hesabın var mı? giriş yap

  • çalışma bakanlığı tarafından hazırlanıp işçi cinayetlerine ilişkin patronu ve devleti aklamaya yönelik yayınlanan kamu spotu

    eskiden gizli gizli yaparladı böyle algı yaratma işlemlerini fakat artık demek istedikleri şeyi kendi kesimleri anlamaması endişesinden spotunun sonunda "iş kazası diye bir şey yoktur" yazma ihtiyacı da hissetmişler.

    gözlerimiz "fıtratında var" cümlesini aradı...

  • oha oha oha. 14 yasindaki ablasinin da babasi cikti adam.

    görsel

    edit: @yalandadaolsa isimli arkadas uyardi. odatv olayi yalanlamis.
    odatv haberi

    türkiye'deki pislik zincirinin açığa çıkmış küçük bir halkası.

    bunu sadece "muslumenin dedesi babasıymış yaa" diye okumamak da lazım.

    ya anne kocasını aldattı. ya da anne tecavüze uğradı.

    neresinden tutarsan elinde kalıyor. keşke insanları black mirror'daki gibi sessize alsam ya her şey çok kötü abi. yani her gün bir insanı rahatsız edecek olay oluyor ve bu olay dibin dibi.

  • uzun vadede, neden kasanın kazandığını anlatan yasa. buna sonra değineceğim. öncelikle bu kanun nedir, günlük yaşantımızda bize ne katkıları vardır bunları grafiklerle anlatacağım.

    kanun, bir rassal değişkenin uzun vadede beklenen değere ulaşacağını söyler. bir olay için ne kadar çok bağımsız deney yapılır ve ne kadar çok girdi elde edilirse gözlemlenen olayların sonucunda bir ortalama bulunacak ve bu ortalama beklenen değere yakınsayacaktır.

    bir tavla zarını attığınızda 1,2,3,4,5,6 rakamlarından birisi gelecektir. yeterli şekilde zar atıldığında zar ortalamasının bir süre sonra 3.5 bandında seyrettiği gözlemlenmiştir. bununla ilgili yapılmış bir deneyde; 25 kere atılan bir zar için atış sayılarını yatay eksene, gelen sayıları dikey eksene yerleştirdiğimizde şöyle bir grafik ortaya çıkmış. ardışık noktalar doğru parçası ile birleştirildiğinde bir gelişigüzellik göze çarpmaktadır. yatay eksende atış sayısı ve düşey eksende gelen sayıların ortalaması işaretlendiğinde, bu grafigi elde etmişler. atış sayısı büyüdükçe gelen sayıların ortalamasında 3.5'a doğru bir yakınsama olduğu görülmüş.

    diğer bir örnek ise para atma olayıdır. yazı ve tura gelme olasılığı birbirine eşit ve 1/2 dir. yeterli sayıda para atılma deneyi yapıldığında paranın herhangi bir yüzünün grafiği %50'ye yakınsayacaktır.

    peki bu bilgi doğrultusunda bir kumarbaz neden yanılır ve neden uzun vadede kasa kazanır?

    monte carlo yanılgısı (monte karlo yanlışı) diye bir terim vardır. kumarbazlar iyi bilirler. eşit olasılığa sahip olaylardan birisi beklenenden sık ortaya çıktı diye, bundan sonra ortaya çıkma şansının azaldığını varsaymak yanılgısıdır. ismini, monte carlo'da bir kumarhanede, rulet masasında üst üste siyah gelmesinden sonra, artık bu döngü kırılır ve kırmızı gelir düşüncesiyle 1/2 olasılığı ihmal edip kırmızının gelme olasılığını daha çok gören müşterilerin her siyahtan sonra kırmızıya para yatırıp kaybetmelerine neden olan yanlış düşüncelerinden alır.

