hesabın var mı? giriş yap

  • hatalı tek bir kelimesi olmayan açıklamadır. bir şu açıklamaya bak bir de sabah kanzuk'un açıklamasına. şimdi bu yazar mı çamur entry giriyor ya da yetersiz?

  • 1997 yılının başlarında üretilmiş olan, ve sanırım o yıllar için iyi özelliklere sahip olan bir telefonmuş.
    tasarımında ileri bilgisayarlı donanım ve yazılım tekniklerinin kullanıldığı aselsan 1919, özellikleri bakımından uluslararası alanda rekabet edecek güçtedir. donanım teknolojisi gsm telefon tasarımlarında öngörülen en son yenilikleri içermektedir. halihazırda gsm faz ii özelliklerini destekleyen aselsan 1919, aynı zamanda gelecekte şebekelerde yer alacak ileri özellikleri de sağlayacak şekilde tasarlanmıştır.

    standart pili dahil 185 gram ağırlığıyla, en hafif telefon sıralamasında ön sıralarda yer almaktadır. gömlek cebinde taşınabilecek kadar küçük olup; boyu 12,9 cm, eni 4,7 cm ve kalınlığı da 2,5 cm'dir.

    kullanımı menü işlemleri ve ekran mesajları ile son derece kolaydır. kullananın çocuk, genç, yaşlı olması farketmez; karanlıkta aydınlanabilen tuşlar ve yüksek çözünürlükteki ekran, gece ve gündüz kullanımını oldukça kolaylaştırmaktadır.

    550 mah kapasiteli standart pili ile konuşma süresi 1,5 saat, bekleme süresi 40 saattir. opsiyonlar arasında bulunan güçlü pil kullanıldığında ise konuşma süresi 2,5 saate, bekleme süresi 70 saate kadar çıkabilmektedir.

    # cep telefonunda önemli isimlerin ve telefon numaralarının kaydedildiği bir rehber bulunmaktadır. bu rehbere sim kartına bağlı olarak 315 numara ve isim kaydedilebilir.
    # rehberdeki herhangi bir numaraya tek tuşa basılarak ulaşılabilir ve yine tek tuşla bu numaraya çağrı yapılabilir.
    # aselsan 1919, dünyanın birçok ülkesinde kullanılan gsm şebekelerine uyumlu olduğundan, söz konusu olan ülkelerde de kullanılabilir.
    # telefon meşgul ya da kapalı olduğunda, kendisine gelen çağrılar kullanıcının önceden belirlediği başka telefonlara yönlendirilebilir.
    # telefonun tuşlarını kullanarak hazırlanan kısa mesajlar bir diğer cep telefonuna gönderilebilir veya alınabilir.
    # telefon çaldığında, arayan kişinin telefon numarası görülebilir. bu özellik sayesinde, arayan istenmeyen biriyse, telefona yanıt verilmeyebilir.
    # ücret bilgisi ekrandan görülebilir. böylece, son çağrı ücreti ya da toplam çağrı ücreti öğrenilebilir.
    # telefondan aranabilen numaraların listesini hazırlar ve şifresini yalnız kullanıcının bildiği bir kilit ile kilitlerseniz bu numaralar dışında çağrı yapılması kısıtlanabilir. bu sayede telefonunuzu emanet ettiğinizde korkulu rüya görmezsiniz.
    # şarj adaptörü ile standart pil 1 saat içinde doldurulur. masa üstü şarj cihazı ile; cihazın üzerindeki pil ile birlikte yüksek kapasiteli yedek pil de şarj edilebilir.
    # yüksek kapasiteli piller, masa üstü şarj cihazı, çakmak adaptörü, araç içinde tutucu, anten güçlendirici ve ahizesiz kullanım kiti gibi zengin aksesuar çeşitlerine sahiptir.

    (bkz: http://www.aselsan.com.tr/dergi/ocak97/aselgsm.htm) sayfa başlığının "2000'li yılların tanki ve aselsan" olması ise ilginç.

