hesabın var mı? giriş yap

  • biz demirellerden, türkeşlerden milliyetçilik dersi almayız.
    sevgili kardeşlerim;
    biz milliyetçiliği; sokak duvarlarına değil,
    kıbrıs'ın topraklarına,
    ege'nin deniz yataklarına yazmışız.
    biz milliyetçiliği batı anadolunun haşhaş tarlasına yazmışız...

    bülent ecevit. 1974.

    ek: https://youtu.be/loskhxdvcdc

  • -selam!
    +selam!
    -babanız overlokçu galiba..
    +nerden çıkardınız?
    -böylesine bi güzelliğin insanın ayağına kadar gelmesi..ne biliyim başka bi açıklaması olamaz heralde!
    +ahhahhah.. adınız nedir?
    -taylan, siz?
    +ben de nurdan, memnun oldum taylan!

  • merhaba... bu mesajı ipad'ten yazıyorum, o yüzden hatam olursa affola:)

    güzel bir kızsın sanırım. en azından profil resmin öyle diyo:)

    tanışmak, bir kahve içmek isterdim seninle... ipad'imi de getircem, burç application'ı indirdim, burçlara bakıp eğlenebiliriz:)

  • hesabını sandıkta sormuyorsanız beter olun.
    mesala ben seçimde "şahsım"'ın karşısına iblis bile çıksa oyumu iblise verceğim.
    çünkü iblis bile ülkeyi böylesine talan edip çökertmeye, vatandaşını fakirleştirip perişan etmeye utanır, sıkılır, "yok yahu, bu kadar da olmaz, ayıptır" der.

  • yarbay çomora olarak da bilinen ve 1012 türk savaş esirini istanbul hükümeti'ne teslim etmekle görevlendirilen heimei maru gemisinin komutanı japon deniz subayı.

    bolşevik devrimi sonrası başlayan rusya iç savaşı sırasında kızıl ordu'ya karşı mücadele eden beyaz ordu'ya destek amacıyla gönderilen japon kuvvetleri sibirya'yı işgal eder. 1. dünya savaşı sırasında rus çarlığı tarafından esir alınan ve o bölgede tutulan türk askeri ve aileleri ile 1012 kişi japon ordusu tarafından kurtarılır.

    osmanlı imparatorluğu'nun diplomatik çabalarıyla esirleri istanbul'a göndermek için heimei maru gemisi görevlendirilir. gemi, midilli adası açıklarında yunanistan tarafından durdurulur ve esirlerin kendilerine teslim edilmesini ister. gemi komutanı yarbay tsumura bu isteği reddeder ve esirleri teslim etmez, bunun üzerine gemi pire limanına çekilir ve 6 ay boyunca erzak almasına bile izin verilmeden bekletilir.

    milletler cemiyeti esirler arasında bulunan kadın ve çocukların serbest bırakılması için yunanistan'ı uyarır. toplam 395 kadın ve çocuk başka bir gemiyle istanbul'a teslim edilir.

    japonya'nın tüm çabalarına rağmen gemiyi bırakmaya yanaşmayan yunanistan arabulucu italya'nın teklifini kabul eder ve gemi serbest bırakılır. esirler italya'ya teslim edilir.

    7 ay boyunca bir adada tutulan esirler osmanlı imparatorluğu tarafından itilaf devletleri'ne verilen "esirlerin orduya katılmayacağı" garantisi üzerine 1922 yılında teslim edilir.

    bunun anısına 1 temmuz 2019 yılında beykoz belediyesi tarafından eski adı spor caddesi olan caddenin adı da yarbay yukichi tsumura caddesi olarak değiştirilir.

  • kültürün dışına çıkıp nazar kavramına bakınca çok tuhaf bir şey görürsünüz.

    bir kişi bakışlarıyla ve olumsuz düşünceleriyle sizi ve hayatınızı etkiliyor. mesela hasta ediyor ya da başınıza bir bela sarıyor veyahut boşanmanıza, ayrılmanıza neden oluyor. düşünce ve bakışla...

    evet, böyle baktığınızda psikotik bir belirti gibi, hezeyan gibi gözüken bir kavram nazar. kültürün içinde yer aldığı için psikotik olarak tanımlanmıyor olsa da kültürün kendisi hakkında bir şeyler söylüyor. nazar mevzubahis olduğunda iki kavram geliyor aklıma:
    öteki ve projeksiyon.

    öteki aslında alelade bir insandır ama berikine göre bakışı kötüdür, kıskançtır, hasetlidir. ötekinin kötülüğü, projekte edilen kötülüktür. bu projeksiyon ötekini daha da uzağa atar, projekte edilen kötülük başkasına atfedilmiş, böylece benlik kötülükten azad olmuş, ve üstüne üstlük temize çekilmiş olur. bir insan karşısındakini, elinde somut veri olmaksızın bir şeyle suçluyorsa o insanın kendini o şeyden temize çektiğini varsayabiliriz.

    nazar da bu zeminden köklenir. iyiyi ve kötüyü bir araya getirmekte zorlanan, bir yücelten bir yerin dibine sokan, nesne ile güvenli ve stabil bir ilişkisi olmayan insanlar toplumun çoğunluğunu oluşturduğu için nazar inancı güçlü bir şekilde varlığını sürdürmektedir. nazarın mevcudiyeti için kötüyü dışsallaştırmak zorunda olan, kendini ve nesneyi tek kutuplu algılayabilen bir kitlenin varlığı elzemdir.

    * toplumsal olarak nesne ilişkilerimizin bu hali, tarihi dinamiklere dayanıyor bence. bu konu üstünde kafa yormaya ve yazmaya değer diye düşünüyorum. kafamda toparlar toparlamaz bunun üzerine de yazacağım.