hesabın var mı? giriş yap

  • la la land'i izledim bugün. yönetmen damien chazelle'ın ne kadar titiz bir yönetmen, kendisini pek sevmesem de emma stone'un da ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu fark ettim. filmde bir şey dikkatimi çekti.

    --- spoiler ---

    filmde sebastian'ın alternatif hayatını izlediğimiz kısımda, kendisini paris'te bir caz barda piyano çalarken görüyoruz. tam o sırada ortam kararıyor, spot ışıkları saksafon çalan müzisyene düşüyor. saksafon çalan müzisyenin solosunu dinliyoruz.
    şimdi, yanlış hatırlamıyorsam film boyunca ortamın karardığı ve spot ışıklarının düştüğü sadece iki insan var. sebastian ve mia. sebastian müzik, mia da oyunculuk performansı sergilerken, onları spot ışıkları altında görüyoruz. çünkü onlar bu hikayenin kahramanları.

    ama alternatif hikayede artık sebastian bu hikayenin kahramanı değil. alternatif hikayede sebastian, mia'yı seçtiği için sanat alanında yani kariyerinde kahraman olmaktan vazgeçiyor. o yüzden de o spot ışığı o hikayenin kahramanı olan adını bilmediğimiz saksafon çalan müzisyene düşüyor.

    film bu açıdan insana şunu soruyor: hangi alanda kahraman olmak istiyorsun?

    --- spoiler ---

    yazının tamamını blog'umda okuyabilirsiniz: http://www.cevapisareti.com/…ir-kahramanlik-oykusu/

  • öyle bi hiç için; artık hayatının son demlerini eşiyle keyfe keder yaşayıp giderken karavanına atlayıp, 1.sınıf habitat uğruna 2.görünümlü 3.dünya ülkesine tatile gidip, ne idüğü belirsiz insanlar cumhuriyetinin bir canisi tarafından öldürül, katledil.. karavanın havalandırma camından bıçakla atlayıp gelen bir hayvan! siz hala konuşadurun efendiler yok karadenizliymiş, yok kürtmüş, onun bunun memleketlisiymiş falan diye hayır ne alakası var insan değilmiş, ama bizden biriymiş, bir türkiyeliymiş.. hala ayrıştırın, hatta italyanda zaten lombardialıymış, bunlar afedersin kuzeyli zaten falan deyin oldu olacak. secere, kütük merakından insanlığını unutmak ne acı. ah gelmeseydin böyle aptallık memleketine keşke hiç giorgo..

  • bir fenerbahçeli olarak çok az bulduğum ceza. aziz yıldırım'ı hapse atmıyorsunuz; volkan'a, emre'ye şöyle okkalı cezalar vermiyorsunuz. yeter artık amk kurtarın bizi şu adamlardan.

  • ne iş yaptığı belli olmasa da sürekli olarak kar eder bunlar. bir plaza içerisinde 4-5 kişiden müteşekkildir. ihracat inşaat işlerinde faaliyet göstermeleri muhtemeldir.

    profesyonel yönetici diye bir şey yoktur. tüm aile eşrafı bir şekilde yönetimde söz sahibidir. ama bu adamlar toplanıp bi yerlere gitse de kalan 1-2 kişi şirketi ayakta tutmaya yeter. bu holdinglerdeki yönetim sırrını bulabilirsek tez zamanda amerika'ya rakip olabiliriz bence.

  • kaleciliğini falan geçtim can adamdır.
    antalya'da akdeniz üniversitesi'ndeki maçtan sonra omuzumdaki oğlum uzaktan takım otobüsüne bakıp el sallarken, bize aşağıya iniyorum diye işaret etmiş, sonrasında yanımıza gelmiş, çocuğu kucağına almış, fotoğraf çektirmiştir.
    yüzündeki o gülümseme asla sahte değildir.

  • koskoca digiturk. türkiye'nin en büyük dijital platformu. cep telefonumuzdan bile faturalarımızı ödeyebildiğimiz, uçak bileti alabildiğimiz, telefon tarifelerimizi değiştirebildiğimiz, yemek söyleyebildiğimiz dönemde üyelik iptalini sadece faks yoluyla kabul ediyor. sebep?

  • az önce müge anlı'nın söylediği sözdür. "eşine hediye almazsan komşunun kocası alır." dedi adama.

    bu sözden sonra fark ettim ki kadının aldatması anlamlandırılmaya çalışılıyor. bunu televizyonda kadınların çok izlediği bir programda söylüyor. kadınlara kadınlardan daha fazla zarar veren kimse yok.

    edit: bugün yükledikleri videoda o kısım yok. tam bölüm yüklendiğinde video linki eklenecektir.

    link eklendi

    debe editi: kadınların genelinin pragmatik sevdiğine örnektir. bu görüşü destekleyen kadınlardan sonra, bu fikri daha da kabul ettim.