ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir kereye de mahsus olsa yapmak istenen işler
-
neo misali baştan aşağı deri kıyafetler giyip (deri palto, çizme, pantolon + güneş gözlüğü) bir havaalanına gitmek. metal dedektörüne girmeden önce, son derece ciddi ve cool tavırlarla paltomun iç cebinden bir adet "sapan" ve üç beş adet çakıl taşı çıkarıp görevli polise teslim etmek. dedektörden geçince de kollarımı iki yana açıp "hadi arayın üstümü" hareketi yapmak. ama bütün bunları hiç gülmeden yapmak. çok istiyorum bunu.
telefona 3 bin tl verip metrobüs kullanan insan
-
metrobüs kullandığı için tebrik edilesi insandır. tek başına bir arabayla trafikte yer kaplamamayı tercih ediyor. ha telefon değiştirme konusunda falan vurun kahpeye.
thy'de dua ile yolculuk dönemi
-
kalktım allah, indir beni
nur içine uçur beni
can bedenden çıkmadıkça
imanla ulaştır beni
taktım kemerimi, oturdum koltuğuma
hostesler şahit olsun dinime imanıma
yedi melek sağıma, yedi melek soluma
bismillah diyerek, süzülürüm fezada
duamı ederek, indim havalimanına
hostesler şahit olsun dinime imanıma
ses çıkmasın diye tuvaletin kenarına işemek
-
kimsenin bir başkasından öğrenmediği, genetik kodumuzda bulunan içgüdüsel bir davranış..
kocişim ile evleneli 6 ay 20 gün oldu
-
- bu kezbanı nikahına almak suretiyle kendini feda edip bizleri kurtaran kardeşimizin aziz hatırası adına hepinizi bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum. her zaman saygıyla anılacaksın kociş.
hepsi boşunaymış denen anlar
-
sabahın köründe kalkılır, integraller türevler kalın kalın kitaplar bitirilir. sınavlar sınavlar geçilir. çok okullar bitirilir.
dayısı şirketin sahibi diye ortaokul terk eleman üç kuruş maaşa çalıştığınız yerde başınıza müdür verilir.
işte o andır...
ömer seyfettin'in çocukların psikolojisini bozması
-
kesinlikle doğru tespit.
çocukken okuduğum tek bir öyküsü geceleri rüyalarıma girmeye yetmişti. adını hatırlamıyorum, şu an google dan bile bakmak istemem. şu kocasının kafasını beze sarıp karısına saklatiyorlardi , içinde ne olduğunu bilmeden kadın gözü gibi bakiyordu. böyle çocuk hikayesi mi olur lan?
yaşadığı dönemin zorluklarını baz alarak bu durumu reddetmeye çalışmayın işte. ortada uzunca bir dönem yapılan ciddi bir hata var. bu kitaplar ilköğretim öğrencilerine okutulamaz. bitti.
edit: yademeseneoyle uyardı. öykünün adı bomba.
survivorship bias
-
hayatta kalanlara çok odaklanıp, başarısız olanların neden başarısız olduklarını gözardı etmek. insanoğlunun doğru düzgün istatistik bilmemesinden kaynaklanan bir akıl yürütme/mantık hatası.
mesela, şöyle bir örneği var: ikinci dünya savaşı sırasında bomba uçaklarımız düşmesin diye uğraşan amerikan hava kuvvetleri, operasyonlardan başarılı dönen uçaklara bakıyorlar ve mermi deliklerinin en çok kanatlarda, gövdede ve kuyruk kısmında olduğunu görüyorlar ve hemen sazan gibi atlayıp, heh uçaklarımız en çok buralardan vuruluyormuş öyleyse buraları zırhlandıralım diyorlar. fakat o sıralarda amerikan savaş matematiği departmanında* çalışmakta olan ünlü matematikçi abraham wald, "efendiler durun, bunlar zaten sağ salim dönen uçaklar bunlar vurulmuş dönmüşler, sorunun nerede olduğunu görmek için esas düşen uçaklara bakmak gerekir" demiş ve günü kurtarmıştır.
ben örneği buradan aldım, burda konu daha detaylıca işlenmiş.
bütün iyi erkeklerin kapılmış olması
-
bir problem sürekli insanın karşısına çıkıyorsa,
o insan o problemi çözemiyor demektir.
bir kere çözse, "hoop.." yok olacaktır, bir daha karşısına çıkmayacaktır ama, çözmesi söylenmesi kadar kolay değildir.
eş seçimi böyle bir problemdir. aslında kadın-erkek farketmez.. seçim bir kere yapılır ve bu problemle bir daha ömür boyu karşılaşılmaz.