    mesela para atma olayı rassal bir süreçtir ve deneyin sonunda yazı ve tura gelme durumu eşit ve 1/2'dir. para atıldığında üst üste 10 kere yazı geldikten sonra 11. kez artık bu döngünün kırılacağını ve tura gelme olaslığının daha fazla olduğunu düşünürüz. içimizde buna dair bir inanç ve beklenti oluşur. bu yanılgıdan başka bir şey değildir 11. durum diğer 10 durumdan bağımsızdır ve olasılık hala 1/2'dir. bu şekilde beklenti içine girmemizin ve yanılgıya düşme sebebimiz ise büyük sayılar kanunuyla ilişkili. doğamız gereği gözlemlediğimiz birçok rassal sürecin ortalamada (beklenen değerinde) hareket etmesini bekliyoruz. yazı ve tura gelmesi olasılıkları eşit olduğu için, ilk 10 atışta beklenti 5 yazı ve 5 tura gelmesi yönündedir; ancak 10 atışta da yazı gelince gelecekteki atışlarda bu açığın kapanması ve daha fazla tura gelmesi gerektiğine yönelik bir hisse kapılıyoruz. sonlu sayıdaki denemelerde uzun bir süre yazı geldiğinde bunu takip eden denemelerde ortalamayı dengelemek için tura gelme olasılığının arttığını düşünmek yanılgısına düşüyoruz. oysa az yapılan sonlu denemelerde değil, sonsuza giden durum denemelerinde başarıya ulaşırız.

    rassal süreçlerde deney sayısı sonsuza giderken deney sonuçlarının ortalamasının beklenen değere yakınsaması bir gerçektir; ancak bu yakınsama aradaki açığın kapanması sayesinde değil de önemsiz hale gelmesiyle olur. madeni para için yapılan deneylerde yazının gelme olasılığı ve turanın gelme olasılığının birbirine eşit olduğunu ve sonsuz deney yaptığımızda yazı/tura oranının 1'e yakınsayacağını biliyoruz (sonuçta ikisinin gelme olasılığı 1/2 idi. olasılıkları oranı 1 ise grafik 1'e yakınsar). örneğin 30 kere madeni parayı fırlattığınızda 10 yazı ve 20 tura geldiğini varsayalım ve başka bir madeni parayı da 1000 defa fırlatalım. onda da 482 yazı 518 tura geldiğini varsayalım. 30 kere fırlattığınız durumda yazı/tura oranı 0.5. oysa deney sayısını arttırdığımz diğer durumda yazı/tura oranı 0.968 ile 1'e yakınsıyor. görüldüğü gibi yazı ve tura sayıları arasındaki fark gittikçe artmasına rağmen (ilkinde 10 diğerinde 36) bu fark deney sayısı arttıkça önemsiz hale gelmeye başlıyor ve deney sayısı arttıkça varması gereken değere ulaşıyor 1'e yakınsıyor. bozuk para örneğinde olduğu gibi rulette de kırmızı ve siyah gelme sayısı deney sayısını arttırdığımızda doğru bir sonuca ulaşacaktır. buradaki yanılgı; sadece birkaç denemeden sonra sıranın karşı tarafa geçeceği düşüncesi yani açığın kapanacak olması fikri. bu birkaç denemeden sonra değil oldukça fazla deneme yaptıktan sonra mümkün.

    konuyla ilgili wikipediada bir simülasyon var. hemen sağ tarafta. oradaki kırmızı ve mavileri yazı ve tura olarak düşünün. sonlara doğru fark artmsına rağmen hemen yandaki grafiğe baktığınızda değerlerin birbirine yaklaştığını oranların ikisinin birden %50'ye yakınsadığını görürsünüz.

    uzun vadede kasanın kazanma durumu ise şöyle;
    yine bir kumarhane örneği olsun. oyunun kuralı şudur; oynayan kişi ortaya 10 tl koyar ve bir bozuk para havaya atılır, tura gelirse kumarhane 10 tl’yi alır, yazı gelirse oynayan kişi kendi 10 tl’sini geri alır ve kumarhane üzerine 8 tl daha verir (beklenen değer: kumarhane için her oyunda +2tl kazanç elde etmek). büyük sayılar kanunu uzun vadede kumarhanenin kazançlı çıkacağını söyler. başlarda oynayan kazanmış olsa bile uzun vadede kumarhanenin bu düzenekle ilgili grafiği.

