hesabın var mı? giriş yap

  • babam bakan olsa sakız aldırmazdı be dünyayı burnumuzdan getirirdi. allah'tan böyle bir sıkıntı yaşamadık.

  • başlık: berberde yaşadığım ibretlik olayy

    berber nihat abi saçlarımı kesti, son olarak da ensemi toparlayacaktı. başını öne eğ dedi, ben de 'ben türküm, kimseye baş eğmem' dedim. o anda radyodaki şarkı yerini istiklal marşına bıraktı. marş bitince nihat abi, ben de dahil oradaki 4 kişinin saçını asker traşı yaptı ve sonra inzibat geldi, bizi gönüllü olarak askere aldılar..

    özet: akılalmaz bir olay..

  • 6 bölümlük güzel bir sistem eleştirisi içeren dizi.
    teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin. aslolan insandır. teknolojinin insandan üstün duruma gelmesi insanlığı bitirir. insanı ve hayatı anlamlı kılan ölümün olmasıdır. ölüm , sonsuza dek bir bilgisayar ağında yaşamaktan güzeldir.

  • türkiye'de (ve sanırım yunanistan, balkan ülkeleri ve israil'de de) ısrarla brezilya'dan ithal edilen ve rio minas denilen kahve çekirdeklerinden türk kahvesi hazırlanıyor ve türk damak zevkine en uygun (aslında en ucuz) çekirdeğin bu olduğu dayatılıyor.

    bu rio minas çekirdeklerinin new york'taki "commodity grade" kahve borsasında (new york board of trade / coffee, sugar and cocoa exchange) bile yerinin olmadığını okumuştum, ne kadar doğru bilmiyorum.

    bu arada, tüm brezilya kahveleri rio minas adını almıyor, ancak rio minas ismi nereden geliyor bilmiyorum. internette rio minas diye arama yapınca sağlıklı bilgi bulunamıyor. brezilya'nın "rio de janeiro" ve "minas gerais" eyaletlerinin birleşimi olabilir belki de. rio de janeiro değil ama brezilya'nın minas gerais, "são paulo" ve "bahia" eyaletlerinde nitelikli kahveler de yetişiyor. ancak rio minas, ismini yetiştiği bölgeden (bu bölgeye "espírito santo" eyaleti de dahil olabilir?) ziyade tatsal bir sınıflandırmadan veya tatsal bir kusurdan alıyor olabilir büyük ihtimalle.

    niteliği tartışılır olsa da, rio minas adı altında satılan çekirdeklerin hepsi arabica* türündedir ve bu çekirdekler kuru yöntemle işlenirler ancak karıştırılmasın, tüm arabica çekirdekleri rio minas değildir; kuru, ıslak ya da başka yöntemlerle işlenen, rio minas olmayan kaliteli ve kalitesiz başka arabica çekirdekleri de vardır. ek bilgi olarak, arabica ise kahve cinsinin* botanik bir türüdür*.

  • maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi bilindiği üzere, üst düzey ihtiyaçlar arasında kendini gerçekleştirme gibi ihtiyaçlar bulunur.

    fakat sahip olunan imkanların kısıtlılığından* ya da geçilmesi gereken imkanların zorluğundan dolayı herkes kendini gerçekleştirme faaliyetlerini yerine getiremez.

    işte ırk ya da inanç üzerinden kimlik yaratma, kendini gerçekleştirememiş bireylere bu şekilde muhteşem bir fırsat** verir. kişinin uzun ve zahmetli eğitimler alarak bir beyin cerrahı ya da yazınsal üretimin yetenek geliştirmesinin zorlu yollarında yürüyerek ünlü bir yazar olmasına gerek yoktur; güneş adı verilen orta boy bir yıldızın çevresinde dönen bir toz zerresinin üzerindeki katı kabartılardan birinin herhangi bir noktasında ana rahminde gelişmiş olması, ve ana babadan o bölgeye uyum sağlamak için özelleşmiş genetik materyali almış olması* yeterlidir, veya nasıl yaşaması gerektiğine dair bir takım kurallar tanımlayan, bireyi "doğruyu kendi aklıyla arayıp bulma" zahmetinden ve tehlikesinden kurtaran bir takım mitolojik hikayeleri kendinin addetmesi* yeterlidir. o artık "kendini gerçekleştirmiş bir birey"dir. egosunu bu şekilde tatmin edebilir.

    fakat yine de, bu bireylerin, kullandıkları bu kestirme yola olan inançlarının çok kuvvetli olduğunu pek sanmıyorum. bu özgüvensizlik, yine aynı toplumda, eğitimli bireylere karşı kıskançlıktan doğan bir öfke yaratmakta.

    yine benzer ayrım, insanların dünya görüşündeki gelişmişlik seviyesini ölçmede kullanılabilir. bunun en bariz göstergesi, bir kişiye kim olduğunu sormaktır. eğer kişi kendini, elde etmek için hiçbir çaba göstermediği bir takım kavramlar*** üzerinden tanımlıyorsa, o kişi doğduğu andan itibaren fazla ilerleme göstermemiştir.

  • 1680 yılında etiler yoktu, diyerek başlanması gereken soru. etiler, adını etibank'ın yaptırdığı konut kooperatifinden alır. etibank da cumhuriyet sonrası açılan ve selçuklu öncesi anadolu medeniyetlerini (sümer, hitit*, akad*) isim olarak benimseyen bir bankadır. etiler'in olduğu bölge 18. yüzyıla kadar ormanlık araziydi. kışın kurt inerdi. bölgeden bir arazi 18 yüzyıl sonlarında kaptanı deryaya tahsis edilince levend* adını aldı. bugünkü levent mahallesinin kurulması ise 1950lere kadar bekleyecekti*.

    eyüp ise bizans döneminden beri bir yerleşmeydi, sahabelerden eyüp el ensari ve ordusunun 7. yüzyıl sonunda kapılarına dayanıp bozguna uğradığı konstantiniyye surlarında yer alan bir bizans toprağıydı. 15. yüzyılda konstantiniyye osmanlılar tarafından alındıktan sonra fatih sultan mehmed, ilk kuşatmayı yapan eyüp el ensari'nin mezarını aratmaya başladı. kuşatmayı yapan müslümanlar, surların dışındaki bir manastır mezarlığının dışına gömülmüşlerdi. akşemseddin rüyaya yatıp mezarın yerini tesbit edince burası türbe yapıldı, ve üzerine görkemli bir cami yaptırıldı. cami son haline gelene kadar epey elden geçmiştir. eyüp uzunca bir süre şehir dışında bir köy, mezarlık ve ruhani mekan olarak kaldı.(tarîh-i sultan süleyman, nakkaş osman, 1580*)

    1680 yılında muhtemelen eyüp'ten, konstantiniyye'den gelirken bindiğiniz atla haliç kıyısına kadar gidip, kayıkla karşıya geçip, galata'dan yukarı ormanın içine doğru da eşrafın "delü mü sikdü acep?" bakışları arasında at üstünde gidebilirdiniz.