hesabın var mı? giriş yap

  • mekanda 15+ liraya içilen efes.

    hem tadı koyar, hem fiyatı koyar, sonra ikisi birleşip "o paraya bunu mu içiyom" diye bi daha koyar.

    edit: tekelde 15 :d

    2022 edit: anaskm

  • https://pbs.twimg.com/media/blwdkvfcuaauw0a.jpg

    hani bu adamın yaptıklarını beğenirsiniz, beğenmezsiniz. o sizin tercihiniz. fakat, bir muhalif nasıl olur diye soracak olursanız işte böyle olur. oraya ne bir örgüt getirdi. ne gencecik çocukları çakalların önüne attı. ne parti propagandası yaptı. milletvekili olmanın getirdiği güç, hediye çeki alma dışında da kullanılabiliyormuş demek ki değil mi?

    az çok insanlara örnek olsun. muhalefet aktiflik gerektirir. yürek gerektirir. öyle meclis kürsüsünde milleti gaza getirip, kuyruğu sıkışınca arazi olanların yaptığı şey değildir. budur.

    bu gezi parkı olayı ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın, sırrı süreyya önder, orada ona oy vermiş insanların yapmasını istediği her şeyi yaptı. ha burada yine bir takım aşırı solcular tarafından eleştirilecek. ne yapalım, olsun o kadar.

  • bu mevzu icin soyleyeceklerimiz bitmez... en son devrim mi diyorduk?

    evet, psychedelic (d)evrimin en onemli kilometre ta$larindan birisinin, 1970’lerin ba$inda amerika ve avrupa topraklarinda kitleler halinde ya$ayan hippie topluluklarinin asya kitasini ke$fe cikma guduleri oldugunu soylemek mumkun. bu hem ruhani hem de ki$isel yolculuklarin ara duragi olan goa e$siz dogasi, ozellikle lsd gibi psikoaktiflere taninan ozgur ortami ve mistik atmosferiyle bu topluluklarin en gozde mekanlarindan birisi haline gelmekte gecikmedi. ve bu insanlarin ya$amlarinin en onemli dinamiklerinden birisi olan "muzik", burada oylesine gorkemli bir fuzyon gecirdi ki, bunu sanirim kendileri bile beklemiyordu. donemin ba$at muzigi olan psychedelic rock, 80’li yillara gelindikce elektronik elementlerin boy gostermeye ba$ladigi donemlerde kendine yepyeni anlamlar buldu. bu, ebm altyapisindan beslenen, hizli, bol tekrarli ve yogun katmanlara sahip synth soslu muzik, elbette ki ilk kez ortaya ciktigi yerin ismini alacakti: goa trance. burada esasli bir ahkam kesmeden duramam: $ahsi fikrimce goa trance, ortaya ciki$i ve geli$imine baktigimizda en dogal bicimde evrilmi$ muziklerden birisi. icerisinde ne ticari bir oyun, ne bir plak $irketi stratejisi ne de ba$ka bir materyal oge barindiriyor. tamamen hissiyat ve ya$amin aki$i neticesinde $ekillenmi$ olmasi onu ozel kiliyor. gelelim i$in piyasa uzamina... 90’lara gelindiginde, goa trance avrupa listelerinde, ozellikle ingiltere’de adeta bir saman alevi gibi bir anda parladi; gel gor ki fazla zaman gecmeden de du$u$e gecti. belki de insanlar henuz onu anlamami$lardi, ya da avrupa elektronik musiki sahnesi boyle bir stile hazir degildi. sonra ilginc bir $ey oldu, israil’li gezginler 90’li yillarin ortalarinda yaptiklari hindistan seyahatlerinden edindikleri tecrubeleri kendi ulkelerine ta$irken goa’nin muziklerini de yanlarinda getirdiler. boylece "psychedelic trance" dogdu. israil’li muzisyenler bu muzigin ozunu, etnik ve mistik tarafini korudular ama tamamen farkli bir $ekilde algilayip yorumladilar. goa trance’in o karma$ik ve cok katmanli melodik yapisindan ziyade daha sek, daha ritme dayali ve daha groovy tabir edilecek i$ler yaptilar. boylece, o me$hur dolunay partilerinde ortaya cikan nitzhonot'u ve onun halefi sayilabilecek "full-on" (full-moon) stilini yarattilar. ve psytrance israil’den avrupa’ya, oradan da tum kitalara yayildi, tum dunyada tecrube edilmeye ba$landi. ve kendi alt dallari da bulunan, diger elektronik muzik tarzlariyla pasla$an ve neredeyse –ve maalesef ki- bir sektore donu$mek uzere olan; devasa bir agaca evrildi.

    ve bunun otesinde, gunumuzde bir elektronik muzik tarzi ve belki de bir kultur ikonu da olmasinin otesinde, psychedelic trance’in ba$ka olgulara yaptigi atiflar, onu seven ve dinleyen kitlenin en buyuk tutkularindan birisi. bir psytrance partisiyle $amanik bir rituelin arasinda, oz itibariyle hicbir fark bulunmadigini soylemek bir iddia degil, bir realite. bu muzikte, muzisyenin yonettigi kollektif bir ayin, butunle$me ve varolu$ katmanlari arasinda bir gezinti var. bu muzikte insana dogadan, hatta kendi bedeninden tanidik gelen sesler ve melodik yapilar var. ve bu muzikte insanoglunun kendini bildiginden beri, her deneyimlediginde e$lik etmekten geri durmadigi bir $ey var: "ritm". doganin ve ya$amin, canliligin ritmi. bedenleri esriten bir ritm, ruhu kabugundan ayiran, hic gidilmemi$ yerlere goturen ve tekrar yuvasina geri birakan. bu muzigin icinde tutku var, varolan ama bilinmeyen, gorulmeyen ve duyulmayani ke$fetmek, gormek ve dokunmak adina alevlenen o sonsuz tutku... bu muzigin icinde iki gozun goremedigi bir motif, ve hatta o algiya vakif ol(a)mayan kulaklarin bile duy(a)madigi bir melodi var: evrenin melodisi. ve bu muzikte titresim var, ilk varolu$ aninda ba$layan ve kuant kopuklerinin evrenin sonsuz $elalelerinden gurul gurul aktigi yerlere kadar devam edecek olan o titre$im... ve bu muzikte safkan bir aki$ var, sifirdan sonsuzluga, ezelden ebede, siyahtan beyaza ve hiclikten varolu$a dogru vah$ice, ozgurce ilerleyen...
    ______

    aslinda $u kaliyor kelimeleri suzgecten gecirince: bu muzikte sozcuklere dokmenin aslinda cok da mana ifade etmeyecegi bir doku var. belki de hicbir psikoaktif ilacin, rituelin, ibadetin, meditasyon tekniginin ve manevi inisiyasyonun yerini alamayacagi, ula$amayacagi bir doku. ve o dokunun tadini bir kez "gercekten" duyumsayanlar icin, ne gecmi$, ne de gelecek; ne de "an" ayni kalabiliyor.

  • yerler ıslaktır. hava soğuktur. üstün incedir. satılan yiyecekler de bok gibidir. yani her şey boktur.

  • neden öyle hareketli, neşeli bir müziğin arka planda çalındığını merak ettiren görüntüler.

    hem kafamla ritim tutuyorum hem kazalar eyvah eyvah diyorum.