    günlük hayatımızda da rastadığımız bu kanun, hem sigorta şirketlerini ayakta tutar hem de hukukta yazılı olmayan kurallardandır. sigorta şirketi için büyük sayılar kanunu, daha çok sayıda örnek incelenirse daha gerçekçi tahmin yürütme şansının olması anlamına gelmektedir. geçmişte yaşanmış olayları inceleyip ileriye dönük tahminlerde bulunmaya çalışırlar. hukukta ise varsayalım adamın biri diğerine silah kullanarak saldırıda bulunuyor. ama diğer taraf ölmüyor. burada önemli olan adamın ölüp ölmemesi değil silahla birine ateş edildiğinde beklenen sonucun ölüm olacağının ateşi eden kişi tarafından biliniyor oluşudur.

  • ne zaman ebeveynlik üzerine bir yazı yazsam bu konu hakkında danışma mesajları alıyorum. bazı yazarlar nasıl iyi ebeveyn olacağını, bazıları nasıl kötü ebeveyn olunmayacağını, bazıları ise ebeveynlik üstüne okuyabilecekleri kitap önerebilir miyim diye soruyor.

    ilk belirtmek istediğim husus ebeveynlik üstüne kitap okumayı önermediğim olacak. kitaplar, birçok detay üzerinden ebeveynlik için katı bir çerçeve çizerek ideal bir ebeveyn imgesini dayatıyor ve anne-babanın kaygısını arttırıyor bence. ideal anne baba yoktur. ideal anne babaya gerek de yoktur. yeterince iyi ebeveyn diye bir kavram var. çocuğun duygusal ihtiyaçlarını okuyabilmek ve bu ihtiyaçları karşılamak doğrultusunda onunla eşgüdüm içinde olmak yeterli ebeveynliğin en önemli adımı.

    çocuğun sevgiye, şefkate, dinlemeye, dinlenilmeye, sınıra ya da özgürlüğe ihtiyacı olabilir. bunların hepsi zaman zaman beliren ihtiyaçlar. bir an gelir serbest bırakmanız gerekir, başka bir anda ise sınır ve kapsanmaya ihtiyaç duyar çocuk. bu, çocukla kurulan ilişki geliştikçe gelişen bir eşgüdüm halidir. bazen sözel bazen davranışsal bazense bilinçdışı düzeyde etkileşimler bu eşgüdümü belirler.

    buradaki kritik noktalardan biri ebeveynin kendi kişilik yapılanması. kimse kendisinden öte bir ebeveyn olamıyor aslında. bu da şöyle bir anlam içeriyor, sert köşeleriniz, sivri uçlarınız varsa bunlar çocuğa hasar verebiliyor. insan ilişkilerinde belirgin sorunları olan kişiler, profesyonel destek almalı ki bu kenarlar, köşeler törpülensin ve çocuğa batmasın.

    bunun dışında, kişilik özellikleri, ebeveyn ve çocuğun özgün yanları, ilişkiyi de özgün kılan unsurlar. iyi ebeveynlik ile ilgili tanım yapmak bu yüzden zor. ama bazı kritik noktaları her ebeveynin dikkate alması gerekir.

    * çocuğu sevdiğinizi belli edin. o anlar sevdiğimi demeyin. sarılın, öpün, saçlarını okşayın. özellikle de oğlan çocukları cinsiyetçi tutumlar nedeniyle bunlardan daha fazla mahrum kalıyor. her çocuğun temel ruhsal ihtiyaçlarının başında sevgi görmek gelir. kız ya da oğlan, bunu ihmal etmeyin.

    * çocuğa psikolojik, sözel ya da fiziksel şiddet uygulamayın. düşünün ki bir kabahat işlediniz, örneğin işinizde bir hata yaptınız ve patron gelip size tokat attı. ne hissedersiniz? aşağılanma, utanç, öfke... işte çocuğa şiddet uygularsanız o da bunları hissediyor. yoksa çocuğa hiç kızılmaz, çocuk uyarılmaz, kural konulmaz diye bir şey yok. yeter ki çocuğu korkutup ezmeyin.

