hesabın var mı? giriş yap

  • 4 ay önce set çalışanlarına aşı hakkı tanınmalı biz sürekli dışardayız diye ağlıyordu, dün covid şüphesiyle hastaneye gitmiş story atmış diyor ki 'negatif çıkayım hemen aşı olacağım vakitsizlikten olamadım.' tatillerden sıra gelmedi yan etkisinden tırstım demiyor da.

    bu kadını daha kimse bilmezken ve sosyal medyada yeni yeni aktifken çok severdim, sonra her şeyi şov her şeyi reklam oldu.

  • (edit: bu örnek dan ariely'den alınmadır)

    a'li b'li c'li orneklerden kafam karisti diyenler. yanliz degilsiniz. yalniz da degilsiniz. yemeyip icmeyip internetleri arastirdim, gercek dunyadan bir ornek buldum:

    muhim bir dergi uyeligi durumu var. big okazyons. iki secim sunuluyor:

    1) sadece online materyale erisim: 60 dolar
    2) hem online erisim var hem de fiziki dergiyi postaliyorlar: 125 dolar.

    kicindan basindan elektronik alet cikan biri oldugum icin ilk opsiyonu seciyorum. insanlarin yuzde 68'i de boyle secmisler.

    peki simdi ortaya decoy'u koyuyorum. nedir:
    3) sadece fiziki dergiye uyelik (online erisim yok): kac? o da 125 dolar.

    noldu simdi? durduk yere 2'nin cok hesapli bir alisveris olacagina kanaat getirdim. bu uc secenek de varken ucuz olanini sadece %16'miz secmis, pahali olani ise %84. (decoy'u, yani yemi tabii ki kimse secmiyor).

    bu kadar basit bir yontemle, pahali urunu secenlerin yuzde 32'den 84'e firlamasi, tur olarak, hatta ben diyeyim genus, siz deyin phylum olarak topyekun ne kadar dangalak oldugumuzun kanitidir. bu islerle ugrasan bir pazarlamacinin, kendini diger insanlardan ustun hissetmemesine, acima ve empati duygularinin tamamen yitirmemesine, tuketimden baska hicbir deger yargisi bulunmayan manipulasyon uzerine kurulu o asalak sektorde bir omur boyu surecek kariyerine sevkle baslamamasina imkan yok.

    hicbir ek getiri olmadan butcesinin iki katina cikabilecek kadar ihtiyaclarindan habersiz yaratiklar olarak, liberal ekonomi baglaminda rasyonel karar vericiler olmaktan ve bu yolla serbest piyasanin insanligi surekli gelismeye itelemesinden bahsetmek biraz absurd.

  • yavaş yavaş ölürler... seyahat etmeyenler,
    yavaş yavaş ölürler...okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
    vicdanlarında hoşgörmeyi barındırmayanlar.
    yavaş yavaş ölürler...alışkanlıklara esir olanlar,
    her gün aynı yolları yürüyenler,
    ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
    elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyen,
    veya bir yabancı ile konuşmayanlar.
    yavaş yavaş ölürler...
    aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
    rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
    hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin
    dışına çıkmamış olanlar.

    pablo neruda

  • ben öğretmenim.
    iki tane 7.sınıfım var.
    7.a şubesinin dersleri genel olarak hep sabah saatlerine denk geliyor. 7.b hep öğleden sonra...
    birinde hepimiz taptazeyken ders işliyoruz, diğerinde hepimiz yorgunuz...
    hak geçmesin diye 7-b ye tenefüs zili çalmadan, pür neşe, motivasyon giriyorum.
    ekstra testler hazırlıyorum. fotokopiler havada uçuşuyor!
    sonra diyorum 7.a kendimi istedi sabah derslerini, onların suçu ne! dururmuyum, orda da havada uçuşmalar!!!

    birine bir kelime eksik anlatsam, huzursuz oluyorum. dengeyi kurmak için çırpınıyorum.
    allahtan korkuyorum. gerçi insan olanın hakkaniyetli davranması için kimseden korkmaya ihtiyacı da yok...

    şimdi sana soruyorum:
    ben bir kelimenin hesabını bile yaparken, sen geceleri nasıl rahat uyuyorsun?

    cidden hayret ediyorum...

  • "10:10'da akrep ve yelkovanın aldığı şekil, tick işaretini anımsatarak, insan bilinçlaltına ürünü onaylama ve satın alma kararına destek mesajları göndermektedir."

