hesabın var mı? giriş yap

  • sinema tarihinin ilahları kimse, morricone o esamenin en kudretli olanlarından. kendisini ne zaman aklımdan geçirsem görkemine sonsuz bir hayranlık duyarım. bestelerinin müzik zevkimi zaptetmesinin ardından film ve müzik arasındaki ilişkiye çok daha önem verir oldum. epey öncesinden, yıllar evvelinden bahsediyorum. kısacası elin italya'sında doğmuş bir romalının ta bende yarattığı mutluluğun tuhaflığını anlatmaya çabalıyorum.

    onun filmlerinden soyutlanarak algılanabilecek hale gelmiş bestelerinin o kuvvetli tesirinin sebepleri sadece kabiliyetle açıklanabilir mi bilemiyorum. bunda ikinci dünya savaşı'nda bombardımana tutulmuş bir şehrin çocuklarından biri olmasının etkisi olamaz mı? ya da o yıllara ait unutamadığını söylediği en korkunç trajedilerden açlığın? muhakkak. mussolini ve hitler diktatörlüğüne yakından şahit olmuş bir çocuğun sanatı sinemayla birleşince elbette bir harikalıklar koleksiyonu meydana gelirdi şüphesiz. öyle de olmuş.

    ennio morricone çocukluk arkadaşı sergio leone'yle, isimlerinin oluşturduğu bu melodik ahengi sinema tarihine de aksettirmeyi başarınca muhtemeldir ki sinemayı seven herkesin algısı değişti. bu büyük bir iddia değil. her ikisinin de stilleri çokça taklit edildi ve ilham verdi. çiftliğin kloş etekli kızını kapan fularlı kovboyla ona eşlik eden silik senfonik müzik, yerini kirli, sakallı,pançolu,toz içindeki meçhul gaddar kahramanlarla bu tabloyu tamamlayan hatta ateşleyen ıslıklı,mızıkalı, yüksek gerilim yayan notalara bıraktı. şahsî fikrim bu sınırı aşma noktasına ise yine bu ortaklığın zımnî mensubu clint eastwood gelebildi.

    morricone belki hiçbir bestesini ödül için porteye yazmadı. academy her yıl saçma sapan düetlere, sadece armonik olduğu için dinlenilebilir kılınmış fon müziklerine oscar'ı yollarken morricone kenarda bekledi. bir zamanlar amerika'da ise talihsizliğine kurban gitti, yapımcı oscar'a başvurmayı unutmuştu. morricone ihtirasa kapılmadan beklemiş oldu, ta ki 2007'de onur ödülü alana kadar. bir eseri değil, kendisi aldı ödülü. muhtemelen academy ayıbını örtmeye çabaladı. fakat morricone alçakgönüllüydü. clint eastwood elini tutarken gözlerinin dolmasına ve sesinin titremesine engel olamadı. sinema tarihinin bir türüne makas değiştirtenler arasında dimdik duran bu italyan milyonlarca insanın önünde italyanca konuşup ağladı. karısına şükranlarını iletti.

    [gerçi ukala amerikalıların minnetine gerek yok. onlar hala cehaletlerine mündemiç bir kibirle çalıp oynuyorlar. los angeles times'ın, yakın tarihli bir amerika turnesinde orkestrayı yönetirken karizmatik durmamakla eleştirdiği morricone ancak tahsille edinilebilir bu cehalete cevabını vermiş:"eğer seyirciler duruşum,hareketlerim (gesture) için geliyorsa, (onların )dışarıda kalmaları daha iyi olur"]

    kendisi hayatta. bana göre clint eastwood'un karizmatik duruşunun , robert de niro'nun son karede bir muammaya dönmüş tebessümünün ardında hep onun kutsal notaları var.

    yazının sonunda coşayım: param olsa, bastırır bana özel beste yapmasını isterim. yapmazsa onun prensibidir yaparsa yemin ederim tefle,zille oynaya oynaya havalanına inerim, tutuklansam umrumda olmaz. çok şekilsiz şımarırım.

  • gecen gun zincirlikuyu'da kapi onumde acilmasin diye dua ettim. kapi onumde acilmasin da sonradan yavas yavas, insan gibi bineyim, ayakta gideyim diye dua ettim, ama acildi... ben, evet ben hayatinda karincayi bile incitmemis yasar usta, hic gozumu kirpmadan butun gucumle yanimdaki kekolari iterek oturdum. yani oturmusum. o kadar hizli gelisti ki sonradan bi baktim oturuyorum.

    butun gucunuzu kullanarak yaninizdakileri ittirmek ne demek arkadas? valla isteyerek yapmadim ama kaburgalarim kiriliyordu aminim.

    gunde iki defa, cogunlukla yogun saatlerde kullaniyorum bunu. yemin ederim insanliktan ciktim iki senede.

