcı bir armağanıdır, hippi ruhuna yoldaşlık etmiş ve olması gerektiği gibi, ayakları yere basmaz, uçuk, ve muğlâk bir ''sada''dır.
farklı olmak
-
yan yana dizilmiş onlarca koşu bandı. hepsinin üzerinde birbiriyle yarışan ama aynı yerde duran kadınlar. aynı numara saç boyası, aynı marka ayakkabı, aynı kesim eşofman altı. hepsinin önünde aynı mp3 çalar, hepsi aynı şarkıyı çalar: "bu mp3 çalar değil, ipod!", "bu farklı".
dolaplarda, pardon locker'larda aynı eşyalar. aynı çantaların içinde aynı cep telefonları. asla kullanılmayan yüzlerce fonksiyonu olan, aynı melodiyle çalan oyuncaklar. sahip olmak için aynı insanlarla aynı kuyruğa girilen, "farklı" telefon.
menüleri birbirinden farklı, masaya konan yemek birbirinin aynı yüzlerce "farklı" cafe. aynı salatayı yiyen, aynı saç modeline sahip yüzlerce insan. adı farklı, huyu suyu, saçı sakalı aynı erkekler hakkında aynı dertleri yanan; isimleri farklı birbirinin aynı kadınlar. aynı diziyi izleyip, aynı şarkıyı dinleyip farklı olduğunu hisseden; buna rağmen kendini iyi hissetmeyen farklı kadınlar.
herkesinkinden farklı gördüğü çocuğunu, herkesin göndermek için can attığı aynı okulda okutabilmek için çırpınan; kendisi yemeyen, çocuğunu herkesle aynı fast food zincirinde yediren; kendisi giymeyen, çocuğuna herkesle aynı kıyafeti alan aileler.
aynı gün, aynı saatte, aynı kıyafetlerle aynı işin başına koşan, ve o işi yaptığı için "farklı" olduğunu düşünen aynı servisin yolcuları. aynı marka monitör ve klavyelerin başında, aynı mouse'ı oradan oraya döndürüp tüketilen aynı gençlik.
aynı farklı insanlarda; aynı stres, aynı bunalım aynı depresyon. ve tüm bunları ortadan kaldırması için gidilen aynı doktor, yutulan aynı kimyasal leblebi.
aynı malzemeyle yapılmış, birbirinin aynı bloklardan oluşan siteler. aynı mimari, aynı mutfak, aynı salon. aynı ebeveyn banyosunun aynı kabına sıçıp, kendini "farklı" hisseden binlerce insan.
içiniz rahat olsun,
hepiniz farklısınız.