ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
8 milyon euroyu yanlışlıkla ödedik geri alamadık
-
fazla ödemeyi yapanları görevden aldınız mı? fazla yapılan ödemeyi geri vermeyen!? şirketler için ne gibi yaptırımlarda bulundunuz sayın bakan...
devlet bile parasını sınırları içerisinde bulunan şirketlerden geri alamazsa halk ne yapsın?
ve siz neden hala bakansınız?
müşteri memnuniyetinin sıfır olduğu şirketler
-
sanki hayrina hizmet ediyormuscasina musteriyi essek yerine koyan sirketlerdir. ornek vermek gerekirse (bkz: yurtici kargo)
ahsen tv muhabirinin darp edilmesi
-
ulan yine kimi tahrik ettin de dayak yedin acaba. şiddete karşı olsak da, insanın içi bir huzur kaplamıyor değil.
dostoyevski ve tolstoy ile eve çıkmak
-
bulaşık nöbetinde piçlik yapmayacaklarsa sorun yok, çıkılabilir..
tolstoy iyi de, dostoyevski'ye çok güvenmiyorum ne yalan söyleyeyim.. sebebini çözemediğim bir sinsilik var tipinde.. ayrıca, "yazıyorum ben" tripleri hiç çekilmez.. sanki ekşi'de yazıyor amk..
tolstoy iyi ama.. onun da çevresi kötü gerçi.. yoksa iyi tolstoy..
bir gecede 24 şehit veren ülke
-
yaşadığımız, yaşamaya çalıştığımız ülkedir.
bazılarımızın uyuduğu, bazılarımızın öldüğü ülkedir.
askerinin yan gelip yatamadığı ülkedir.
anlık istihbarat alan ülkedir.
dünyanın süper gücüyle müttefik(!) olan ülkedir.
terörün demokratik hak(!) olduğu ülkedir.
türk olduğunu söyleyenin faşist olarak damgalandığı ülkedir.
teröristler halaylarla karşılanırken, komutanların hapse atıldığı ülkedir.
çok uzak değil. benim ülkem türkiye...
edit: imla
avrupalı kız ile türk kızı arasındaki farklar
-
avrupali kiz sokaga ciktiginda turkiyedeki kadar sapikla, namussuzla karsilasmadigindan haliyle verecegi tepkiler daha iliman oluyor.
kardesim turkiye'de cocuklara, hayvanlara tecavuz ediliyor her gun; kizlar tedirgin, asik suratli gezmesin de napsin? sapiklara yuz mu versin?
israil türkiye'yi vursa anında iran israil'i vurur
-
bunu duyan bahreyn de çok sinirlenip hindistana saldırabilir, dikkatli olmak lazım.
bir kadının hazırlanıp evden çıkma süresi
-
kesinlikle nereye gittigiyle degil kiminle bulusacagina gore degisen sure.
gülşen'in zorlu center'dan 5 milyon $'a ev alması
-
bebek sebebiyle alınmıştır. ortalama 2 kilo 250 gr herhangi bir bebek 350 metrekare eve anca sığar, siz ne anlarsınız ki fakir pislikler?
baskına giden türk polisinin kapı ile imtihanı
-
kapiya hayran kalmami saglayan imtihandir. asil ilginc olan o kadar darbeye ragmen evin sahibi tarafindan sorunsuz olarak acilmasidir. celik kapi firmasinin musteri temsilcisi gelen musterilerine bu goruntuleri izletse ve bakin bizim kapilarimiz boyledir dese almadan cikmazlar diye dusunuyorum.
kibar feyzo
-
sinemada da brecht epiği yapılabileceğini gösteren film. tiyatro oyunu gibi akar. anlatıcımız mahkemeye çıkarılmış olan feyzo'dur. anlatır anlatır... bütün bu anlatının arasında ekrandan sloganlar izleriz. "işçiler kardeş patron kalleş", "kahrolsun faşizm" gibi. sonunda da feyzo ağalık düzenini hakime şikayet eder. son bölümde "sen devletsin, sen bilirsin, sen söyle babam, suç kimde?" dediği anda, hakimin biz olduğumuzu, bir yargıya varmamız gerektiğini, bu yargı ışığında kendi hayatımızda bu tür sorunlar gördüğümüzde müdahale etmemiz gerektiğini anlarız. brecht mumla arasa kendi teoremini özetleyebilecek ancak bu kadar güzel bir film bulabilirdi.
bu film 88'lere kadar yasaklıydı. o tarihlere kadar aynen şimdiki gibi kemal sunal'ın filmlerine ezber olan bizler, 88 senesinde (yanılmıyosam) bu filmin yasağının kaldırılmasıyla, yepyeni bir film gibi izlemiştik. ancak filmin yasağının kaldırılması benim hep canımı sıkmıştı. çünkü 80'lerden beri süren apolitikleştirme sürecinin tamamlandığını, artık tam anlamıyla apolitikleştiğimizi, bu filmin artık "zararsız" hale gelmesi suratlarımıza çarpmıştı. sonuç? filmin zamanında yasaklanmasına neden olan tüm bu göndermeleri ve laf sokmaları, dürtmeleri "gülerek" izlemiş, ağzımızın kenarından sızan "apolitik" salyaları silmiş, yaşantımıza aynen devam etmiştik. zararsızdık artık. ne güzeldi...