hesabın var mı? giriş yap

  • kişiyi mutsuzluğa iten sebebin çoğu zaman rastlantısal ve doğru olmayan düşünceler (otomatik düşünceler) olduğunu savunan bir terapi türüdür.terapinin amacı düşüncedeki hataları davranışa ve duyguya dönüşmeden ortadan kaldırmak ve kişiyi sağlıklı otomatik düşüncelerle baş başa bırakmaktır.ayrıca konu hakkında dr.aoron t. beck ve phd judith s. beck tarafından yazılan 'cognitive therapy basic and beyonds' adlı kitapta, düşünce hataları şu şekilde sıralanmıştır:

    1.ya hep ya da hiç düşünme(siyah ve beyaz, kutuplu, ikili düşünce olarak da adlandırılır): bir durumu süreklilik içinde görmek yerine sadece iki kategoride görmek.
    örneğin:"eğer tamamen başarılı değilsem başarısızım"
    2.felaketleştirme(falcılık olarak da adlandırılır): diğer daha olası sonuçları göz önüne almadan geleceği olumsuz olarak öngörürsünüz.
    örneğin:"o kadar üzgün olacağım ki bir parça bile iş yapamayacağım"
    3.olumluyu yok sayma veya değersizleştirme: kendinize olumlu yaşantıların, edimlerin ya da özelliklerin sayılmadığını söylersiniz.
    örneğin:"o projeyi iyi yaptım ama bu yeterli olduğum anlamına gelmez, sadece şanslıydım"
    4.duygusal düşünme(çıkarsama): bir şeyin doğru olması gerektiğini düşünürsünüz çünkü onu çok güçlü 'hissedersiniz'(aslında inanırsınız) ki aksi delilleri yok sayar ya da önemsemezsiniz.
    örneğin:"işte bür çok şeyi idare edecek düzeyde yaptığımı biliyorum ama hala bir başarısız olduğumu hissediyorum"
    5.etiketleme: kendinizin ve diğerlerinin üstüne o kadar felaket sonuçlara ulaştırmayacak daha gerçekçi kanıtları göz önüne almadan kalıcı, genel etiketler yapıtırmak.
    örneğin:"bir hiçim" " o çok kötüdür"
    6.büyütme/küçültme: kendinizi, başka bir kişiyi ya da durumu değerlendirirken nedensiz yere olumsuzu büyütür veya olumluyu küçültürsünüz.
    örneğin:"sıradan notlar almak benim ne kadar yetersiz bir kişi olduğumu gösterir.yüksek notlar almak benim zeki olduğum anlamına gelmez"
    7.zihinsel filtre(seçici soyutlama da denir): tüm tabloyu görmek yerine dikkatinizi olumsuz bir detaya yönlendirirsiniz.
    örneğin:"değerlendirilmemde bir tane düşük not aldım(birçok yüksek not da var) ki bu benim kötü bir iş çıkardığım anlamına gelir"
    8.zihin okuma: diğerlerinin ne düşündüklerini bildiğinize inanır ve diğer daha olası ihtimalleri göz önünde bulundurmazsınız.
    örneğin:"benim proje hakkında hiçbir şey bilmediğimi düşünüyor"
    9.aşırı genelleme: var olan durumun çok ötesine geçen kapsamlı sonuçlar çıkarırsınız.
    örneğin:"(toplantıda kendimi rahatsız hissettiğim için) arkadaş edinmeyi gerektirecek özellikler bende yok"
    10.kişiselleştirme: başkalarının sizin davranışlarınız yüzünden o şekilde davrandığını düşünürsünüz ve onların davranışları için daha olası sebepleri göz önüne almazsınız.
    örneğin:"tamirci bana ters konuştu çünkü yanlış bir şeyler yaptım"
    11.meli,malı, gerekli ifadeleri(mecburiyetler de denir): kendinizin ve başkalarının nasıl davranması gerektiği konusunda kesin, sabit düşünceleriniz olur ve bu beklentilerin karşılanmamasının olumsuzluğunu abartırsınız.
    örneğin:"hata yapmak felakettir.her zaman en iyiyi yapmalıyım."
    12.tünel bakışı: bir durumun sadece olumsuz yanlarını görürsünüz.
    örneğin:"oğlumun öğretmeni hiçbir şeyi düzgün yapamıyor.o kınayıcı ve duyarsız birisi ayrıca berbat bir eğitmen"

    not: copy paste değil el emeği.