seçim yaparken her iki tarafın da bilinçaltı, bilinçüstünden daha belirleyicidir. her iki tarafta karşı tarafın çocuk yaptıklarında ona bakıp bakamayacağını tartar. yani bir birlerinden hoşlandıklarında aslında, "bu benim çocuklarımı aç bırakır mı"dan başlayıp "çocuklarıma iyi bir rol model olabilir mi"'ye kadar bir çok soru bilinçaltında cevaplanmış demektir... o yüzden genç olması önemlidir, sağlıklı olması önemlidir, zengin olması önemlidir, yüzü-gözü-eli-ayağı düzgün olması önemlidir. bütün bunlar ve daha fazlası soyun devamı, yani çocukların geleceğini garantiye almak içindir... kişi farkında olmasa da bilinçaltı hesap makinesi kesinliğinde hesabını yapar. sonra gözler baygın bakmaya başlar, tarafların şaftı kayar..
herkes kendi hikayesinin esas kızı ya da esas oğlanıdır. kimse kendini figüran görmez, göremez.. eğer karşı tarafı ilk görüşte figüran görmüşse zaten daha o dakika elemiştir. "sıradaki" diyerek kaldığı yerden (n-1) arasına dalar.
iyi erkek işte esas oğlanın başarmış olanıdır.
-ama, zengin olarak
-ama, yakışıklı olarak
-ama, kaslı-kuvvetli olarak
-ama, kariyer yaparak
-ama öyle, ama böyle..
bir şekilde iyi bir baba olabileceğini gösteren bir başarıya imza atmış erkektir... işte sorun.. tam da burada çıkar.. erkek başardıktan sonra talibi çoktur... ama bütün erkekler ister ki, kadın ona başarmadan önce inansın... başardıktan sonra gelenler ona mı geliyor, yoksa ortadaki ganimet mi gözlerini kamaştırmış, bulanık su... mevzu çok karışır...
işte esas oğlana baştan inanan, gönül veren kız esas kız olur.. artık, o kızı bu hikayede o tahttan indirmek imkansızdır...
iyi erkeklerin kapılmış olması mevzusu budur.
esas oğlana zamanında inanmayan aday kızların efkarıdır, isyanıdır... kendilerini figüran gibi hissetmelerinin dışa vurumudur.. bu kızlar cephesinin en yaygın problemidir.
oğlanlar cephesinin de pek bu kadar yaygın olmasa da problemlerinden biri... doğuştan şanslı şanssızlığıdır.
şöyle ki, henüz kapılmamışlardır ama talipleri çoktur :
doğuştan zengindir
doğuştan yakışıklıdır
doğuştan öyledir, böyledir.. farketmez, sonuçta müstakbel eşinin onu gerçekten sevip sevmediğini hiç bir zaman bilemeyecektir. taa ki, doğuştan artısını birgün kaybedinceye kadar. bu yüzden de, evleninceye kadar bu tip erkekler gözde playboydur. nam-ı diğer: piç erkek.. her çiçekten bal alarak, adeta gerçek sevgi'yi bir türlü bulamayacak olmasının intikamını alır.. ama, intikam almak sorunu çözmez.
aslında, eskiden padişahların yaptığı gibi tebdil-i kıyafet gezerek bu sorunlarını aşmayı deneyebilirler... nitekim bu konuyu işleyen film, dizi, hikaye, roman çoktur ama, gerçeği pek yoktur.
sosyal medya da yeni yeni bu konuda olanaklar sağlamaya başladı... muhtemeldir ki, ileride bir çok hikaye, roman, film ve dizi bol bol bu konuyu işleyecektir.. ama, şimdilik gerçeğinden söz etmek için erkendir...
doğuştan şanslı şansızlık sorunu kızlar içinde aynıyla vakidir...
doğuştan şanslı olmayanlar,
başta isyan ederler doğanın adaletsizliğine.. ama,
sonra büyük mücadelelerle bir şeyler başardıklarında, kariyer yaptıklarında, para-ün kazandıklarında
bütün bunları yapmadan önce kendilerine inanan eşini bulmuşlarsa eğer daha şanslı olduklarını anlarlar..
çünkü, gerçek aşk bütün bunlardan daha değerlidir...
bütün iyi erkeklerin kapılmış olması
ya da
bütün iyi kızların kapılmış olması
isyanı.. daha doğru ifadeyle iyi olan esas kız ya da esas oğlanın hikayesinde kendini figüran olarak görmenin isyanıdır...
çok da şey'etmemek lazımdır... bazı tavizlerle (n-1)'lerin arasına dalmaktan başka yol yoktur. tabii, her seferinde yaş kriterini biraz yükseltmek gerekir...