  • "...birçok kurum, aydın ve duyarlı insan idamın engellenmesi için imza kampanyaları düzenlediler, dilekçeler verdiler. dönemin başbakanı nihat erim, ‘pişman olduklarını söylesinler, kararı tekrar düşünelim’ dedi.

    bunun üzerine deniz beni cezaevine çağırdı ve şöyle dedi: ‘biz suç işlemedik ki pişman olalım. bugün dışarda olsak yine aynı eylemleri yapardık. ne siz, ne de ailemiz bizim hakkımızda böyle bir dilekçe vermeyin’ dedi. biz de pişmanlık konusunda hiçbir girişimde bulunmadık. artık herkes idamı bekliyordu. ben ve diğer avukat arkadaşlarım evimizde elbiselerimizi çıkarmadan bekliyorduk. 6 mayıs gecesi kapımız çalındı. sivil bir görevli ankara savcısı fazıl bey’in bizi çağırdığını söyledi. kapının önünde duran resmi plakalı bir araçla ankara merkez kapalı cezaevi’ne doğru yol almaya başladık. kentin elektrikleri kesilmiş, her 20 metrede bir asker dizilmişti sokaklara. cezaevi avlusunda onlarca askerle birlikte cellatlar dahil toplam 7 sivil 3 gencin idamını izleyeceklerdi. o anı anlatabilmek için büyük bir sanatçı olmak isterdim, yaşadıklarımız gerçekten tarif edilmezdi. önce deniz çıktı sehpaya, ipi boynuna geçirmek istedi ancak başaramadı. son sözlerinden sonra sandalyeyi tekmelemek istedi. sandalye kendi etrafında 3 defa döndü ancak devrilmedi. cellat ayağının altından çekti sandalyeyi. ancak deniz’in ayakları masaya değiyordu. savcının ‘masayı da çek’ diye bağırmasıyla cellat masayı da çekti. deniz birkaç kez çırpındıktan sonra ipte ağır ağır dönmeye başladı. uzun süre nabzının atmamasını bekledik. ardından yusuf’u ve sonra da hüseyin’i getirdiler..."

    http://www.gunaydinaliaga.com/…ws_print.php?id=2254

    evet, doğrudur. deniz gezmiş yaşasaydı reklam şirketi olurdu. kendi ipini çeken, taburesini deviren adam basbayağı reklam yapıyordu çünkü. yirmi sene sonra kuracağı şirketin ilk temelini atıyordu. bu kadar basit bakış açıları. seviye bu derece düştü. adam boynuna geçen ilmiği göze almış, "pişmanım" kelimesiyle hayata dönmeyi elinin tersiyle itmiş sen hala reklam kokan hareketlerdesin ne diyeyim. ilkokul üç seviyesi bile sevimli bir şeye dönüştü yanıbaşınızda artık. cevap vermek zulüm olmaya başladı, bu basit düzeneğe konuşmak, sesin duvardan dönüşünü izlemek çok ama çok acı vermeye başladı...

    ---68'liler advertisement kuşağı sona erdi. beyaz show olanca hızıyla devam ediyor---

  • ne fantastik bir yılmış 1963:
    - havada çarpışıp ankara'nın ortasına düşen iki yolcu uçağı (bkz: 1 şubat 1963 ankara uçak kazası),
    - bir albayla bir binbaşının 20 mayıs 1963 darbe girişimi,
    - nazım hikmet'in moskova'da ölümü,
    - ismet özel'in sosyalistliği (bkz: ölü asker için ilk türkü),
    - jacqueline kennedy'nin istanbul ziyareti ve kocasının 10 kasım mesajı,
    - metin erksan'ın susuz yaz'ı,
    - makarios, fazıl küçük, mao, ho chi minh, bir iki üç daha fazla vietnam,
    - ...
    derken zeki müren'in kasım 1963'te gerçekleştirdiği amerika seyahati, türkiye gündemine damgasını şak diye vurmuş! asıl plan iki ay sürecek bir ziyaretken, 22 kasım 1963'te abd başkanı john f. kennedy suikaste uğrayıp öldürülünce, 9 kasım'da başladığı seyahatini bir anda kesip 26 kasım'da apar topar ülkeye dönmüş zeki müren.

    bütün dünyanın kennedy suikasti ile yatıp kalktığı, türkiye'nin ise 60 darbesi sonrası yapılan ilk yerel seçim olan ve ragıp gümüşpalaadalet partisi'nin bütün kıyı şeridini eflatuna boyadığı 17 kasım 1963 yerel seçim sonuçlarıyla çalkalandığı bir sırada, dönemin gazetelerinden son havadis'i asıl meraklandıran husus bambaşkadır (27 kasım 1963, sayfa 2): "bir kız arkadaşıyla tatile çıkan zeki müren'in aniden tatili yarım bırakıp bir erkek arkadaşıyla dönmesi merak uyandırmıştır."