  • zamanında kardeşim sormuştu nasıl tarif edeyim berbere diye...
    o zamanlar ilkokuldayız tabi, "3 e vur ama önleri makasla kes, biraz bırak" de demiştim.
    akşam berberden geldiğinde evde kıyamet koptu. biz ailecek yumurta kafa olduğumuz için kısa saç hiç ama hiç gitmez bize. tabi bu full 3 numara ile gelince peder kızdı biraz serseri mi oldun diye. meğer bizim ufaklık berbere "abi 3e vur... (ıh)...(ıh).." derken daha devamını getiremeden amca önden daldırmış makineyi.
    durum böyle yani, berberler çakal. 3'u duyduğu an önden makineyi sokar. ee 2 dakikada kim 10-20 lira kazanmak istemez ki.

  • halen kullanmakta olduğumuz zaman hesaplama yöntemi, çok eski uygarlıklardan kalma karma bir sistemdir. saatin 60 dakikaya bölünmesi babillilerden, 24 saatlik gün mısırlılardan, romalıların sonradan yaptıkları değişikliklerle, aylar yunanlılardan kalmadır. romalı julius sezar ve ondan sonra imparator augustos temmuz(july) ve ağustos(august) aylarına adlarını vermişlerdir ve şubattan birer gün alarak kendi aylarına eklemişlerdir. yıldan geri kalan bir çeyrek günü hesaba katmak için sezar dört yılda bir, şubata bir tam gün eklemiştir (bkz: #3524272).

    avrupa, 1600 yıl boyunca sezar’ın takvimini kullanmıştır. ancak, bunun en önemli eksiği güneş yılının tam 365 gün 6 saat değil, bundan 11 dakika, 14 saniye daha kısa olmasıdır. dolayısıyla sezar’ın takvimi giderek artan bir şekilde geri kalmaktadır. biriken bu farkı ortadan kaldırmak amacıyla papa 13. gregor 1581 yılında, 4 ekim tarihinden hemen 15 ekim’e geçilmesini emretmiştir. yılın süresini güneş yılının gerçek süresine eşit getirmek için, gregor her dörde bölünebilen yıla bir gün eklemiş ve 400’e bölünemeyen yüzyılların (1700, 1800 vs.) bundan hariç tutulmasını da uygun görmüştür.

    katolik ülkeler bu yeni takvimi derhal benimsemişlerdir. uzun tereddütlerden sonra protestanlar da buna katılmışlar, ancak ortodokslar bu takvimi kabul etmemişlerdir. ingiltere ve kolonileri 170 yıl sonra takvim reformunu benimsedikleri zaman iki takvim arasındaki fark 11 güne çıkmış olduğundan, bunu yok etmek için 3 ila 13 eylül günlerini takvimden silmek zorunda kalmışlardır. bu nedenle ingiliz ve amerikan tarih kitaplarında aradaki günlere rastlanmadığı söylenmektedir. rusya ise 1918 yılında yeni takvimi kabul ettiği zaman 13 güne yükselmiş olan takvim farkını silmek zorunluluğunda kalmıştır. ekim devrimi nin kasımda olmuş olmasının nedeni de budur. söz konusu devrim 25 ekim yerine 7 kasım'a kaymıştır!

  • --- spoiler ---

    o nasıl bir bilgisayar ben anlamıyorum arkadaş. ciuv civ fiuv diye anında kapanıyor sekmeler programlar. bendeki bilgisayar dexter'da olsa 50 defa yakalanmıştı yeminle.

    --- spoiler ---

  • ben önce gri tshirt giyeni kanzuk sandım. "adam iyi kilo vermiş, baya iyi olmuş. helal olsun. hareketli de valla" diye düşündüm.

    meğerse kırmızı tshirt giyenmiş.

  • an itibariyle 2.92'yi aşmış kurdur.

    seçim sonucuyla zengin olunmaz. çalışarak, üreterek, kendini geliştirerek olur. imam hatiplerde yetişen nesillerle, inşaata dayalı ekonomiyle nereye kadar gidilebilir? hiçbir yere gidilemez.