hesabın var mı? giriş yap

  • sarıyer demirciköy mezarlığında ikindi namazından sonra gerçekleşen olay..
    39 yaşında kalp krizi sonucu vefat eden arkadaşımızın cenazesinde 11 yaşındaki oğluna, son kez görmesi için babasının yüzünü gösterdiler. haliyle çocuk babasının ölüsünü görür görmez kıyameti kopartıyor..
    ondan sonra imam olacak lavuk "rabbim bize taşıyamayacağımız acılar verme" diyerek dua etmeye başladı. be yavşak sen bir çocuğa ömrü boyunca taşıyamayacağı acıyı verdin.. bırak babasını canlı hatırlasın çocuk, ne gösteriyorsunuz ufacıcık çocuğa babasının ölüsünü? sen mesleğin gereği her gün ölü görebilirsin sana göre normal bir şeydir de, çocuk ulan bu çocuk..

    ilkokul 5'e geçtiğimizde abi kardeş 2 sınıf arkadaşımız boğulmuştu, annemi dinlemeyerek cenaze evine gittim arkadaşlarımı son defa göreyim dedim. 10 yaşımdan 14 yaşıma kadar arkadaşlarımın yüzleri gözümün önünden gitmedi, her gece gözümün önüne geldi.. şimdi o çocuğu düşününce kalbim sıkışıyor resmen.. umarım benim yaşadığımı yaşamaz..

    çocukları öldürmeyin...
    çocuklara ölü göstermeyin...

  • ahmet çakar'ın vurulduktan birkaç gün sonra yaptığı "...sonra bilincimi kaybetmişim. gözümü hastanede açtım, bir baktım karşımda reha muhtar! kendimi cehennemde sandım" açıklaması.

  • deniz kenarında tatil yapma, deniz manzarasına bakma veya denize bakıp huzur bulma fikrinin son birkaç yüzyılda çıkmış olması.

    edit: birileri deniz-nehir farkını bilmeden kendince ayar vermeye çalışmış. bu yazıda nehirlerden değil denizden bahsediyor. nehirler tarih boyunca tarımsal sulamada kullanıldığı ve içme suyu sağladığı için için zaten kutsal bir yere sahipti. denizlerle nehirler aynı şey değil. daha en basit coğrafya bilmeden ve okuduğunuzu anlamadan başkalarına ayar vermeye çalışmayın.

    100-150 yıl öncesine kadar yazılmış neredeyse hiçbir eserde ve anlatılmış hiçbir hikayede denizden "huzur veren" bir şey olarak bahsedilmez ve deniz manzarası neredeyse hiç övülmez. genelde insanlar için deniz 2 anlam ifade etmiştir. ya ticaret ürünlerinin ve su ürünü yiyeceklerin geldiği bir kaynak ya da düşman askerlerin, işgalcilerin, korsanların, sellerin ve tsunamilerin geldiği felaketler kaynağı.

    tarih boyunca insanlar denizi iyilik veya kötülüklerin geldiği tanrısal bir kaynak olarak görmüşler ama hiçbir zaman huzur veren bir manzara veya tatil yapılacak bir şey olarak görmemişler. aynı zamanda deniz kenarındaki araziler tuzlu olduğu için fazla verim vermediğinden köylüler deniz kenarında yaşamayı tercih etmemişler. tarih boyunca krallar ve padişahlar sevmedikleri şahısları ceza olarak hep deniz kenarlarına veya adalara sürgün etmişler.

    mesela robinson crusoe ıssız adaya düştüğünde hikaye boyunca hiç deniz manzarasına hayranlıkla bakıp huzur bulmaz. 2 yıl okul tatili kitabında çocuklar hiçbir zaman deniz manzarasının güzelliğinden bahsetmez. ıssız adalarda geçen hikayelerde bile deniz ya felaket kaynağı ya da kurtuluşun geldiği yerdir ama hiçbir zaman manzarasına bakılıp da huzur duyulan bir şey değildir. eski mısır yazıtlarında nil nehrinden bir bereket kaynağı olarak bahsedilir ama akdeniz'den hiç övgüyle bahsedilmez. antik yunan yazılarında dağlar taşlar bile övülür ama denizin verdiği huzurdan hiç bahsedilmez. eski şiirlerde, ilahilerde ve kutsal metinlerde hiç denizin huzur verdiğinden bahsedilmez.

    1800'lerden sonra avrupa ve amerika'da zengin kesim deniz kenarlarında arazi satın alıp buralara yazlık villalar ve tatil köyleri kurmaya başlayınca deniz manzaraları kıymete binmeye başlamış. eğlence için plaja gitme kavramı da bundan sonra başlayan bir şey.

    kaynak soran olmus.

    https://www.smithsonianmag.com/…al-place-180959538/

    https://www.washingtonpost.com/…going-to-the-beach/

    https://dailyhistory.org/…ory_of_going_to_the_beach

    https://www.theatlantic.com/…r-of-the-beach/279175/

  • anne: sadece aptallar kedilerden korkar.
    ada (4,5): emin misin?
    anne: tabii ki eminim.
    ada: sadece aptallar emin olur.