    döndüğü erkek arkadaşı kimdir bilmiyorum ama gerek radi dikici'nin 2018'de yayımladığı aşkın kavurduğu güneş zeki müren adlı kitabından gerekse de müren'in 1987'de milliyet gazetesi'ne verdiği röportajdan kürşat adında bir havacı subaya aşık olduğunu biliyoruz:
    -ben sekiz sene, 1962’den 1970’e kadar, büyük bir sarhoşluk içinde bir aşk yaşadım. allah bana bir daha öyle aşk nasip etmesin!

    bu arada amerika'ya birlikte gittiği kız arkadaşını da az biraz tanıyoruz. zeki müren ingilizce bilmediğinden kendisine yeni dünyada, boyalı basının imalı bir şekilde aralarında herhangi bir rabıta bulunmadığını yazdığı 6 yıllık arkadaşı ülkü sünkitay mihmandırlık etmiş. atlanta'daki georgia stewens'ta mankenlik okuduğu ve de 2 yıldır da profesyonel mankenlik yaptığı yazılan 24 yaşındaki ülkü sünkitay'dan bugüne kalan tek şey, 9 kasım 1963'te saat 12:45'te istanbul'dan kalkan pan am'a binmeden hemen önce yeşilköy havalimanı'nda çekilen şu ve şu
    fotoğraf. pek rastlanılmayan ve çin'in qin hanedanı'ndan ilhamla alınan soyadından yola çıkarsak ülkü sünkitay, 1969'da 82 yaşında ölen eski diyarbakır milletvekili, eski ittihatçı, malta sürgünü veli necdet sünkitay'ın torunu olsa gerek.

    kennedy'nin öldürüldüğü tarihe kadar new york'tan holywood'a, las vegas'tan kaliforniya'ya gezip tozan, marilyn monroe'ya kulhü okuyup james dean'ın balmumuna sarılan zeki müren, yurda döner dönmez ben amerika'dayken adlı bir yazı dizisiyle gezi anılarını kaleme almış. jim crow kanunları'nın halen yürürlükte bulunduğu bir sırada amerikan ırkçılığını, political correctnesslık falan hak getire bir şekilde amerika'da bir zenci ancak şarkıcı olursa seviliyor diyerek dile getiren sanat güneşi'ni, 6 yıl sonra aya insan indirecek olan amerika'da en şaşırtan şey, otomatik meyve suyu makinası olur:
    - meyve suyu mu istediniz, parayı atıyorsunuz: hemen tazyikli mukavva bardak geliyor.

  • ana akım rap'çilere baksan "benim kalemim keskin, dudaklarım namlu, lafımı esirgemem, korkum yok kimseden" triplerinde takılırlar ama
    - ya birbirine söverler (diss atıp),
    - ya kendilerini överler (cepte para, altımda limo, yanımda kızlar vb.)
    - ya hayali düşmanı döverler ( sözleri yalan inanmayın, pişman olacak hergele, çıkamaz karşıma vb. *)
    vb. vb. vb.

    arkadaş hiç mi yaşadığınız topluma ilişkin bir şarkı yapmazsınız. adaletsizlikle, pahalılıkla, çocukla, kadınla... bir iki istisna hariç bomboş içerikler.

    ondan sonra şöyle süperim, cesurum, aslanım diye boş muhabbet yapmayın.

    edit: şanıser yapıyor, hakkını yeme diye sayısız mesaj aldım. bir kaç istisna var biliyorum. suya sabuna dokununca insanlar da sanatçıya sahip çıkıyor.

    edit 2: başlığa yazılan ve gönderilen mesajlardaki sosyal içerikli şarkılardan ciddi bir oynatma listesi oluşturulur. gerçi bazı rap şarkıcılarını yakın arkadaşları dışındakilerin tanıdığını zannetmiyorum. ailelerinin dahi haberi yoktur kimi isimlerden. rap müziğin başkaldıran ruhunu yansıtan şarkılar totalde %5'i geçmez.