hesabın var mı? giriş yap

  • müslümanlar 5'e ayrılır:
    1-tam zamanlı 2-cumadan cumaya 3-ramazandan ramazana 4-bayramdan bayrama 5-sadece kalbi temiz olan..

  • şöyle kafa dengi 1-2 profesör, bir de merkezi yerde kelepir bir apartman bulursam (kapanmış dersane filan varsa en idealı o aslında) açmayı düşlediğim üniversite.

    ki insanlara "hangi üniversiteden mezunsun?" diye sorduklarında "oxford ve harvard üniversiteleri" diyebilsinler. göğüslerini gere gere.

    gerek eğitim kadrosu gerek yenilikçi yönetimi gerekse sosyal imkanları olarak devrim....yaratmayacak bir üniversite şimdi doğruya doğru.

    ama işte ücretsiz kablosuz internet olur. bir iki pinpon masası koyarız. sigara odası, kantini filan olur. yeter bence.

  • yoğurda ekmek doğrayıp yiyin. evleninceye kadar böyle idare edin. evlendiğinizde eşiniz doğrar ekmeği.

  • hilalcebeci_ hilal cebeci
    "herkesin askerden kaçmaya çalıştığı bu günlerde keşke beni askere alsalar diyorum erkeklerin bu askerlik korkusuda ne bölee"

    http://twitter.com/…ebeci_/status/48435562503344128

    sabah mıntıkasına çıkarıcan bunu, ardından sabah sporu, hemen ardından 2 saat nöbet, hemen ardından denetlemelerle ilgili işlere gece 12-1'lere kadar, ardından yine nöbet o arada 1 saat falan uyku, sonra yine denetleme hazırlığı falan. doğu, terör, komando falan onlardan bakın hiç bahsetmedim. herhangi bir insanın yaşamadığı şey için böyle laflar ediyor olması insanı zıvanadan çıkarıyor. ben 6 ay yaptım ömrümü yedi, 15 ay yapanı var. sus be kadın! hayır yani ben bunu ciddiye alıp niye yazıyorsam hakkında.

  • jelko obradoviç geldikten sonra sistem ve düzen kurgusu değişen, her sezon bir öncekine fark atan fenerbahçe'nin, güzel bir takım oyunu ile ortaya koyduğu final four final mücadelesinin neticesinde 2016-2017 sezonunda armamızı zirveye yazdırdığı, avrupa kıtasındaki en büyük basketbol takımı ünvanını eline aldığı maçın neticesidir.

    bu olayı biraz detaylandırmak gerekir. sayın obrakadabra'nın dediği gibi "fsssht! its past!"; geçti sevgili dostlarım. seneye euroleague final four'u neticelene dek avrupanın bir numaralı takımı ünvanımız elimizde. o gün geldiğinde muhafaza etmek için tekrar bir arada olacağız. konumuza dönmek gerekirse;

    bizim bu sezon gördüklerimizden sonra neticelendirmemiz gereken en önemli sorunsal türk oyuncuların yetiştirilip euroleague düzeyine çıkartılması olacaktır. bunu sadece fenerbahçemiz için değil, milli takımlar düzeyinde de kupa getirebilecek takımı kurgulamak için söylüyorum.

    obradovic maç sonunda dedi ki "ben pasaportlarla ilgilenmiyorum. en çok hakeden parkede olur." bundan sonrası türk oyunculara ve bu spora önem veren kitlenin çocuklarını devlet memuru yapmak yerine sporcu olarak yetiştirmesine bakar. hepimizin çocukları memur olsun, düzenli işi olsun, aman iyi. sonra niye finalde türk yokmuşmuşmuş. kardeşim spor ile para kazanmak, memur yaşamından katbekat fazla olacaktır. tek derdin paraysa sorunun cevabı bu.

    ama yok, büyük bir sakatlık geçirir kariyeri biter iş güç yapamaz diye düşünüyorsan; eğer kaliteli bir çocuk yetiştirirsen ve bir gün basketbol (yada diğer herhangi bir branşta) oynayamaz hale geldiğinde kendi yolunu bulacaktır.

    obradovic'in gitmeye niyeti yok. burada gördüğü yönetim desteği, taraftar desteği ve müthiş imkanlar ile ona çok güvenen bir ülke seyircisi var. onun gibi 9 kez bu kupayı eline almış bir hocayı bir daha bulamayız. euroleague'i bırak, nba'de bile bulamayız böyle hoca. bu yüzden bu hoca gitmeden bir şeyleri değiştirmek istiyorsak yerli oyuncuların yükselmesini istemeliyiz.

    ötekileştirmek istemiyorum ancak sırp, yunan ve rus oyuncular bu işi nasıl yapıyor ve destek alıyorlarsa bizde aynısını yapmalıyız. real madrid'in "rising" takımında ispanyol oyuncu yok. yani aynı sorun sadece bizde değil, dünya devi gördüğümüz kulüplerde de mevcut. buradaki en büyük avantajımız tutkumuz olacaktır.

    euroleague bu işin en tepesi. bu düzeyde oynarsak nba takımlarının play-offlara kalma mücadelesi eden takımlarının düzeyinde yer alacağız. ve tabi kupa törenlerinde sırtına ay yıldızlı bayrağımızı alıp sevinenleri görmek ister bu gözler.

    bu yüzden iş bizde. obradovic gibi bir faktörün, 25 yıllık deneyimini cömertçe verebileceği ikinci bir takım yok şuanda. işin güzel yanı, belki de bu kadar büyük deneyimi alabilecek ikinci bir avrupa takımı da yok.