  • iki ay once demoya baslayip hemencecik olayi kapip reele gecip 250 dolar kazandigini iddia eden millete dolandirilmayin diyip dolandirmaya kalkan iki yuzlulerin cirit attigi piyasa.

    simdi forex le ilgilenmeyi dusunen arkadasim bak buna dikkat et piyasa boyle dolandiricilarla dolu. al sana bir ornek. sozluk entrysi yazanin twitter hessabi ve dogrudan onerdigi araci kurumun adami olmasinin ispati.

    al adamin entry: http://imgur.com/o8wymjt

    al adamin profilinden twitteri : http://imgur.com/yuu0y21

    al adamin twitter adresi adam reklam ajansi kurucu ortagi : http://imgur.com/3xso7wz

    hop gidelim ajansin sitesine o da ne referanslarda bu amcayi birden haftada 250 dolar kazandirtan araci kurum : http://imgur.com/recaalq

    cin olmadan adam carpmaya calisan araci kurum pazarlamacilarindan uzak durun, onlarin tek amaci sizin paranizda.

  • kral konstantin'in yegenlerinden biri olarak korfu'da dogmus olan, romanov ve oldenburg (danimarka krali) soyundan gelen asilzade. ailesini dogumdan sonra pek görmemis, tek basina o teyzenin bu amcanin yaninda yillarini gecirmis ve ingiltere'de royal navy'e girinceye kadar fazla önemi olmayan 'prince of greece and danemark ' sifati altinda yasamini sürdürmüstür. 1947 yilinda ingiliz vatandasligina gecip schleswig holstein sonderburg glücksburg olan soyadini birakip, mountbatten'i almistir. dük, kont ve baron sifatlarini yillar icerisinde kralicesinden ödül olarak geri alabilmistir. evli olmasina ragmen, ikinci elizabeth'in uzak kuzenlerinden biriyle yirmi yil yasak iliski yasamistir, capkinligi ve küstah espri anlayisi bilinmeyen bir özelligi degildir. sayet bu beyimiz yetmisinci dogumgününde bir parti verip, 300 davetli cagirmis, bu 300 davetli listesine de bir tek erkek yazdirmamistir. kralicenin de partiye davet edilmemis oldugunu ekleyelim. böyle bir adam iste, oglundan ne hayir gelir sen karar ver.

  • içerik konusunda birkaç tavsiye vermek isterim. zira televizyon tarihinin en iyi bazı dizilerini barındırıyor ve bunların izlenmemiş olması beni üzer. insanlar yeni nesil fast food dizilere alıştıkları için gerçekten derinlikli karakterlere, iyi yazılmış hikayelere sahip çoğu kült ve eski dizileri gözden kaçıyorlar.

    "gelmiş geçmiş en iyi diziyi izlemek istiyorum. içinde drama olsun, felsefe olsun, siyaset olsun, entrika olsun, bilimkurgu olsun, üç boyutlu karakterler olsun, muhteşem senaryo olsun. izledikten sonra bir daha bir daha izleyeyim, her izlediğimde farklı bir derinlik yakalayayım."

    - battlestar galactica

    "yukarıdaki özellikler olsun ama fringe'e de benzesin. hatta fringe'in ilham kaynağı olan daha iyi versiyonu olsun."

    - the x-files

    "kaliteli esprilere sahip, sempatik karakterleriyle bağ kurdurtan, yer yer duygulandıran, sitcom tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir şeyler var mı?"

    - the office, parks and recreation, community

    "yukarıdakinin aynısı ama sempatik karakterler ve yer yer duygulandırma kısmı hariç bir şeyler peki? ben it kopuk serseri karakterler istiyorum."

    - seinfeld, married with children

    "izlerken heyecandan, adrenalinden, gerilimden nefesimi tutayım. bölüm bittiğinde hemen meraktan öteki bölüme geçeyim, bir de bakayım da dışarda gün aydınlanıyor. aşırı karizmatik bir protagonist olsun."

    - 24, prison break

    "24 güzelmiş ama aksiyon dozunu biraz azaltıp realizmi arttıralım. protagonist o kadar karizmatik olmasa da olur."

    - homeland

    "beni öyle yerin göğün oynadığı dünyanın kurtarıldığı işler yorar. bizi bize bizce anlatan, yer yer güldüren yer yer duygulandıran, karakterleri ailemizden biri gibi olan diziler olsun."

    - this is us, parenthood

    "yukarıdakinin aynısı ama gençler olsun."

    - dawson's creek

    "dawson's creek güzelmiş. bunun vampirlisi, fantastiklisi, yer gök oynamalısı olsa izlenir."

