ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
avrupalı çocuk ve türk çocuğu arasındaki farklar
-
avrupalı çocuk tuvalete girer , lambayı açar, sıçar,kıçını siler, ellerini yıkar, lambayı kapatır, çıkar.
türk çocuk lambayı açar , tuvalete girer, tam sıçarken dışardan lambayı kapatırlar. ağlamaya başlar.
tuvaletin lambasının açma- kapama düğmesi içerde olan toplumlar vs tuvaletin lambasının açma - kapama düğmesi dışarda olan toplumlar.
gerisini siz düşünün
harvard'lı doçentin ilk soruda elenmesi
-
soru gereksiz ama tavırlar daha da gereksiz. ben böyle bir şey duymadım söylemindeki tavır hal ve hareketleri tipik egolu akademisyen tripleri... sen duymadıysan kesin yoktur. sunucu da çok güzel geriye çevirdi süreci...
komşunun getirdiği aşureyi çöpe dökmek
-
işte komşu ne bilsin, karşıdaki kişiyi insan sanıp veriyorlar.
bizim ülkede iyilik yaparsın arkandan enayi derler, salak derler, gelip burada veya çeşitli yerlerde dalga geçer laf söylerler.
yakında iyilik içeren bir tane bile geleneğimiz kalmaz. gelenek dışı da iyilik kalmaz. siz iyi niyetli insanları salak yerine koyarsanız günün sonunda kimseden destek bulamayınca kimin salak olduğunu anlarsınız.
kaplumbağa eti
-
kartalların aç oldukları için, insanların piç oldukları için yedikleri et türü.
kolları damarlı 45 cm olan sözlük yazarı
-
(bkz: bundan bize ne olmasi)
ismi duyulunca yabancı yer sanılan yerler
ceketlerimizi çıkarabilir miyiz
-
baska okullari bilemiyorum, amma bizim okulda ortaokul ve dahi lise boyunca ceketleri cikarmak icin hocalardan izin almak gerekiyordu. ondandir ki yaz gelip de sinif isinmaya basladiginda "ceketlerimizi cikarabilir miyiz" sorusu ve onu sormaktan sorumlu birileri olurdu. bu soruya cogunluk olumlu yanit verilse de, olumsuz yanit verildigi de oluyordu. bu tip yanitlari veren hocalarin ogle teneffusunde ogretmenler odasina kendisini kabul ettirememis, okul bahcesinde tek basina gezen tuhaf tiplerden ya da (ifrada kacmak gibi olmasin ama) okul mudurlerinden olusmasi tesaduf olmamali.
neyse, ceketi cikarabilince bir rahatlama, kisa sureli de olsa otoriteden yirtma hissi geldigini cok net hatirliyorum. ve fakat o seneler icinde "neden ceketimi cikarmak icin bu dudukten izin almam gerekiyor?" sorusunu irdeledigimi, dert edindigimi hic hatirlamiyorum. bunlar bana o zaman dert olaydi, ergenligi bu denli gec yasta yasayip, sinir ve asabiyete rotarla ulasmis olmazdim sanirim. zamaninda yasardim fak di sistim'i, zamaninda alirdim hirsimi. kismet buguneymis.
kadıköy
-
istanbul'un merkezi olmasını istemediğim ilçe. çünkü taksim'in merkez olduğu zamanlardan şimdiye nasıl geldiğini hepimiz biliyoruz. kadıköy'ün de öyle olmasını istemiyorum.