  • tbmm başkanlığı'ndan istifa etmeden mensubu olduğu partisinin aday tanıtım toplantısında bulunması, adaylığının açıklanması durumudur.

    türkiye cumhuriyeti anayasası
    94. madde

    türkiye büyük millet meclisi başkanı, başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasi partinin veya parti grubunun meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine, görevlerinin gereği olan haller dışında, meclis tartışmalarına katılamazlar; başkan ve oturumu yöneten başkanvekili oy kullanamazlar.

    https://www.tbmm.gov.tr/…c_anayasasi.maddeler?p3=94

    edit: "tbmm başkanı siyasi partinin veya parti grubunun meclis içinde veda dışındaki faaliyetlerine katılamaz." bu maddeye rağmen hala anayasaya uygun diyebilenler var. onun ak parti'nin düzenlediği seçim programında bulunması bile suç.

    edit2: anayasa'nın çiğnenişini bu kadar normal karşılayamıyorum kusura bakmayın. evet ilk defa çiğnenmiyor ama anayasa biz vatandaşlara karşı uygulanırken, iktidar yanlısı isimlere uygulanmaması zoruma gidiyor. o yüzden gülemiyorum kusura bakmayın.

  • kuzey ordusu ile gettysburg’da karşılaşmaya karar veren lee, generallerine bu kasabaya gelmelerini ve ordunun tamamı bir araya gelene karar çatışmaya girmemelerini emreder. bu arada kuzeylilerin öncü kuvvetleri de kasabaya yaklaşmıştır. hatta kuzeylilerin john buford komutasındaki süvarileri gettysburg çevresinde keşif bile yapmaktadır. işte bu keşifler sırasında 30 haziran günü buford, güneylilerin gettysburg’a doğru ilerlediğini, bu hızla kasabaya ve kasabanın güneyindeki tepelere kuzeyli piyadelerden daha önce vararak burayı tahkim edeceklerini, böyle olursa da kuzey’i bir yenilginin daha beklediğini fark eder. 30 haziran akşamı kendisine en yakın piyade kolordusunun komutanı john reynolds’a bir haberci ile bir mektup ulaştırır. gettysburg’un kuzeyinde savunmaya geçeceğini, reynolds’un piyadesi gelene kadar savunmaya çalışacağını, reynolds’un elini çabuk tutması gerektiğini bildirir. güneyliler, kuzeylilerin kendi hareketlerini izlediğini bilmemektedir.

    1 temmuz 1863 sabahı güneyliler planladıkları gibi gettysburg’a ilerlemeyi sürdürürler. öğle yemeğini gettysburg’da yemeyi düşünmektedirler. bu sırada top sesleri yükselmeye başlar. buford, reynolds’a yazdığı gibi elindeki kuvvetle savunmaya geçmiş, güneyliler ile çarpışmaya girişmiştir. lee, kesin olarak çarpışmaya girilmemesini emrettiği için küplere biner. stuart hala ortalıkta olmadığı için atına atlayıp ne olduğuna bakmaya gider. gördüğü sahne karşısında şaşkındır. bir o kadar da merak içindedir. çarpışan kuzeyliler hangi birliğe aittir? neden yakın çevresinde başka asker yoktur? kuzey ordusunun geri kalanı nerededir? lee karşısında ne olduğunu bilemediği için bir karar veremez. kendi emrine kadar kimsenin çarpışmaya girmesini istemediğini generallerine hatırlatır. bu sırada buford’un süvarisi ufak ufak geri çekilmektedir. birlikleri artık dağılmaya yakınken kuzeyli reynolds’un güçleri savaş alanına yetişirler ve süvarilerin yerini alırlar. hem kuzeyliler hem de güneyliler gettysburg’a yaklaşmaka, savaşa katılan asker sayısı an be an artmaktadır. durumu gören lee savaşın istememesine rağmen başladığını kabul eder ve bütün generallerine kuzeylileri gördükleri yerde saldırmalarını ve takip etmelerini emreder. takviyeler savaş alanına akmasına karşın güneyliler halen daha kalabalıktır. bunun sonucunda çatışmaya girdikleri kuzeylileri şehrin güneyine püskürtürler ve kasabayı ele geçiririler. akşama doğru kuzeyliler dağınık biçimde geri çekilmektedirler. lee generallerinden robert ewell’e kasabanın hemen güneyindeki, savaş alanına hakim mezarlığın bulunduğu tepeyi mümkünse ele geçirmesini söyler. bu emir geldiği sırada tepe boş, en yakın kuzeyli birlikler ise uzaktadır. ewell savaşın gidişini etkileyen en önemli iki karardan birini vererek tepeyi işgal etmez. akşam olur. günün galibi güneydir. fakat kuzey ordusunun büyük bölümü savaş alanına intikal etmiş ve gettysburg’un güneyindeki savunmaya uygun tepelere yerleşmiştir.