    * okuma yazmaymış, matematikmiş, piyanoymuş, baleymiş. bunlar teferruat. zekası normal sınırlar içinde olan her çocuk okumayı öğrenir. zeka ve çalışma kapasitesi ile de ders başarısı elde eder. ortaokuldaki sınıf arkadaşlarım içinden en başarısız olanı nalbur dükkanları açıp parayı buldu, cannes senin majorca benim geziyor. en başarılı olan ne oldu derseniz, işinden gece vakti çıkabilen bir beyaz yakalı.

    * çocuk yetişkin olmamış bir insan. yetişkin olmayışı onu kaale almayacağınız ya da konuşulanları anlamayacak anlamına gelmiyor. henüz dünyayı erişkinler kadar tanımadığı için onun yerine karar almanız gerekecek elbette ama bu onu hiçe sayarak davranmanız anlamına gelmez. özgür bırakın, doyduğunu, neyi ne kadar yemek istediğini o bilsin; öte yandan sınır da koyun, zararlı olacak gıdayı da sizin koyduğunuz sınırla yemesin.

    * çocuğunuzu dinleyin, hem onun kim olduğunu öğrenmenize yardım eder hem de duygusal bağınız güçlenir.

    * çocuğunuz canınız ama sizin parçanız, kolunuz, bacağınız, sizin bir temsilciniz değil, o ayrı bir insan. ne sizin olamadıklarınız olacak ne de yapamadıklarınızı yapacak; sizin küçük kopyanız da değil ki sizin yolunuzdan gidecek. onu kendinizden ayrı bir insan olarak kabul etmek konusu üstüne oturup düşünün ara ara.

    ebeveyn olmak insan olmak demek, insan olmak hata yapmak demek, bu saydıklarım içinde de zaman zaman yapamadıklarınız, ihmal ettikleriniz, unuttuklarınız olacak.
    olsun. yeter ki dönüp kendinizi değerlendirin, emin olamadığınız noktada güvendiğiniz insanlara fikir danışın. hata yaptıysanız farkına varın ve devamını getirmeyin. çocuklar düşündüğünüzden daha dayanıklı ve esnek canlılar, yaş ilerledikçe katılaşıp esnemekte zorlanıyor insanoğlu. bir çocuğun yaşam koşulları olumlu hale gelince öyle hızlı düzeliyor ki ruh hali, çocuk psikiyatrisinde çalışırken bunu görüp hem şaşırmış hem de mutlu olmuştum. hatalar hepimiz için, yeter ki görüp düzeltmeye meyledelim, ve böylece çocuklarımız mutlu, huzurlu bir çocukluk geçirebilsin.

  • 9 kişi kalması gereken maçı 11 kişi tamamlıyor.

    her hafta olduğu gibi uydurma bir penaltı kazanıyor.

    ve bu açıklamayı yapabiliyor. pes:) gerçekten pes:))

  • (bkz: cinsiyetçi erkeklerin iq seviyeleri)
    edit: başlığı açan yazara baktım, daha önce öldü insanlık diye bir başlık açmış ve özgecan için duyarlılık kasmaya çalışmış. özgecan'ı da insanlığı da öldüren sensin kardeşim. katil sensin işte. bir suphi gibi davranmana gerek yok illa. açtığın şu başlıkla öldürüyorsun kadınların psikolojilerini. yakılan, öldürülen her bir zerremizden suphi kadar sorumlusun sen de.
    debe editi: bir akşam vakti, ekmeğini kazanmak için gittiği yerde tecavüz edilip boğulan, üstünde sadece iç çamaşırıyla çay üstünde cesedi yüzen, ablasının elleri süt kokulu kuzusu cansu kayayı hiç unutmayın olur mu?

  • akşamları yapabilecek tek atraksiyonu tv izlemek olan insanın yaşama dair son tutunma umutları, son çırpınışları olsa gerek. hayatı bu kadar sığ olan insanlardan farklı bir bakış açısı beklemek saçmalık olurdu zaten. birde az önce acun abi aradı sana sezon sonunda verdiğin destek doğrultusunda ödül vereceklermiş.