    - buffy the vampire slayer

    "yine yer yer güldüren yer yer duygulandıran, karakterleri ailemizden biri gibi olan diziler olsun ama tam da bizi bize anlatmasın. biraz böyle şatafatlı elit hayatlar olsun. jane austen romanı okurcasına izleyeyim."

    - downton abbey

    "battlestar galactica güzelmiş, başka var mı böyle uzayda geçen drama?"

    - the expanse

    "izlerken çizgi roman tadı alayım ama böyle marvel filmleri gibi disney disney de olmasın."

    - heroes, the boys, preacher

    "her bölüm bir suç gizeminin usta zihinlerce çözülmesini izleyeyim ama bir suç gizeminin usta zihinlerce çözülmesi kadar iyi yazılmış karakterleri için de izleyeyim."

    - bones, monk, psych

    "yukarıdaki gibi olsun ama suç yerine hastalık çözsünler."

    - house m.d.

    "kahkahalarla güldüren dizi değil de incelikli mizaha sahip, güldürürken düşündüren ve modern dönem komedi anlayışını yansıtan bir dizi olsun."

    - fleabag, upload, good omens

    "hep yakışıklı ve güzel, kusursuz, kahraman polisleri izliyoruz ama gerçek dünya böyle değil. gerçekçi olsun, behzat ç gibi olsun."

    - the shield, justified

    "yakışıklı ve güzel, kusursuz, kahraman polisleri izleyelim."

    - chicago pd, hawaii five-0, law & order, csi

    "chicago pd güzelmiş, bunun itfaiyelisi olsa izlenir."

    - chicago fire

    "güçlü kadın karakterlerin başı çektiği diziler olsun ama netflix dizileri gibi feminizm kamu spotu olmasın, iyi yazılsın. entrika olsun, politika olsun."

    - damages, the good wife, the man in the high castle

    "60'ların 70'lerin new york'unda geçen, emmy'nin golden globe'un kürekle verildiği kaliteli bir dönem dizisi olsun."

    - mad men, the marvelous mrs. maisel

    "krallar, kraliçeler, saray entrikaları istiyorum."

    - the tudors

    "ben bunların hepsini izledim zaten, başka dizi yok mu?"

    - var ama ben izlemedim ya da önerilesi bulmadım. 24 ve homeland sevenler için jack ryan, star trek sevenler için star trek picard, neil gaiman sevenler için american gods, the tick çizgi filmini sevenler için the tick, distopya bilimkurgu sevenler için defiance denenebilir ama kendi adıma biraz zayıf buldum bunları, çok da devam edemedim zaten. mozart in the jungle, electric dreams, carnival row, tales from the loop, modern love ve undone da benim denemediğim fakat övgüyle bahsedilen bazı diğer amazon yapımı diziler.

    edit: sık sorulan sorular

    "hepsini izledin mi bu dizilerin?"

    bu dizilerin çok büyük bir bölümü 90'ların sonunda 2000'lerin başında çekilmiş diziler. mesela the x-files ile tgrt diye bir kanal varken tanıştım, married with children'ı cnbc-e daha kanal e adında az bilinen bir kanalken izledim. listelediğim çoğu diziyi lise üniversite dönemlerimde cnbc-e ve e2 kanallarında izledim. zaten 2010'dan sonra çekilmiş dizi yok denecek kadar az, 2010'dan sonra çekilip benim için anlamı olan çok sayıda dizi de yok. nerede o eski bayramlar edebiyatı yapmak istemiyorum ama nerede o eski bayramlar. özetle demem o ki 20 yıllık bir süreçte hayatıma giren, çocukluğumda ve gençliğimde yer etmiş diziler bunlar. o yüzden övgüyle bahsediyorum amazon prime video'nun arşivinden, biraz nostalji etkisi olabilir.

    "netflix için de yapabilir misin böyle bir şey?"

    tam olarak önceki soruya verdiğim cevaptan dolayı o zor biraz. zaten entry'nin de başında kötü yazılmış fast food dizilerden sıkıntımı belirtmiştim. belli istisnalar hariç netflix dizilerinden karşılaştıklarımın tamamı böyle. bu entry'yi yazma nedenim de jeff bezos'un dayımın oğlu olması değil; battlestar galactica, the x-files, 24 gibi yeni nesilin atladığı süper diziler atlanmasın diye. netflix dizilerine karşı ne böyle bir bağım var ne de yeterli sayıda diziyi izleyecek kadar tanışıklığım var. dört yıldır falan üyeyim, onda da izlediğim diziler şunlardı içeriği bozmadan önce zaten.

    "downton abbey uzayda mı geçiyor?"

    önce tanımı sonra diziyi okuyun.

  • adam bizim milli takımı seçse şu an evinden maçı izliyor olacaktı. bir ihtimal trt'nin dandik yayınıyla izliyor olacaktı. ironiye gel. almanya'yı seçti dünya kupasını kaldıracak şimdi.

    adam ileri görüşlüymüş.