    finale dönmek gerekirse; oly takımını tebrik etmek lazım. ilk çeyrekte çizgiden, ikinci çeyrekte tam kapasite hücumla ve son iki çeyrekte takım oyunu ile mental deneyimi ortaya koyarak maçtan hiç kopmadan savaşıp yenildiler. cska'dan alacağımız olduğu için onları daha çok arzuladım ama başka bir final four'a kaldı diyelim. neticede kupa finalinde intikam almaya gerek yok, çünkü şampiyonuz!

    maçın yayınlanmasına destek veren tüm belediyelere ayrıca teşekkürü borç biliriz. sağolsunlar. ülkemiz adına çok önemli bir maçta, belkide sahadaki 5 adama hiçbir destek olmasa da birliktelik adına çok şey ifade etti bu dev ekranlar.

    son olarak diğer takım taraftarlarına ve ezeli dostlarımızın iyi kalpli destekleyicilerine de teşekkürler.

  • "sen git roma'yı imparatorluğa dönüştür sonra da ismini salataya versinler. dağdaki çobandan ne farkın kaldı hey gidi koca sezar."

  • geleceğine yön vermeyi düşünen gençlere yol gösterecek karşılaştırmadır.

    endüstri, makine, elektronik vs. fark etmez ne mühendisi olmak isterseniz önce deli gibi çalışmanız gerekecek o bölüme girmek için.

    dershaneler özel dersler akıp giden dünya para.

    sonra en az 4 sene sürüneceksiniz vizeler finaller derken. yaş olacak 22-23...
    okul bitecek bir gün ne güzel.
    artık mühendis sizsiniz.
    aileniz hava atacak konu komşuya bizim oğlan mühendis çıktı diye.

    oysa siz odanızda kariyer sitelerinde sürünürken cebinizde sigara alacak para olmayacak zaman zaman.

    ve nihayet iş bulacaksınız.

    1800 tl maaş + yemek + ssk

    çaresiz başlayacaksınız bu maratona 25 yaşında.
    şansınız varsa 30 yaşında şef 35 yaşında müdür yardımcısı 40'lı yaşlarda da müdür olacaksınız.
    bakın şansınız varsa diyorum !

    gelelim berberliğe...

    berber der geçersin belki de.
    kızın olsa berbere değil mühendise verirsin kesin.

    oysa o berber 12 yaşında çırak, 18 yaşında kalfa, 25 yaşında patron oluyo.
    yani mühendisin daha yeni iş bulduğu yaşta koskoca patron oluyo.

    sonra o mühendis iş bulduğu için traş olmaya gittiği o berbere sevincini anlatıyo.
    berberde "hayırlı olsun karşiim" dediği mühendisin arkasından acıyan gözlerle bakıp hangi arabayı alsam acaba diye internete girip çırağından çay istiyo...

  • gezi parkı ile ilgili son konuşmasını gözlerim gördü, kulaklarım işitti ama bir türlü inanamadım. yıllardır programıyla sabahladığım hınzır, aykırı, cesur, muhalif adam bu değilmiş heralde; ya ben çok yanlış anlamışım ya da kendisi haysiyet kavramını belli bir menfaat karşılığı askıya almış. düşünebildiğim en iyi ihtimal çocuğu ile tehdit edilmiş olması. para karşılığı satılma olasılığını düşünmek gençliğime ihanet olur.

    gelelim %0 ihtimal veriyor olsam da, gerçekten dediklerine yürekten inanıyor olabilmesine, veya kendini bunlara inandırmış olabilme ihtimaline..

    sevgili okan, "hava güzeldi", "tek sebep bu" demişsin.. 31 mayıs cuma akşamı ben arkadaşlarla teras partisindeydim, hava da güzeldi evet. çok eğleniyorduk, mangal + içki + kızlar anlarsın. hiçbir kuvvet beni oradan alamazdı o gece, keyfim yerindeydi; ta ki facebooka girene kadar... taksimde oturma eylemi yapan insanların kafasının gaz kapsülü ile patlatıldığını, tomalar ile havada takla attırıldığını, böcek muamelesi yapıldığını gördüm. gözlerim doldu, sinirden nefesim kesildi, yerimde duramaz oldum, fırladım. insanlar nasıl başka insanları bu kadar kolay yaralayabilirdi? orada göz göre göre demokrasi katliamı yapılırken, benim ve herkesin konuşma özgürlüğünü savunan insanların öldürülmesini nasıl evde oturarak izleyebilirdim? biramı yudumlamaya devam etsem çocuğuma ne diyecektim, nasıl yüzüne bakacaktım ileride? sen nasıl bakacaksın? ona da mı palavra sıkacaksın? eğlenmeye gidiyorlar demişsin, oraya her gidişimde başıma bişey gelirse diye aileme yazdığım notu çalışma masamın üstünde bıraktığımı biliyor musun?

    "ne sizden ne onlardanım, tarafısızım" demişsin.. burada taraf yok okan, yanlışa yanlış diyebilmek var. sen yanlışa yanlış diyemediğin için tarafsın.

    sen mi çok iyi oyuncuydun bu anarşist muhalif adamı oynarken, yoksa biz mi çocuktuk o zamanlar?

    edit: http://www.youtube.com/watch?v=nbuje8kto-i

  • belki askerimizi şehit etmeye çalışan birinin cesedini toplamak için vakit ayırmaya bile gerek yok... sonuçta cesede bile patlayıcı düzeneği kurabilen bir bozuk zihniyet o yüzden geberdiği yerde bırakmak en iyisi.

    edit: başlığı açan kişi entrisini silmiş.