    "bu oran tabi ki her genelleme gibi mutlaka yanlışları olan bir çalışmadır. örneğin swatch muhalif tavrını koruyarak tüm reklamlarında saatleri 08:22 olarak göstermektedir."
    http://ecx.images-amazon.com/…1bl._sl500_aa300_.jpg

    edit: "her saatinde değil yalnızca chronograph olanlarında bu durum geçerli." düzeltme için groundhogday'e teşekkürler.

  • bu takımlardan biri de leeds united'tır. galatasaray leeds united'ı eledikten 5 ay sonra, beşiktaş şampiyonlar ligi'nde leeds united'tan tam 6 gol yemiştir.

  • 98 yılının sıcak bir yaz günüydü. en yakın dostum can'la oturmuş kimin misketinin daha güçlü olduğunu tartışıyorduk. neden sonra büyüyünce astronot olmak istediğimi söyledim ona. güldü o neymiş yaa diyerek. astronotların ayda 100 lira kazandığını söyleyerek mat ettim onu. bu özgüvenle sordum; sen ne olmak istiyosun peki? düşünmeden cevap verdi; "yazar, gelmiş geçmiş en meşhur yazar olacağım ben". dalga geçtim adını yazmayı 1 sene önce öğrenen çocukla. gitmem lazım dedi saatini gösterip "git bakalım pipimin yazarı" diyerek vedalaştım onunla 9 yaşındaki bir çocuk olmanın verdiği salaklıkla. gitti ben de eve gittim. akşam annem ekmek almaya yolladığında aşağı caddede garip ışıklar olduğunu farkettim. merak ve çocukluğun verdiği heyecanla koşarak gittim oraya. arkadaşım dediğim ilk insanın cansız bedenini göreceğimi bilseydim gitmezdim belki de. babasının arabasını kaçıran 16-17 yaşlarındaki bir ergenin cahilliğinin, salaklığının kurbanı olmuştu can. koşarak eve dönüp uzun süre ağladım. okula gitmediğim bir kaç gün boyunca ona söylediğim son sözler için pişmanlık hissettim. o çok istediği misketimi ona vermediğim için kendimden nefret ettim. ama sonra kendime bir söz verdim onun son sözlerini düşünüp. büyüdüğümde onun hayallerini de gerçekleştirecektim çok meşhur bir yazar olarak.

    büyüdüğümde anladım yazar olmak o kadar kolay değildi. zahmet, zaman, emek ve para istiyordu. bütün bunları bulsanız bile yazar olma garantiniz yoktu. sonra üyelerine yazar ünvanı veren bir siteyle tanıştım arama motoru vasıtasıyla. kayıt oldum hemen. takma isim kısmına can yazdım zaten böyle bir yazar olduğunu söyledi site bana. can2, can1989 gibi takma isimlerin onun anısına saygısızlık olacağını düşündüm. tam umudumu kaybedip ad soyad kombinasyonunu takma ismim olarak seçecekken bulmuştum kod adımı. iyi çocuktu arkadaşım dediğim ilk insandı can, cansız bedenini son kez gördüğümde üzerinde owen forması vardı.

  • sınır güvenliğini sağlamış ülkenin yaptığı eylemdir. sağlayamayanlara dert olur.
    55 tane ne olduğu belli olmayan adamı ülkelerine sokmamışlardır. adamlar terörist mi belli değil. aralarında tecavüzcüsü, hırsızı, katili var mı belli değil. almanya'ya mı kaçacak yoksa yunanistan'da mı kalacak belli değil. topluma ayak uydurabilecek mi belli değil. yunanistan'da 30 yıl önce çoktan bitmiş olan bazı hastalıkları tekrar hortlatacak mı belli değil. topluma karışabilecek mi belli değil. 50 sene sonra bunların çocukları yunanistan'da şeriat isteriz diyecekler mi belli değil. nereden geldiği ne olduğu belli olmayan adamları koyunlarına sokmadıkları için kızacak mıyız bir de.
    bu adamlar ışınlandılar mı adaya? botla gelen adamları bota doldurup nasıl geldiyseniz öyle gidin demişler. bu kadar basit.
    edit: çoğunluğu çaylaklardan olmak üzere onlarca hakaret, tehdit, beddua ve nefret içerikli mesaj aldım. az önce sevgi pıtırcığıydınız ne kadar hızlı değiştiniz?
    edit2: nick altımda beddualar ile şenlendi. ama sorsan cani olan benim.