    2 temmuz 1863 sabahı kuzeyliler gettysburg’un güneyindeki zoka biçimindeki tepelere hakimdirler. güneyliler ise tepelerin etrafını sarmakla birlikte bir kuşatma hareketine girişmemiş durumdadırlar. lee her cephede doğrudan kuzeylilere saldırmayı düşünmektedir. yardımcısı longstreet ise, şimdiye kadar kazandıkları çarpışmaları savunmada kalarak kazandıklarını, bu arazinin bu yapıda olmadığını, tepelere karşı saldıracaklarını söyler. kuzeylileri washington’dan bu kadar uzakta yakalamışken hızlı bir hareketle kuzey ordusu ile washington arasına girip, kendilerini savunmaya daha uygun bir yerde karşılaşmanın mantıklı olduğunu anlatmaya çalışır. lee ise kuzeylileri adeta süpürdükleri bir günün ertesinde geri dönüp gitmenin ordunun morali için olmadığını artık inceldiği yerden kopması gerektiğini söyler ve kararını değiştirmez.

    http://en.wikipedia.org/…ysburg_battle_map_day3.png

    her cephede süren çatışmalar sonucunda güneyliler kuzey hatlarını yaramazlar. cephe güneye doğru kuzeylilerin yerleştirebilecekleri başka birlik kalmayıncaya kadar uzar. kuzeylilerin sol kanadının en ucuna maine'den edebiyat profesörü joshua chamberlain komutasındaki 20. maine piyade alayı yerleştirir. komutanın emirleri açık ve kesindir: ne olursa olsun geri çekilmeyeceksin. geri çekilirsen sol kanadımız açıkta kalır. güneyliler sol kanattan başlayarak bütün hattı süpürürler. ne yapıp yapıp tepeyi elinde tutacaksın! emirlerle, savaş alanının güneyinde kalıp, alana tamamen hakim little round top tepesine yerleştirilen chamberlain ve askerleri güneylilerin hücumu başlamadan savunma hazırlıklarına girişir. bu sırada güney ordusunun sağ kanadına komuta eden longstreet, öğleden sonra 2'ye kadar takviyelerin gelmesini bekleyip herhangi bir saldırı yapmaz. iç savaştan sonra birçok güneyli general longstreet'i kendileri ile senkronize olarak saldırı yapmadığı için savaşı kaybettiklerini, longstreet'in güneyin davasına ihanet ettiğini iddia edeceklerdir. neyse. longstreet takviyelerin yetişemeyeceğini anlayınca elindekileri salar kuzeylilerin sol kanadına. saldıran tümenin başında longstreet'in en çok güvendiği komutanı john bell hood vardır. hood, tepenin kayalık ve dik olduğunu, kayaları geçseler bile sık ormana gireceklerini, tepeyi alsalar bile çok fazla kayıp vereceklerini, taktik avantajı kullanamayacaklarını söyler. bunun yerine cepheyi kuzeylilerin sol kanadından güneye kaydırarak kuzeylilerin arkasına çıkmayı teklif eder. longstreet hood'un haklı olduğunu ve kendisine başından beri katıldığını fakat emrin lee'den geldiğini ve bu tür bir çevirme hareketine izinleri olmadığını söylerek cevap verir. hood istemeyerek te olsa saldırıya başlar. gettysburg savaşı'nın belki de en kritik çatışması başlamıştır. güneyliler adım adım tepeye doğru ilerlerler. tepeye vardıklarında onları 20. maine piyade alayı beklemektedir. maine alayı cephanesi bitene kadar bölgesini savunur ve geri çekilmez. cephane bittikten sonra chamberlain cesaret isteyen bir karar verir: geri çekilemez, geri çekilirse kanat düşer. yerinde bekleyemez, ateş edecek mermisi kalmamıştır. askerlerin süngü takmasını ve emir verdiğinde hücuma geçmelerini söyler. kendilerinden sayıca kalabalık güneylilere saldırmak açıkça deliliktir. ama ellerinde kalan tek seçenektir. yeniden tepeyi zorlayan güneyliler tepeyi tırmanmakla meşgulken tepeden süngü hücumuyla kuzeyliler akın etmektedir. gafil avlanan güneylilerin birçoğu ateş bile edemeden süngülerin hedefi olur. birçoğu da ya teslim olur ya da arkasına bakmadan kaçar. saatler süren hücumla tepeyi adım adım alabilen güneyliler, birkaç dakikada tepeyi teslim ederek geri çekilirler. gettysburg meydan savaşı'nın taktik olarak en kritik çarpışması son bulmuştur. gün boyunca cephenin farklı yerlerinde benzer sahneler yaşanır. güneyliler tepeleri almaya çok yaklaşır ama hepsinde geri püskürtülürler. çarpışma üçüncü gününe uzarken güneylilerin ve kuzeylilerin iç savaşın kaderini belirleyeceğini anladıkları çarpışma olmuştur.