hesabın var mı? giriş yap

  • ucuzunu almayın ne çıkacağı belli olmuyor. ailem almış yaklaşık bir litre. üzerinde leylak yazıyor ama bildiğin misk yağı kokuyor. kendimi günahsız hissediyorum şu an.

  • insanı hem çok geriyor, hem de çok rahatlatıyor. aylardır günde altı saate sabitlemiştim, sınavlar yaklaştığı için sekize çıkardım. her kahve-sigara molasında da sözlüğe bakınıyorum. tek eğlencem bu. özellikle iki haftadır, hafta sonları keyifli bile gelmeye başladı. sabah kalkıyorsun, balkona masayı atıyorsun, bir demlik de çay getiriyorsun yanına. kuş sesleri eşliğinde, yüzüne hafif rüzgar vururken pek sıkılmıyorsun da. bu saatlerce ders çalışma olayı ilk başta çok zor ama sonra mutlu ediyor insanı notlar açıklandıkça. tabii kafanı duvarlara vurasın geliyor, niye yıllardır yapmadım ben bunu diye o ayrı.

  • 30 yaşında bir mimar arkadaş var. hem arkadaşım hem de iş yaptığım bir insan. bana 3 ay önce mimari bir proje gönderdi. statik proje çizdim buna istinaden. 2 hafta sonra projesini revize etti, ben de değiştirmek zorunda kaldım. sonra bir daha, bir daha. kızdım kendisine içten içe baştan yaptığı işi değiştirip beni uğraştırıyor diye. ama sonuçta müşterim, bunun için bana para ödüyor.

    1 ay önce yeniden konuştuk. bir iki güne dönecem, belediyeden ruhsat çıkar, sana haber veririm dedi. 3 hafta önce mesaj attım dönmedi. 2 hafta önce mesaj attım dönmedi. ben de daha aramadım, mesaj da atmadım. ama çok kızdım kendisine, iş bitip para ödeme zamanı gelince cevap vermiyor diye.

    3 saat önce öğrendim.belediyede bizim projeyi onaylatmaya çalışırken virüs kapmış. 1 hafta mücadele etmiş yoğun bakımda. ölmüş. ciğerim yandı. çok zor bir duygu. çok gençti. çok erkendi.

    şimdi o projeye ruhsat çıkacak. o bina yükselecek. ama kimse bilmeyecek mimarın biri, hayatının baharında o projeyi onaylatma çalışırken ölüp gitti. insanlar yaşayacak o binada. arkadaşım çürüyecek.

  • ulasilmasi mumkun sayilmayan, gunumuz ve cevremiz ahlak ve toplum anlayisina gore kotu olarak degerlendirilen gelecek senaryosu

  • ak parti'nin bulaşmadığı, zehirlemediği tek bir nitelikli şey var mı?

    yok. özellikle muhafazakar çevrelerde yetişmiş, eğitimli kuşaklara seslenmek istiyorum;

    arkadaşlar bu mankafalı eğitimsiz hırbolara allah rızası için artık destek vermeyelim.

    hep beraber bir ortak yol bulabiliriz. üst kuşakların yaptıkları hataları birbirimize ödetmeyelim.

    inançlarımıza saygılı, düşüncelerimize saygılı, sansürsüz bir toplumu hep beraber inşa edebiliriz.

    allah rızası için lütfen. bu kabul edilebilir bir kafa değil.

  • ülkenin % 33'ü siyasal islâma,

    % 33'ü suriyelilere,

    % 33' ü turistlere tahsis edilmiş.

    kalanı biz dürüst vergi mükelleflerinin.

  • sartre'ın da üzerinde epeyce kafa yorduğu konu. aydınlar üzerine isimli kitabında bunu tartışır sartre. pek de ilginç sonuçlara vardığı bir meseledir bu. sartre'a göre bi kere entelektüel'in çıktığı sınıfsal ve coğrafi bir düzlem vardır. der ki; entelektüellik, öncelikle teknik bilgi gerektirir.

    peki, teknik bilgi nasıl temin edilir?

    cevabı çok basit: parayla. çünkü içinde yaşadığımız sistem şeriat, anarşizm, komünizm vebenzeri değil, kapitalizm olduğu için bu böyledir. para herşeydir, teknik bilginin de kaynağı, onun sağlayacısıdır. sartre, bunun için büyük üniversitelerde okuyan insanları gösterir. bunların geneli daha çok burjuva ailelerden gelmektedir. çünkü eğitim parayladır kapitalist sistemde. bu nedenle ona göre yoksullardan entelektüel çıkması güçtür. zordur. zanaattir. fakir insan bilgilenebilir bazı konularda amma velakin asla burjuvanın ulaşabildiği teknik bilgiye ulaşabilecek zaviyeye gelemez.

    iyi de, burjuva çocuğun aydın olması imkan dahilinde mi ki? "evet " der sartre. hatta bi kaç defa vurgular "evet evet " diye... ama biraz acıklıca bir "evet"dir bu. şöyle ki:

    entelektüel olmak, sınıfsız olmaktır ona göre. sınıfsız olmak da entelektüellikle eşdeğer. entelektüel adayı kişi şayet ulaşabildiği teknik bilgiyi kalkıp sadece holdingler yararına kullanıyorsa bu kişi entelektüel falan değil, olsa olsa hıncaldır, uluçtur. bir banka müdürü istediği kadar teknik bilgiyle donanımlı olsun, bilgisini yoksulun, ezilenin, sömürülenin faydası için kullanmıyorsa, entelektüel olamaz. ancak dombili olabilir. sartre'a göre.

    peki, diyelim ki yoksul yararına kullandı, o zaman ne olur?

    şu olur: yoksul insan teknik bilgiye ulaşamadığı için hiçbir zaman kendine yaklaşmaya çalışan entelektüeli benimseyemez. ya da kapıyı biraz açık tutalım; onu benimsemekte zorlanır. kendi içine almakta zorlanır. yabancılık hisseder entelektüel zat'a karşı.

    işbu nedenle, entelektüel yalnız kalır. çıkarı için uğraştığı ezilenlere kendini benimsetmekte zorluk çeker. benimsense dahi o sınıfa tamamen, organik olarak karışması imkan dahilinde olmaz. bu nedenle iki-üç-dört veya daha fazla sınıf arasında kalakalır entelektüel kişisi. yine bu nedenle yalnızdır ahvali. bu yorum bir taraftan da edward said'in fikrine yaklaşır.