hesabın var mı? giriş yap

  • bütün entryleri okumadım fakat okuduğum kadarıyla monica ablamızın son sahnede okuduğu kitaba dikkat eden ya da araştırana denk gelmedim, o yüzden bir yazayım dedim. elinde tuttuğu kitap, 1927 yılında j. w. dunne adlı asker, havacılık mühendisi ve filozof olarak görülen bir abimizin yazdığı an experiment with time adında bir kitaptır. bu kitapta dunne, serialism adında bir teori öne sürüyor. buna göre dunne, geçmiş, şimdi ve gelecek olarak deneyimlediğimiz lineer zaman teorisinin, insan bilincinin getirdiği bir yanılsama olduğunu söylüyor. dunne, "geçmişin, şimdinin ve geleceğin daha yüksek boyutlu bir gerçeklikte sürekli olduğunu ve onları zihinsel algımız nedeniyle yalnızca sırayla deneyimlediğimizi savundu." `:https://stringfixer.com/tr/j._w._dunne`

    aynı zamanda dunne, şimdiye kilitlenmeden geçmişi ve geleceğimizi algıyabildiğimizi düşündü ve bunun da önsezili rüyalarla ilişkili olduğunu savundu (ki zaten önsezili rüyalarla ilgili parapsikologlarla da çalışmalar yürütmüş).

    --- spoiler ---

    alex ve marcus'un evde uyandıkları sahnede alex, kırmızı bir tünel görmesiyle ilgili bir rüyadan ve garip olduğundan bahsetmişti. biz bu tünelin mahiyetini zaten çoğu insanın dayanamayıp ya geçtiği ya da filmi kapattığı sahneden anlıyoruz. alex'in gördüğü bu rüya, dunne'un sözünü ettiği precognitive dreams (önsezisel rüyalar) olabilir. filmin sondan başa doğru antikronolojik (uydurdum) bir sırayı takip etmesinin sanatsal ya da sinema yönünden ne kadar önemli olduğunu bilemem fakat bu, yine dunne'un zaman teorisiyle ilgili olabilir. ben bununla ilgili olduğundan neredeyse eminim fakat dunne'un ne kitabını okudum ne de düşüncelerini tam olarak biliyorum. dolayısıyla çok fazla yorum yapamıyorum ama demek istediğim şu ki, gaspar noe bu eserin teorik arka planını j. w. dunne ile oluşturmuş gibi görünüyor.
    --- spoiler ---

    edit: irreversible için hem benim bahsettiğim teoriyi hem de başka teorileri içeren güzel bir makale buldum. isteyen buradan ulaşabilir: `:https://www.researchgate.net/…77433175_irreversible`

  • topla yapabildiklerini diğerleri yapamadığı için zaten gelmiş geçmiş en iyi futbolculardan birisidir.

    adam sirkte değil, el clasicoda, şampiyonlar liginde, dünya kupasında yapıyordu o hareketleri. santiago bernabeuda ayakta alkışlanıyordu. hem hızlı hem golcü hem asistçi. komple bir futbolcuydu.

  • harry potter ve ölüm yadigarları bölüm 1'den sonra, kitapları okumayan birinin sorabileceği bir sorudur, bu adamın kimin nesi olduğu. ben de açıklama getirmek istedim, şöyle en afillisinden.

    - kendisi melez ve üç kardeşin (albus dumbledore, kendisi ve ariana dumbledore) ortancası. albus ile hiçbir zaman iyi geçinemedi. babası azkaban hapishanesi'nde öldükten sonra kardeşine bakmak zorunda kalan oydu ve albus'la iyi geçinememesinin altında da, ikisi ve küçük kardeşleri kalmışken, albus'un onları hiç takmamasıydı. albus böyle bir adamken, ab de böyleydi işte.

    - çocukken en sevdiği hikaye ozan beedle'ın bir hikayesi olan grumble the grubby goat idi.

    - 1895 yılında hogwarts cadılık ve büyücülük okulu'na başladı ve tıpkı abisi albus gibi o da bir gryffindor'du. başka ne olabilirdi ki zaten? cesaret taşıyor adamdan.

    - ariana, büyü gücünün farkında olmadığı zamanlarda onun kontrolünü kaybederek annesini yanlışlıkla öldürdüğünde okulu bıraktı ve kardeşine bakıcılık yaptı. bundan dolayı ariana, ab'i albus'tan daha fazla seviyordu.

    - aberforth'tan bahsedeceğim için bu konuda fazla ayrıntıya girmeyeceğim, ama bunlar godric's hollow'a taşındıkları zamanlarda grindelwald bir gün bunların evine geldi. birden patlayan düelloda ariana kaza kurşununa, tabi bu durumda büyüsüne hedef oldu ve hayatını kaybetti. onun ölümünden dolayı albus'u suçladı ve onun yanından ayrıldı.

    - o arada neler yaptığı pek bilinmiyor, hikayesi evden ayrılmasından sonra hog's head'in (domuz kafası) sahibi olmasıyla devam ediyor.

    - hakkında bilinen diğer birkaç satır arasında 1975-76 yılları civarında mundungus fletcher'ı hog's head'den men ettiği var. ayrıca 1980 civarlarında da albus dumbledore, sybill trelawney ile okulda öğretim görevlisi olması hakkında konuşacağı zaman hog's head'de konuşmayı tercih etmiş. aberforth'un bunu nasıl karşıladığı bilinmiyor, ama tahmin edilebilir sanırım.

    - yıllarca etliye sütlüye karışmadı. biz onu bu aralarda 1995'te gördük aslında; zümrüdüanka yoldaşlığı filminde. harry, ron ve hermione, dumbledore'un ordusu'nu toplamak için burada toplantı yaptıkları sırada gördüğümüz yaşlı amca oydu.

    - 1997'de albus'un cenazesine katıldı.

    - 1998'de harry, ron ve hermione'yi malfoy malikanesi'nden kurtardı ve okula sızmalarına yardım etti.

    dumbledore hakkında pek iyi düşünmüyor, bunu en iyi ölüm yadigarları kitabının son bölümlerinde anlayabiliyoruz. harry onu biraz yumuşatsa da pek bir şey değişmiyor tabi ki.

  • aynı adam, "atmlerden para çektiğinizde de bedelini ödeyeceksiniz" ya da buna yakın bişeyler de söylemiştir ! sabah radyoda duydum.

    neymiş ? müşterinin her hizmetinin maliyeti varmış !

    o zaman ne demeye insanlara zorla kart, kredi falan ittirmeye çalışıyorsunuz...
    maliyetinizi artırıp yük olmayalım.

    gidin başımızdan !

    buradan devam edin sayın okur : (bkz: (bkz: #32463607))

  • - makyajı, ojesi, ayakkabısı, elbisesi uysun diye saatlerce düşünen bir kadın sana aşık olmaya karar vermiş; zahmet olmazsa bi sev, bi sarıl...

    üstelik bunu yazan bi erkek. 7.600 takipçisi var twitter'da. karı kıza yazmak için kezbanlık yapan erkek de gördüm ya... höh diyorum sadece !

  • yazdığı kitaptaki tüm erkeklerin başına sardırdığı bir yüzük belası ile alttan alta;

    -- evlenmeyin olm. yüzük bu başa bela. kaç erkek telef oldu.

    mesajı vermektedir.

    mutsuz bir evliliği olabilir.

  • entelektüel bi' insan. evde pijamasıyla otururken "yaşanmışlık" diyor ve aniden boynunda bi' fular belirip kendini cihangir'de bi' kafede kahvesini yudumlarken buluyor. mucize. evet.